Yeni Üyelik
22.
Bölüm

22) bölüm karlı havuz

@defne_yazar

kafamda büyük bir sızıyla gözlerimi açmıştım sahi ben ne ara okula gelmiştim ki ben daha dün bar'da değilmiydim hatırladığım kadarıyla en son bar'a gitmiş orada yakışıklı kumral bir çocukla içki iddasına girmiştim peki sonra ne olmuştu kim getirmişti beni tekrardan okula kafama dank eden şeyle aklım başıma gelmişti ben dün absent içtiğim için sarhoş olmuştum ve birde üstüne bizim erkekleri kıskandırmaya çalışmıştım ne kadarda aptaldım kafam yerinde değilken daha da bir akılsız olmuştum ama en azından sarhoş olupta biri bana dokunmaya kalkmadığı için bir yandan da rahat bir nefes almıştım. düşüncelerimle boğuşurken bir yandanda yataktan kalkıp bu gün ne giyeceğime karar vermeye çalışıyordum dolaptan çıkardığım siyah düz üstüne kadar gelen bir elbise giymiştim saçlarımı tarayıp kafamada siyah bir taç taktığımda kombinim muhteşem olmuştu banyoya geçip hafif rimel sürüp birde çok azıcık göz altlarımı kapatmak için kapatıcı sürüdkten sonra birazda parlatıcı gloss sürdükten sonra hazır olmuştum ayaklarıma siyah spor ayakkabı geçirip beyaz sırt çantamı takmıştım daha sonra odadan çıkıp kapıyıda anahtarımla kilitledikten sonra anahtarı çantama koymuştum tam merdivenlerden iniyordum ki ayakkabı bağıcığımın açılmasıyla merdivenlerden inen arasın üstüne düşmüştüm.

daha merdivenlerden inerken bile dengesiz olduğunu şimdiden kanıtladın sakar.

pardon aras aslında bilerek düşmedim şey bağıcığım açılmıştı o yüzden senin üstüne düşmüştüm.

seni bu seferlik affediyorum sakar ama bir dahakine dikkatte senin üstüne düşen ben olmayayım.

özür dilerim yanardağ yani pardon özür dilerim aras.

yanardağ derken??!!

boşver sen en iyisi ağzımdan kaçtı işte.

neyse sakar boş çene yapmayı bırakta üstümden kalkmayı düşünüyormusun yoksa böyle burun buruna konuşmaya devam mı edeceğiz.

aa-pardon ben en iyisi kalkayım.

yok ya hiç zahmet etme böylesi daha iyiydi sanki.

ne dedin sen az önce??!!

boşver gitsin sakar.

arası ne kadar ne demeye çalıştığını anlamasamda aklıma pekte iyi şeyler gelmemişti açıkçası onun bu söylediği şey benim aklıma fesat,fesat şeyler getirmişti resmen bu düşünceyle yüzümü ekşitip sınıfa gitmiştim artık acayip bir şekilde bu okulda bana zorbalık yapan kimse olmuyordu tabi bizim şu erkekleri saymazsak olmuyordu zaten kızlar bana zorbalık yapmaya cürret edemiyorlardı fakat bu erkeklere harbiden birşeyler olmuştu kesin kızlar bitmiş bunlar başlamıştı ve ne yazık ki onların zorbalık mağdurlarından biri olmuştum bu sefer çünkü ben sınıfa girer girmez başımdan aşağı dökülen boyalarla önce neye uğradıma şaşırmış fakat sonra herşeyi kafamda idrat etmeyi başarıp sinirle yumruğumu sıkmıştım o anlık ne kadar sinirden gözüm dönmüş bir canavara dönüşmüştüm bilmiyordum fakat en son sıktığım yumruğumu sınıfta benim başımdan aşağı sanki çorba dökermiş gibi boya döken ege'nin kafasına geçirmiştim evet ezik olabilirdim fakat kendimi gülünç bir durumda bırakacak kadar da salak değildim. ege'nin suratına indirdiğim yumruk beni sakinleştirmeye yetmeyince bu seferde gözümün takıldığı kurbanıma küçümseyici bir gülümseme takınıp ateşe doğru ilerleyip onun kafasına çöp kutusu geçirip tokat yapıştırmıştım en çok kızdığım kişi ege'ydi nedense ege bana diğerlerinden daha sıcak yaklaşmıştı fakat ateş o bana onun kurbanıymışım gibi bakmıştı bana hep tiksinerek bakmıştı yüz ifadesinde hep alaycı bir gülümseme oluşuyordu ve işte bu bana takındığı yüz ifadesi yüzünden daha da çok deliye dönmüştüm bana resmen ezikmişim gibi bakıyordu artık o kadar deliye dönmüştüm ki sinirle bütün sıraları yerlere fırlatmış üstüne sandalyeleleri kime gelirse artık diyip rastgele birilerinin suratlarına atmıştım masalarda duran kağıtları yerlere atmıştım fakat tam ateşin üstüne gidip ona bir tokat daha yapıştıracağım sırada elimin havada kalması ile daha da öfkelenip beni kimin durduğuna bakmıştım gen oydu her seferinde olduğu gibi gene öfkeliydi gene gözlerinden cehennem ateşi akıyordu onun ateşi benimkinin yanında o kadar büyük kalıyordu ki onun tek bir alevi benim kıvılcımımı söndürmeye yetiyordu malesef ki onun öfkesinden korkuyordum artık onun öfkesi bir gün benide kendi içine alıp yakacak diye korkuyordum bu yüzdende yavru bir kediye dönüşü vermiştim bir anda havada kalan elimide sert bir şekilde ondan çektikten sonra sınıfın kapısını sert bir şekilde çarpıptıktan sonra merdivenlerden sanki katil kovalıyormuş gibi hızlı,hızlı çıkmıştım daha sonra odamın kilidini açıp o kapıyıda sert bir şekilde kapamıştım daha sonra banyoya geçip banyonun kapısını kapadıktan sonra duşa girmeye karar vermiştim zaten güzelim elbisem boyadan dolayı battığı için mecbur yıkanacaktım suyu ayarladıktan sonra duşa girmiştim.duştan çıktığımda saçlarımı havluyla kuruladıktan sonra içeri geçip yatağıma oturmuştum elime en sevdiğim kitabımı alıp kulaklıklarımıda taktıktan sonra kitabımda kaldığım sayfayı açıp okumaya başlamıştım sanki bütün duygularım bu kitapla bütünleşmiş gibiydi kitapta bir seri katil sevdiği kadını boğazlayarak öldürüyordu daha sonrada kadının cesedini alıp ateşe atıp yakıyordu ne kadar acıdır ki.kitaba o kadar dalmıştım ki kitaptan ne kadar etkilendiğimi bile anlamamıştım kitaptaki kadına acımıştım çünkü sevdiği adam onu öldüren seri katildi ve imkansız bir aşkın belki efsanevi bir aşka da dönüşebileceğini düşünürken bir anda ana karakterin sevdiği adam tarafından katledilmesi çok sinirimi bozduğu içinde kitabı kapatıp bir köşeye fırlatmıştım nasıl olurda ana karakteri öldürebiliyordu anlamıyordum özellikle seri katilde ana karakteri severken bir anda sana olan bütün aşkım aslında bir düzmeceydi diyip üstüne kızı boğazlayıp öldürüp birde üstüne cehennemde olmayan aşkımız belki olur diyip cesedi ateşe atıp yakmak hangi akıllı birinin aklına gelebilirdi ki anlamıyordum gerçekten sanırım bu dünyadaki en sinir bozucu şeylerden biri bu olabilirdi tam olucak diyorsun daha da beter ediyorlardı malesef ki.elimi başıma götürüp saçlarımı çekiştirmeye başlamıştım bir insanın sadece bir tane kitabın sonu berbat ötesi bitti diye sinir krizi geçirmesine gerek yoktu belkide fakat ben normal olduğumu düşünmüyordum ve bu yüzdende saçlarımı çekiştiriyordum tam saçlarımı çekiştirirken odamın kapısı kırılırcasına bir tekmeyle açılınca yerimden zıplamıştım adeta kapıyı ederha gibi burnundan soluyarak açan kişi her zamanki gibi aras'tı hayır anlamıyordum bu adam neden her seferinde karşıma çıkıyordu yada daha mantıklısı neden hep öfkesinin kurbanı ben oluyordum bunu çok merak ediyordum.aras sinirli bir şekilde benim üstüme yürüyünce bende otomatikman bir kaç adım geriye gitmiştim bu o benim daha hızlı üstüme doğru gelince daha da geriye gidiyim derken sırtım duvara deymişti ağzımdan bir anda siktir deyince bir anlık durmuş neden öyle dediğimi anlamaya çalışıyormuş gibi suratıma bir süre bakmış daha sonrası ise elini duvara koyup beni duvarla arasına almıştı utançtan yüzümün kıpkırmızı olduğunu bildiğim için onun suratına bakmaya korkar olmuştum normalde sırf ona inat onun yüzüne hiçbir şekilde etkilenmeden beş saat bakabilirdim fakat bu benim utancıma bağlı birşeydi normalde erkeklerden kolay kolay etkilenen biri değildim özelliklede bu dangalak yakışıklı diye hemen ondan hoşlanacak değildim aslında ondan hoşlanamazdım çünkü gerçekten bu patlayıcı el bombasından hoşlanmak için ölüm fermanımı falan imzalamam gerekirdi ve buda imkansız birşeydi aynı imkanlı görünen ama aslında imkansız olan aşklar gibiydi bizimkide genel olarak söylemek gerekirse onunla normalde gerçekten çok uyuşuyorduk tabikide uyumluyduk fakat bizimki helede bu dangalakla imkansızdık biz imkansızdı bizim aşkımız onunla asla birbirimize aşık olmayacağımızı biliyordum biz onunla en kötü ihtimal arkadaş olabilirdik oda düşman arkadaşlar olurduk çünkü bizden olmayacağını biliyordum.beni duvarla arasına alınca hemen alttan kaçmaya çalışmıştım fakat beni eliyle kıyafetimden tutup tekrardan duvara yapıştırmıştı tekrardan kaçmaya çalıştığımda ise gene aynı şekilde beni duvara yapıştırmıştı sinirle ayaklarımı yerlere vurmaya başlamıştım bu adam benden ne istiyordu asla anlamıyordum her seferinde modu değişiyordu bazen çok tatlı olduğu zamanlarda vardı şeytan gibi yaktığıda vardı fakat her seferinde sinirini benden çıkarması artık canıma tak etmişti doğrusu.tam tam parmağımı kaldırmış ona doğrultmuşken hiç beklemediğim birşey yapmıştı evet aras tamda hiç beklemediğim birşey yapıp elini saçlarıma dolayıp beni yerlerde sürükleyip dışarı çıkarmıştı merdivelerden sürünerek indirildikten sonra gene saçlarımı tutarak beni bu seferde bahçedeki havuzun yanına çıkarmıştı neden çıkardığını bilmiyordum fakat şuanda bu eksilerde ve aynı zamandada karlı havada beni ne diye dışarı sürüklemişti bu ahlaksız adam bilmiyordum.beni saçlarımdan sürükleyerek havuzun başına sert bir şekilde atan adam şuanda kalkmamı beklermiş gibi başımda dikilmişti ayağa kalktığımda ise üstümü başımı silkeleyip ellerimi bağdaş yapmış arasın neden bana bu kadar tavır takındığını merak ediyordum.

bana bak sakar bir daha sakın ateşe karşı el kol yapmaya kalkma o benim çocukluktan beri en sevdiğim arkadaşım ve senin gibi bir aptal yüzünden onunla arkadaşlığımın bozulmasınıda istemiyorum tamam mı şimdi ondan düzgün bir şekilde ya özür dilersin şimdi gidip ve aynı zamandada ege'den de özür dileyeceksin yada bana zor kozumu oynattırma.

ondan da o diğer aptal arkadaşından da özür dilemeyeceğim çünkü bunu zaten hakkettiler tamam mı onlar benimle dalga geçip üstüne üzerime boya dökmeleri zaten çok normal ya önce onlar benden özür dilesinler ben asla özür dilemem.

peki zor kozu oynayacağız o zaman öyle olsun bakalım fakat buna o kadar pişman olacaksın ki senin hayatını zehir edeceğim bundan sonra ne nehire kafa tutabilirsin nede ateşe nede ege'ye tamam mı onlar benim için çok değerliler ve senin yüzünden onların boş vicdan yapıp onların kalbinin kırıldığı için senin hayatın bundan sonra zehirliyeceğim senin her yediğin yemeğin içine o iğrenç zıkkım zehirlerden koyup seni zehirleyeceğim kalbini her gün daha da çok karartacağım asla huzur bulamayacaksın sakar asla huzurlu olamayacaksın.

şu nehir beni tuvalette boğazlayan nehir mi.

evet.

birde evet diyor ya pezevenk.

ağzını topla benimle konuşurken sakar.

pardon seninle senin dilinde konuştuğumu sanıyordum pardon ya sen köpekçe konuşuyordun değil mi ay pardon canım ya.

ben sana o pardonu bir gün öyle bir sokacağım ki aklın şaşar ama hayallerin şaşmaz sakar.

bana sakar demeyi keser misin çakma sarışın salağı.

ben mi çakma sarışınım birde kendine bak bakalım kim sahteymiş en azından ben kendimim fakat sen bukalemun gibi her gün farklı bir kişiliktesin.

en azından senin gibi bir pezevenk,orospu çocuğu değilim ben.

gerçekten çok konuştun kes artık.

sen istedin diye susucak değilim ben.

evet susacaksın yoksa hiç te tahmin edebileceğin şeyler olmaz.

derken neyi kasteddin sen öyle!!?

bunu.

arasın beni bir anda kucaklayıp havuza fırlatmasıyla neye uğradığımı şaşırmıştım bu karlı havada açık havuza atılmış olmak nasıl bir histir şimdi daha iyi anlamıştım çünkü havuza atıldığımdan beri havuzda tir,tir titremeye başlamıştım birde yüzme bilmediğim içinde hem donuyor hemde suyun içinde çırpına,çırpına batıyordum bir yandan yüzeye çıkabildiğim kadarıyla çıkıp arasa sövüyordum bir yandan da ölümle burun buruna gelmenin acı dolu gerçeğini yaşıyordum şuanda tam suyun yüzeyinde arasa söverken bir anda gözlerimin kararmasıyla ellerimi hareket ettirememeye başlamıştım ve daha sonrası ise derin bir karanlığa gömülmüştüm suyun dibine batmıştım aynı batık bir tekne gibi asla gün yüzünü göremeyeceğimi farkettiğim andı belkide bu an belkide sevmediğim bir biri tarafından ilk ve son ölüşümdü onun benim yüzme bilmediğimi bilecek kadar beyni olduğunu düşünmüştüm belkide fakat malesef ki beni ölümümle başbaşa bırakmıştı onu sevmesemde belkide ondan bir vicdan görürüm sanmıştım belkide ilk ve son inanışımdı ona çünkü beni ne kadar kurtaracak ta olsa yada kurtarmsada bu bana bu hayattaki en büyük dersi vermişti sevmediğin bir insanda olsa asla ona inanma asla onun gelip seni kurtaracağını ve sonrada senin prensin olacağını düşünme eğer öyle düşünürsen kendine mutsuz son yazarsın ve ben ne kadar çabalasamda hep mutsuz sonla biteceğini biliyordum benim kaderim mutsuz bir tiyatro üzerine kurulmuştu bu tiyatroda oynayan bütün oyuncular mutsuzdu asla yüzleri gülmüyordu aynı benim hayatım gibi ne yazık ki yani kısaca ne yaparsam yapayım benim sonum hep mutsuz sonla bitecekti.

(aras'tan)

suya atlayıp güneşi çıkardıktan sonra önce bilinci yerinde mi diye kontrol ettikten sonra bilinci yerinde olmayınca siktir demiştim daha sonra ne kadar yapmak istemesemde suni teneffüs yapmıştım suni teneffüs işe yarayınca kendine gelmesiyle yüzüme ani olarak bi tokat yememle yüzüm yana dönmüştü bu deli sakarı ölmüş olarak bıraksaydım daha iyiydi aslında bir bakımdan fakat allahın işi bir vicdan edipte kurtardık diye hemen tokat yiyoruz böyle işin içine tükürsünler vallahi ya.güneş bana tokat attıktan yaklaşık iki dakika sonra ayağa kalkıp neden beni kurtardın dercesine bakınca bende ona sen olmayınca kimseyi zorbalayamıyorum demiştim aslında bu söylediğimi şaka olarak düşünebilirdi fakat ben gayette ciddi söylemiştim o olmadan benim zorbalayacak kimsem kalmayacaktı ne kadar duygusaldı.

bir dahakine beni eğer ölüm döşeğindeyken kurtarırsan bu sefer ben seni suda boğarım ona göre.

bakıyorum da sakar hanım baya iddalısınız fakat sana şunu söyleyim beni boğmayı bırak suya bile atamazsın.

göreceğiz ama önce donduğum için bi sıcak suyla yıkanıp üstüme kalın giyinip geleceğim sakın kaçma yoksa kötü polis rolü oynamak zorunda kalırım.

çok aptalsın sakar acaba ne zaman farkedeceksin benim bi kas yığını olduğumu ve seninde bir çubuk olduğunu.

bana çubuk diyemezsin.

yo derim.

hayır diyemezsin.

neyse tamam öyle olsun artık git yıkan giyin gel sonra devam kavgaya.

ya sen ne kadar ahlaksız bir adamsın ya harbiden beyin desen yok ahlak desen sıfır özgüven desen tavan valla seninle kavga etmeye değmez he onu önceden söyleyim de.

hadi,hadi yürü canım boş yapma hadi.

hele bi geleyim tekrardan seni o boş dediğin gibi alır çöpe sokarım ona göre davran boy göstermeyi biliyorsun ama seni adam ettiğim zaman aslan olmaktan çok bir kedicik olucaksınız aras bey.

boş yapmada git be kadın hadi seninle konuştukça benide kendin gibi düşürüyorsun.

sus be.

(güneşten)

yıkandığımda çok rahatlamıştım bütün bu üşümem geçmişti fakat aras bey için bu gün ölüm günü olacaktı helvasınıda ben hazırlayacaktım hemen giyindikten sonra dışarı çıkmıştım cidden bu adam o kadar saat beni burada bekleyecek kadar enayi miydi ya anlamıyordum.arasın yanına gidince onu kolundan tutmuş havuzun başına sürüklemeye çalışıyordum fakat başarılı olduğum söylenemezdi danayı bir türlü havuza atamıyordum fakat en sonunda nasıl başardığımı ben bile anlamazken arası bir şekilde çekmiş ve onu havuz başına çekmiştim fakat tam onu havuza iteceğim sırada kendimin bir çubuk olduğumu unutup onu düşüreyim derken bende onunla birlikte havuzu boylamıştım ne yazık ki.suda boş boş çırpınmaya çalışarak yüzeyde kalmaya çalışırken gene suyu boylamıştım kafamı bir çıkarıp bir suyu boyluyordum fakat tam suyu gene boylamışken birinin beni belimden tutmasıyla yüzeye çıktığımı anlamıştım aras beni suyun yüzeyine çıkarmıştı birlikte havuzdanda çıktığımızda bu gerizekalı aptal hala nasıl yanlışlıkla onunla beraber suyu boyladığıma gülüyordu aptaldı işte komik olan birşeyin olmamasına rağmen komik bulup gülüyordu omzuna bir tane çaktığımda kendine gelip dikleşmişti fakat bu adamın bilmediği birşey vardı.aras tam havuzun başında durduğu için vakit,vakittir diyip sırttığımda bir tekmeyle arası tekrar suya düşürmeyi başarmıştım ona dil çıkarıp koşarak odama çıktığımda bu adam yüzünden tekrardan yıkanmak zorunda kalacağım için sinir olsamda ona haddini bildirdiğim içinde mutluydum.yıkandıktan bir saat sonra kadar kitap okumuştum daha sonrada akşam yemeği vakti geldiği için okulun yemekhanesine inmiş ve yemeğimi yemiştim daha sonra odama çıkmış ve bir süreliğine instagramda takılmaya başlamıştım zaten instagramda bir saat kadar takıldıktan sonra uykum gelmiş ve uyumuştu direkt olarak.fakat gece korkunç bir kabus görmüş ve uyanmıştım derin nefesler alıyordum terden saçlarım alnıma yapışmışlardı kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu tir,tir titriyordum o ne kabustu hakketende çok korkunçtu rüyamda aras bana çok korkunç bir şekilde sırıtıyordu ve bana senin hayatın bitti senin hayatına zehir edeceğim diyordu neden bu kadar bu kabusa takıldığımı bilmiyordum fakat beni çok etkileyen bir kabustu onu biliyordum neredeyse korkudan ağlayasım falan gelmişti. hemen yatağımdan kalkıp banyoya gitmiştim elimi yüzümü soğuk suyla yıkadıktan sonra yüzümü iyicene havluyla sildikten sonra son bir kez aynaya bakayım derken aynada onu görmemle gözlerim faltaşı gibi açılmıştı tam çığlık atacağım sırada elini ağzıma kapatmasıyla çığlık atamamıştım elini ağzımdan çektiğinde sen neden burdasın demiştim kısık bir sesle o ise kapıdan geçerken beni gördüğünü söylemişti tabikide bu yalanına pekte inanmamıştım çünkü inandırıcı bir yalan söylese aslında inanırdım fakat pekte inandırıcı gelmemişti açıkçası.ona tekrardan niye buradasın diye sormuştum bu sefer dehşet içinde o ise susmuştu normalde asla susmak bilmeyen aras şuanda susmuştu ilk defa sanki birşey söylemek istiyor fakat söyleyemiyor gibiydi aslında şu durumda benimde ondan pek bir farkım yoktu ikimizde bu sefer susup bakışlarımızla konuşmaya başlamıştık resmen daha doğrusu ben arasın bakışlarından çözmeye çalışıyordum onunda benim aklımı okuduğunu biliyordum ne kadar sinir edici olsada elimde olsa aklımı okuyamamasını isterdim fakat elimde de değildi malesef ki.bir süre birbirimize öylece boşboş baktıktan sonra daha anlayamadan arasın beni duvarla arasına almasıyla yüzüne şaşkınca bakmaya başlamıştım bu çocuğun aklındaki şey neydi bir türlü anlayamıyordum.tam onun kollarının boşluk kalan kısmından çıkmışken hemen odamdan çıkıp dışarıya doğru koşmuştum bu karlı havada dışarıyada çıktıktan sonra hemen ormanın içine dalmıştım belkide ondan korktuğum kadar başka kimseden bu kadar korkmamıştım fakat onun yüzüne bile bakmak beni sanki bir korku filminde ilk sahnede ölen bir kızmışım hissi veriyordu fakat sanırım şuanda en büyük sorunum ise ormanda koşarken kaybolmamdı dönüp dolaşıp nerden geldiğimi hatırlamaya çalışıyordum fakat bir türlü bulamıyordum bu kapkaranlık ormanda tek başıma nasıl kaybolmuştum bilmiyordum doğrusu fakat şuanda tek bildiğim aç hayvanların bir kurbanı olduğuma emin olmamdı.ormanın içinden bir çıtırtı sesi duyunca baya bir korkmaya başlamıştım bu kapkaranlık ıssız ormanda kimlere yada neye yem olacağımı bilemiyordum fakat canımı kurtarmak için koskoca ormanda daha da karanlığa doğru koşmaya başlamıştım ne diye ondan kaçmıştım da şuanda hayatımı riske atmıştım bilmiyordum fakat çok yakınımda bir çıtırtı sesi duymamla bir süreliğine durup arkama bakmıştım arkama bakmamla hemen önümü dönüp tekrar hızlanıp koşmaya başlamıştım çünkü arkamda gördüğüm şey bir kurttu tabi böyle bir ormanda kurdun ne diye burada olduğunu bilmiyordum fakat eğer koşmazsam canımdan olacağımı biliyordum bu yüzdende sanki yarınlar hiç yokmuşçasına koşuyordum tam ilerlerken karşıma bir yol ayrımı çıkınca hangi yolu seçeceğimi bilemez haldeydim fakat hızlıca yol ayrımında sağ olan tarafa koşmaya başladığımda durmuştum çünkü kapana kısılmıştım kaçacak bir yerim kalmamıştı korkuyla önüme döndüğümde birinin benim kolumdan tutup karanlığa çekmesiyle neye uğradıma şaşırmıştım fakat beni karanlığa çeken kişi gene oydu aras'tı tam ağzımı açmış birşey söyleyecekken eliyle ağzımı kapatması bir olmuştu konuşamamıştım sadece onun gözlerine korkuyla bakıyordum hiç bakamamışım gibi fakat o hiç beklemediğim birşey yapıp beni sırtına alınca şaşkınlığımı koruyamamıştım çünkü onun beni asla sırtına almayacağını biliyordum fakat sanki bu gün biraz daha farklıydı diğer günlerden.arasın beni sırtına almasıyla hemen geri okula koşmuştu okula bir şekilde vardığımızda ise beni sırtından indirmişti bende o anki utancımla onun yüzüne bakmadan hızlıca merdivenleri çıkıp kendi odama geçmiştim gerçekten belkide bir kaç dakika olanlar yüzünden kafamı yastığıma gömmüştüm az önce olanları unutmak için sanırım herşeyimi verebilirdim.

maybe l had understood this by now.his gaze had dragged me into the hell of burning.it was as if l would never be able to get out of this hell.it was as if l was imprisoned in his hell.

(aras'tan)

onun neden bir anda kaçtığını anlayamamıştım fakat şunu anlamıştım ki o benden korkuyordu neden korktuğunu bilmiyordum fakat ilk defa onun gözlerinde bana karşı olan korkusunu görmüştüm belkide yanlış anlamışımdır diye düşünmüştüm fakat düşündüklerim tamamen doğruydular o benden korkuyordu yüzüme kötü bir sırıtış eklemiştim onun bana olan korkusunu ona karşı kullanacaktım onun zayıflığı bendim sonuçta ve bunu çok iyi bir şekildede kullanacaktım sadece bu gecelik onu rahat bırakacaktım fakat yarın için pekte onun için iyi olacağını sanmıyordum çünkü onu yarın korktuğu ikinci şeyi daha ona karşı kullanacaktım onu yarın lunaparka götürecektim aslında amacım onunla salak bir romantiklik yaşamak için değildi bu yapacağım tamamen ona hayatını zehir edecek birşey yapmak istiyordum onun bütün korkularını aklındaki düşünceleri okuyarak öğrenmiştim zaten birinci korkusu bendim ikinci korkusu yükseklikti üçüncü korkusu ise bir erkeğin ona dokunmasıydı ve onun belkide hayatını tek travmalarla dolduracak şey buydu onun hayatını öyle bir karartacaktım ki ona ışık tutmam için bana yalvarmak zorunda kalacaktı onuda o salak hayatınıda onunla birlikte cehennemde yakacaktım.

fire would burn people,and hell would burn the person it burned with,but the main thing was that hell would not burn with just one person,hell would burn with the person who was going to burn bringing a sacrifice to him,they would burn in this darkness with this fire that covered their hearts forever,no screams would be heard,they would turn into ashes in pain with the silence of death.

Loading...
0%