5. Bölüm

☀️ DÜŞÜNME KAYBOLURSUN ~ NO LAND ☀️

İsa
deaht_crowdet

Alarm kuranlar uyudu. Hayal kuranlar uykusuz..."

 

*********

 

" Hayır, hayır oraya değil. Evet belki biraz daha sağa... Oldu işte, tamam. " Bora, çıktığı merdivenin üzerinde dilek fenerlerini asarken Talya, kafeden getirdiğimiz masa ve sandalyeleri son kez düzenliyor, Fatma elinde tuttuğu tepside ki bardakları Talya'nın ardı sıra masalara yerleştiriyordu. Eren ise ortalıklarda yoktu. Bana, içeride kalmam ve hazırlanmam gerektiğini söyleyip ortadan kaybolmuştu.

 

Evet, partiye yalnızca birkaç saat kalmıştı ve henüz hazırlanmaya başlamamıştım. Talya, hazırlıkları boşverip gardrobundan kendim için bir elbise seçmem için uzun bir nutuk çekmiş, Fatma ise ben olmadan da tüm işleri yapabileceklerini, bir an önce gidip süslenmemi söylemişti fakat ben ikisini de reddedip hazırlıklara yardım etmeyi seçmiştim. Sonrasında kalan zamanda onlara beni hazırlayabileceklerini söylemiştim.

 

" Herşey hazır ama Doğum günü kızı için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. " Dedi Bora onaylamadığını belli eden bir ses ile. Alnından akan terler ve kesik kesik aldığı nefesler ne denli yorulduğunu gösteriyordu ama buna değmişti.

 

Parti, kafe'nin aşağısında, kayalıklar ve sahilin tamda kesiştiği noktada olacaktı. Masa ve sandalyelerin tamamı sahilde, deniz kenarındayken, aydınlatmaların çoğu kayalıkların olduğu bölgedeydi. İki taraf arasında ki sınırda geniş ve uzun bir masa, masanın üzerinde çeşit çeşit atıştırmalıklar ve meşrubat, Akasya ağaçlarının olduğu bölgede ise ses sistemi ve iki adet hoparlör yer alıyordu. Parti esnasında gerekli olan herşey Kafe Bar'dan temin edilecekti. Renk renk fenerler daldan dala sarkmış, parti alanına giden yolu aydınlatan loş ışıklandırma ortama ayrı bir hava katmıştı.

 

" O iş bizde, " Dedi Talya, Fatma'ya göz kırparken. Zaten Bora ve Talya, iki yıldır buradaydı. Sonradan öğrendiğim kadarıyla Erenle Fatma' da dört yıldır bu kafeyi işletiyordu. O yüzden birbirleriyle olan samimiyetlerini sorgulamıyordum. Aslında o gün neden kavga ettiklerini de merak ediyordum lakin bunu, ikisinden birine sormaya cesaret edememiştim. Bu yüzden işin o kısmı hâlâ bir muamma idi.

 

" Hadi o zaman. " Dedi ne ara geldiğini bilmediğim Eren. " Davetliler birazdan gelmeye başlar. Geç olmadan... Elinizi sıkı tutup bir an önce hazırlansanız iyi edersiniz. Üçünüzde. "

 

***********

 

Aynada ki yansımama bakarken bu iki kızın nasıl bu kadar kısa sürede beni baştan aşağı değiştirdiğine inanamadım. Geleli yalnızca bir saat olmuştu ama ben şimdiden nerdeyse hazırdım. Makyajım allık, ruj ve rimel olmak üzere üç parçadan oluşuyordu. Abartılı durmaması için dudaklarımın renginin bir tık koyusu olan pembe ruj, yine aynı renk hafif bir allık, alnımda ki şişliği kapayabilmek adına biraz fondöten ve göz kapaklarıma sürdüğüm belli belirsiz göz farı ile makyajım tamamlanıyordu. Giysi olarak Talya'nın dolabından yeşil bir elbise bulmuştum. Bisiklet yaka elbise boynumu tamamen açıkta bırakıyordu ve hafif bir dekoltete sahipti. Üst kısımları darken alta doğru ilerledikçe genişliyor ve tam ayak bileklerimin biraz altında bitiyordu. Dizlerime kadar gelen derin yırtmacı ve belimi sımsıkı saran kadife kemeri ile oldukça hoş görünüyordu. Saçlarımı toplamak isteyen Fatmaya karşı çıkmış, Tamamen açık bırakmayı teklif eden Talyayı ise reddetmiştim. En sonunda maşa ile dalgalandırdıkları saçımın uçlarına birkaç belik ördükten ve sprey ile sabitlediklerinden sonra orta yolu bulmuştuk. Ayakkabılarım için ince ama şık, turkuaz rengi bir topuklu seçmiştim. Takılarım gibi geri kalan diğer şeyler ise elbisemi tamamlayacak şekildeydi.

 

Talya benim aksime ince ve dizlerinin üzerinde biten turuncu bir yazlık elbise seçmişti. Saçlarını sıkı bir at kuyruğu yapmıştı ve krem rengi topuklu ayakkabılar tercih etmişti. Fatma ise bir elbise seçmek yerine, mavi bir jeans, çizgili bir tişört ve üzerine giydiği kareli gömlek ile kombininin altına uydurduğu kırmızı vans'larıyla bize ayak uydurmuştu.

 

" Hadi, " Dedi Talya Beni ayağa kaldırıp döndürdü ve sanki eserinden gurur duyan bir sanatçı edasıyla beni süzdü. " Çok güzel olmuşsun. "

 

" Biliyorum. " Dedim içten bir şekilde. Hiçbir zaman güzelliğini kabul etmeyip, ' ah Hayır abartıyorsun' diye cırım cırım ortalıkta gezinen kızlardan olmamıştım. Güzeldim ve bunun farkındaydım.

 

" Artık çıkmamız gerek. " Dedi Fatma. Huzursuzca saatine baktı.

 

" Ama sen bir şey söylemedin? " Dedi Talya merakla. O böyleydi işte. İyi bir iş çıkardığında sonuna kadar takdir edilmek, kim olursa olsun övülmek isterdi.

 

" İyi olmuşsun... Güzel yani. " Dedi Fatma beni baştan aşağı sürerken. " Ama gerçekten çıkmalıyız, konuklar gelmeye başladı. "

 

Hepimiz bu sözler üzerine kapıdan birlikte çıktık ve düşmemeye çalışarak engebeli kayalıklardan inmeye başladık. Bununla beraber birkaç göz, ardından herkes teker teker bize bakmaya başladı.

 

Utandım.

Aslında utangaç bir insan değilim ama son günlerde çok fazla utanmaya başlamıştım.

 

" Evet, " Dedi bir ses, Bu Eren' di ve ses sisteminin başına geçmişti. " Size doğum günü kızını sunmakta gurur duyuyorum.. Elif! Elif Alacaoğlu! "

 

Büyük bir alkış tufanı benim için koparken daha çok utandım fakat sonra bunda mahçup olacak bir şey olmadığını hatırlattım kendime ve omuzlarımı dikleştirip yürümeye devam ettim.

 

Etrafıma bakıyordum, sahile, kayalıklara, kafenin oraya ve hatta denize... Sanki birini bekliyirdum. Sanki bunca kalabalığın içinde birini arıyordum. Peki ya kimi? Cevabı ne kadar bilsemde kendi kendime inkar ediyordum.

 

Kayra...

Kayra Bayel...

 

Onu her düşünmeye başladığımda önce kayalık fiyaskosu yüzünden utanıp kıpkırmızı oluyor, sonra yakışıklı çehresi gözlerimin önüne geldiğinde kalbimin hızlı hızlı atmasına izin veriyor, hemen ardından ise onu neden düşündüğümü sorup kendi kendime kızıyordum.

 

Peki şuan burada olmasını istiyor muydum?

Galiba bu sorunun cevabını verecek kadar cesur değildim...

 

****************

 

" Sen Elif olmalısın! " Dedi Adının Alev olduğunu yeni öğrendiğim kız, bugün sıktığım belkide yüzüncü eli uzatırken. " Sonunda tanıştığımıza sevindim. Bora bize senden çok bahsetti. " Kızıl saçları, yeşil gözleri ve dolgun kırmızı dudakları ile hemcinslerine açık ara fark atacak biriydi.

 

" Evet, evet. " Yapmacık bir tavırlara gülen uzun boylu sarışın kız bir anda sohbete dahil oldu. " Özellikle son bir kaç haftadır BoraCIĞIM senden o kadar bahsetti ki, hepimiz seni merak ediyorduk insn ki..."

 

BORACIĞIM mı?

 

Sarı saçlı kız, yine kendinden beklenilen bir tavırla elini uzattı. " Doğa ben. Bora'nın da sevgilisiyim aynı zamanda. "

 

" Elif, " Dedim uzattığı elini tutarken. Sesimi oldukça soğuk tutmaya çalışmıştım çünkü böyle tiplere asla güven olmazdı. Ardından gizlice Bora'nın yanına gelip kulağına fısıldadım.

 

" Ne zamandan beri papatya özüyle saçlarını doğalmış gibi göstermeye çalışan üçüncü sınıf bir sarışınlara ilgi duyuyorsun? Göğüslerine pamuk doldurduğuna yemin edebilirim. "

 

Kaşlarını çattı ve kolumu çimdikledi. " Sus lan, Kız seni görmek için ta nerelerden geliyor, sen ona ne yapıyorsun? Kızım Doğa'nın kuma'sı mısın sen? Bakışlarınla dövdün kızı adeta. " Ardından geri çekildi, gözleri baştan aşağı elbisemi süzdü.

 

" Ne bu elbise lan? " Yeşil elbisenin yırtmacını gösterdi. " Bir yere takılıp yırtıldı mı? "

 

Gözlerimi devirdim. " Dinime küfreden müslüman olsa," diye mırıldandım bakışlarım ile az önce ki sarışın'ı gösterdim. "Eğer beni azarlamayı bırakıp bir an önce olaylara müdahale etmezsen, Anıl, 'MÜSTAKBEL SEVGİLİNİN ' ağzının içine düşecek. "

 

Haklıydım çünkü şuan Sarışın Doğanın yanında duran Esmer Çocuk, kıza kur yapmak için hiçbir fırsatı kaçırmıyordu. Onları yalnızca on beş dakikadır tanıyor olabilirdim ama Anıl'ın tam bir yavşak olduğu birkaç kilometre uzaklıktan bile rahatça fark edilebilirdi.

 

Bora, buraya yazmak istemeyeceğim küfürler eşliğinde Doğa ve Anıl'ın yanına giderken bende Talya'yı, Fatma'yı veya vakit geçirebileceğim herhangi birini bulmayak için sıkış tepiş olan kalabalıkta ilerlemeye başladım.

 

Bora'nın çapkın olduğu su götürmez bir gerçekti. Fakat kardeşinin de ondan aşağı kalır yanı yoktu. Bunu, birkaç adım sonra, Talya'yı iki kız arkadaşıyla beş kişilik bir erkek grubunun yanında görerek anlamıştım.

 

Bora ve Talya ne kadar çapkınsa, Fatma'nın da o kadar erkek düşmanı olduğu aşikârdı. Hayır, bunun için abisine - Bir diğer öğrendiğim şey ise buydu. Eren ve Fatma üvey kardeşti. - ihtiyacı yoktu. Kız sadece gözleriyle bile yanına yaklaşan erkeklere ' birkaç metre daha yanımdan geçecek olursanız sizi buraya gömerim ' dercesine bakıyordu.

 

Ani bir karar alıp Onun yanına gitmeye karar verdim. Kafenin duvarına yaslanmış, tek başına insan kalabalığını izliyordu.

 

" Selam. " Dedim elbisemin eteklerini tutup yanına gelince. Pembe renkli sandalyeye oturdum.

 

" Selam. "

 

" Burada tek başına ne yapıyorsun? "

 

" Kalabalık ortamlar pek bana göre değil. " Dedi yaslandığı yerden doğrularken. " Yüksek ses başımı ağrıtıyor. "

 

" Anlıyorum..." Diye mırıldandım. " Peki hiç beklediğin birisi yok mu? "

 

" Aslında hayır..." Tek kaşını kaldırdı ve şüpheyle bana baktı. " Ama sanırım senin var?" Aniden duyduğum soruyla yüzüm renkten renge girerken bir kaç kelime kekeledim. " Şey ben...Ee, aslında... Yani bakarsan..."

Derin bir nefes aldım. İnkar etmek boşunaydı. " Nasıl anladın? "

 

" Annem hep insan sarrafı olduğumu söylerdi. " Omuz silkti. " Bütün iş insanları tanımaktan ve onları çözmekten geçiyor. "

 

Aklıma gelen bir fikirle, dudaklarımı ısırdım. Hayır Elif... Hayır, hayır, hayır şimdi olmaz, hayır soramazs-

 

" Sana bir şey sorabilir miyim? " Allah kahretsin hayır sormamalıydım. Hatta şimdi buradan defolulp gitmeliydim.

 

" Elbette. "

 

" Yanlış anlama, ama sana birini soracağım. Yani... Tanıyıp tanımadığını. " Merakla kaşları havalandı.

Devam et der gibi başını salladı.

 

" Kayra Bayel diye birusini tanıyor musun? Böyle uzun boylu, siyah saçlı, hafif sakalla-"

 

Ben kendimi kaptırmış giderken bir anda, " Evet, " Dedi. " Evet Kayra'yı tanıyorum. "

 

 

Bu sözcükler bile kalbimi yerinden oynatmaya yetmişti. Heyecanla ağızımda bir şeyler geveledim.

" Peki nerden tanıyorsun? "

 

" Kayra, Side taraflarında Konservatuar okuyordu. Tabi ben Kayra son sınıftayken ikinci sınıftım. Öyle çok yakından olmasada bir kaç defa aynı ortamlarda bulunmuşluğumuz oldu ister istemez. " Ardından elini beline koydu. " Asıl soru, sen onu nerden tanıyorsun?"

 

Upsss, diye geçirdim içimden. İşte bu, belden aşağı vurmaktı. Hızlıca bir şeyler salladım. " Şey, bana... Yani biz, yani bana ilk geldiğim gün Bora'nın evimi... Yani evini bulmama yardım etti. "

 

İnanmasını beklemiyirdum ve öylede oldu. " Pekâlâ, " Dedi Fatma. " Bu seferlik inanmış gibi yapacağım. Şimdi söyle, onunla ilgili asıl merak ettiğin ne? "

 

Şaşkınlıkla önümde ki kıza baktım. Sanki zihnimi okuyor ve cevabını aradığım tüm soruları bir perdenin ardından görebiliyordu.

 

" Annen bazı konularda ge

rçekten haklıymış. " Burukça gülümsedi. " Hadi, söyle."

 

" Kayra... Sence doğum günüme, buraya gelir mi? "

Onu düşünmeye başlamıştım, yine. Ve nedense Onu düşündükçe kayboluyordum...

********

 

Mutlu yıllar şarkısı söylenmiş, mumlar üflenmiş ve parti kaldığı yerden devam ediyordu. Fatmadan aldığım cevap net ve kesindi.

 

" Bilmiyorum. "

 

Zaman tükeniyordu , benim umudum da öyle. Niye Kayrayı beklediğimi bile bilmiyirdum. Sadece... Gelsin istiyordum işte...

 

Boğazımda bir düğüm oluştu. Bu aşk değildi. Hayır, Kayradan hoşlanmıyordum. Yada bunu fark etmem için çok erkendi. Bu his, hayal kırıklığıydı. Onun geleceğini düşünüyordum yalnızca.

 

"Ben Kafeye gidiyorum. " Dedim Boraya. Zaten çoktan sarhoş olduğu için sade bir baş hareketiyle onayladı. Onu umursamadan toprak basamaklardan çıkmaya başladım.

 

Ve...

Onu gördüm.

 

İlk tanıştığımız günkü gibi yalnızdı ve bu sefer dalgaların vurduğu kayalıklarda tek başına oturuyordu.

 

Kayra Bayel...

 

Ordaydı!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 23.11.2024 18:20 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...