@defidak
|
Selaam bölüm gibi bölüm geldi aşk ateşinden herrrkessse selamlaarr
Duman- Herşeyi Yak
Savcılığa başladığı ilk zamanlar hayaline ulasmanin büyük sevinci ve hevesiyle adliyeye resmen koşarak gidiyor bir dava ile ilgilenmek için can atiyordu.
Ha bu arada Deniz hayatı boyunca birçok duyguyu birçok kez yaşamıştı yaşamasına ama yaşadığı acı verici bir aşk tecrübesinden sonra adeta sevmeye sevgiye küsmüş hiç aşık olmamıştı yıllarca, bu tecrübeden bahsetmek gerekirsede asla kaybettiği zamana değmeyen 5 yıllık bir ilişkisi olmuştu Deniz'in sevdiği kişi açıkçası tam bir serefsizdi, lise 3 te tanismislardi çocuğun adı koraydi şerefsiz Koray Allah'ın belası pislik Koray müthiş bı oyuncuydu aslında Denizin yanında onu sever gibi davranıp sonra gidip başkalarına aynı şeyi yapıp uzunca süre yakalanmamisti tekrar söylüyorum tam bir serefsizsin Koray umarım belanı bulmussundur, geber Koray yada gebereme yasattiklarini yasa Koray neyse iyi sovdum ama biraz iliskiden bahsedeyim lise bitene kadar bı sorun yoktu aslında tatlı bı ilişki gibiydiler sonra Deniz Ankara'ya üniversiteye gitti ve bağlar gevşemeye başladı daha doğrusu Koray için öyleydi Deniz ona hala aşıktı ama tek taraflı aşklar acı verirler bunu da acı bir tecrübeyle öğrenmiş oldu Deniz, ilk aldatması üniversite 1.siniftaymis şerefsizin farkedilmeyincede tam gaz fişek gibi devam etmis, yakışıklı çocuktu da pezevenkti işte tipe bakan çapkın olduğunu anlardi 185 boylarında 80kilo civarlarında kumral kahve gözlü bı arkadaştı kendisi , çalışkan gibiydi ama kafası piclikte olduğu için derslerde de batmıştı neyse ilişkileri üniversite 3. Sınıfta Denizin korayi biriyle basıp " BEN ARTİK DAYANAMIYORUM KORAY ALLAH BELANİ VERSİN O***** Ç***** " demesiyle son bulmuştu.
Terkedilen koraydi ama acıyı çeken Denizdi günlerce kendine gelemedi resmen hazmedemiyordu olanlari aynaya bakıp şunu düşündüğü bile olurdu bazen "çirkin de değilim aslında cok da sevmiştim neden başkasında aradı ki sevgiyi" peki nasıl atlattı?
Hiç kolay olmadı aslında ama insanın yanında onu her koşulda destekleyen bir dost olunca atlatilamayacak şey yoktu peki bu dost kim miydi " Devrim " devrim görebileceğiniz en iyi arkadaşlardan biriydi 170 boylarında, yeşil gözleri, sarıya çalan açık kumral omzunda biten saçlarıyla da adeta eşsiz bir parçaydı yada şimdiki deyimle "Fenasal" bı kızdı devrim, Denizle aynı yastaydilar ve lise 3te tanismislardi ve o günden bu yana müthiş şekilde dostluklarını korumuslardi. Herneyse üniversite bittiğinde Deniz korayi tamamen unutmuştu sonra iş, güç, meslek, sınav derken aklının ucundan bile geçmeyen önemsiz birine donusmustu. Devrim, Devrimse hepp yanındaydı aynı adliyedelerdi Devrim avukatlikta kalmayı secmis fissekk gibi bı avukat olmustu. Deniz koraydan sonra hiç ama hiç aşık olmamıştı ta ki malum tarihe kadar.
21 Eylül 2020/ İstanbul
Deniz ve devrim ev arkadasiydilar sabah kalktılar ve adliyeye geçtiler Devrim duruşmadan duruşmaya koşarken Deniz de ilk savcılık gününün heyecanıyla ordan oraya kosturuyordu*
Deniz: sabah kalktim biseyler atistirip devrimle beraber adliyeye geçtik ilk savcılık gunumdu adeta heyecandan geberiyordum adliye kapısından ilk adimimi attım ve devamı geldi bı noktada devrimle ayrıldık ve ben odama devam ettim odaya girip yerleştikten sonra yeni bir dosya alabilmek ve mesai arkadaşlarımda tanışmak üzere odadan çıktım.
Bassavciyla konuşup bı dosya aldıktan sonra koridorda odama doğru yürüyordum ki onu gördüm gördüğüm anda gözlerim faltaşı gibi acildi. 195 boylarında masmavi gözlü esmer bı adam gördüğüm ilk anda adeta beynimdeki nöronlar çarpıştı ve birkaçı kazaya kurban gittiler... sessizce dilimden dokulen ilk sözler şunlardı "Oha bu ne be Afet-i Devran resmi olarak" Şaşkın ve hayran ifademi yüzümden sildikten sonra ona doğru ilerledim ve elimi uzattım " Merhaba ben Savcı Deniz Gürer buraya yeni atandim " içimden şunlar geçiyordu "bu ne giriskenlik kızım ya aptal mısın". O koca adam elimi hızlıca sıktı ve tüm soğukluguyla " Cumhuriyet savcısı Ömer Çelik " içimdeki ses yine konuştu " Çelik gibi maşallah tü tü tü Allah sahibine bağışlasın sahibi de ben olayım inşallah, AMİN" kafamdaki sesi susturup ona eşdeğer bir soguklukla yanitladim " memnun oldum Ömer savcim" , "bende" dedi celigim delikanlım yakisiklim selvi boylum ay sus Deniz salak mısın sen pff neyse ilk tanışma böyle gerceklesti anliycaginiz ondan sonra sürekli kafamdaki " Deniz Gürer Çelik " "Deniz Çelik " " Çelik " seslerini susturmaya çalıştım ve aşık olduğuma kanaat getirdim bu kanaat için niye bu kadar bekledigimi sormayın çünkü bende IDK neyse.
Devrime anlatmayı da ihmal etmedim tabii ki adamı öyle bı anlatmışım ki bana verdiği ilk tepki " DENİZ KIZIM SEN SIRILSIKLAM AŞIK OLMUSSUNN" olmuştu neyse ki gizlimiz saklimiz yokta yediğim her boku biliyo yoksa işimiz yaş yani. Yalnız ben adama fena vurulmustum görünce gözlerim parliyordu e tabii bunu kendim farketmedim devrim yine tüm sicakkanliligiyla bana bunu şöyle haber vermisti "Deniz farkinda misin bilmiyorum kızım ama adama bakarken eriyosun gözlerin parliyo için gidiyo" ve bende şunu söyledim tabi " Sussana devrim ya içimdeki aşk ateşini söndürmeye sular seller yetmiyor zaten" beklemeden yanıtladı "sönmesin neden sönücekmis kızım manyak mısın sen mis gibi adam iste boyu boyuna kendine bu kadar uygununu da bulamazsın zaten hemde fişek gibi savciymis miss beraber çalisir yaşayıp gidersiniz" " oha devrim kinami da yak istersen" dedim. Muhabbet birazdaha uzun sürdü tabi ama fazlasini bosverinde adamdan devam edelim. Ben toplam 2hafta aşkımı sevgimi tutkumu vede vurgunlugumu içimde yasadim neden 30 yaşında neden platonik takıldığımı sormayın yada isterseniz sorun ama cevap vermiycem, cunku IDK. Ama şunu soyleyeyim ki o iki hafta gerçekten çok garipti. Kalbimin bir tarafının onu görmek için içi giderken diğer tarafı da gormemenin daha iyi olduğunu hissediyordu.
Bazen görmek için uğraştım bazense gözüm görmesin istedim gözüm görmesin ki içimdeki ates sönsün hislerim azalsın. Ne ateşim söndü ne hislerim bitti. Başlarda buz gibi soğuk olan o adam nasıl bu kadar yumuşak olmuştu anlayamamıştım ama sanki gün gectikte o da bana karşı sıcaklasiyordu yani anliycaginiz içimdeki aşk ateşi sönmemiş aksine Ömer'ide yakmaya başlamıştı. Anliycaginiz şimdi tam olarak "Yanacağız ikimizde ateste." olmuştuk. Yaniyorduk ikimizde hemde aşk atesiyle. Bilmiyorum bu hissi daha önce yaşamamış gibiydim sanki, daha önce aşık olmuştum çok sevmiştim ama hiç bu kadar derin gelmemişti bir his bana. Şimdi bana şunu diyceksiniz biliyorum " Görünüşüne mi aşık oldun? Bu mu yani?" Evet bu Ömer ama sadece görünüşüne aşık olmamıştım Ömer'in" görünüş ilk izlenimde çok önemliydi evet ilk gördüğümdeki hislerim görünüşü sayesindeydi ama aşk ateşi bu kadar basit bişey değildi. Görünüş yetmezdi bunun icin. Aldığı nefes kullandığı her kelime deli gibi hoşuma gidiyordu resmen.
Özlüyordum ya inanabiliyor musunuz özlüyordum. Peki onunda benimle beraber yanmaya başladığını ne zaman nasıl anladim? Başlarda buz gibiydi bana karşı söylemiştim. Gün geçtikçe ısınıyordu, bakışları değişti once, kelimeleri ve sonra devam etti nasıl mı emin oldum? Duydum evet duydum. En yakın arkadaşı olduğunu çeşitli istihbarat ve tahminlerle öğrendiğim Emir'le telefonda konuşurken duydum. Ve emindim artık yanan tek ben değildim. Olay şöyle gerçekleşti bir savcının odasına rahatça girmek telefonla konuşurken onu dinlemek basit birşey değil tabii ki sizde savcı olsanız bile. Ama bir avukatı dinlemek kolay en azından benim için daha doğrusu Devrim icin. Müthiş bir avukat Devrim gerçekten müthiş. Hem barodan dava alıyor hemde kendi ofisinde çalışıyor. Ne tesadüf Emir'le de barodan arkadaslar. Aslına bakarsanız çok da bilinçli bir hamle degildi. Devrim şans eseri konuşulanları duymuş ve ismimi de duyunca dinlemeye cekinmemisti. Ömer Emir'e benden bahsediyormus. Ve evet bana karşı biseyler hissettiğini de soylemis. Üstüne birde davranışlar gelince kesinleşti ama şunu soyleyeyim ki böyle olması da kolay değilmiş ikimizde seviyoruz ama söylemiyor belki de söylemeye cesaret edemiyoruz. Kim söyledi peki ilk once, normalde erkekten beklenir ama ben tutamadım kendimi gittim çaldım kapısını girdim içeri dedimki.
Ömer savcım sizinle bişey konuşmam gerek. "Tabi savcım buyur" dedi yumuşak ve hisli ses tonuyla. Çok beklemeden hemen karşısına oturdum. Yani konuşmam gerek evet ama bunu savcılık makamında konuşmak ne kadar etik bilmiyorum eğer size uyarsa uygun bir zamanda dışarda konussak? dedim. Hafif cilveli olduğunu varsaydığım bir gülüşle "tabii" dedi. Ne zaman? dedim. "Hemen" dedi "benimde söylemem gereken şeyler var aslına bakarsan" dünden hazırdı sanki tabii bilmiyorum ne konuşmak istediğini ama aynı şeyleri soylememiz umuduyla çıkalım mı o zaman dedim. "Evet çıkalım önden buyur" dedi ve önce ben sonra o olmak üzere odadan çıktık. Nereye gidiyoruz dedim. "Sahil?" cevabını alınca da çok severim şeklinde cevapladım. "Beraber gitmeye ne dersiniz?" dedi merakla, olur gidebiliriz tabii, dedim ve arabasına bindik. Yol boyu sanki ikimizde ne diyecegimizi düşünür gibiydik hatta hiç konuşmadık da denebilir. Geldik, indik ve kalabalıktan uzak sakin bir banka oturduk ve tüm cesaretimi toplayip şöyle dedim " Savcı Ömer Çelik ben seni seviyorum" deli cesaretiydi resmen ama dedim, laf ağızdan çıktı bikere, bikac saniye gözümün içine baktı ve şunu söyledi hoş bir gülümsemeyle "bende bende seni seviyorum Savcı Deniz Gürer" evet evet doğru duymuştum gerçekten net olarak o da beni seviyordu. Biraz yaklaştık biraz daha ve biraz daha ikimizde sessizdik ama gözlerimiz çok çok şey söylüyordu. Dudaklarımızın birbirine temas etmesine çok çok az bişey kalmıştı ki... O s*ktiğimin telefonu çaldı Allah kahretsin ya. Bianda uzaklaştık çekim durdu sanki pff. Elimi cantamin içine attım ve tüm gerginligimle çantamı karıştırmaya başladım. Gerçekten sinir olmustum yani ellerim titriyor gibiydi. Elimi tuttu. "Sakin ol" dedi, kendimi sakinlestirmeye çalışarak onaylar gibi gözümü kıstım. En sonunda belalı telefonu bulmuştum ekrana baktım ve kim ariyodu bilin bakalım Amcam amcam ya en son geçen bayram görüştüğüm ondan sonra bikez bile konusmadigim amcam. Çok sağ ol amca yeğenini hayatında muhtemelen 2 kez falan aradın ve birinde romantizmin içine sıçtın. Neyse yinede seni seviyorum ama deli oldum yani resmen. Açmam gerektiğini söyledim ve actim. Efendim amca dedim, "alo deniz" dedi "Evet amca" "kızım sana bişey sorucam" dedi ne geliyo acaba dedim kendi kendime "tabii amca" dedim "ya sen geçen bayram bı kek yapmıştın hani hatırladın mi" "ee amca nolmus o keke" "sen ona ceviz mi koymuştun fındık mi koymuştun kızım?" içimde kıyametler kopmuştu inanın kek lan yapmaz olaydım dedim içimden ve "hem ceviz hem fındık koydum amca" dedim "hee tamam kızım yengen ondan yapıyodu da aklında kalmamış ondan aradım" tamam amcacım dedim "nasılsın iyi misin" diye sordu "aynı amca siz nasılsınız yengem falan" " iyiyiz bizde sağ ol, hadi kolay gelsin kızım konusuruz yine" "tamam amca konuşuruz görüşürüz" dedim "görüşürüz" dedi. Kapattık. "Kusura bakma Ömer" dedim sorun olmadığını söyledi. Tekrar böyle bir an yasanamayacaginin farkındaydım en azından bugünlük. Kalkalım mi? Kalkalım dedi kalktık yürümeye başladık. Ve tabi konuşmaya devam ettik. Kendimizden bahsettik, ne sevdiğimizden, kim oldugumuzdan gibi gibi Tekirdağlı'ymış annesi hemşire babası polismis bir erkek kardeşi bir de kız kardeşi varmış. En büyükleri oymus. 34 yaşındaymış. 4 yıldır savcıymıs. Uzun yıllar hentbol ve basketbol oynamış bazende voleybol o da benim gibi spor yapmayı çok severmiş gibi gibi. Arabaya bindik adliyeye geçtik gün içinde tekrar karşılaşma fırsatımız olmadi maalesef. Mesafeliydik ama ilişkimiz de vardı. Bu bı sure böyle ilerledi takı o güne kadar*
Umarım sevmissinizdiiir. Bölümler genelde hep böyle heyecanlı yerlerde kesilicek şimdiden haber olsuunnn...
|
0% |