@dawrosee
|
'Sevgili Sevgilim' ³¹ Yazar'dan... Yunus derin bir nefes alıp elindeki çiçeği sıkıca kavradı. Kalbi hâlâ hızlı atıyordu. Seda ile barışmak için gelmişti ama sanki ilk defa ilan-ı aşk edecek kadar heyecanlıydı. Yunus yeniden derin bir nefes alıp evin ziline bastı. Zilin çalmasından birkaç saniye sonra kapı hemen açılmıştı. Kapının açılması ile Yunus öylece kala kalmıştı. Çünkü dağınık bir Seda beklemiyordu. En azından bu kadar dağılacağını tahmin etmezdi. Seda'yı öyle görünce kalbine bir ağrı girmişti. Seda ise Yunus'a dolu gözler ile bakıyordu. ''Seda...'' dedi Yunus sesindeki hüzünle. Sıkıca tuttuğu çiçeği sol eline aldı. Ve bir anda sıkıca Seda'ya sarıldı. Seda ise bu sarılmaya birkaç saniye sonra karşılık verdi. ''Özür dilerim sevgili sevgilim seni kırmak istememiştim.'' Seda bir şey demek yerine ağlayarak sarılmaya devam etti. Yunus geriye çekilip Seda'nın önüne düşen saçlarını kaldırdı. ''Ağlama güzelim... Sen ağlayınca kalbimin en derin yerleri ağrıyor.'' Seda ağlayarak Yunus'u onayladı. ''Ama benim suçum yoktu.'' ''Biliyorum güzelim, biliyorum. Hadi içeride konuşalım.'' ''Tamam.'' dedi Seda. Seda'nın içeri geçmesi ile Yunus da onun peşinden içeri girdi. Yunus, Seda'nın yanına oturup bir elini onun omzuna atıp kendine doğru çekti. ''Özlemişim seni ha.'' Yunus'un bu tepkisi Seda'yı güldürmüştü. Seda başını Yunus'un göğsüne gömüp gülmeye devam etti. ''Sevgilim başını kaldırıp bana bakar mısın?'' Seda gözlerini Yunus'a dikti. ''Hı?'' ''Gülüşünü görmek istiyorum.'' Yunus, Seda'yı belinden kavrayarak kendine doğru çekti. Dudaklarını dudaklarına yaklaştırdı. Öpmeye yeltenmişti ki... Duydukları kapı ile ikisi de irkilmişti. "Ne oluyor be?" dedi Yunus sinirle. "Bak çok sinirliyim sus!" dedi Deniz. "Ne oldu Emre ile öpüşemediniz mi?" Yunus'un alayla sorduğu soruya Deniz öfke ile bakmıştı. Bir şey demek yerine sinirle odasına gitti. "Ee geç oldu git bari." Seda'nın söylediği ile Yunus'un gözleri kocaman olmuştu. "Ee bari öpseydim." "Belki daha sonra..." "Diğer sezon diyorsun." "Birkaç bölüm sonra diyorum..." Yunus gülümseyerek ayağa kalktı. Seda'ya göz kırpıp yavaş yavaş salondan çıktı. Seda ise şaşkınlıktan Yunus'u yolcu etmek için ayağa bile kalkamadı... Oysa Yunus bu kadar da sevgisini gösteren biri değildi... Deniz'den... Elimdeki Fenerbahçe formasına baktım. İçim kan ağlayarak... Uraz ile girdiğim iddiaya göre kaybeden karşı takımın formasını giyecekti. Şimdi ben nasıl Alex'e ihanet edeceğim... Peki Can Bartu? Sıkıntı ile yatağıma oturdum. Ne yapacağımı dert yanıp düşünürken telefonuma bildirim geldi. *Şerefsiz İnsan Şerefsizdir bir bildirim* Evet dün geceden sonra Uraz'ı bu şeklide kaydetmiştim. Şerefsiz İnsan Şerefsizdir: Deniz bak hele. Deniz: Ne var Allah'ın cezası? Şerefsiz İnsan Şerefsizdir: Ee gel hadi bekliyorum. Şerefsiz İnsan Şerefsizdir: Bak senin için İcardi formamı çıkardım. Deniz: Allah'ım öldür beni! Şerefsiz İnsan Şerefsizdir: Hadi kızım abartma. Deniz: Geliyorum Allah'ın cezası. Son mesajı atıp sinirle ayağa kalktım. Formayı yatağa bırakıp odamdan dışarı çıktım. Bir mucize olsa ve ben o formayı giymesem. *** Uraz elindeki forma ile bana acımasızca bakarken ben ise yavru kediye büründüm. Bu sahne bana bir yerden tanıdık geliyor. "Uraz bunu bana yapma, ben bunu yapamam..." dedim. Tabii derken gözümü doldurmuş sesimi titretmiştim. "Ama güzelim kaybettin. Ayrıca yemezler." Bu sahtekârlık işinde kendimi geliştirmem lazım. Yoksa Uraz'ı asla kandıramam. "Uraz ama yazık bana..." Uraz gözlerini dikip bana baktı. Göz bebekleri kocaman olmuştu. Resmen gözlerinin içi parlıyordu. "Ama güzelim kaybettin." Uraz bana doğru adım attı. O atınca ben de panikle geriye doğru gittim. Yani işin ucu kaçmasın diye. Ee ama ben gittikçe o bana doğru geliyordu. Ben de bir duvara çarpmadan durdum. Uraz'ın elini belimde hissettim. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. "U-Uraz..." sesim bu sefer gerçekten titretmişti. Daha çok yaklaştı... Yutkundum... "Çok güzelsin..." Çok fazla yakın! Kendimi geriye doğru attım. "Uraz bu kadar yakın olman doğru değil!" "Neden?" "Çünkü sevgilim var." Söylediğim şeyle gözlerinin içi aniden hayal kırıklığı ile doldu. "Emre mi?" Başım ile onu onayladım. Yalan söyledim... Uraz benden uzaklaştı. Sarsılmış gibiydi. Canı yanmış gibiydi... Gözleri doldu... Uraz'dan... Duyduğum şeyi unutmak istiyordum. Aklımdan çıksın istiyordum. Ama olmuyordu. Kafamın içinde o ses dönüyordu. Koltuğun karşısında oturmuş boş boş kapalı televizyon ekranına bakıyordum. Gerçi bulanık görüyorum. Kalbimde ise büyük bir ağırlık var. Nefes almak zor geliyor. ''Kanka iyi misin?'' dedi Ali. ''Sence iyi mi mal?'' dedi Umut. ''Deniz ve Emre ne ara oldu lan?'' dedi Ali. ''Bana bir şey demedi. Güya arkadaşız.'' Umut'u aldırış etmedim. Kendimi geriye doğru bıraktım. Yüzüme güneş vurdu. ''Hava bahçede oturmak için güzel ama acı çekmek için kötü.'' Sözlerim ile güneş gitti. O bile gidiyor benden. Deniz'den... Kahvemden bir yudum daha alıp masaya bıraktım. ''Güzelim neyin var?'' Emre'nin sesi ile ona baktım. Hâlâ Emre'ye Uraz'a söylediklerimi söylemedim. ''Hiç...'' dedim. ''Ya güzelim yukarıda kötüydün gel bahçeye dedim bir nefes al ama sen anlatmıyorsun ki.'' Başımı öne eğdim... Kendimi çok suçlu hissediyorum. Tamam kabul ediyorum dolandırıcı ve sahtekar biriyim ama bu konuda yalan söylemem. Ama söyledim... ''Bunu nasıl desem ki...'' Derin bir nefes alıp Emre'ye baktım. Of kesin çok kızacak ya. ''Ben yalan söyledim.'' ''Kime?'' İçinde bir kuşku vardı. ''Uraz'a...'' ''Ne dedin?'' dedi ciddi bir tavırla. ''Biraz yakın oldu ben de bunun yanlış olduğunu falan söyledim. Bir de sevgilim var dedim ama yok.'' ''Uraz da buna inandı mı?'' ''İnanmak zorunda kaldı.'' Başımı yeniden eğdim. Emre'nin elini yüzümde hissettim başımı kaldırıp ona bakmamı sağladı. ''Çünkü bu kişinin sen olduğunu söyledim.'' dedim. Gözlerim doldu. Kendimi kötü hissediyordum... Gözlerimi sıkıca kapadım. Kalbim hızla atıyordu. Çünkü her an her şey olabilirdi. Gözlerim hâlâ kapalıydı. Gözyaşlarım akıyor, kirpiklerim titriyordu. Dudağımda bir baskı hissettim. Vücudumun ısındığı hissettim. Belimde baskı hissettim. Gözlerimi araladığım sırada bulanık bir Emre gördüm. Hissettiğim baskı onun dudağı, hissettiğim baskı onun eliydi... Ve bu benim için paha biçilemezdi. Emre benden ayrılıp gözlerime baktı. ''Onu da oluruz güzelim.'' Öylece kala kaldım. Ne diyeceğimi bilemiyordum ama kalbim çok hızlıydı. ''Mecbur artık sevgiliyiz.'' ''Öyleyiz.'' dedim. Emre'nin sarılması ile içimin ısındığını hissettim. Uraz'dan... Yağmur yağıyor ama sadece yüzümde ıslaklık var. Yağmur yağmıyormuş ben ağlıyormuşum. Tarif edemiyorum bu acıyı... Şey gibi kurduğun, hayal ettiğin vatanın ellerinden kayıp gidiyor. Öyle derin bir acı. Ben kendime bile haber vermeden Deniz'i kendime yuva edinmişim. Ve benim yuvam yıkıldı, yok oldu. Apartmanın bahçesindeki çiçeklere su verirken Deniz ve Emre'yi gördüm. Belki haddime değildi ama dinledim. Deniz bana yalan söylemiş. Onu öpmeyeyim diye bana yalan söylerken Emre'nin öpmesi onu mutlu etti. Bugün anladım ki Deniz gerçekten ona bir şeyler hissediyordu. Emre de öyle... Ben ise öylece kaldım. Paramparça kaldım. Yine de dilerim ki mutlu ol yeşilim... Sevilmemek bu kadar acı verirken kim bilir sevilmek nasıl mutluluk verir. Demek ki oyuncağın kırıldığında, oynadığın maçı kaybettiğinde, babandan azar işittiğinde değil de sevdiğin kişi başkasını sevince erkekler ağlarmış... Cebimden sigara paketini çıkarıp bir sigara aldım. Lisede içtiğim için annem kızmış ve bunun doğru olmadığını söylemişti. Annem de o zaman söz ver bir kız seni ağlatırsa iç demişti. O kadar soğukkanlı biriydim ki annem bir kızın beni ağlatamayacağını sanmıştı. Sigarayı yaktım ve içmeye başladım. Paketi cebime koyup telefonu çıkardım. Rehbere girdim ve o isme tıkladım. *Annem aranıyor...* Annem üçüncü çalışta açmıştı. ''Oğluşum beni mi özlemiş?'' ''A-anne...'' dedim sesim titreyerek. ''Neyin var oğluşum?'' ''Ben bugün bir sigara içtim, içiyorum.'' ''Hangi kız yaktı canını?'' ''Çok güzel bir kız.'' dedim ve sustum. Çünkü artık ağlıyordum... Bir tık hızlı olmuş olabilir... Deniz ve Emre nasıl bir çift? Peki Uraz...? |
0% |