Yeni Üyelik
15.
Bölüm

15)bölüm yanan bir mumun sönmesiydi bizim hayatımız

@defne_yazar

bu hayatta hep kendime kesikler atmıştım belkide bu hayatta kendimi öldürmek bile istemiştim ben cam kalpliydim kalbi camdan yapılmış bir insandım ben çabuk kırılabilirdim bu doğru fakat benim sinirim bu zamana kadar sadece kendim dışında hiç kimseye zarar vermemişti yapamadıklarımı kendime yapıyordum annem gibi babam gibi sadece kendimi suçluyordum annemin beni suçladığı gibi babamın beni suçladığı gibi sadece bende kendimi suçluyordum çünkü kendimi suçlamak başkalarını suçlamaktan daha iyi geliyordu bana çünkü ben kalbimi sadece kendim için yakıyordum kalbimi başkaları için yakmıyordum fakat onlar benim kalbimi her an heryerde yakmaktan zevk alıyorlardı ve bende intikam alacak güç yoktu bu doğruydu fakat ben ne kadar güçsüz olursam olayım insanları her zaman empati yeteneğimle etkileyen bir insan olmuştum ne kadar benden nefret eden insan sayısı fazla olsada umursamamıştım zaten asla umursamadığım için ve fazla cam kalpli bir insan olduğum için dışlamışlardı insanlar beni hep belkide hakketmiştim dışlanmayı belkide hakketmemiştim ne farkederdi ki bir mum gibi önce yanıyor daha sonra söndürülüyordum ve belkide sönmüş bir mum olmak kaderimdede olabilirdi sonuçta kaderimiz nasıl yazılırsa öyle olurdu hayatımız benimkide onlarınkide hepimizinkide öyleydi öyle olması zorundaymış gibiydi nedenini bilmiyordum neden hayat herşeyi bir zorluk olarak önümüze seriyordu neden hayat herşeyi zorunluluk olarak yaratıyordu irademizi neden istediğimiz gibi kullanamıyorduk anlamıyordum bu okulda asla irademiz yoktu onu biliyordum ben insan olduğum için bana dışarı çıkma yasağı konmuştu fakat diğerleri tıpış tıpış istedikleri gibi dışarı çıkıp gezebiliyorlardı fakat ben onları camın bir köşesinden izlemek zorunda kalıyordum haksızlık yaşıyordum karışıklık yaşıyordum aynı arasın bana bu gün iki farklı tür davrandığı gibi karmaşanın içine düşmüş hissediyordum fakat bu sıradan bir karışıklık değildi bu çocuğun bana gerçekten acayip davrandığını anlamamam için aptal falan mı olmam gerekiyordu bilmiyordum fakat bu gün inanılmaz berbat geçiyordu aslında bu gün denizlerle gene bara gidecektik ve ben gene orada meyve suyu içecektim içki içmezdim sevmezdim alkol pekte bana göre değildi içime o iğrenç zehirleri çekecek halim yoktu sigarada içmezdim zararlıydı bir zehiri bir insan nasıl içine çekebiliyordu anlamıyordum anlamadığım bilmediğim o kadar çok konu vardı ki hangi birini beynimde yanıtlayacaktım ki mesela arasın bana neden iki taraflı davrandığını anlamamıştım hem kızmış hemde gayette bana gülen bir adamın yüzünü bir anda tekrar bana bakıncamı düşüyordu yüzü neden bana karşı hep bilinmezliğin içinde yatıyordu ki bu bilinmezlikten nasıl çıkacağımı bilmiyordum ve nasıl çıkıp irademe kavuşacağımı da bilmiyordum bir kuyuya atılmış ve günlerdir belkide yıllardır orada kurtarılmayı beklemiş biriydim yaralarım umrumda bile değildi sözler fiziksel yaralanmadan daha çok canımı yakıyordu fiziksel acı çekmek geçiciydi fakat o sözlerin bir kere kalbe girmesi bir ok gibi saplanırdı o kalbi öyle yakardı ki cehennemden daha çok yanardı canı daha çok acı çekerdi kalp.

güneş hazırmısın artık bara gitmemiz gerek ve egelerin motorlarıyla gideceğiz haberin olsun ona göre giyin soğuk olur.

hazırım geldim bekle neden motorla gidiyoruz ki ben motora binmekten korkarım ama.

güneş saçmalama lütfen en fazla ne olabilirki hem ayrıca abartma motora binmekten sana zarar gelmez.

emin misin yani bilemedim.

eminim neyse hazırsan artık çıkalım.

tamam çıkalım.

korkularım bana karşı üstünlük taslıyorlardı ben ise onların bana üstünlük taslamasını izliyordum çünkü ben korkağın tekiydim her ottan boktan korkardım ben herşeyden korkardım en çokta erkekler,erkeklerden inanılmaz korkardım ya bana dokunursa falan diye ama aslında bunu sadece kötü bir kabus olabileceğini düşünür ve daha sonrada rahatlardım fakat eğer boğulmaya başladığımı hissedersem bunun bir kabus olmadığını anladığım için daha bir telaşlanmaya başlardım ve bu benim için pekte iyi olmazdı nce bedenim titrerdi daha sonra ellerim buz keserdi ve daha sonrası ise donukluk olurdu bu güne kadar asla bayılmamıştım yada herhangi bir ciddi durumum asla olmamıştı genel olarak. fakat ben gerçekten hem psikoloik anlamda hemde fiziksel açıdan titreyen bir insandım aşırı derecede yürürken sendeleyerek yürürdüm sanki içmiş bir sarhoş gibi kalbim saf olabilirdi belki karakterimde saf olabilirdi fakat ben asla beyin bakımından saf değildim fesatta değildim ben neydim peki benim bu hayatımdaki amacım neydi?

what was the reason for living in this world for a person who could not define her own character?

yaşamanın amacını bilmeyen biri gerçekten yaşıyormuydu ki bu hayatta.

erkeklerin yanına gittiğimizde baya baya modern motorları görmeyi pekte beklemiyordum açıkçası deniz koşarak ege'nin arkasına oturmuştu ateş ise mert'in arkasına oturmuştu tek motor olarak arasın motoru kalınca isetemeye istemeye oraya oturmuştum kaskta taktıktan sonra sıkıca motorun arkalarına tutunmuştum sonuçta bu gavur it oğlu ite güven olmuyordu her an bizi öldürtebilirdi aras beyde siyah kaskını taktıktan sonra benim yüzüme bile bakmadan motoru çalıştırmıştı önce orta hızda giderken bir anda bu oç köpek gazı kökleyince korkudan bütün bedenimi bir titreme sarmıştı titriyordum peki neden titriyordum arastan korktuğum için mi yoksa motordan dolayımıydı bilmiyordum sadece korkudan titriyordum ellerim titriyordu ellerimin titrmesini saklamaya çalışmıştım fakat bu gavur ben her ellerimi tutuğumda bana baktığı için tekrardan motora tutunuyordum motor tam hızda gidiyordu bizimkileri görebiliyordum fakat onlar arkamızda kalmışlardı önümüze ormanlık yolda bir geyik çıkmasıyla hızımızı alamamıştık ve ben aniden ellerimi tutunduğum yerden çekmiştim daha sonrası yoldan sapıp motorla yol dışına çıkmıştık aniden motor bayırlı çimenliklerden aşağıya yuvarlanınca bir çığlık patlatmıştım bu kadar hızlı öleceğimi nerden bilebilirdim ki motor aşağı yuvarlanmıştı ve bizde motorla beraber yuvarlanmıştık ama bir sorun vardı ben tam olarak yuvarlanmamıştım aşağıya sadece motor yuvarlanmıştı ve daha sonrada onu birisi oradan çıkarmıştı gözlerimi açtığımda arkama doğru bakıp beni kimin tutuğuna bakmıştım ''ee'' aras motorla yuvarlanmamışmıydı ne ara motordan kurtulmuştu öyle şaşkındım elbette fakat asıl sorun şuydu benim dudağım patlamıştı sadece birde burnum kanıyordu burnumun stresten kanadığını biliyordum zaten fakat dudağımın sadece patlaması acayip gelmişti ve aras gibi bir ikili duygu yaşatanlar için daha acayipti onun yüz hatlarını incelemek kötü değildi yüzü tamamen kusursuzdu ve asıl olan sorum ise bu çocuğun benim kaderime karşı gelip beni ölümden kurtarmasıydı bunu nasıl yapıyordu bilmiyordum nasıl benim kaderime razı bırakmıyordu neden kaderime ben değilde o boyun eğmiyordu neden benim kaderime benim boyun eğmemem gerekirken o boyun eğmiyorduda ben eğiyordum kadere boyun eğmek tam bir aptallıktı fakat asla kaçamayacağımız kaderimizden elbette bir gün bizi ölüme terk edişini izleyecektik malesef ki.

korkuyordum titriyordum titrek bir nefes alıyordum az önce olan şeyi atlatamamıştım nerdeyse ölüyorduk az önce fakat ölmemiştik allah'a şükür ki yaşıyorduk yaşamak bile bir mucize gibi geliyordu korktuğum bir şeyden dolayı ölmek korkunçtu helede o şeyden öleceğini düşünürken ama aslında ölümden kılpayı kurtarılmak daha korkunçtu çünkü öldükten sonra ölüm nedenini asla görmezdin bildiğim kadarıyla fakat lümden kutarılırsan bu yaşadıkların sana karşı birer travma olarak dönerdi.

çocuklar siz iyimisiniz size birşey olmadı öyle değil mi?

yok biz iyiyiz bize birşey olmadı.

güneş sen iyimisin.

............................

şoka girdi sanırım.

güneş şoka falan mı girdin neden konuşmuyorsun bizimle.

deniz sen şunu bir sarssana kendine gelsin bak böyle kendine gelmiyor şoka girmiş sanırım.

sarsıyorum fakat donmuş gibi tepki vermiyor.

ne oldu neden hepiniz başımdasınız söyler misiniz.

asıl sana ne oldu neden şoka girdin ölümden kurtuldun diye mi yoksa.

bilmiyorum bunu alaycı bir şekilde söylemene gerek yoktu hem ayrıca aras sadece bilmiyorum sanırım dalmışım farketmedim o kadar.

emin misin peki iyi olduğuna.

evet iyiyim.

pekala o zaman güneş sen bu seferlik egenin motoruna bin bende arkana oturucağım olur mu.

bekle üç kişimi oturucağız ama bu tehlikeli olmaz mı?

sen tehlikeyi bizimle dost olarak göze aldın bu senin için hafif kalmalı bence.

ama ikisi aynı şey değil siz vampirsiniz o ise bir motor ve bilmiyorum sanırım.

neyse ne sen otur ege'nin arkasına ben senin arkanda olacağım merak etme korkucak birşey değil motora binmek aslında alışsan falan baya güzel geliyor.

peki tamam bu sefer seni kırmayacağım deniz.

sağol güneş.

Motora bir şekilde binmiştim gene bu sefer önce alışveriş yapacaktık çünkü gerçekten de dolabımda kışlık kıyafetim yoktu ve bu yüzdende önce alışveriş yapıp yemek yemeğe gidecektik daha sonrada akşam ise gene bara gidecektik ve bu yüzdende ilk alışveriş yapmaya gitmiştik AVM'ye motorları parkettikten sonra avm'nin içine girmiştik önce çantaları taramaya bıraktıktan sonra sensörler sen geçip çantamı almıştım denizde çantasını aldıktan sonra erkekleri beklemeden bir tane giyim mağzasına girmiştik deniz o kadar hızlı ve fiyatlara bile bakmadan kıyafet koyuyordu ki sepete ben bile onun yanında kaplumbağa gibi kalıyordum ben pek kıyafet seçemezdim ve bu yüzdende kıyafet alışverişlerim yaklaşık iki saat sürerdi kıyafetlerde gezinirken gözüm bir tane kıyafete takılmıştı aslında çok abartılı şık bir kıyafetti bu normalde tam bara giderken giymelikti o kadar abartılıydı ki simliydi taşlıydı kırmızıydı elbise baya güzeldi çaktırmadan kıyafetin fiyatına bakmıştım elbisenin fiyatı 400tl'di baya pahalıydı ve benimde o kadar param yoktu yanımda baya baya utanmıştım alamayacağım birşeyin fiyatına bakmak bana utanç vermişti sonuçta alamıyordum ve yanımda sadece 200tl vardı sadece 100tl'lik bir kıyafet alabilirdim ve diğer 100tl'ile de yemek yiyebilirdim çünkü başka param yoktu ve buda beni üzüyordu çünkü paramın birşeye yetmemesi üzücüydü kredi kartım yoktu ve ben bu yüzdende kredi kartı falan kullanamıyordum ne kadar acıydı istediğimiz birşeye sahip olamamak.

güneş neden boş boş kıyafete bakıyorsun alsana kıyafeti.

ben alamam bu çok pahalı benim yanımda o kadar para yok sadece 200tl' var yanımda.

ne kadar ki fiyatı olmadı ben alırım sana benim için sorun olmaz zaten hem.

teşekkürler fakat bunu kabul edemem sana borçlu olurum.

yok kız ne borcu birşey olmaz hem sen bana borçlu olmazsın ki ben bunu sana karşılığını isteyerek vermiyorum ki kendi isteğimle karşılıksız veriyorum.

teşekkürler deniz sen çok iyi bir arkadaşsın.

teşekkür etmene gerek yok arkadaşlar bunun içindir sonuçta.

haklısın.

Deniz sayesinde çok mutlu olmuştum hem borçlu da değildim hemde bana istediğim kıyafeti alacak olması beni daha çok mutlu etmişti sanki küçük kıza oyuncak alınıcakmış gibi mutlu olmuştum aldığım birkaç kışlık kıyafetleri ve kırmızı elbiseyi de alıp kasaya geçmiştik kasada sıra bize gelince deniz cebinden kredi kartı olduğunu düşündüğüm bir kart çıkarmıştı daha sonra bana gülümseyip kartı temasız okutmuştu daha sonra kıyafetlerimiz poşetlere konulmuştu bizde poşetleri ellerimize almış gülerek mağazadan çıkmıştık başka bir mağaza daha dikkatimizi çektiğinde o kadar hızlıydıkki hemen mağazanın içine dalmıştık kıyafetlerin arasında dolaşırken sanki papatya tarlasında dolaşıyormuşum gibi hissettiriyordu bu his çok güzeldi nedense elime birkaç tane kıyafet alıp aynada üstüme tutmuştum baya yakışmışlardı bu üstler bana bunları kesin alacaktım daha sonra Switlere yönelip oradan da hoşuma giden birkaç switi elime aldıktan sonra birde çok hoşuma giden gökyüzü mavidir bir mont beğenip onuda elime aldıktan sonra bu kadar almaya karar vermiştim zaten fazla alıpta denizi zora sokmak istemezdim ve bu yüzdende bu kadar almıştım gene kasaya geldiğimizde gene deniz karttan ödemişti aldıklarımızı daha sonra aldıklatımızla beraber mağazadan çıktıktan sonra erkeklerin bizi mağazanın kapısında ayakta dikilmiş sanki elimizde el bombası varmış ta burayı havaya uçuracakmışız gibi baktıklarını farkedince neden bize bakıyorsunuz der gibi baktıktan sonra onlarda kendilerini toparlamışlardı daha sonra hepimiz yemek yemek için bir tane restaurantta oturmuştuk garson önümüze menü getirdiğinde herkes menülere bakmaya başlamıştı ben tavuk sipariş etmiştim diğerleri ise hamburger sipariş etmişlerdi siparişlerimiz bir on dakika sonra gelmişti herkes yemeğe hemen dalmıştı bende dahil baya acıkmıştım fakat işin garip olan kısmı aras önündeki hamburger'den bir lokma bile ısırmamış olmasıydı öylece önündeki yemeğe bakıyordu neden baktığını anlamak için ona tam soracak'ken bunun pekte iyi bir fikir olmadığını düşünmüştüm ona tam dokunacağım sırada titreyen ellerimi geri çekmiştim bu doğru değildi ona dokunamazdım onun bana nasıl tepki vereceğini bilemezdim ya ona dokunduğum için bana bağırırsa aynı babam gibi o zaman nereye saklanacaktım ki ben o zaman nereye sığınacaktım ki ben o zaman kime sığınabilirdim ki ben gene suçlu ben olacaktım sonuçta hep olduğum gibi gene suçlu olacaktım ben çünkü dokunduğum bağırdığım her kimseler beni sorumlu tutuyorlardı.

gözlerimden akabilen yaşların acılığı hiçtir insanı asıl ruhunda kalan yaşlar zehirler.

güneş neden arasa acayip bir şekilde bakıyorsun?

ne ona mı bakıyormuşum ben farketmemişim özür dilerim.

özür dilemen gerekmiyor güneş bu gayette normal birşey bunun için özür dilemene gerek yok.

ben bilmiyorum yani özür dilerim sana baktığım için aras.

neden böyle özür dileyip dileyip duruyorsun ki sen tam bir orospusun biliyormusun dikkat çekmek için bana baktığın yetmiyormuş gibi şimdide gelmiş dikkat çekmek için özür diliyorsun ahmak karısın sen ahmaksın.

Haklıydı ben neden özür diliyorum ki ben onun için neden kendimi hırpalıyorum ki ben tam bir ahmaktım evet tam bir ahmağım gereksiz bir insanım gereksiz korkunç düşüncelere sahip iğrenç bir insanım ben ölümü bile normal düşünebilecek kadar ahmak bir insanım ben ne kadar da yazık ya ne kadar acı ya meğersem bunca zamandır suçlanmamın nedenide buydu meğersem ben bu yüzden iğrençtim işte benim konuşmam bile insanları sinir ediyordum ne kadar da iğrençtim ben öyle kalbe inandığım sözlere inandığım için gerçekleri göremeyecek kadar kör olmuştum aslında asıl canavar onlardı asıl suçlu onlarken ben onların masum piyonları olmuştum ben onların oyuncakları olmuştum onlar bana hangi senaryoyu yazarlarsa ben o senaryodaki figür oluyordum ben onların oyuncaklarıydım çünkü benim hayatımdada kaderimde de bu vardı çünkü böyle olması gerekiyordu sonuçta ben bu olmalıydım onlar için masum bir oyuncak olmalıydım onlar için asla haykırmamalıydım asla inkar etmemeliydim ben onların gözünde.

Yemekler bitmişti herkes masalardan kalkmıştı montlarımızı ellerimize almıştık daha sonra ortaklaşa yemek paralarımızı vermiştik AVM'den çıkmıştık motorlara bitmiştir gene ege, ben, deniz oturmuştuk motora ege motoru düşündüğümden daha yavaş kullanıyordu ve buda beni mutlu etmişti daha sonra ise arasın motoruyla bize yaklaştığın fark etmiştik biz tam gaz yapacakken arasın bizim motora sert bir şekilde yandan çarpmasıyla nedenini bilmediğim bir şekilde hepimiz şaşkına dönmüştük normalde aras asla başkalarına çarparak zaman kaybedecek bir tip değildi fakat bu sefer farklı gibiydi herşey.

Nihayet bara geldiğimizde motorları park edip içeriye girmiştik yeni aldığımız elbiseyi alıp barın tuvaletine gitmiştim elbiseyi giyip aynaya baktığımda üstümde ne kadar şık ve eşsiz durduğunu fark etmiştik gerçekten çok güzel duruyordu daha sonra küçük çantamdan bir kaç tane makyaj malzemesi çıkardım önce rimelimi sürmüştüm daha sonra elbisemle uyumlu olsun diye birde kırmızı ruj sürmüştüm daha sonra bu kadar yeter herhalde diye düşünüp makyaj malzemelerimi çantaya koymuştum

Daha sonra aynaya baktıktan sonra tuvaletten çıkmıştım kırmızı topuklu ayakkabılarım çok dikkat çekmiyordu sanırım benim açımdan

Umarım dikkatlerini çekmem diye düşünürken denizin dans pistinde bir erkekle dans ettiğini farkettiğimde belkide o kadar kötü değildir diye düşünmüştüm belkide birinin bana dokunması o kadarda korkunç değildir belkide ben fazla abartıyorumdur olamaz mıydı sonuçta bende denizin yanına gidip dans etmeye başlamıştım neredeyse bütün gözler benim üzerimdeymiş gibi hissetmeye başlamıştım ve buda beni utançtan yerlere yatmamı sağlıyordu kendime gelmeye çalışarak onları umursamamaya çalışıyordum pek başarılı olduğum söylenemesede idare ediyordum işte dans ederken yanımda denizin olmadığını farketmiştim neredeydi kim bilir ya başına birşey gelirse ya benim başıma birşey gelirse deniz için endişelenmemeliydim kendim için endişe duymalıydım çünkü asıl tehlikede olan bendim burada bir sürü içmiş insan vardı ve ben onların arasındaydım başıma herhangi birşey gelirse burada gelirdi çünkü burası baya bir kalabalıktı ve ben tek başıma kalmıştım korkuyormuydum evet korkuyordum titremeye başlamışmıydım evet titriyorum bu titremeyi bastırmaya çalışıyordum bir sürü insan vardı kızlardan çok erkek vardı ve bu durumdan rahatsızmıydım evet erkeklerden rahatsız olan bir insandım ve erkeklerin ortasında tek başıma kalmış olmak onların seslerini duymak yanıma gelip benim saçıma başıma dokunan adamlar beni rahatsıs etmekle kalmayıp derinden bir içsel çatışmaya giriyordum onlar yüzünden korkunçtu yanımda tam da ihtiyacım olan bir arkadaşımın yanımda olmaması korkunçtu.

sonuçta hayat değer verdiklerimizin gerçekten o değeri hakeden bir insan olup olmamasıdır mesele her zaman.

Korkuyordum kimse yoktu etrafımda tanıdığım bir adam gelmiş ve benim bileğimi tutmuştu o an kaskatı kesilmişti bedenim sanki hayat benim için o an donmuştu kısa bir süreliğine ellerimi kulaklarıma götürmüştüm yere çömelmiştim gözlerimi kapatmıştım bağırmak onların seslerini bastırmak istemiştim ama yapacak kadar gücüm yoktu korkmuştum neden böyle ani tepki vermiştim bilmiyordum gözlerimden tane tane yaşlar akıyordu endişe korku hüzün hepsini aynı anda yaşıyordum resmen peki beni bu koskoca karmaşadan hangi el kurtaracaktı ki. adam benim bileğimi bırakmamış yerlerde sürüklüyordu beni daha sonra adam bir kapı açtı ve beni o kapıdan içeriye doğru fırlattı merdivenlerden yuvarlanarak indikten sonra kalkmaya çalışmıştım fakat dudağımın kanamasıyla ve burnumdan asla durmayacakmışçasına kan akıyordu kafamda bir ağrı vardı sanırım morarmıştı bu okula geldiğimden beri başım asla beladan kurtulmamıştı her zaman bir bela ile yüzleşmek zorunda kalmıştım ve hep yaralarla kurtulmuştum asla tek parça halinde olmamıştım.

ne kadar acıdır ki sevdiğini sandıklarımız gerçektende bizleri sevmiyordur ki bu en can yakan şeylerden biridir.

gerçekten iyi olan biri iyiyim dermiydi ki gerçekten perişan olan insan iyiyim diyordu.

(aras'tan)

denizi bir köşeye çekmiştim fakat denizi bir köşeye çekerken güneşi unutmuştum artık okula dönmemiz gerekiyordu ve güneş ortalıklarda yoktu tam aşağıya inerken onun elleriyle kulaklarını kapatmış etrafa bakmamak için gözlerinide kapatmış milletin ortasında kalmış olduğunu görmüştüm bir tane adam onu bileğinden tutmuş bir yere sürüklediğini görmüştüm daha sonra hızlıca merdivenleri inip adamın onu başka bir kapıdan merdivenlerden aşağıya fırlattığını görmüştüm daha sonrası ise adamı yakasından tutmuştum sinirle ona bakıyordum oda korkuyla bana bakıyordu daha sonra ise adama bir tane yumruk indirmiştim adamıda aynı şekilde merdivenlerden aşağıya atmıştım daha sonra ise bende merdivenlerden aşağıya inmiştim öfkeyle daha sonrası ise adamın güneşi tutmuş elinde bıçakla güneşi rehin almıştı sinirim artıyordu bu vampirin içinden şeytan çıkmasına saniyeler kalmıştı resmen.

Dişlerime hakim olamıyordum resmen bu öfke bu korku beni acıktırıyordu resmen gözlerim kırmızıya döndüğünde dişlerim uzamıştı kendime hakim olmak o kadar zordu ki daha fazla dayanamayarak adamın üstüne saldırmıştım adamın kanını içmeye o kadar çok odaklanmıştım ki güneşin burada olduğunu unutmuştum.

(Güneş'ten)

gözlerime inanamamıştım neredeyse aras benim gözümün önünde ikinciye kan içiyordu kandan miğdem bulanmıştı adamın bağırsaklarına kadar bütün iç organları gözüküyordu neredeyse bu iğrençti miğde bulandırıcıydı ve benim gözümün önünde canlı canlı bir insanın kanını içmesi korkunçtu.

Sadece o an bir kaç saniyeliğine göz göze gelmiştik bana neden o kadar içten baktığını bir türlü anlayamamıştım bana o kadar içten bakmıştı ki gözleri bir anlığına pembe olmuştu daha sonra bakışlarını adamın parçalanmış cansız bedenine çevirince bu seferde gözleri kırmızı olmuştu neden hep renk değiştiriyordu ki göz rengi anlamıyordum insan değildi fakat onunda insani özellikleri vardı peki neden göz rengi pembe olmuştu ki pembe ne anlama geliyordu ki vampirlerde neden benimle göz göze gelmişti neden onun kalbinde acı vardı neden o bu kadar karmaşıktı neden. Tekrar gözlerime bakmış ve denize güneşi buradan götür demişti neden herkese emir veriyordu ki ben zaten kendim giderdim sonuçta ayağa kalkmaya çalışmış ve ayağa bir şekilde kalkıncada ayakta duramamıştım tekrar düşmüştüm neden düşmüştüm ki şimdi benben anlamamıştım bir yerimi mi kırmıştım acaba kesin ben fazla abartıyorumdur neden kırılsın ki sonuçta.

Güneş bence kendini zorlamamalısın sanırım ayağını kırdın ve bence kalkma ben seni kaldırırım.

teşekkürler deniz gerçekten gerek yok ben iyiyim hem ayağımı falanda kırdığımı falan sanmıyorum bence morardığı için böyle şuan kalkamıyorumdur önemli birşeyin olduğunu sanmıyorum.

ben o zaman gideyim mi şimdi yani iyi sen eğer yoksa sana yardım edebilirim.

yok gerek yok ben iyiyim birazdan da gelirim sen önden git.

peki madem ben gidiyorum ama çabuk gel biliyorsun fazla bekleyemeyiz.

evet, evet biliyorum ben birazdan gelirim.

yalan söylemekten nefret ediyordum fakat bunu yapmak zorundaymış gibi hissediyordum ayağa kalkamıyordum bedenim yorgundu hatta o kadar yorgundu ki ayağa kalkamayacak gibiydim deniyor fakat kalkamıyordum arasın yanında o adamın organlarını parçalarken ben öğürerek onu izliyordum ağlamak istemiyordum fakat göz yaşlarım bana ihanet ediyorlardı gözlerimden yaşlar bir bir damlıyorlardı buradan o kadar çok gitmek kaçmak istemiştim ki ama yapamamıştım malesef ki.

yeter be öff yeter artık.

pardon neye yeter artık??!!

bekle sen ne........

lafımı bile tamamlayamadan beni kucağına almıştı ona korku dolu gözlerle bakarken gözlerimiz buluşmuştu gözleri gene pembe olmuştu yanakları pembemsi bir renk olmuştu neden böyle olmuştu ki neden bana bakınca göz rengi farklı bir renge bürünüyordu ki anlamıyordum. Sonunda motolarımızın olduğu yere geldiğimizde beni kendi motoruna bindirmişti bana bir kask verdikten sonra kendiside kask takmıştı daha sonrası ise motoru çalıştırmıştı motoru orta hızda kullanıyordu ve buda gayette iyiydi sonunda ise hastaneye gelmiştik aras beni kucağıyla indirmişti motordan daha sonrası ise beni hastaneye taşımıştı hastanedeki doktorlar hemşireler beni yoğun bakım odasına almışlardı nedenini bilmediğim bir şekilde daha sonrası ise aras ile aramıza bir perde çekilmişti ve onu bir daha da görememiştir.

she was so desperate that she knew that no matter whether she lied or told the turth, no one would believe her.

Loading...
0%