Yeni Üyelik
28.
Bölüm

Öğrenilmiş Sanat²⁸

@dawrosee

'Öğrenilmiş Sanat'

²⁸

Asena'dan...

"Ya Umut söyle kim bu!"

Umut beni aldırış etmeden salondaki koltuğa kendini attı.

"Umut diyorum, söyle diyorum!"

"Ya kızım söyleyemem."

Hayır yani sende de ne inat varmış ya! Sanki öl dedik.

Neyse sakin olmalıyım. Umut'un yanına gidip oturdum. Parmaklarımla hafifçe saçlarını karıştırdım. Başını geriye yaslayıp bana baktı.

"Mavi en çok sana yakışıyor."

Söylediği şey ile yanaklarım ısınmıştı. Ondan böyle bir şey beklemiyordum. Evet benden hoşlanıyordu ama çapkındı.

"Yanaklarına bu renk yakıştı güzelim."

Hayır Asena sakın sakın onun suyuna inme. Numaranın kim olduğunu öğrenmen lazım.

"Umut onu bunu boş ver kim o?"

Olduğu yerden doğruldu. Gözlerini gözüme dikti. Yüzüme doğru yaklaşıp işaret parmağını yanağımda gezdirdi. Yüzüme çok yakındı ve bu ikimiz için çok tehlikeliydi.

"Çok mu öğrenmek istiyorsun?"

Yutkundum. Başımı salladım.

"Benim..."

Söylediği şey ile kalakalmıştım. Nasıl oydu? Hem numarayı kıskanıp hem de o mu oluyordu? Bu çocuk çok şapşal ya!

"Sensin..."

Başını salladı. Dudaklarında 'Hıhı' döküldü.

"Maviliğin maviliğime ortak olsun mu? Ha ne dersin?"

Yani buna da hayır denmez ki. Hem nereye kadar kaçacaktım ki?

"Sanırım artık senden kaçmak istemiyorum..."

Sözlerim ile gülümsedi. Belimden tutup beni kendine doğru çekti. Aramızdaki mesafe tamami ile kapanmıştı.

Bir şeyler söylemek istemiştim ama buna dudakları engel oldu.

Umut beni öpmüştü!

Zihnim bunun mutluluğunu yaşarken bir ses bunu bölmüştü.

"Ya hayır bu olamaz benden önce öpüşemezsiniz!"

Deniz'in sesi ile Umut hemen benden uzaklaştı.

"Sıç romantizme kanka!"

Umut'un sözleri ile gülmüştüm. Gözlerim Deniz'e ve yanındaki Emre'ye kaymıştı. Deniz'in elinde bir demet papatya vardı. Demek ki Emre kendini geliştirmiş.

"Güzelim kıskandıysan seni öpebilirim maksat içinde kalmasın."

Emre'nin sözleri ile hepimiz bir şok geçirdik.

'Ya yiğidim bu ne hız?'

Bunu Deniz kimsenin duymayacağı şekilde demişti ben ise dudaklarını okumuştum.

***

Deniz'den...

Bir kaç saat önce...

Bu kafe kesinlikle garsonlarını bir ajanstan alıyordu. Yoksa bunun bir açıklaması olamazdı.

Bunu bir kenara bırakıp seçtiğim kahveyi söylemek adına garsona seslendim. Aslında seslenmedim. Benim olduğum tarafa bakınca elimle işaret yaptım.

"Seçtiniz mi? Ne alırsınız?"

Ya yiğidim sen hangi ajanstansın?"

"Ya abi oreolu frappe olsun!"

Başı ile beni onaylayıp gitti. Ya ben bunu neden yapıyorum? Bir insan yakışıklı birine neden abi der? Hepsinden ötesi ya benimle yaşıt ya da birkaç yaş büyük.

Kızlara bu rezilliğimi anlatmak için elime telefonu aldım ki biri karışma oturdu.

Hi! Biri dedim, Allah'ım sen affet Emre'ye biri dediğim için.

"Nasılsın güzelim?"

"İyiyim sen Emre?"

Heyecandan ağzım kalbimde atıyordu.

"Daha iyiyim."

Umarım sebebi benimdir.

"Ne içersin?" dedi Emre.

"Frappe söyledim ya ben."

Emre bana gülümseyip garsona baktı. Aynı benim gibi el işareti ile garsonu çağırdı.

"Bir tane daha oreolu frappe olsun bir de iki tane mona latte olsun."

Nasıl yani? Lütfen Emre pastayı sevdiğimi bil!

Garson Emre'yi onaylayıp gitti.

"Seviyorsun diye söyledim sorun olmaz dimi?"

Ve işte gol!

Masadan kalkıp Alex bile böyle gol atmadı be yiğidim diye bağırmak istesem bile buna zar zor engel oldum.

Başımı hayır anlamında salladım.

Emre gözlerini garsonlarda gezdirip bana baktı.

"Sanki garson değil top model. Ajanstan mı almışlar bunları?"

"Aynı şeyi ben de düşündüm."

Söylediğim şey ile Emre sıkıntılı bir nefes verip geriye yaslandı. Parmaklarını masaya vurup kendi içinde ritim tuttu. Bunu sinirlendiğinde yapıyordu.

Aferin Deniz ne diye öyle diyorsun? Bir dakika bu beni kıskandığı anlamına mı geliyor?

"Bir şey mi oldu?"

"Yani Deniz, neyse boş ver!"

Gülmemek için dudaklarımı bastırdım.

"Ya bu arada sen nereden geliyorsun? Yanlış anlama sadece kahve için sözleşmedik ondan dedim.''

Oturduğu yerden doğrulup gözlerini bana dikti.

"Bir kıza biz flörtüz fark et artık demek için geldim."

Emre'nin söylediği ile yüzüm düştü. Bu sefer sıkıntı ile nefes verip geriye yaslanan ben oldum.

"Ee git söyle! Ne diye buraya geldin?"

Emre gülüp ayağa kalktı. Yanımdaki sandalyeyi çekip oturdu ve bana doğru yaklaşıp kulağıma doğru eğildi.

"Artık flörtüz, fark et."

Söylediği şey ile nefes almayı bıraktım. Kalbim dıp dıp diye değil Emre diye atıyor. Kan değil Emre'ye aşk pompalıyor.

"Nasıl ?" dedim.

Emre benden uzaklaşıp gözlerini bana dikti.

"İşte kıza böyle diyeceğim." dedi.

Emre'nin sözleri ile kala kaldım. Az önce atan kalbim şu an acılar içinde kıvranıyordu. Gözlerim istemsizce dolmuştu.

Burada ağlamamak adına ayağa kalmıştım ki Emre kolumdan tutup beni oturdu.

"Deniz..." dedi.

Bu sırada önümüzden Ali geçti. Niye selam vermedi ki? Aşk acısı çekerken bile başka şeyi düşünüyorum ya!

Gözlerimi Emre'den kaçırmak adına etrafı inceledim. Emre'nin elini yüzümde hissettim. Yüzümü ona doğru çevirdi.

"Of Deniz sen niye bu kadar duygusalsın ki?"

Omuz silktim. Yani ona öyle deniyordu.

Bir anda bir demet papatya uzattı. Ya sen onu nereden buldun? Ve neden bana veriyorsun?

"O kız sensin Deniz. Eğer o gün o numaranın sen olduğunu bilseydim seni oraya değil senin evine gönderirdim."

Bu kulaklar ne duyuyor ya? Hayır bu nasıl flört olalım demek. Gören de sevgili oluyoruz sanar.

"Ne dersin?"

Allah derim! Evet derim! Yes be derim!

"Madem öyleyiz ee ben de fark edeyim bari." dedim.

Emre bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki garson siparişleri getirdi.

"Sıç romantizme..." dedi Emre sessizce.

***

Asena'nın 'Umut beni öptü' seansı hâlâ bitmemişti. Umut'un 'ama nasıl öptüm' deme seansı da bitmemişti. Onları aldırış etmeyip yanımda oturup bana bir şeyler anlatan Emre'yi dinliyordum. Bu sırada Yunus, Seda'ya yazdığı şiiri okuyordu. Uraz Emre'ye nefret dolu bakışlar atıyordu. Umut ve Ali okey oynuyordu. Telefondan oynuyorlardı. Herkes kendi halinde takılıyordu. Neden bilmiyorum ama Hisar, Uraz'a kötü bakışlar atıyordu.

''Yalnız var ya Varis değil aşk apartmanı.''

Ali'nin söylediği ile herkes güldü.

''Herkesin vardı bir benim yoktu yok!'' dedi Ali. Aslında yakışıklı çocuktu ama nedense sevgilisi yoktu.

''Yok mu?'' dedi Umut laf sokarcasına. Tek kaşımı kaldırarak Ali'ye baktım.

''Var mı?'' diye sorduğumda önce Hisar'a sonra bana baktı. Yutkundu... Başını hayır anlamında sallayıp oyuna geri döndü.

Emre'nin yanından kalkıp Umut ile Asena'nın arasına oturdum.

''Ne biliyorsun?''

''Valla bir şey bilmiyorum.''

Tek kaşımı kaldırıp ona baktım. Fakat Asena kolumdan tutup beni yere itti. Emre hızla yanıma gelip beni kaldırdı. Gözleri... Gözleri çok güzel...

''İyi misin güzelim?''

Başımı evet anlamında salladım. Emre beni ayağa kaldırdı. Asena'ya vurmak için elimi kaldırmıştım ki kapı çaldı.

''Ben bakarım.'' dedi Yunus ve ayağa kalkıp kapıya doğru gitti.

''Ya beni neden itiyorsun?''

''Niye aramıza giriyorsun?'' Asena'nın sözleri ile elimi başıma vurdum.

Ona vurmak adına elimi kaldırmıştım ki. Salonun ortasına bir demet çiçek düştü. Gözlerim öfke ile bakan Yunus'a kaydı.

''Engin neden sana çiçek alıyor?'' dedi Yunus, Seda'ya bakarak.

Yırtık çoraptan çıkan parmak gibi Engin de her yerden çıkıyor.

Loading...
0%