Yeni Üyelik
8.
Bölüm

8. Bölüm

@deareader

Kafeye girerken Efe'nin son mesajını düşünüyordum.

Ona git diyebilir miydim, emin değildim. Kendimi tutsam bile olan en ufacık şeyi ona anlatma isteğiyle yanıp tutuşuyordum. Bunu yapmıyordum ama onun bunu yapmam için hep orada olduğunu bilmek inanılmaz güzel hissettiriyordu.

Bana, ona kahvaltıda yediğim sosun ne kadar inanılmaz bir şey olduğunu, kıvamını, lezzetini saatlerce anlatsam, hiç sıkılmadan dinleyecek hissini veriyordu.

Ve buna rağmen az konuşuyor olmamız biraz can sıkıcıydı.

Köşede, cam kenarındaki her zaman oturduğumuz masada oturmuş, camdan dışarıyı izleyerek beni bekleyen Berk'e baktım. İki hafta önceki Berk'le şimdi ki Berk aynı kişi mi, diye düşündüm. Farklı iki insan gibi.

Masaya oturduğumda beni anca farketmesi komikti. Hiç uzatmadan konuya girdim.

"Evet, seni dinliyorum. Fazla zamanım yok."

Yüzüne bakmamaya çalışsamda bir ara gözlerimiz denk geldi. Garip bakıyordu.

"Bir yere mi gideceksin?"

"Niye, sen de mi geleceksin?"

Bakışları önüne düştü. Sesli bir nefes verip dirseklerini masaya yaslayarak öne doğru eğildim. "Bak, bana yaptığın o saygısızlığa rağmen seni insan yerine koyup geldim. O yüzden şansını zorlamadan ne söylüyorsan söyle, gerçekten vaktim yok."

"Olanları hiç konuşmadık," diye söze başladı. "Daha doğrusu olmayanları..."

Gözlerimi kısarak arkama yaslandım. "Ne demek istiyorsun?"

"Sandığın gibi, kimseyle yattığım falan yok demek istiyorum."

"Ne?"

"Bak, o kız evimdeydi evet ama o süre zarfında ben evde yoktum bile. Kaan'larla maçtaydık biz. Kız Kaan'ın arladaşlarından bana mı takmış ne bir şeyler söyledi ama ilgilenmedim. Nerede görmüş beni bilmiyorum, aynı ortama girdiğimizi bile hatırlamıyorum. Can'ı kandırıp ondan anahtar mı aldı, yoksa kızı eve Can mı aldı emin değilim. Gerçekten o kızın dediği gibi değil."

Her şey aşırı saçmaydı, dedikleri doğru olsa bile inanmam mümkün değildi, şok geçiriyordum resmen.

"Anlattığın gibi olsada, sen yinede benden ayrılmak istedin, Berk. Artık sevmiyorum dedin. Senin zaten bitirmeye niyetin varmış-"

"Hayır, hayır..." masanın üstünde duran ellerimi tuttu. "Asla öyle bir niyetim yoktu, sadece... ben..." doğru kelimeyi arıyor gibiydi.

"Son zamanlarda evlilik işi kafamı kurcalıyordu. Üstüne sen gelip beni dinlemeden ortalığı karıştırınca-"

Hızla ellerimi ellerinin arasından çektim.

"Ben oraya seni dinlemeye gelmiştim, aptal! Ortalığı karıştırmışım, öyle mi? Bana anlatman gerken yerde, pat diye ayrılmak istiyorum, seni sevmiyorum diyorsun sonra sen ortalığı karıştırdın! Ya gelip sen bana evlenelim dedin, gelip bana yüzük tuttun! Ben alnına silah mı dayadım evlenelim diye, gerizekalı!"

Kafede oluşan sessizlik ne kadar bağırdığımın farkına varmama sebep olmuştu. Neyse ki hiç utanmıyordum. Bin de bir ihtimalde olsa burada ki kızların biri bu karşımdakiyle çıkmaya karar verirse, artık nasıl biri olduğunu biliyorlardı.

"Ayrıca ayrılık konuşması için yer seçimin berbat, dokuzuncu sayfa haberi olursak utanan sen olursun, ben değil."

Çantamı alıp ayaklandığımda o da benimle ayaklandı.

"Saçmalama Ahu, ne ayrılması, ne diyorsun?"

Hızlıca kafeden çıkarken peşimden geliyordu.

"Ahu! Dur!"

Karşıdan karşıya geçerken hala peşimdeydi. Sonunda bana yetişti, kolumdan tutup beni kendine çevirdiğinde burun buruna gelmiştik. Hoş kokusu burnuma dolduğunda artık çokta etkilenmediğimi farkettim. Hafif yeşile dönük ela gözleri yalvarır gibi bakıyordu.

"Lütfen gitme, ben sensiz yapamayacağımı çok iyi anladım..."

İki buçuk haftadır ayrıydık. Olanları öğrendikten sonra, sanki dünyaya onunla gelmişim gibi ne yapacağımı bilemeyerek Bursa'ya, annemlerin yanına gitmiştim, birazda olsa iyi gelmişti. Hesap sormaya karar verip geri döndüğmdeyse...

"Haftalardır sensiz ne yaptığımı bilmiyorum, derslerden erken çıkıyormuşsun, seni görmeye yetişemiyorum..." avucunu yanağıma yasladı. "Seni ne kadar özlediğimi bilmiyorsun..."

Geri döndüğümdeyse başka bir şey olmuştu.

Bakışları dudaklarıma düştü. Onu öpmeye bayıldığımı sanıyordum. Oysa şu an bana yaklaştığı her saniye o kadar rahatsız edici hissettiriyordu ki.

Dudakları dudaklarıma değeceği sıra çalmaya başlayan telefonum, Allah'ın bana hediyesiydi.

Onu ittirip arayan kişiye baktım.

Başka bir şey olmuştu.

Başıma Efe gelmişti.

-----

Eheheheeee

Öpüldünüz :*

Loading...
0%