Targay’a kitap okuyacağımı söylemiştim fakat zaten kitap okumam kısa sürüyordu. Kitabı masaya bırakarak boynumu kıtlattım.

Saatlerdir oturduğum sandalyeden kalkarak gerildim ve kendime daha yeni geliyor gibiydim.

Okuduğum sır kitabını kitaplığıma düzenli şekilde yerleştirmeyi unuttuğumu fark ettiğimde üşengeçliğim devreye girmişti. Masanın üstünde duran kitap ile birkaç saniye süren barışmalarımızı umursamadan odadan çıkarak yatak odama girdim.

Dolabımı açıp birkaç kıyafeti üzerime geçirdim ve evden çıktım.

Sokakta ilerlerken duyduğum “miyav!” Sesinin geldiği tarafa doğru döndüm. Aynı ton tekrardan “miyav!” Dediğinde sesin ağacın altından geldiğini fark ettim. Siyah,beyaz,kahverenkli bir yavru kedi vardı ağacın dibinde. Onu elime aldığımda korkudan titriyordu, kirliydi fakat bu umrumda olmamıştı.

“Bir yuvaya ihtiyacın var” diye mırıldandım, bir yuvaya ihtiyacı vardı. Böyle devam ederse 1 hafta zor yaşardı bu mahallede.

Kediyi elimde tutarken geri eve döndüm. Onu direk banyoya soktum, kedilerin yıkanmasının onlar için bir tür tehditti fakat bu kirliliği onda bit ya da başka şeyler çağırabilirdi. Onun yüzüne su tutmadan güzelce yıkadım.

Sesini hiç çıkarmamıştı, masumdu…

Dolapta duran salam paketini açtım ve önüne koydum. Hiçbir kedi salama karşı hayır diyemezdi.

İlk başta ona mama mı alsam diye düşünmüştüm fakat bundan vazgeçtim. Mama onun doğasına aykırıydı ve onu aptallaştırırdı. Bunu bana annem söylemişti. Annem her ne kadar evine kedi almasa da ben küçükken kedilere su veriyor, bazen de sucuk veriyordu. Hatta birgün karşı binadakilerle kavga etmişti o zaman. Sokak kedilerine mama veriyordu karşı binadaki bir kadın. Annemin şu sözünü çok iyi hatırlıyordum. “Kedilere mama verip onları aptallaştırıyorsun! Daha sonra aptallaşıyorlar ve küçücük fareden bile korkuyorlar! Daha geçen hafta iki kedi arabanın altında kaldı! Niye sizin şu aptal kimyasal içerikli mamalarınız yüzünden!” Bu sözü doğru buluyordum.

Daha adını okumadığım yavru kediye doğru döndüm. “Seni köy sütü,köy sucuğu ve salamlarla beslemek en iyi değil mi?” Diye sordum. “Miyav!” Diye söylendiğinde beni onayladığını düşündüm.

daha sonra ona ad düşünmeye başladım...