@dawrosee
|
'Misafir' ²³
Yine her sabah olduğu gibi Seda'nın sesi ile uyandım. Neden her sabah uyanıp bana zorbalık yapıyor bilmiyorum. ''Deniz kalk ve ekmek al.'' Aslında marketi arayıp sipariş verebiliriz. Ama Seda bana eziyet etmeyi seviyor. Sürüne sürüne yataktan kalktım. Odamdan çıkıp banyoya yönelmiştim ki kapının sesini duydum. Ve yine bir ses... ''Deniz kapı!'' dedi. Tamam tamam tahmine gerek yok, Seda'dan başka kim diyebilir bunu? Banyo kapısından elimi çekip çalan dış kapıya doğru yöneldim. Tabii kapıya doğru sürüne sürüne yavaş yavaş adımlar attım. Kim o bile demeden kapıyı açtım. ''Selam güzelim.'' Selam mı, güzelim mi? Ne, nasıl, neden? Aniden kapıyı kapatıp sırtımı yasladım. ''Deniz kimmiş?" Seda'nın sesi ile ona baktım. Derin bir nefes aldım. Bu sırada kapı bir kez daha çaldı. ''Deniz kapıyı açsana.'' Başımı hayır anlamında sağa ve sola salladım. Seda kapıya doğru gelip beni itekledi. Kapıyı hızla açıp aynı hızla geri kapadı. ''Bu şimdi neden geldi ki?'' ''Valizi vardı Seda.'' Kapı bir kez daha çaldı. Bu sefer Asena yanımıza geldi. ''Ya kızlar kim geldiyse açın şu kapıyı.'' Bu sefer ikimiz hayır anlamında başımızı sağa ve sola salladık. ''Kim?'' dedi Asena yeniden. ''Kağan...'' Cevabım ile Asena'nın gözleri kocaman oldu. Ve zil bir kez daha çaldı. Derin bir nefes aldım. ''Seda hadi çekil.'' Seda korku dolu gözler ile bana baktı. Fakat yapacak bir şey yoktu. ''Ben odama kaçıyorum.'' dedi ve koşarak odasına gitti. Kapı bir kez daha çaldı. ''Deniz aç artık. Başa gelen bela çekilir.'' Asena'nın sözleri ile yeniden kapıya döndüm ve son kez açtım. ''Şükür kızım ya.'' dedi Kağan. Geriye doğru bir adım attım. Kağan bana doğru yaklaşıp sıkıca sarıldı. ''Özlemişim seni sarışınım.'' dedi ve saçımdan öptü. Benden ayrılıp etrafa baktı. ''Seda yok mu?'' ''Odasında.'' dedi Asena. ''Naber kız diğer sarı kafa?'' dedi ve salona doğru geçti. Kapıyı kapatıp kapıya yaslandım. ''Deniz bana lütfen Kağan ile flört oluşumu bitirdim de.'' Sırtım kapıdan kaydı ve yere düştüm. Umarım bitirmişimdir. *** Ay bir insan der ki bu kızın başı dertte neden markete gitsin değil mi? Ama demediler ve beni markete gönderdiler. Bu sefer paraya kıyıp abur cubur aldım. Sonuçta Kağan gelmiş. Hâlâ flört müyüz değil miyiz bilmiyorum. Ama öyle gözüküyor. Ah bir de yarın kahvaltı sözüm var. Hayır ben sadece Umut gelsin dedim ama bir anda kalabalık olduk. Zaten Asena'ya yazan numara Umut çıktı. Madem sensin niye bize bunu yaptın diyorum 'kendimden kıskanmışım ne yapayım' diyor. Tabii bunun yanı sıra Asena kimin yazdığını hâlâ bilmiyor. Bana kalsa söylemek lazım ama o hayır olmaz dedi. Tamam sen kıza aşık olabilirsin ama o kız sana aşık değilse geri çekilmen lazım. Tabii bir de Toprak olayı var. Aşıkmış öyle dedi. Sen ne ara Asena'ya aşık oldun? Ben bunları düşünürken bodoslama birine çarptım. Allah'ım bu parfüm.. Yakışıklı, kaslı, seksi watty erkeğim Emre... ''Kusura bakma sarı kuş...'' dedi. Sarı mı, kuş mu? Allah'ım sana geliyorum. ''Ya ne sorunu olacak?'' dedim aşkla. Bu çocuk yüzünden kalpten gideceğim ya. ''Nasılsın?'' ''İyiyim sen Emre?'' ''İyiyim de şey diyecektim bugün kahve mi içsek?'' Nasıl? Şaka mı? Kesin bana aşık! Ups! Deniz sakin ya. ''Tabii olur.'' ''O zaman ben sana mesaj atarım.'' dedi. Başım ile onu onayladım. Nedense diyecek pek bir şey bulamadım. O da gülümseyip yanımdan geçip gitti. Ya Kağan varken ben nasıl gideceğim? Allah benim cezamı versin. Hızlı adımlar ile apartmandan içeri girdim. Asansöre binmek yerine hızlı hızlı merdivenlerden çıktım. 12. kata neden yürüyerek çıkıyorsun demeyin. Asansör fobim yok yani evet panik atağım var ama o kadar da değil. Sonuç olarak bi de bayıl istersen Feriha olmamam lazım. Koşa koşa merdivenden çıktım, üstüne konuşa konuşa çıktım. Şu saatten sonra nefes almak zor gelse de evin kapısına vardım. Vardım varmasına ama kapıda yığıldım. ''Yeşilim yerde ne yapıyorsun?'' Bu Uraz da var ya ne yılışık şey çıktı. Yakında bu kötülük falan da yapar. Yani zaten bu çocukta aşırı derecede yakışıklı kötü çocuk tipi var. ''Yeşilim yok! Ayrıca sanane! Defol git!'' Uraz bana doğru eğildi. ''Böyle de güzelsin.'' dedi. ''Ben hep güzel, çıtır, seksi ve gencim. Bu yüzden defol!'' dedim. Hızla ayağa kalkıp kapıyı açıp içeri girdim. Elimdeki poşetler ile mutfağa girdim. ''Emre beni kahve içmeye davet etti.'' Asena ağzındaki çayı püskürttü. İğrenç! ''Neden ki?'' Seda'nın sorusu ile tek kaşımı kaldırdım. ''O ne demek ya? Belki aşık.'' Ekmeği masaya bıraktım. ''Deniz çay koy bakayım.'' Seda'nın sözleri ile gözlerimi devirdim. Tezgaha yönelip tezgahtaki çay bardaklarına çay koydum. ''Bence senden hoşlanıyor.'' dedi Asena. ''Bana da öyle geldi.'' Seda'nın sözleri ile arkamı döndüm. ''Keşke...''ü ''Bu bahsettiğiniz çocuk kim ya?'' dedi Kağan. Hızla arkamı dönüp Kağan'a baktım. Sen niye buradasın? ''Biri işte, boş ver.'' Çayları masaya bırakıp bir sandalye çekip oturdum. Nedense kimse konuşmadan kahvaltı ediyordu. Bu neyin sessizliğiydi bilmiyordum. Telefonuma gelen mesaj ile telefonumu elime aldım. *Aşkısı'dan bir bildirim* Allah'ım bu çocuk bana kesin aşık. Aşkısı: Güzelim akşam üstü buluşsak olur mu Toprak biraz depresyonda. Deniz: Aa şey tabii ki olur. Aşkısı: Kaçtım o zaman ben. Deniz: Kaç bakalım. *görüldü* Bu çocuk şaka gibi... Gerçekten güzelin miyim dememek için kendimi zar zor tuttum. Allah'ım sen bana akıl ver, ver ki böyle aptal bir kız olmayayım. ''Umarım ikizim ile flört değilsindir.'' dedi Seda. Ve evet Kağan Seda'nın ikizi. Benden hoşlandığı için Seda'nın zoru ile flört etmiştim. Ama ben bitirdim diye hatırlıyorum. *** Sherlock Ve Ekibi Umut: Toprak'a Asena'dan uzak durmazsan Deniz'e söylerim sana büyü yapar taşa dönüşürsün dedim. Ali: Neden? Umut: Aşıkmış. Deniz: Ben de diyorum Emre niye Toprak depresyonda diyor. Ali: Emre'nin Toprak ile meselesi ne? Umut: Toprak ile arkadaş mı? Deniz: Lan oha evet. Deniz: Sormadım ne alaka diye? Umut: Mal. Deniz: Umut bil bakalım kim geldi? Ali: Kim? Umut: Kim? Deniz: Kağan geldi.. Umut: Ne alaka? Ali: O kim? Umut: Seda'nın ikizi. Deniz: Biz bir ara flörttük ya. Deniz: Galiba hâlâ öyle. Umut: Lan? Umut'un mesajı ile kapının çalması bir oldu. ''Umut'tur git aç.'' dedim Seda'ya. Seda bana ona küfür etmişim gibi baktı. Kağan ayağa kalktı. ''Ben bakarım.'' dedi. Başım ile onu onayladım. Umut ne ara geldi bize? Yani tamam aynı apartmandayız ama bu ne hız? ''Deniz.'' Kağan'ın sesi ile ona doğru baktım. Yüzüne farklı bir gülümseme yerleştirdi. ''Misafir sana.'' dedi. Aa hayır ama yine mi Uraz? Bu çocuk da yapıştı mı bırakmıyor. ''Of yine ne oldu Uraz?'' demiştim ki kapıda elinde güller ile Emre'yi gördüm. ''E-Emre...'' ''Hâlâ hazır değil misin? Ee hadi gidelim.'' dedi Emre. Aniden kapıyı kapadım ve yine kapıya yaslandım. Kağan'a baktım, bana doğru yaklaştı ve kahkaha attı. ''Senin şu konuştuğun kişileri unutma huyun beni öldürecek.'' dedi. Tek kaşımı kaldırıp ona baktım. ''Benden hoşlanmadığını söylediğin zaman bitmişti zaten. Sadece şaka yapmak istedim.'' Kağan'ı itekleyip kapıyı yeniden açtım. Kağan hâlâ gülüyordu. ''Aa şey tamam. Sen geç içeri.'' dedim. Emre gülümseyerek elindeki bir demet gülü bana uzattı. ''Teşekkür ederim.'' dedim. Bir şey demeden içeri geçti. Ah neden gül aldı ki bana hiç sevmem... ''Doğru adam değil ki. Sen gül sevmezsin ki.'' Dirseğimi Kağan'ın karnına geçirdim. Onun ise umurunda bile olmadı. |
0% |