Yeni Üyelik
40.
Bölüm

Uzak Kalmak⁴⁰

@dawrosee

'Uzak Kalmak'

⁴⁰

BİR HAFTA SONRA

Uraz'dan...

Kucağımdaki yastığı bedeninin yarısı yataktan aşağıya kaymış olan Engin'e fırlattım.

"Deniz'i özledim." dedim.

Engin başını kaldırıp bana baktı.

"Hay sana da Deniz'e de. Çok uğraştık işte olmuyor. Benimle düşman gibi davrandın, ben sizi yüz kez bir araya getirmek istedim ama olmadı. Sırf senin için kıza onca şey dedim ağlasın iki destek ol diye."

"Lan sanki ben yap dedim."

Engin göz devirdi bana.

"Sana da insanlık yaramıyor ha."

"Ya tamam bari ailesi için öyle demeseydin."

"Özür diledim ya Uraz. Ayrıca bir hafta önce Yunus sağ olsun ağzıma sıçtı."

Tek kaşımı kaldırıp Engin'e baktım.

"Yunus nereden biliyor?"

Engin gözlerini bana dikti.

"Bilmiyorum biri demiştir."

O biri kim ki? Bildiğim kadarıyla bu olayı üç kişi biliyorduk. Ben, Deniz, Ozan.

"Sence kim?"

"Sen olamazsın, Ozan asla demez ki Yunus'u tanımıyor. Deniz zaten demez."

Başım ile onu onayladım. Haklıydı ama kim yapmıştı?

"Ee ne yapacaksın?"

"Uzak kalacağım işte. Bilmiyorum ki. Şu üniversite bitsin burada kalmam bile."

Gözlerinde acı vardı. Canı yanıyordu.

"Öyle bakma Uraz. Bazı adamlar sevilmek zorunda. Hem Yunus haklı, ailem sevmemiş başkası mı sevecek?"

"Öyle deme oğlum."

Engin yattığı yerden doğruldu. Gözlerini bana dikti.

"Bak sana, sırf Deniz'e aşıksın diye onu elde etmek için neler yaptın."

Başımı yere eğdim. Haklıydı...

Ona Engin ile küs olduğumu söyledim ama öyle bir şey yoktu. Sadece Engin ile arkadaşım diye beni kötü biri olarak bilmesin istedim. Engin sırf Deniz'le yakın olayım diye onun kalbini kırmıştı ama ben bunu bilmiyordum. Deniz'i evine bırakıp Engin'in yanına ikinci defa gidince öğrendim. Gerçi o sırada aramız bozuldu ama Engin sonra Deniz'den özür diledi.

Engin bizi bir araya getirmek için çok şey yaptı. Ama benim onun için elimden bir şey gelmiyordu.

"Bir de dikkat et, Deniz bunu bilmesin."

Ondan bir şey saklamak çok iğrenç.

"Ve son olarak sen bir malsın! Niye kendine kızdan uzak kalarak eziyet ediyorsun?"

"Ben özler dedim ama gelmedi bile..."

Hayır neyi bekliyorum ki? Kız kaç kez bir şey hissetmiyorum dedi!

"Çok takılma. Deniz kendi duygularını bile bilmiyor."

Keşke beni sevse...

"Hatırlıyor musun? Geçen sene doğum günümde beni sevmesini diledim."

Engin başı ile beni onayladı.

Evet evet doğum günümde onu dilemiştim. Bir kaç kelime daha etmek için dudaklarımı aralamıştım ki kapı çaldı. Sanırım Alya gelmişti çünkü sabahtan beri yoktu.

Ayağa kalkıp kapıya doğru gittim bu sırada bir kez daha çaldı. Bu kızın anahtarı yok mu ya? Hi! Umarım Deniz'dir. Hızla kapıyı açtım. Gördüğüm kişi ile kala kaldım.

"Abla, enişte!"

Ablam gülümseyerek bana baktı. Kollarını açıp hızla bana sarıldı. Ben de ona hemen sıkıca karşılık verdim.

"Özledin mi beni?"

"Özledim tabi benim kızıl kraliçem."

Ablamdan ayrılıp enişteme baktım. Gözlerimi devirdim. Bu adamı hiç sevmiyorum ya.

"Kim gelmiş ya?" dedi Engin.

Bu sırada ablam ve evimize sızan adam olan ablamın eşinin arkasında küçük kızıl çıktı. Ablamın kızı, ailemizin prensesi.

"Dayıcım, prensesim." diyip eğilmiştim. O ise bana çarpıp içeriye koştu.

"Enginn!"

Arkamı dönüp Engin'e baktım. Yere çöküp kollarını açmıştı.

"Prensesim gelmiş." dedi ve sıkıca sarıldı.

Eh evet Engin'i çok severdi... Ve onunla en iyi Engin anlaşıyordu. Onunla çocuk oluyordu. Sanırım sert olmadığı tek insan Peri'ydi.

"Ee hayırdır neden geldiniz?"

Ablam gözlerini devirdi.

"Özledik çünkü."

"Annem gönderdi değil mi?"

"Valla öyle Uraz. Seni kontrol etmeye geldik." dedi ablamın eşi.

İçeri geçmeleri adına yol verdim. İkisi içeri geçince kapıdaki valizi içeri alıp kapıyı kapadım. Annem de kendi gelmek yerine tüm aileyi yavaş yavaş yolluyor. Allah'tan iki aşk acısı çekeyim dedim.

Herkesin ardından ben de salona geçtim.

"Alya yok mu?" dedi ablam.

"Derste o gelir birazdan."

Ablam beni başı ile onayladı. Bu sırada kapı çalmıştı. İyi insan lafının üstüne gelirmiş. Ayağa kalkıp kapıyı açmaya gittim.

Deniz'den...

Üçüncü gün oldu hâlâ bitmiyor bu tatlı. Yani pasta. Tamam anladık güzel olsun diye dinlendiriyoruz ama bu da olmaz ki.

"Hâlâ olmadı mı?" dedi Asena.

"Az kaldı." dedim.

"Bugün okulda Uraz yoktu."

"Dersi yoktur." dedim.

O günden beri Uraz ile hiç görüşmedik. O kadar görüşmedik ki Uraz'ın yüzünü bile görmedim. Aynı okul, aynı apartmanda olmamıza rağmen.

"Ya aldığım duyuma göre baya üzülüyormuş."

Sanki ben dedim uzak kalsın diye.

"Hani sen adım atsan ve gidip görsen."

Bu sefer Seda konuştu. Başımda onca dert var bir de onu mu dert edeyim?

Hem özlemedim ki? Özledim mi yoksa? Tövbe de kız.

"O özledi ise gelsin ben özlemedim."

"Üç gün önce size Mono Latte yapayım mı dedin?"

Ne var bunda? Bunlara da insanlık yaramıyor.

"Bir baktık Uraz seviyor. Özlemedin ama tatlıyı yapıyorsun. Bari çocuğa bir porsiyon götür."

Ay siz neden her şeyi biliyorsunuz? Hem Uraz ile ilgisi ne ki? Ben de severim.

"Komşuluk ölmedi ya." dedi Asena Seda'yı tamamlarken.

Bir şey demedim. Sonuncu Mono Latte'nin süslemesi bitince tepsiye koymak yerine bir tabak alıp içine koydum.

Tabağı masaya bırakıp elimi yıkadım. Ardından yeniden tabağı alıp kızlara doğru baktım.

''Oldu mu?''

"Oldu." dedi ikisi aynı anda.

İkisine son kez bakıp mutfaktan çıktım. Şu an bunu yaptığıma inanamıyorum. Ama yine de yapıyorum. Kapıyı açıp dışarı çıktım. Of hem ben ne diyecektim ki? Tatlı yaptım sana da mı getirdim mi diyeceğim. Ee ya neden sadece bana derse? Of kızlar of.

Asansöre binmek yerine merdivenden inmeyi tercih ettim. Ben de kendime eziyet etmeyi seviyorum.

Uraz'ın kapısına geldiğim zaman derin bir nefes aldım. Bir elimde tabağı tutarken diğer elim ile zili çaldım. Umarım kapıyı Alya açmaz, yoksa bu tabak onun yüzü ile buluşur.

''Kim o?''

Ama bu ses Alya'ya ait değil ki... Kapı açıldı.

''Merhaba.'' dedi.

''Merhaba Uraz yok mu?'' dedim.

''Evde ama duşta.''

Olduğum yerde kala kaldım.

''Alya yok mu?'' diye sormak zorunda kaldım. Başını hayır anlamında sağa sola doğru salladı.

Elimdeki tabağı kıza doğru uzattım.

''Pasta getirmiştim.''

Kız gülümsedi ve elimdeki tabağı aldı.

''Teşekkür ederim.''

''Rica ederim.'' dedim ve hızla merdivenden çıktım.

Evin kapısına gelince yumruklarcasına çalmaya başladım. Kapı aniden açıldı.

''Ne oldu be deli?'' dedi Asena.

''Uraz'ın kapısını çok güzel bir kız açtı ve Uraz duştaymış.'' dedim.

Asena'nın gözleri kocaman açıldı.

''Nasıl?''

''Bilmiyorum kızım.'' dedim.

İçeri geçip salona girdim. Kızlar da peşimden geldi.

''Ne oldu?'' dedi Seda.

''Uraz'ın evinde güzel bir kız varmış ve Uraz duştaymış.'' dedi Asena.

''Ve Alya evde yoktu.''

Kızlar şaşkınca bana baktı.

''Belki kuzenidir.'' dedi Seda.

''Hıhı kesin.'' dedim.

İkili koltuğa uzanıp kafamı koltuktan aşağıya sarkıttım.

''Sen onu kıskandın mı?''

Seda'nın sözleri ile yerimden doğrulmak istedim ama yere düştüm.

''Saçmalama ne alaka?''

''Bilmem sana sormak lazım.''

''Ya bana gelip sana aşığım diyip böyle olması garip.'' dedim.

Düştüğüm yerden kalktım. Kızlara son kez bakıp mutfağa gittim.

Uraz'dan...

Saçlarımı kurutup odamdan çıktım.

''Dayı parka gidelim mi?''

Peri'nin sesi ile ona baktım. Bana masum masum bakıyordu.

''Gideriz dayıcım. Annen seni kalın giydirsin gidelim.'' dedim.

''Oley.'' dedi Peri ve sevinçle salona gitti.

Ben de mutfağa doğru gittim. Duş sanırım beni acıktırdı. Dolabı açıp incelemeye başladım. Bir kişilik pasta vardı. Tabağı elime alıp çekmeceden bir çatal aldım.

Bu pasta kimindi ve nereden geldi? Salona doğru giderken yavaş yavaş tatlı yemeye başladım. Mono Latte ha! En sevdiğim tatlı ve pasta.

''Abla bu kimin?'' dedim pastayı ona gösterdim.

''Ya senin. Sen duştayken sarışın bir kız getirdi.''

Sarışın mı? Of herkes sarışın ya kim bu?

''Gözleri ne renk?''

''Ona mı dikkat edeceğim ya?''

Gözlerimi devirip pastayı yemeye devam ettim.

Umarım bu sarışın kız Deniz'dir. Telefonumun titremesi ile telefonu elime aldım.

 

*Seda kişisinden bir yeni bildirim*

Tövbe tövbe ya ne oluyor?

Seda: Allah'ın cezası Uraz.

Uraz: Ne oldu ya?

Seda: Ya ben sen mutsuzsun diye ben Deniz'i ikna edip sana gönderdim.

Uraz: Ne nasıl haberim yok.

Seda: Deniz pasta yaptı.

Seda: Dedim al bunu Uraz'a götür bak kötü dedim.

Seda: Kız bir geldi diyor aşağıda başka kız var Uraz duşta.

Uraz: Lan hayır.

Uraz: Ablam o benim.

Uraz: Yalnız pasta güzel olmuş.

Seda: Ya salak mısın?

Seda: Kız diyor ki bana gelip ilanı aşk edip böyle yapması doğru değil diyor.

Seda: Kız yanlış anladı.

Uraz: Geliyorum.

Telefonu cebime sıkıştırıp tabağı sehpaya bıraktım.

''Abla benim işim var.''

''Peri'yi parka götürecektin ama.''

Ah evet ya.

''Yarın götürsem olmaz mı?''

''Niye?'' dedi Alya.

Alya'nın sorusu ile ablam gözlerini bana dikti.

''İşim var dedim ya.''

''İşin ne Uraz?'' dedi ablam.

Derin bir nefes aldım. Ablam tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu. Bir şey demek için dudaklarımı aralamıştım ki duyduğum gürültü ile kapıya doğru baktım.

''Lan ne oluyor?'' dedim.

''Uraz bak bir.'' dedi ablam.

Ablamı başım ile onayladım. Hızla kapıya doğru gittim. Kapıyı açtığım zaman biri tam kapımın önünde durmuştu. Merdivene doğru bakıyordu. Kafamı kapıdan çıkarıp merdivene baktığım zaman Deniz'i gördüm. Deniz sinirle kapının önündeki esmer çocuğa bakıyordu.

Deniz merdivenden inerken ablam ve Alya yanıma geldi.

''Ne oldu?'' dedi ablam.

Deniz'in elinde bıçak mı vardı? Deniz bıçağı çocuğa doğru salladı.

''Deniz güzelim ne o bıçak?'' dedi.

O Deniz'e güzelim mi dedi? Nereden güzelin oluyor ya?

''Lan ben senin nereden güzelin oluyorum?''

Asi kızım ya.

''Ya azıcık kibar olsana.''

''Asıl sen kibar ol ve hayırdan anla. Oğlum biz seninle markette karşılaştık. Ben açıkça sövdüm sana sen yaptın numaramı bulup yazdın. Ben sana engel attım, oğlum sen beni yine AVM'de buldun. Kuzenim seni dövecekti. Şimdi gelmiş elbise almışsın. Lan sapık mısın, adresi nereden buldun?''

Deniz'in söylediği ile beynimde şimşekler çaktı.

''Yeşilim iki görüşmedik diye bu ne böyle.''

''Al bak ne oldu?'' dedi bana.

Esmer çocuğa doğru adım atmıştım ki Deniz araya girdi.

''Geri bas Uraz.'' dedi.

Gözlerini benden alıp çocuğa dikti.

''Bana bak çocuk, seni etrafımda bir daha görmeyeceğim.''

Çocuk gözlerini devirdi. ''Peki.'' dedi ve merdivenden aşağıya indi. Bu şey gibiydi, şimdilik peki sonra geri geleceğim.

''Yeşilim konuşalım mı?''

Her zamanki Deniz klasiğini yapıp göz devirdi.

''Yeşilim yok.''

''Pasta çok güzeldi. Ben duştayken ablam almış pastayı.'' dedim.

Ablam gülümseyerek Deniz'e baktı. Deniz tepki vermedi.

''Afiyet olsun.'' dedi sadece. Yukarı çıkmak için arkasını dönmüştü ki kolundan tuttum.

''Çok kısa.'' dedim.

Deniz dönüp gözlerini kısıp baktı.

''Yarın okulda konuşsak.'' dedi ve yukarı çıktı.

Ben ise sadece hüzünle baktım.

''O kız bu kız mı?'' dedi ablam.

''Evet, abimin aşık olduğu ama kızın takmadığı.'' dedi Alya.

Bir şey demek yerine içeri girdim.

''Peri hadi parka gidelim.'' dedim.

En iyisi hava almaktı belki iyi gelir.

***

Dinlediğim şarkılar bitmiyor aksine sürekli yenisi çalıyordu. En son 'Ben nasıl bir adamım hiç sevilmemişim' şarkısı çaldı. Ablam da biz seni seviyoruz saçmalama o kız da senden hoşlanmak zorunda değil demişti.

Çalan şarkıyı değiştirmek adına telefonu elime aldım. Bu sırada bir sürü bildirim geldiğini fark ettim. Telefonu sessize alırsan böyle olur. Bildirimler arasında Deniz'in de mesajını gördüm. Tövbe estağfurullah ölecek miyim?

*Yeşilim iki bildirim*

Yeşilim: Uraz?

Yeşilim: Biraz konuşabilir miyiz?

Uraz: Olur.

Uraz: Geleyim mi yukarı?

Yeşilim: Abart.

Yeşilim: Böyle iyi.

Uraz: Tamam dinliyorum.

Yeşilim: Ya sen dedin ya uzak kalalım.

Yeşilim: Üzülüyor musun böyle?

Yeşilim: Eğer üzülüyorsun eskisi gibi görüşmemizde sıkıntı yok.

Uraz: Valla de.

Yeşilim: Valla.

Uraz: Geliyim iki dakika sana sarılayım mı?

Yeşilim: Saçmalama hem kimse yok olmaz.

Uraz: Yes be.

Uraz: Geldim bil.

Telefonu cebime tıkıştırıp ayağa kalktım. Odamdan hızla çıkıp salona fırladım.

''Abla benim işim var anahtarı aldım, geç gelirim.'' dedim.

Kapının arkasındaki askılıktan anahtarı alıp evden çıktım. Koştura koştura yukarı çıktım desem şaşırır mısınız? Bence artık Deniz'e olan aşkımı anlayın ve şaşırmayı kesin.

Kapıya gelince hemen zile bastım ve elimi hiç zilden çekmedim.

''Of geldim ya.'' dedi Deniz.

Deniz hızla kapıyı açtı. Allah'ım bir insan nasıl pijama ile güzel olur ya. Deniz sinirle bakıyordu ve kızacak gibiydi.

''Lütfen sonra.'' dedim.

Ve Deniz'in beklemediği bir anda sıkıca sarıldım.

''Sadece birkaç dakika Yeşilim.''

Daha sıkı sarıldım. Sol elimi saçlarımda gezdirdim. Kokusu burnuma dolandı. Çok fazla özlemiştim. Keşke hep benimle olsa.

Hâlâ Deniz'e sarılıyordum. O ise buna karşılık vermese bile sarılmama izin veriyordu.

''Lütfen karşılık ver, ihtiyacım var''

Sadece şansımı denemek istedim. Belimde baskı hissetmiştim. Deniz bana karşılık vermişti. Gözlerim dolmuştu. Çok garip ama doldu. Galiba çok mutluyum.

''Daha ne kadar sarılacağız.''

''Bu sarılmak sana da iyi geldi.''

''Evet.''

Evet dedi! Ona iyi geldim! Ona iyi gelmiştim...

Loading...
0%