@dawrosee
|
Yazardan... ''Şevval ilk kez buluşmuyorsunuz giy kotunu çık evden.'' Şevval önce aynada kendine , sonra yatağında oturan arkadaşına baktı. Gözlerini kısıp sinirle nefes verdi. O da bunun ilk buluşma olmadığını ve defalarca kez buluştuklarını biliyordu. Zaten onlar aynı mahallede büyümüşlerdi. Ama Şevval her buluşmada özenerek hazırlanırdı. ''Güzel görsün istiyorum Asya.'' ''Açıkçası güzel görmekten öte eteğin boyutu ile kalp krizi geçirebilir.'' Asya'nın sözleri ile Şevval'in gözleri eteğine takıldı. Dizinin üzerinde çiçekli bir elbiseydi. ''Hem ben sevgilim ile buluşmak için böyle giyindim peki sen?'' diyerek soru yöneltti. Asya bir anda sessizliğe büründü. Aslında Şevval neden öyle giyindiğini biliyordu ama yine de onunla uğraşmak istiyordu. ''Kızım zaten Emre çapkın biri git iki kelime et.'' ''Ya da sen Deniz ile konuş.'' Asya'nın fikri ile Şevval gözlerini devirdi. Çünkü ne kadar yılladır tanışıyor olsalar da o sevgilisinin ablasıydı ve onunla bu konu hakkında konuşmak istemiyordu. ''Sen konuş ve beni karıştırma.'' Asya gözlerini doldurup Şevval'e bakmıştı ama bu numara pekte ona sökmemişti. Şevval aynada son kez kendine bakıp çantasını eline almıştı. ''Ben çıkıyorum ama istersen sen kal.'' dedi ve odasından çıktı. Onun hemen arkasından Asya çıkmıştı. *** Deniz gözlerini simsiyah giyinen kardeşine dikti. Gömleğinden ceketine, pantolonundan ayakkabasına kadar siyahtı. ''Ya bu kız yanına çiçekli renkli elbise ile gelecek sen yanında FBI gibi kalacaksın.'' ''Abla benim tarzım bu!'' ''Yani tarzın yok.'' Muhammet gözlerini devirdi. Her zamanki gibi ne derse desin yine ablasını aldırış etmedi ve kendi bildiğini yaptı. ''Neyse ne halin varsa gör ama sigara içme! Ben dışarı çıkıyorum.'' ''Hop olmaz! Nereye sen?'' ''Kafeye.'' ''Ben bırakırım. Şimdi dünkü serseri gelir.'' Deniz parmak ucunda yükselip Muhammet'in saçlarını karıştırdı. ''Büyüdün de beni mi koruyorsun? Merak etme Emre de olacak.'' ''O mu alacak?'' ''Evet.'' Deniz'in yanıtı ile kapı çalmıştı. Ve bu kapı çalışı Emre'ye aitti. Deniz eline çantasını alıp koşarak kapıya doğru gitti. Deniz'in gitmesi ile Muhammet derin bir nefes aldı. Deniz'e çok değer veriyordu fakat Deniz abladan daha çok ona anne gibiydi ve o bunu sıkıyordu. Aynada kendine biraz daha baktıktan sonra odasından çıkmıştı. *** Şevval dakikalardır elindeki bir demet kırmızı güllere bakıyordu. Muhammet ona ilk defa gül almıştı. Normalde böyler şeyler yapmazdı. Bu yüzden biraz şaşırmıştı. ''Kırmızı gül alma fikri kimden çıktı?'' diye sordu Şevval elindeki güllere bakarak. ''Yalın'dan.'' Şevval tek kaşını kaldrıp anlamsız gözler ile Muhammet'e baktı. Çünkü Yalın'ın kim olduğunu bilmiyordu. Onun Yalın adında bir arkadaşı yoktu. ''Yalın kim? Yeni bir arkadaş mı?'' Muhammet başını hayır anlamında salladı. Yüzüne hafif bir gülümseme yerleştirdi. ''Hani geçen bir şarkı dinliyordun ve eşlik ediyordun ya! Dün sabah erken uyandım, gittim sana güller aldım. Mutlu ol diye.'' Şarkının sözlerini bitirir bitirmez gülümsedi. ''Ben de bu yüzden bu sabah sana güller aldım, mutlu ol diye...'' ''Mutlu oldum.'' demişti Şevval. Yanakları kızarmıştı Şevval'in. ''Sesin çok güzel.'' dedi. ''Teşekkür ederim güzelim. Pek söylemem şarkı ama mevzu sensin.'' ''Bugün biraz romantiksin.'' ''Ya ben de biliyorum serseri duruyorum, öyleyim de. Bilmiyorum kızım kalbim senin için atmaya başladığından beri böyleyim.'' Neredeyse sevgili olalı üç ay olmuştu. Flört döneminde bile tek bir iltifat etmeyen çocuk gitmiş yerine başka biri gelmişti. Tabii ki Şevval bıu durumdan oldukça memnundu. Muhamet'in sadece ona karşı öyle olması onun için güzel bir şeydi. ''Teşekkür ederim.'' demişti sadece. Zaten kızaran yanakları her şeyi anlatıyordu. Şevval gülleri bir kez daha kokladı. Anlatılan şey doğruydu. Kadınlara çiçek alırsınız. Solunca atılacak sanırsınız ama onlar her saat başı gidip o çiçeği koklar. *** Deniz elindeki ekmek poşetini sallayarak kulağında çalan şarkıya eşlik ediyordu. Aslında bir yerden bir şarkı çalmıyordu. Beynininde dolanıyordu. ''İki ekmek aldım eve gidiyorum biri büyük biri küçük iki ekmek aldım.'' Hem dudakları hem kafası beyninin içindeki şarkıya eşlik ediyordu. Tabii 23 yaşında bir kızın Pepee şarkısına eşlik etmesi anormal olsa da bazen içimizdeki çocuk ölmemeliydi. Ve Deniz'in içindeki çocuk hiçbir zaman ölmemişti. Deniz evinin arka sokağına dönmüştü ki dün gece önünü kesen motor yine kesti. 'Hangi dizinin başrolü benim ya?' demişti içinden. Deniz'den... Derin bir nefes aldım. Bu adamın derdi neydi? Açıkçası yüzünü anımsıyordum ama pek çıkartamamıştım. Yine de beni tanıyor olabilir çünkü önüme gelene çatan biriydim ben. Kaskını çıkarıp gözlerini bana dikti. ''Konuşabilir miyiz?'' Hayır tabii ki! Ama bunu içimden demiştim. Şimdi ne kadar bana bulaşsa da yakışıklı çocuk yani neden iki kelime etmeyeyim ki? ''Ne oldu?'' ''Ben sadece senden özür dilemek istedim.'' Şaşırmıştım... Bunu ondan beklemiyordum. Egoist biri gibiydi, hatta narsist. ''Sana bir anda böyle davranmam doğru değildi.'' Evet, doğru! ''Neyse işte özür dilerim.'' demişti. Gülümsedi ve kaskını taktı. Daha ben ona yanıt veremeden motoru çalıştırıp gitti. ''Sorun değil de sen kimsin ama ya?'' Yeniden derin nefes aldım ve yürümeye başladım. Bizim evden birkaç ev önce Şevval'in evi vardı. Onun evine yaklaşınca eve dikkat kesildim. Şevval'in odasının ışığı yanıyordu. Bu demektir ki evde! Evet parlak zeka bunu nasıl da bildin. Gözlerimi oradan alıp etrafta gezdirmek istemiştim, gözüme iki şey takıldı. Biri evin önündeki araba, ki bu Volkan abinin arabasıydı. Bu durumda o gelmişti, o geldiyse diğer şey bu yüzden burada. Ah, evet aklınız karıştı. Muhammet Şevval'in evinin karşısındaki kaldırımda durmuş sigara içiyordu. Allah'ım bu çocuk ne yiyor ne içiyor da böyle oldu? Hayır yani o kız senin sevgilin niye sigara içiyorsun. Bunu ondan öğrenmek daha mantıklı. ''Muhammet ne yapıyorsun?'' Sakince bana dönüp baktı. ''Volkan abi geldi.'' ''Gelsin. Sizi mi öğrendi?'' ''Hayır.'' ''Sorun ne?'' ''Yav yürüyordum buradan geçince böyle durayım belki balkona çıkar dedim çıkmadı.'' ''Ne zamandan beri bekliyorsun?'' ''İki saat.'' ''Eve gidelim.'' ''Bitsin gidelim.'' Muhammet'in elindeki sigarayı alıp yere attım. Bunu yapmam ile bana ters ters bakmaya başladı. Bunu pek aldırış etmedim. Zaten bana kızmazdı. Biz kavga etmeyiz, bana asla saygısızlık yapmaz ya da bağırmaz. Aramızdaki bağ fazla güçlüydü. ''Gidelim.'' demişti ve yürümeye başladık...
Ay hellü ben ve bölüm geldi. Herkes diyor şu kitabı yaz at yazıp atıyorum kimseden ses yok. Ben diyorum okuyun siz diyorsunuz nau nau ksakakn. oy ve yorum beklerim. Instagram: dawrosee |
0% |