Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@ddamlaakny


Birinci bölüm


 


♠︎


Okyanus ötesi serisi


Denize atlamasaydın seni kurtarabilirdim, bende elinden tutup seninle birlikte ölmeyi seçtim.


♠︎


"Mavi ışıklar ve cesetler"


Gözlerimi açtığımda dört duvar arası yıkık, dökük bir evdeydim. Burası yanlızların ve ölülerin eviydi. Mutsuzlar ve umutsuzlar

Ben Lina Avın. Tamamen hayatım boyunca savaş vermiş dirilip tekrar, tekrar ölenlerdenim, mavi ışıklar gözlerimi alıyor açmakta oldukça zorluk çekiyordum bulunduğum mekanın neresi olduğunu anlamaya çalışıyordum etraf oldukça bomboş bir yerdi neredeyse hiç bir yerde ışık yok denilebilecek kadar boştu. Kulağımda yankılanan 20 yaşlarında genç bir kadının sesine ait olduğunu anlayabilecek bir kapasitedeydim

"daha 17 yaşında neden intihar etti?"

Kapı kapandığında olduğum yerden kalkmaya çalışıyordum, nerede olduğumu bilmediğim bir ortam oldukça soğuktu, tenimi kaplayan bu soğukluk göğüs kafesime kan dolaşımı yaparak ilerliyor gibiydi. Bulunduğum yerden kalkıp kapalı dolaplara doğru ilerliyordum bir kaç dolap kilitliydi açmakta zorluk çekiyordum içerisinde neler olduğunu merak ediyordum. Açılmakta zorluk çeken dolaplardan birisi baskı uygulamadan oldukça rahat bir şekilde açılmıştı. Dolabın kapağını açtım dolabı kendime doğru çektiğimde ölü ve soğuk bedenin ayakları görünüyordu ayağında duran karta bakıp üzerinde yazan yazılara bakıyordum

"Miraç kayalar 17"

içimdeki bir hiss ürpertiyle doluydu hemşirenin dediği kişi bu muydu? Neden intihar etmişti ki içimdeki ses birden bire 'intihar çözüm değil' diye sayıklıyordu. Rüya olabilir miydi? Bu çocuk gerçekten intihar mı? Etmişti dolabı biraz daha kendime doğru çektiğimde siyah dağınık saçları ve bembeyaz buz kesmiş bir çocuk duruyordu ölü bir bedende

'neden intihar ettin' soluk bir sesle göz kapakları aralanıyor bir denizin derinliklerinde boğuluyor havası veriyordu adeta masmavi gözleriyle gözlerimi gözlerine dikti kaçırmak istesem de beceremiyordum gür bir sesle' etmedim' dedi.

Burada olup biteni cözemiyordum biz neden buradaydık mesela neden morg'daydık? Yavaştan doğrulmaya çalışıyordu fakat üzerinin çıplak olduğunu bildiğimden dolayı üstündeki örtüyü sıvazlayarak soğuk tenini ellerime değdirdim.

'Üstünü tut sana kıyafet getireceğim'

arkamı dönüp dolaplara bakmaya başladım belki içerisinden bir kaç çift kıyafet çıkardı olduğum dolapların yanında bir kapı vardı biri olup olmadığını kontrol ederek yavaşça kapıyı açtım arkamdan seslenen ses Miraç'ın sesiydi

'Nereye gidiyorsun? Kül kedisi'

ilerlemeye devam ederek arkama bakmadan sesimi hafif yükseltim 'sana kıyafet bulacağım dedim ya' burada bizi duyan olursa muhtemelen deney için kullanacak oluşuydu. Yada ben öyle hissediyordum Miraç'ın bana sesleri hafif bir şekilde uzaktan geldiğinden emindim ben kıyafet getirene kadar kalkmaması gerekiyordu,yoksa çırılçıplak vücudu ortaya çıkacaktı ve bu hoş olmayacaktı. Bir kaç çift kıyafet bulduktan sonra olduğum yerden uzaklaşıp Miraç'ın yanına geldim kıyaferi yüzüne fırlatacak gibi oldum biran kendimi tutup ellerimdeki kıyafetleri bacağının üstüne koydum

'tesekkurler kül kedisi' arkama dönüp olduğum yerden biraz ilerleyip Miraç'ın giyinmesini bekliyordum. 'Birsey demeyecek misin? Kül kedisi' benim ismimi bilmediği için bana böyle bir lakap takıyordu fakat kül kedisi ya masallarda yada uydurulmuş hikayelerde olurdu kendimi rahatsız bir duruma soktuğum da

'benim adım kül kedisi değil! Lina' dedim yüzündeki ifadeyi göremiyordum fakat tahmin ediyordum 'hadi ama kül kedisi şimdiye kadar Lina yerine kül kedisi lakabını kullandığını tahmin ediyorumdur' ellerimi saçlarımın arasına geçirip iç çektim 'sen çok mu masal okuyorsun? Yada çok mu film izliyorsun?' Üzerini giyinirken duraksadı 'dönebilirsin' dedi olduğum yerden önüme döndüğüm de gözlerindeki yeşilik bahçesi karşılıyordu gözlerimi yarım kaldığı lafına devam edecekti dudakları aralandı ve konuşmaya devam etti 'senin gibileri zaten masallarda olur kül kedisi' alaycı bir gülümseme attığımda yüzüne tekrardan baktım

'sen başıma bela olasın diye mi? Gönderdiler' bana doğru adım attıkça adımlarım geri geri gidiyordu istemsizce aniden öpecek ve sulanacak bir hali var gibi duruyordu. Dengemi kaybedip dolaba çarptığımda kaçacak bir yerim olmadığını anlamıştım ellerini dolaba koyduğunda gözlerimin içine doğru baktı ve yüzünü yüzüme hafif bir şekilde yaklaştırdı

"baş belası olmaya gelmişim demekki kül kedisi eğer daha fazla burada oyalanırsak şuan da üzerimizde denenecek serum ve iğnelere maruz kalıp ölüme terk edileceğiz"

burada olup biteni öğrenmeye çalışıyordum, Miraç birşeyleri biliyor ve benden gizliyordu açıkça netti olduğumuz yerden yavaşça arka kapıyı bulmaya çalışıyorduk dolapların arkasında yer alan büyük camlı bir kapıyı fark edip kitli olup olmadığını kontrol ediyorduk

"açılıyor mu? Kapı" dedim Miraç kapıyı kontrol ederken onaylayıcı bir bakışla kapıyı açtı ve ellerini bana uzattı "tut elimi, geçeceğimiz yer oldukça zifiri karanlığa benziyor gibi burada seni kaybetmek istemem" elleri ellerime değiyordu, göğüs kafesime çarpan dalgalar beni bu şehirden savurup geçmişti, içeriye girip kapıyı geri kapattık. Gözleri gözlerimle buluşuyordu ve ben her defa gözlerinin içinde boğulup kalıyordum.

İçerisi mavi LED ışıklarla yanıp sönüyordu adeta korku evi havası veriyor gibiydi dudaklarımı araladım gözlerindeki derinliklere dalarak "burada neler olduğunu biliyor muydun?" Dedim istemsizce burada neler oluyordu? Miraç neden ölü gibiydi.

Bunları merak ediyordum çünkü hiç bir zaman böyle bir yerde gözlerimi açmadım ve böyle bir an yaşayıp buradan kaçmadım beynimdeki sorular cevapsız kalıyordu fakat bunları cevaplayacak ve bunları bilebilecek tek kişi de miraçtı.

Birşey biliyor ve susuyordu, ya susuyor yada susturuluyordu. Dümdüz bitmek bilmeyen yolda yürümeye devam ediyorduk "biri seni susturuyor mu? Miraç" bakışları bir anda bana döndü ve birden bana odaklandı panik yapacak bir halde olabilir miydi bilmiyordum

"bunları burada konuşmak doğru bir zaman değil kül kedisi bunu sana başta da söyledim buradan kurtulduktan sonra anlatacağım şuan burada bu konuyu kapatmış varsayıyorum"

bakışlarımı çekip sade bir sesle "peki" dedim olduğumuz yolun sonu yok gibiydi Miraç sağa ve sola da bakıyordu belki bir ihtimal bir kapı bulup çıkışı bulabilirdik. Yanıp sönen mavi Florasanların içinde önümü görmek çok, çok zordu Miraç ellerimi öyle sıkı tutuyordu ki sanki biri beni yanından alıp götürecekmiş gibi bir hava veriyordu olduğumuz yer Tekin değildi evet bizi yakalasalar alıp götürecek ve deneyler için teste tabir tutulacaktık

dümdüz ilerlediğimiz yollarda duyabildiğimiz tek ses ışıkların yanıp sönmesiydi. Burada olmak yerine kendimi dışarıya atıp gökyüzündeki o temiz havayı içime çekip göğüs kafesimde baskı uygulamasıydı.

Yürüdüğümüz ıssız ve ışıklar arasında bir kapıya ulaşıp ileriye doğru adım attım Miraç birden bire ellerimi ellerinden çekip koluma doğru baskı uyguladı ani bir sesle uyarı verir gibi durmamı söyledi olduğum yerde sadece kalakaldım arkamı döndüğümde gözleri gözlerimin üzerinde dudaklarımı süzüyordu "seni riske atamam iceride biri olup olmadığını kontrol etmem gerekiyor önce ben gireceğim o sırada ellerimi sıkı tutup arkamda kalıp arkayı koruyacaksın kül kedisi"

benim için oldukça endişeli gibi görünüyordu. Belki de endişelenmiyordu,sade bir şekilde "tamam" dedim

oracıkta gitmesine izin verdim.

Kapıyı açıp yavaştan adım attı oldukça tetikli görünüyordu,biri çıksa kendimizi koruyacak bir eşyamız bile yoktu. Kapıyı yavaşca kapattım ve ellerimi sımsıkı tutu, bedenin bir parçasını alacakmış gibi tutuyordu ellerimi çıktığımız yerde teller ve ağaçlar vardı okul bahçesinden çıkar gibiydi.

Teller kısa olduğu için kaçmamız kolaydı ilerisi ormanlık bir tarafa bakıyordu çıkışı olmayan heryerin labirent gibi ağaçlarla kaplı olduğuydu.

oldukça sessiz ilerlemek zorundaydık önde biri tetikte olabilirdi tıpkı ceza evi gibi. Ama pek zannetmiyordum cezaevine benzer olacağını olduğumuz yer sadece bir sağlık merkezi olabilirdi sadece tek istediğim buradan uzaklaşmaktı neden, burada uyandım neden, buraya geldim ne zaman?Geldim hiç bilmiyordum.

Miraç tellere tırmandı ve yavaşça karşı ormanlık alana atladı.

"Hadi, yaparsın kül kedisi gel tırman tutacağım seni,düşmemen için"

oldukça nazikti hiç tanımadığı birini nasıl bu kadar çok düşünebilirdi ki o iyi birimiydi,o gerçekten bu kadar iyi miydi?

Kim bilir ne yaşamıştı elleriyle ellerimi sımsıkı tutu düşmemi engellemişti kaysam direk tutacaktı filmlerdeki sahneler gibi adeta

kahramanların pelerinleri olurda görünmezler miydi?

Aptalca düşüncelerimi kenarıya bırakıp buradan yakalanmadan kaçmayı planlıyorduk, fakat buradan kaçtıktan sonra nereye gideceğimiz hakkında pek bir bilgi sahibi değildim.

Tek isteğim buradan bir an önce gitmekti kafamın içinde dönen fısıltılar beni geçmişime sürüklüyor boğulmama neden oluyordu olduğumuz yerden çıkıp bilmediğimiz her bir tarafı ağaçlarla kaplı bir alana geldiğimizde çıkışı bulmaya çalışıyorduk buradan şehire indiğimizde ne yapacağımıza dair bir fikrimiz var mıydı bilmiyordum,kafamdaki bu soru işaretlerini Miraç tamamlardı diye düşündüm

herşeyi bir kenara atıp kafamdaki bu soru işaretlerinin parçalarını yapboz gibi tamamlamaya çalıştım.

Buradan illaki ana caddeye çıkan bir yol vardı ki bundan emindik ormanın içine yaklaştığımızda içimde bir ürperti vardı fakat kötü enerjiyi kendime çekmemem gerekiyordu, kötüyü çağırmış oluyordum binevi ormanda ilerlemeye devam ediyorduk belki bir güvenliğe belki de bir kulübe bulup orada 1 günümüzü gecirebilirdik fakat buradan uzak olmamiz daha iyi olurdu bizi bulup alabilirlerdi de

kafama vuracaktım ki ellerim geri indi vurursam kendime Miraç "napıyor bu salak" diyebilirdi.

Yürüdüğümüz yol oldukça bataklıktı ayağım burkuldu ve düşmemem için Miraç elleriyle beni tutu "ah!! Be kızım iyi misin? Biraz dikkatli olsana"

ellerimle bacağımı tutum yere oturacaken Miraç kollarımı tutup beni kaldırdı ve kendisine doğru çekti

"yere oturma heryer bataklık buradan çıkana kadar kucağımda taşıyacağım ben seni iyi olunca da söylersin bir şekilde hallederiz buradan bir çıkalım herşey yoluna girecek "

oldukça ciddiydi ki hayır diyemedim desem bile itiraz edecekti çok içten ve samimi bir yapısı vardı.

Dikkatli bir şekilde yolda yürümeye devam ediyorduk fakat hava yavaşça kararmaya başlıyordu oldukça sıcak bir mevsimdeydik, şuanda havanın kararması garibime gitmişti ve daha sabahtı.

Havada yağmur havası belirmişti, buradan uzaklaşmadan yağmurun yağmasını istemiyordum ama bir yandan da yağmurda Miraçla ıslanmak isterdim.

Ormandan çıkıp bir caddede bulduk kendimizi yan tarafı aynı şekilde ormanlar ve ormanların yanlarında küçük küçük kafeler mevcuttu fazla ilgi çekmemek için miracı içeriye sokarak kapının önünde beklemeye başladım tanımadığım 60 yaşlarında bir kadın yanımda belirdi

"oturmaz mısın? Kızım, oldukça halsiz görünüyorsun" halimin nasıl olduğunu bilmiyordum kaçmıştık sadece o yerden o bataklıktan kurtulmak istemiştim sadece

kapıdan Miraç belirdiğinde kapıdan gelen zil sesleri bir sağa bir sola hareket ediyordu resmen eski tarihi eserleri anımsatıyordu 60'li yaşlarında kadın bana geri dönerek

"erkek arkadaşın mı? Çok yakışıyorsunuz maşallah"

söylediği şey karşısında çok utanmıştım ne diyeceğimi bilemezken Miraç lafa girdi

"elbette, teşekkürler teyzecim,sana gül almamı ister misin?" Dedi

oldukça nazik bir yapısı vardı ve böyle bir çocuk sadece kitaplarda olmalıydı. Kadına hoşçakal der demez oradan uzaklaştık kafe yanlarında duran siyah BMW bir arabaya doğru ilerlediğini fark ettim Miraç beni takip et der gibi komutlar veriyordu el işaretleriyle o gittikçe peşinden yürüdüm kimsessiz,sessiz ve sakin hayata barışık mıydım?

Kafamda bir sürü plak çalarken kendimi serin suların içinde bulmayı dilerdim,

ama üşümek can yakardı,sıcak suyla cayır,cayır yanmak daha çok yakardı canını



Suyla barışıktım derinlere dalsam ıslanırdım.

O gece orada hayatımı sorgulardım tamam dedim sessizce yetti mi? Lina! Yetimi bu kadar karamsarlık! Arabaya bindiğimizde sessizlik çökmüştü hava gittikçe kararıyordu havayı yağmur kokuları sarmıştı iki metre öteden anlayabiliyordum.

Kafam hiç bir şeyi kaldıramaz hale gelmişti başımı çevirip Miraç'a doğru baktım araba sürerken gözünü bana çevirip geri yola baktı "bir şey mi? Diyeceksin lina"

dudaklarım aralandı ellerimi saçlarımın arasına alarak geriye ittim "aslında diyeceğim evet! Biz nereye gidiyoruz?"

Kafasında birşeyler kurduğu çok belliydi yada birşeyler vardı da gözünü tekrar gözlerimle birleştirip baktı ve geri yola bakmaya devam etti dudakları aralandı

"bugünlük tek kişilik otelde kalacağız,sabahtan yola çıkıp benim evime gidicez" Miraç'ın evi mi? Vardı ya ailesi de oradaysa kafamda salak saçma düşünceler beni tam olarak panik atağa düşürmüştü derin nefes alıp geri arkama yaslandım ve yolu izledim yağmur yağmaya başlamıştı ve oldukça şiddetli görünüyordu.

Gözlerimi kapatmıştım yol boyunca yağmurun sesi uykuma eşlik etmişti derin rüyalar içerisindeyken tam olarak bir odun tarafından bedenim istila edilmiş gibiydi.

"Lina kalk! Lina kalkk! Geldik" gözlerimi aralayarak ellerimi başıma götürüp kaşımaya başladım ve başımda tutum "oov! Olamaz ne çabuk geldik, başım çok ağrıyor"

Tam arabadan inecekken bana döndü ve dudakları aralandı gözleri gözlerimde olduğunu hissediyordum fakat açsam da gözlerinde boğulacaktım

"Gerçekten iyi olduğuna emin misin? Seni taşıyacağım odaya oradaki çalışanlardan ağrı kesici isterim uyursun basının ağrısı hafifler"

Gözlerimi açacak halim bile yokken zar zor görüyordum Miraç'ı sessim sersem gibi çıkmaya başlamıştı "yy-yok hayır! Beni taşımana gerek yok kendim gid-gideb-ilirim" Miraç arabadan inip oturduğum yerin kapısını açarak beni kucağına aldı "sesin bile çıkmıyor sersem gibisin lina"

Gözlerim tamamen kapanmak üzereydi ayak sesleri yankı yapıyordu beynimin içinde kapının açılma sesini duydum, muhtemelen otelin odasına gelmiştik Miraç beni yatağa zarifçe yaptırdığını anlamıştım

"Sana ağrı kesici bulup geliyorum,nutfen uyuma lina kötü olmanı istemem" Gözlerim bu sefer tamamen kapanmıştı ve hayatla tamamen bağlantım kopmuştu


◐◐◐


Loading...
0%