@ddefnee
|
Şu anda kendimi, lise yıllarında yapmayı unuttuğum ödev kontrolüne hocanın diğer taraftan kontrol etmeye başlaması gibi hissediyorum. Sadece iki seçeneğim var ya hoca gelene kadar ödevi arkadaşımdan geçireceğim ya da hakkımla yapmadım diyeceğim.Ya kapıdan çıkıp ortamdan uzaklaşacağım ya da arkamı dönüp ona ağzının payını vereceğim. İki seçenek arasında kalma konusunda ustayımdır. Her konu hakkında ikileme düşebilirim. Özgüvensiz görünmemek için duruşumu dikleştirdim ve vücudumu arkaya çevirdim. Bakışlarım direk onu buldu. ''Pardon, bana mı dediniz acaba?'' anlamamzlıktan geldim. Küçümseyerek gülüşünü yaptı gene. ''Gene aynı şeyi yapıyorsun.'' ''Efendim anlayamadım?'' adımlarımı oturdukları masaya doğru ilerlettim ve yanındakı iki çocuğu görmezden gelerek sadece ona baktım. ''Dün akşam neden taksi mi çaldın_'' ''Ne taksisinden bahsediuorsunuz beyfendi?'' 'Hadi ama bak dün akşam da duymazdan geldin sen de alışkanlık oldu heralde anlamamazlıktan gelmek'' ''Pardon da yani acelem vardı bindim gittim. Ne abarttın yani sen de be!'' ''İşte kabul ettin. O sendin'' Daha da yaklaşarak '' eE yani ne olmuş. Alt tarafı bir taksi'' ''Hadi öyle olsun bakalım.'' öyle oldu zaten diyerek çıkıştım. 'Alpo lan bu muymuş taksisini çalan kız?'' 'He lan Alican kız da cillop gibiymiş '' fısıldaşmaları duymam çok da zoe değildi çünkü masaya yaslanıyordum resmen, onları duymam rahatsız etmiyormuş gibi yaptım. ''Beni artık yolumdan döndürmeyeceksen gidiyorum.'' Hiçbir şey demedi sadece sustu. Konuşmadayken karşı tarafın susması en nefret ettiğim şeydi. İlkokuldayken zorbalık görüyordum. O kızlardan birine ağzının payını verdiğim için susmaktan başka seçeneği kalmamıştı, ama benim karşımda susması sinirimi bozmuştu. O yüzden de kıza saş baş girişmiştim. İlkokulda olduğumuz için disiplin cezası falan vermemişlerdi. Ama babam eve geldiğim zaman maganda mı olacaksın başımıza diye kızmıştı. Ah be babacım Sen şimdi yanımızda olsaydın da ben maganda olmasaydım... ''Of!'' diyerek restauranttan çıktım. Arkamdan konuştuklarını duydum ama aldırış etmeden hemen odama çıktım ve valizimi alıp asansöre binmek için tuşa bastım. 0-1-2-3-4-5-6-7 7. kattaydım. Asansörün kapısı açıldığında gene oradaydı. Arkadaşları yoktu ama bu sefer. ''Gene mi sen?'' ''Asıl bu soruyu benim sana sormam gerekiyor. Sen beni mi takip ediyorsun? Önce beni bindiğim taksiden indirmeye çalıştın. Sonra restaurantta beni yolumdan döndürüyorsun.Şimdi de asansörden çıkıyorsun. Sence bunlar tesadüf mü?'' ''Bilmem, tesadüf mü ki'' göz göze gelmemiz için kafamı kaldırmam gerekiyordu. Ben 1.73 düm. Yaklaşık 1.90 civarı gibi duruyor. Gözlerimi gözleriyle etkileşime girmesi için ayırmadım. Allah kahretsin gözleri neden bu kadar güzel. Ela gözleri vardı. Ne taraftan baksam gözlerinin rengi değişiyor. Sağdan bakınca yeşil. Aşağıdan bakınca kahverengi... ''Hadi çekil asansör gidicek. Gitmem gerek.'' sağ kolumla karın bölgesine baskı uyguladım ve yolumdan çekilmesini sağladım. Fazla mı ittirmiştim acaba sağ ayağı sendeledi. Asansöre bindim ardından da valizimi içeri aldım. ''Umarım bu sefer de takip etmezsin. Çünkü daha seninle karşılaşmak istemitorum.'' ''Ben takip etmiyorum. Sen beni bulup duruyorsun.'' gözlerimi devirerek ''Öyle mi oluyormuş'' diyerek tavırlandım. Birşey söylemeye yelteniyordu ki kapı kapandı. ''Sonunda be bir rahat bırakmadı ki işimize gidelim.'' hızlıca bir taksi çağırdım ve askeriyeye geldim. Daha önceden de Hakkari'de görev yaptığım için arabamı askeriyeye park etmiştim. O zaman farklı bir timle görev yapmıştım. Bu seferki timin çok güçlü ve kaliteli bir tim olduğu söylentilerini duymuştum. Onlarla tanışmak için sabısızlanıyorum. Ama ilk günden soğuk kanlı olmalıyım. 2 ay boyunca Hakkari'de olacağım için eşyalı bir ev tutmam gerekecek. Taksiciye parasını verdikten sonra valizimi Askeriyenin içinde park şeklinde duran arabamın bagajına koydum. Ve hızlıca içeri girdim. Giyinme odasına gidip askeri kıyafetlerimi giydim. Ve Ayhan Komutanımı görmek için odasına gittim. Ayhan Komutan babamın görev arkadaşıydı.. Babam şehit olduğunda yanında sadece Ayhan abi vardı. O kadar yakındık ki Ayhan abiyle, amca yeğen ilişkisi vardı aramızda. Kapısını tıklattım ve içeriye girdim. Elindeki kağıt ve evraklarla uğraşmayı bıraktı ve bana doğru baktı. ''Almila!'' ''Ayhan Amca!'' uzun zamandır görmüyordum Ayhan Amcayı kollarını bana doğru açarak oturduğu sandalyesinden kalktı ve sarılmam için uzandı. Hızlı adımlarla ona doğru koştum ve sıkıca sarıldık. Bana babamı hatıtrlatıyordu. Gözleri, kokusu, hafif dökülmüş saçları, ve beyazlaşmaya başlamış sakalları... ''Almilam nasılsın, canım kızım çok özledim seni 3 yıldır görüşemiyoruz.'' ''Evet Ayhan amca ya sen görevden gelemeyince ben sana geleyim dedim ben de'' ''Ne iyi yaptın canım kızım'' bir an durdu ve bakışlarını bir yere sabitleyip,''Almila baban şu anda burda olmanı istemezdi kızım.'' ''Lütfen Ayhan Amca , lütfen. Ben buraya babamı öldürenleri, ona tek bir acı bile yaşatan, hainleri öldürmeye geldim'' hırsımı ve öfkemi anlamış olmalı ki zorlamadı. ''Ee tanıştın mı bari yeni timinle'' ''Yok hayır daha tanışmadım.'' ''E hadi gel onlarda şimdi gelirler zaten biz bahçeye inelim.'' peki dercesine kafamı aşağı yukarı salladım. Ayhan Amcanın koluna girdim ve birlikte merdivenlerden aşağı inip bahçeye çıktık. Tam çardağa doğru yürüyorduk ki önümüzde siyha bir araç durdu. ''Heh işte geldiler onlarda.'' ''Öyle mii, tanışmak için sabırsızlanıyorum.'' ilk önce arka kapı açıldı. 2 kişi indi. İlk önce inen bana baktı ve sanki tanımış gibi durup diğerinin kolunu dürttü. O da bakışlarını bana çevirdi. ''Hassiktirr'' Ardından sağ kapı açıldı ve ordan da bir kız indi. Sarı saçları hafif yanmış. Ve benimle aynı boyda gibi duruyordu. En sonunda da sürücü kapısı açıldı ve baya uzun boylu bir silüet gördüm. Gözüme vuran güneşten dolayı yüzünü görmekte güçlük çekiyordum. Bize doğru yaklaştılar ve hepsi sırayla gelip Ayhan amcanın elinden öptüler.En son sürücü koltuğundna inen silüetli adamın geldiğini gördüm, yaklaştıkça yüzü daha da belirginleşiyordu. ''Ayhan Komutanım nasılsı-'' şaşkınlığımı saklayamadım ve elimi ağzıma götürerek hıı diye ses çıkardım. ''Gene mi beni takip ettin sen ya!'' Ayhan amca bana doğru dönerek olayı anlamaya çalıştı.''Ne oldu kızım. Kim seni takip etti''. Ayhan amcanın dediklerini göz ardı ederek bakışlarımı sadece ona çevirdim. O da bana bakıyordu. Ben baktım. O baktı. Ben baktım. O baktı... ''Nasılsınız Ayhan Komutanım'' diyerek Ayhan amcanın elini öptü. Ardından yandan bir bakış attı. ''Tanışalım o zaman. Ben Pusu Timinden Yüzbaşı Doruk Durmaz.'' ya nasıl olabilir nasıl nasıl nasıl? Orta parmak çektiğim, artislik tasladığım adamla nasıl aynı görev timiden olabiliriz? Elimi uzatarak ''Pusu Timinden Yüzbaşı Almila Aksoy'' dedim. Hava da duran elime karşılık olarak elini uzattı ve birbirimizin elini sıktık. Sarışın kız yanıma doğru yaklaştı ve tatlı bir güleryüzlülükle ''Pusu Timinden Mihriban Yılmaz'' '' memnun oldum. Diyerek el sıkıştık. Arka koltuktan inen ikili yaklaşarak '' Pusu timinden Yüzbaşı Alparslan hafif turuncuya çalan saçları ve benden 5 cm civarı uzun bir boyu vardı. ''Memnun oldum.'' ''Pusu Timinden Yüzbaşı Alican Talas'' ''Memnun oldum.''. 3 Numara saçı ve Dorukla eşit boydaydı . Bu yola beraber çıktık. 5 kişi giriştik bu yola. Birimize bir şey olması takdirinde diğerimizin onun intikamını almak için elinden gelen herşeyi ardına koymayacağından emindik. Yüzbaşı Almila Aksoy Yüzbaşı Doruk Durmaz Yüzbaşı Mihriban Yılmaz Yüzbaşı Alparslan Atakul Yüzbaşı Alican Talas ''Hadi çocuklar yarın operasyon var plan yapmalısınız'' diyerek ortamdaki sessizliği Ayhan Amca bozdu. ''Hadi toplantı odasına gidelim çok fazla işimiz var.'' sesin sahibi Alicandı. Hepimiz onaylar şekilde kafa salladık. Ve Üst kata doğru yol aldık. Ayhan amca projeksiyon makinesinin önündeki sandalyeye oturdu. Sağ tarafına ben oturdum. Yanıma Mihriban oturdu. Karşıma Doruk onun yanına da Alican ve Alparslan oturmuştu. ''Rahat olabilirsin. O kadar korkunç değiliz.'' sesin sahibi kulağımın dibindeydi. Kafamı sağ tarafa çevirdim ve fısıldayarak ''Merak etme ilk görevim değil. Nerede rahat olup nere de rahat olamamayı bilirim.'' göz devirerek. Projeksiyonun yansıma yaptığı tarafa doğru döndü. Ayhan amcaya operayonla ilgili soru sormak için kafamı Mihribanın tarafından çevirdim. Direkt göz göze geldik. Hiç beklemden gözümü kaçıran ben oldum. ''Ayhan komutanım Operasyonu kime düzenliyoruz.'' ''Almila, şu anda olan operasyn babanı öldüren katilin değil. Operasyon ona uygulanacaktı. Ama orospu çocuğu saklanmış. Yerini ve sığınağını tespit ettikten sonra operasyonu düzenleyeceğiz.'' Biraz bozulmadım değildi çünkü buraya sadece babamın katilini öldürmeye geldim. Gözlerim birazcık doldu. Ama yaşların akmasına izin vermeden toparlandım. Boğazımdaki düğümlük gitsin diye yutkundum. ''Tabii komutanım. Siz ne derseniz '' Bakışlarımı bana bakıyor mu diye Doruğa çevirdim ama bakışları Mihriban'ın üzerindeydi. Ne vardı bu ikili arasında. Sevgili miydi? Zaten arabayla gelirken de yanında bu kız oturuyordu. Aman banane be. Sevgililerse sevgililer. İlgilenmiyorum zaten. ''İşte burada. Güney Hakkaride Bir mağaraya sığınmışlar.'' ''Tekte sıkalım şunların kafasına her şey bitsin gitsin.'' Sesin sahibi Alican'dı. İnsanları ilk görüşte özellikliklerini anlama gibi bir özelliğim vardır. Anladığım kadarıyla Alican birazcık saf veya saf ayağına yatıyor ayrıca fazla sabırsız. Hemen herşey olsun bitsin istiyor. ''Alican planlı bir şkeilde ilerlemeliyiz.'' Doruktan geldi bu sefer. ''Çok çeşitli silahları ve el bombaları var çocuklar. Ayrıca bu çetenin başı Doğulu çocukları alarak tehdit etmiş ve silahlar ile ailelerini öldürmelerini emretmiş. Aksi takdirde idam edilirsiniz demiş.'' ''Ne nasıl böyle bir şey yaparlar!'' sakinliğimi koruyamadım. Çocuklar hassas noktamdır. ''Mihriban kızım senin bir planın varmı genel de planlar senden çıkar '' Mihribana döndüm düşünme aşamasında olduğu yüzüne yansıyordu. 'Benim var aslında.'' dedim. Bütün bakışlar bana döndü. ''Evet Almila kızım seni dinliyoruz.'' ''Şimdi komutanım aramızdan bir kişi kamuflaj kıyafetiyle yerden doğru sürünerek mağaranın giriş kısmına doğru çıkacak. Ben de tıpkı onlardan birisiymiş gibi giyineceğim ve elime onların malından tüfek alıp aralarına sızacağım. Alican Ve Doruk Komutan gözlerini açarak Doruk: Katiyen olmaz Komutan'ım canının tehlikesini hiçe sayarak böyle Bir şey yapmasına izin veremeyiz. Alican: Evet komutanım Biz bu zamana kadar Pusu Timinde daha önce hiç böyle bir plan uygulamadık. Alparslan: Aslında mantıklı bir plan Almila aralarına sızarken ben nişancı tüfeğiyle kamuflaja bürünüp mağara çıkışında Almila'nın işaretini bekleyip Adamı alnının çatından vurabilirim. Mihriban: Alparslan saçmalama istersen. Adamı öldüremeyiz. Aslında bence de mantıklı plan Almila içerdeyken çevrelerini sarıp onlara baskı uygulayabiliriz. Ama bize bir helikopter lazım. Amirim Helikopter var öyle değilmi? ''Helikopter var ama iniş yaoabilecek bir yeri yok. Helikopter yerden 10 metre civarı yüksek iken binip inebilirsiniz. ''Tamam onu halledebiliriz'' diye onay verdim. Ve Mihribana döndüm o da bana döndü ve gülümsedi. Gülümsemesine karşılık verdim ve elimi yumruk yapıp vurması için uzattım. PAA! İşte bu be! Samimi kızdı. Mihribanı sevdim.Ama Doruk ile aralarında ne var çözmem lazım. ''Ayhan Komutanım bu pla-'' ''Doruk. Lütfen ikisi de ne yapacaklarını çok iyi biliyorlar. Almila önceki Timdeki planıyla herkesi baştan aşağıya büyüledi.'' Bakışlarını bana çevirip şaşırarak ve hafif küçümsyerek dudak kenareı büküldü. Göz kırptım ve ''Beni hafif halka olarak düşünmeyecektin'' ''Hadi bakalım Göreceğiz'' sesizlik oluştu. Kimse konuşmadı. Mihriban: e o zaman akşam benim eve gidelim birazcık eğleniriz hem. ''Benim ev bakmam la-'' ''Ya bakarsın ev. Evler kaçmıyor ya?'' Doruk bana bakıyor ben Alican'a bakıyordum. Alican ve Alparslan zaten dünden razıydılar. ''Peki o zaman sana gidelim'' ''Ben gelmiyorum. '' ''neden gelmiyorsun?'' dedim. Allah kahretsin neden dedim ki. Merak ediyormuş gibi görünüyordum. ''İşlerim var.'' kısa net konuşması hoşuma gitmiyor. ''Sen hiç konuşmaz mısın be!'' Alican gözüyle beni işaret ederek '' Şu kızı çok sevdim ben ya. Çok güzel kız. Benim şöyle bir sevgilim ols-'' Doruk'un mahvedici bakışları Alican'a doğru döndü. Alican tek kelime edemedi. Zaman çok çabuk geçmiş otururken. Sohbet ederken falan ne kadar hızlı aktığını anlamamışım bile. ''Hadi bana Gidelim.'' mihriban yerinden kalktı biz de peşinden gittik. Onların 3 ü Doruk'un olduğunu düşündüğüm arabaya binerken ben kendi arabama doğru ilerledim ve sürücü koltuğuna oturdum. Uzun zaman olmuştu arabama binmeyeli . Camı açtım ve Mihribana doğru siz önden gidin ben sizi takip edicem. Diyerek önden geçmelerine imkan sağladım. Ana caddelerden geçtikten sonra sokak lambasıyla aydınlanan geniş bir çıkmaz sokağa girdik. Arabaları park ettikten sonra mihribanı takip ederek üst kata çıktı. ''İşte evim!'' Evin oturma odasında gri bir boya ve beyaz bir l koltuk vardı. Salonunda ortasına da minik bir sehpa koymuş karşısında ise televizyon bulunuyordu. Mükemmel bir düzen vardı evin içinde. Tim daha önceden eve gelmiş olacak ki hiç yabancılık çekmeden hemen geçip oturdular. Onlara ayak uydurmak içn ben de geçtim. Hepsi bir kenara devrildiler. Mutfağa mihriban'a yardım etmek için giderken koridorda bembeyaz bir köpeğin bana doğru geldiğini gördüm. ''Ay sen ne kadar tatlı birşeysin böyle. Yerim seni ben yaa'' diliyle elimi yalamasına izin vermek durumudna kaldım. Ve sevmeyi bırakıp mutfağa geçtim. '' Almira buzdolabında içkiler olacak onları çıkartır mısın?'' Buzdolabının sağ kenarında 3 şişe içkinin beni selamlamasıyla beraber aldım ve içeriye geçtim. Mihriban da bardakları alıp geldi. Dinn-Dooon-Diinn-Dooon!! ''Alpo kapı çalıyor lan kalk da aç'' sesin sahibi Alicandı. ''Ben niye kalkıyom lan sen aç'' ''Tamam Tamam ben açarım'' Alican Alparslana ters bir bakış atarak ''Kızı niye yerinden kaldırıyorsun lan !'' Konuşmaları çok komik, sırıtarak kapıyı açtım. Mihriban ''Kim gelmiş Almila'' diyerek yanıma geldi. ''Hoşgeldin Doruk?'' şaşırmamı saklayamadım. ''İçeri girmeyeyeyim mi Almila?'' ''Tabii Tabii gir de. Sen hani gelmeyecektin?'' üzerime doğru yürüdü ''Geldim işte sanane'' diyerek oturma odasına ilerledi. ''Aa o ne be öyle. Saygısız. Seni ilk gördüğümde zaten anlamıştım.'' ''Oğlum size milyon kere mi diyeceğim. Ben geldiğimde saygı duruşuna geçin diye.'' Dorukdan gelen sese karşılık ''Pardon da sen kimsin? Rütbeler aynı Seni niye üstün görsünler.'' Alican elini Doruk'a ters kalacak şekilde koyup yapma yapma diye fısıldadı. ''Ben kim miyim?'' ''Tamam be yook bişey.'' neden bu kadar kızgın anlayamadım. Her zaman mı böyle acaba? ''Hadi bakalım Alpo aç kanka sen şu içkiyi ben de diğerini açıyım.'' Eline aldığı içki şişesini tek hamlede açtı. Ve bardaklara koymaya başladı. ''Hadi doğruluk mu cesaretlililk mi oynayalım.'' değil mi Almila aynı şey benim de aklıma geldi, tam ben siyecektim, şimdi diye söze atladı Alican. -ehem ehem. Herkes bakışlarını Doruk'a çevirdi.Alican'ın bu tavırlarını kıskandığı açıkça ortadaydı. Ama ben de rahatsız oluyordum çünkü böyle yılışık insanlardan hoşlanmam. ''Alican, bana yürüyor musun sen?'' ''Ne, yok ya ne alaka Almila '' ''Heh umarım öyle değildir. Çünkü böyle erkeklerden hoşlanmam.'' ''Nasıl ya, Nasıl erkeklerden hoşlanırsın ki sen?'' ''Hmm bir düşüneyim'' diyerek sırıttım ve hafif bir düşünüyormuş gibi yaptım. ''Sanırım olgun, kumral,uzun boylu, kaslı,dürüst, kıskanç erkeklerden hoşlanırım.'' Alparslan ve Mihriban aynı anda bakışlarını benim üzerimden Doruk'a çevirdi. Doruk, sırıtmamak için zor duruyor sadece dudağının kenarını bükmekle yetiniyordu. ''Ee hadi oturun yere içkiler hazır.'' ''Alican gördüğün her kıza yürümemeyi öğrenirsin umarım kardeşim. Aynı şeyi Mihriban'a da yapmıştın '' dedi gülerek ardından da 'Sonrasında ne olduğunu hatırlıyorsun değil mi?'' diye ekledi. Doruk bir anda kahkaya atmaya başladı. Ardından hepsi birden kahkaha tufanına kapıldı. Sadece ben gülmüyordum. ''Ne oldu ki neden gülüyorsunuz '' Şuan da okul veya arkadaş ortamında yapılan şakayı duymamış gibi hissediyorum kendimi. Hepsi gülüyor ama ben olayın ne olduğunu öğrenmeye çalışıyorum. Çok komik durumdayım. ''Bizim Alican ,Mihriban askeriyeye ilk geldiği zaman Mihribanın boynuna doğru, arkadan gelip çüçek uzatmıştı. Mihriban da bu malı sapık zannedip tekme tokat dövmüştü. Ertesi gün uyandığımızda Alicanın iki gözünün altı da mosmordu.'' Doruk konuşmaya başlayınca dikkatle olayı dinledim. Şuanda anlatınca komik gelmemişti. Ama o olayı yaşamak gerçekten de komik olmalıydı. Komik olduğunu belirtmek hafif bir gülümseme kondurdum yüzüme. ''Gülmeniz bittiyse artık oyuna başlayalım.'' Biten içki şişelerinden birini aldım ve sehpanın üzerine koyup çevirdim. Mihriban Alparslan'a soruyor. ''Hmm Alpo doğruluk mu cesaretlilik mi?'' ''Doğruluk tabii ki ben dürüst bir insanım.'' ''Hiç bu yaşında altına işedin mi?'' ''Hayır yahu ne alaka. Koca adamım nasıl altıma işeyeyim.'' Alican lafa atladı. ''Lan! Lan!'' Alparslan bakışlarını Alican'a çevirdi ve sus dercesine gözünü pörtletti. ''Yalan söylüyor lan, geçen gün uyandık. Alparslan'ın odasına girdim. Yatak örtüsü değiştireiyordu.'' ''Allah allaah yahu yatak örtüsü de mi değiştirmeyelim.'' Alican'ın iddialarını reddetti. ''PUFDHJFS olay o değil zaten olay odanın sidik kokmasıydı.'' Hepimiz bir anda NE diye kahkaha atmaya başladık. 'Ulan Alparslan bu yaşında altına mı işiyorsun lan.'' soru mihribandan gelmişti. ''Yahu gece rüyamda tuvalete gitmişim ondan yani yoksa ben altı-'' ''Tabii tabii .'' Alicanla Alparslan birbirleriyle sürekli uğraşıyorlardı. Çok yakın olmalılar. ''Oğlum bak şimdi tuvalet borusunu alırım senin boğazına sokarım. Beni sinirlendirme'' ''Ayol tamam Alparslan ya neden kzııyorsun. Tamam bu gece seninle yatarım ya.'' ''Lan ben şimdi senin ağzı-'' ''şşşt hadi yeter!'' mihribanın uyarısıyla oyuna devam etmeye başladık.Alparslan soruya yanıt verdiği için çevirme sırası ondaydı. Şişenin bir ucu bana diğer ucu mihribana doğruydu. Soruyu soran Mihriban. ''Ee Almila senin sevgilin var mı şu anda?'' Hiç düşünmeden cevap vermekte kararlıydım ''Hayır sevgili yapmayı düşünmüyorum. Çünkü ben görevdeyken şehit haberimin gitmesi ya da beni bekleyememesi beni derinden yaralar. O yüzden ne karşı tarafın üzülmesine ne de benim üzülememe gerek yok.'' ''Çok çabuk cevap verdin be, keşke başka soru sorsaydım.'' ''Hızlıyımdır.'' Alican ''ne konuda hızlısın Almi-'' ''Oğlum bak nabzımı taşırıyorsun artık. Sinirlerim hopladı.Zaptedemiyorum kendimi. Susmazsan ne olacağını biliyorsun heralde.'' Doruk çok sinirliydi. Ya da böyle huylardan nefret ediyordu. ''Alican lütfen '' Ben de sözümü ekledim. Alican Doruk'un lafı üzerine çıt bile çıkarmamaya yemin etmiş gibi görünüyordu. Ortamı yumuşatmak için ''Cevabı ben verdim sanırım ben çeviriyorum öyle değil mi?'' Sadece mihribandan yanıt aldım o da kafa hareketiydi. Şişenin bir ucu Doruk'u diğer ucu da beni gösteriyordu. Ben soruyorum o cevaplıyordu. ''Hmm, pekii Doruk sen nasıl tip kızlardan hoşlanırsın?'' neden böyle bir soru sordun Almila neden? ''Kendini bilen, doğal, olgun, kızıl kızlardan hoşlanırım. Ne kızıl mı? Kızıl dedi.Kızıl.'' Mihribanın sırıtma sesi daha da stres olmama nedne olmuştu bu nedenle masanın üzerinde duran içkilerden birini aldım ve kafama diktim. Aynı anda Dorukda dikmeye başladı. Nefes almak için indirdim. Bir daha dikecekken Doruk şişeyi elimden aldı. ''Yarın göreve gideceğiz, bu kadar içmene izin veremem.'' diyip şişeyi elimden aldı ama kendi kafasına dikti. ''Biz göreve gidiyoruz ama sen gelmiyorsun galiba?'' diye çıkıştım. Şişeyi geri almak için ağzından çekt |
0% |