@deareader
|
Cigarettes After Sex - Sweet *** Dersten çıktığımda feci yağmur yağıyordu. Yanımda şemsiye yoktu, mecbur ıslanacaktım. Benim için sorun değildi ama kitaplarımın ıslanacak olması canımı sıkmıştı. Kafamı biraz daha onların üstüne eğerek hızla yürümeye başladım. O sırada önüme biri geçti. "Ya çekil önümden, sırılsıklam oldum zaten, görmüyor musun?" Damlalar gözüme girdiği için doğru düzgün açamıyordum gözümü. "Görüyorum." Bıkkınca nefes verdim. "Yine mi sen..." "Evet, yine ben." Hafifçe kolumdan tutup peşinden beni kenara çekti. Yine ne istiyordu? Aramızdaki mesafe çok azdı. Yüzüne bakamadım. Kitaplarıma iyice sarıldım. "Ne var?" Yüzüne bakmasamda dikkatli bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. "Yağmurun altında çok güzel görünüyorsun." Kalbim çarpmaya başladı. "Bunu söylemek için mi yolumu kestin?" "Hayır, iki çift laf edebilmek için." Dudaklarım bir şeyler demek için aralandı ama geri kapatmak zorunda kaldım. Eli kararsızca bana uzandı, saçımı kulağımın arkasına itti. Yanağımı teğet geçen eli sıcacıktı, içim titremişti. Üşüyen yanaklarımı elleriyle ısıtmasını istedim o an. "Bana neden bakmıyorsun? O kadar mı nefret ediyorsun benden?" Evet. Sonra eli çeneme kaydı. Ona bakmam için hafifçe kaldırdı. Gözlerimi kapattım. "Bir kere bana bak." Sesi beni tamamen ele geçiriyordu. "Aç o güzel gözlerini, lütfen." Gözlerimin kızardığını hissediyordum, yinede ifademi düz tutmaya çalışarak açtım gözlerimi. Hiç dikkatli bakmamıştım daha önce yüzüne. Hep kaçıyordum çünkü. Kirpikleri hafif kıvrıktı, kahverengi gözleri yorgun görünüyordu. Hafif uzun saçları dağınık ve nemliydi. Kim bilir ben ne haldeydim. Gözlerimi kaçırdım, baktıkça bakasım geliyordu. "Baktım işte, bırak gideyim artık." Kitaplarıma baktım. "Kitaplarım da ıslandı zaten." Gözleri elimdeki kitaplara kaydı. Nedenini anlamadığım şekilde yüzü aydınlanmıştı. Kaşlarım çattım. "Hala o kitabı mı okuyorsun?" Hafifçe gülümsedi. "Hala benim sana önerdiğim kitabı okuyorsun..." Beyaz Geceler... Gözlerim irileşmişti. Kitabı saklama ihtiyacı hissettim. "İnceleme yapıyorum tamam mı, her şeyden kendine bir mana çıkarma." Gülümsemesi iyice büyüdü, biraz daha öyle gülerse yelkenleri iyice suya indirecektim. Gülümsemesini ne kadar özlediğime dair bir fikri olsa bir daha öyle gülemezdi. "Aptal," diye tısladım. "Aptalsın." Gitmek üzere hamle yaptığımda nazikçe beni durdurdu. "Tamam, özür dilerim, gülmüyorum gitme..." "Bana gitme diyecek son kişi bile değilsin. Bırak, üşüdüm zaten." "Tamam dur," üzerinden sweetini çıkarmaya kalktı. "Saçmalama," diye durdurdum onu. "Evim yakın zaten, şurası hemen." "Olmaz öyle," diyerek çıkartıp bana uzattı. İnce bir tişörtle kalmıştı. "Senin kıyafetini giymeyeceğim," dememe kalmadan kafamdan geçirmişti. "Ya ne yapıyorsun sen?" diye bağırdım. Kafam tam geçmediği için sesim boğuk çıkmıştı. Gülüşü kulağıma geldi. "Kıvırcık kafan geçmiyor maalesef, kaldın öyle," yavaşça aşağı çekti sweeti. Yüzüm açığa çıktığında onu fazla yakınımda bulmak afallamama sebep oldu. İçeride kalan saçlarımı çok ince bir iş yapıyormuş gibi dikkatle çıkardığında neredeyse ağlayacaktım. Allahım, ne yapıyordum ben böyle? Birden şimşek çaktığında korkudan istemsiz tişörtüne tutunmuş, iyice ona sokulmuştum. Aklım çıkmıştı, şimşekten nefret ediyordum. "İyi misin?" Yüzüme doğru eğilerek sormuştu. İyi değildim. Geri çekilip gökyüzüne baktım, yağmur iyice artıyordu. İncecik şeyle hasta olmasını istemiyordum, yarı kadar ıslanmıştık zaten. İkinci kez yüzüne baktım. Keşke hiç düşünmeden dakikalarca bakabilseydim. "Bak, birbirimizi mümkün olduğunca görmeyelim olur mu? Konuşmayalım da. Hiç bir şey olmamış gibi, yıllar sonra bir anda karşıma çıkmamışsın gibi seninle konuşup gülemem. Daha durumun farkına varamadım bile ben, anlıyor musun? Seni gördükçe canım yanıyor, lütfen uzak dur benden." Gözlerinde ki kırıklığı yakalamıştım. Dudakları bir aralanıp geri kapandı sonra sırtını dönerek iki adım uzaklaştı. "Duramıyorum," kafasını göğe kaldırdı. "Deniyorum ama senden uzak durmam mümkün değil artık. Seni görmeden duramıyorum, düşünmeden edemiyorum, hep seninle konuşmak istiyorum. Bir bilsen," hafifçe güldüğünü işittim. "Kafamın içinde bıcır bıcır benimle konuşuyorsun sürekli," sesi soldu. "Eskiden olduğu gibi." Sadece onu izliyordum. "Bir gün beni affedersin diye hayal kuruyorum sürekli, kendime masallar uyduruyorum," Bana döndü. Gözlerimi bulmuştu direkt. "Sarılıp, öpüştüğmüz, seviştiğimiz masallar. Sonra uzun uzun konuşup birlikte uyuduğumuz geceler. Sana anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki..." Benimde, diyemedim. Gözlerinin kızardığını görünce göz pınarıma dolan yaşlar bir bir akmaya başladı. Yağmur yağıyor olmasına şükrettim. Aramızdaki mesafeyi kapattı. Elleri yüzümü bulduğunda kaçıp gitmek istiyordum. "Ne olacak şimdi? Ziyan mı olacağız?" Yağmura rağmen sıcak kalan parmakları yüzümü severken ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Bu ana kilitlenip kalmayı diledim. Ne olacaktı? Ziyan mı olacaktık? Gözlerimin içine orada ölecekmiş gibi bakıyordu. Ellerini yüzümden çektim. Ellerimin ellerinin yanında ne kadar küçük kaldığı detayını görmezden gelemedim. "Bunları düşünmek için zamana ihtiyacımız var," dediğimde bana bakmıyordu. "Sana olan öfkemi yumuşatmaya çalışma. Bırak onu istediğim gibi atayım içimden. Sonra zaman bize ne getirirse onu yaşarız." Sinirlerim bozulmuştu. Haksız olan benmişim gibi birde onu ikna etmeye çalışıyordum. "Bok herif," diye fısıldadım. "Ne?" "Yok bir şey, gidiyorum ben. Sende durma burada daha fazla." "Tamam." "Yarın getiririm sweetini." "Getirme." "Getireceğim." Gidecekken beni durdurdu. "Bekle," Bana yaklaşıp sweetin şapkasını kafama geçirdi. "Hasta olacaksın." "Çocuk değilim ben, sen kendine bak." "Çok umrundaymışım gibi." "Evet, değilsin." "Mesaj atacağım sana." "Az önce ne dedim ben??" "Umrumda değil." Dedi bastırarak. "Yılışık mısın?" "Hayır," dedi gözlerimin içine bakarak. "Sadece aşkımdan delirdim." Nefesim kesiliyormuş gibi hissettim. "Bu gidişle şehirden ben ayrılacağım." "Peşinden gelirim." "Sus artık!" "Hadi eve." "Susarsan gideceğim zaten." "Tamam sustum, git hadi." Koşa koşa ayrıldım oradan. "Aşıkmış, gerizekalı." Gülecek gibi olduğumda dudağımı dişledim. Benden bir bok olmazdı. |
0% |