@defne_yazar
|
Güneşin gözlerime gelmesiyle gözlerimi açtım hala hastane yatağına benzeyen bir yatakta yatıyordum kollarımda hala zincirler vardı nasıl bir okuldu burası akıl hastanesine benzeyen bir okulmu olurdu yatakta biraz doğruldum birkaç dakika sonra kapı açıldı kapıdan kırklı yaşlarında gibi gözüken bir kadın girdi elinde bir tepsi vardı gördüğüm kadarıyla bana yemek getirmişti yemeği yatağın masasına koyduktan sonra hiçbir şey demeden çıkıp gitmişti pek umursamamıştım onu koyduğu yemeye baktığımda yumurta salatalık domates süt ekmek ve peynir getirmişti biraz çekinsemde tepside ki yemekleri yemek istemiyordum burası okulum olduğu için değildi sadece tırsmıştım burdan iyice dinlendiğimden emin olduktan sonra yatağın ucunda duran kırmızı üstünde müdürü çağır yazan düğmeye basmıştım buradan hemen çıkmak istiyordum ömrümde bu kadar zincirlendiğimi hatırlamıyordum hatta hayatımda hiç zincilenmemiştim öyle desem daha mantıklı olurdu hayatımda sadece ruhuma zincir vurulmuştu benim fiziksel hiç zincir vurulmamıştı bana bir dakika sonra odaya müdüre hanım geldi hiç laf etmeden serumları çıkarmaya yardım etti beni alacaktı ki ben giderim dedim bana odamı göstermişti sonrada hiçbir şey söylemeden gitti yeni odama girdiğimde aman ALLAH'ım dedim oda çok büyük değildi ama ferah bir kokusu vardı kapıdan girdiğimizde aynı otellerde ki gibi bir yatak karşılıyordu sonrada bir odada tuvalet vardı çok büyük bir tuvaletti yatağa göre yatağın yanında bir tane kıyafet dolabı vardı diğer yanında küçük bir içeçek dolabı vardı ve tabikide yatağın üstünde ki valizim kim nasıl getirmişti benim valizimi anlamıyorum ne kadar garip bir yerdeydim hiç tanımadığım insanlarla aynı garip okulda okuyacaktım garipti yatağın üzerinde duran valizimin fermuarını açtım daha sonra içinde duran kıyafetlerimi alıp dolaba dizmeye başladım kıyafetlerimi dizmem yaklaşık yarım saat almıştı her şeyimi yerleştirdikten sonra biraz telefonuma bakmaya karar vermiştim kadın 1saat 25 dakika 35 saniye önce bana sen benim kuklamsın demişti ama elindeki kağıda bakınca burası yeni okulun demişti kafam karman çormandı ne kadının kurduğu cümlelerden birşey anlamıştım nede buraya yazılmam hakkında annem neden beni böyle bir yere yazdırmıştı anlamak zordu Birkaç dakika sonra sınıfımı bulmak için aşağı kata inmiştim ben dokuzuncu sınıfa daha yeni geçmiştim annemler beni okula geç yazdırmışlardı bu yüzden biraz yaş olarak büyüktüm ama bu hiçbir şeyi değiştirmezdi Sınıfımı bulduğumda 9/A sınıfındaydım bunu aklımda tutmalıydım yoksa unutabilirdim sınıfın içine girdiğimde bir sürü erkek vardı ve hepside ALLAH affetsin çok yakışıklıydılar hepsinin ayrı bir havası vardı sınıftaki kızların çoğu bana dikdik bakmaya başlayınca utançla başımı yere eğdim böyle konularda çok utangaçtım sınıfta boş bir yer aramaya başladım tek bulduğum yer sarı saçlı mavi gözlü inanılmaz yakışıklı çocuğun yanıydı utana sıkıla o çocuğun yanına oturdum ders ne çok merak ediyordum birkaç dakika sonra sınıfa hoca girdi ama hoca yirmi ila yirmi beş yaşında gibi duruyordu şaşkınlığımı gizleyemiyor duman çünkü hoca hem genç hemde baya yakışıklı duruyordu hocadan anladığım kadarıyla ders matematik'ti en sevmediğim ve en sıkıldığım derslerden biriydi matematik Matematik dersini bir şekilde atlattığımızda çok yorulmuştum hep hocanın anlattığı köklü sayıları işlemekten sıkılmıştım baya yorulduğum için sınıftan çıkıp odama çıkmaya karar verdim odama tam çıkacakken yanıma sarı saçlı kahverengi gözlü çok tatlı gözüken bir kız geldi kız utana sıkıla seninle arkadaş olalım mı yeni kız demişti onu kırmak istemediğim için olur demiştim benim için pek sorun olmayacaktı sanırım onunla arkadaş olmak Odama girdiğimde kendimi direk yatağıma atmıştım burada kızdan çok erkek öğrenciler vardı acayipti genelde türkiye gibi bir ülkede erkek öğrenciden çok kız öğrenci olurdu yani ben öyle biliyordum yaklaşık dört saat kadar uyumuştum odamın kapısının çalınması ile yataktan fırlamıştım resmen odamın kapısını açtıktan sonra gene o kızı gördüm çok neşeliydi bense yorgundum her zamanki gibi selam selam şeyy akşam arkadaşlarımla okulun spor salonuna ineceğiz sende gelmek istermisin güneş tamam olur aslında teşekkürler birde adımı nereden biliyorsun aslında adın sınıfın kapısında yazıyordu oradan biliyorum he peki tamam o zaman tamam akşam spor salonunda buluşuruz o zaman tamam buluşuruz he birde şey birazdan spor dersimiz var hemen hazırlansan iyi edersin hoca biraz serttirde sonra kızar benden söylemesi tamam hazırlanıp inerim tamam o zaman aşağıda görüşürüz görüşürüz kız gittikten sonra giyinme dolabını açtım oradan sportif birşeyler seçtikten sonra dolabın kapağını kapattım daha sonra kıyafetleri giydim saçımıda at kuyruğu topladıktan sonra hazırdım bir tek spor ayakkabılarımı giymek kalmıştı onlarıda giydikten sonra kapıyı kilitleyip aşağıya indim spor salonunu bulduktan sonra spor salonundan içeriye girdim basketbol oynayan erkekler vardı bu gün onunla oturduğum erkekte oradaydı çok utanmıştım yanaklarımın yandığını hissetmeye başlamıştım Onları mı izliyorsun ne aptalca kim bir erkek için utanır ki ne aa-şey sen miydin şey adını sormayı unuttum ama aaa-sorun değil ben deniz bende güneş denizle tanışma fastımız bittiğinde ikimizde spor salonunun bir köşesine geçtik ne oynayacağımıza karar bile verememiştik ben en sonunda basketbol oynamak istemiştim çok klasik değilmi basketbl topu kalmamıştı herkes basketbol oynadığı için bende erkeklerle oynamayı önermiştim denize ne diyeceğinizi biliyorum bu kız daha kulun ilk günü aşık oldu diyorsunuz hayır lmadım aslında aşık falan ben aşkı aldatmadan ihanetten üçüncü kişilerden başka birşeyle tanımlayamadım aşkı aşk en saf olanı olması gerekirken en kötü dolu en acı verici olanıydı malesef ki bir şekilde erkeklerin arasında basketbol oynamayı kabul ettirmiştik onlara daha sonra erkeklerin ne kadar hızlı oynadıklarını fark ettim bu hile olmalıydı bu kadar hızlı olmaları imkansızdı yani normal bir insanın hızında değillerdi ne içip ne yiyorlardı da hepsi bu kadar deve gibiydi adamların hepsinin boyu 1.90 dı benim boyumsa 1.58 di şaka gibiydi bende hızlı oynamaya çalışmıştım ama olmuyordu daha sonra onlardan biri takım oluşturalım dedi benim takımım ayrı adını daha yeni öğrendiğim çocuğun adı ateşti çok yakıcı bir ismi vardı kabul etmeliyim benim ismimle çok uyumluydu bir diğer kumral ela gözlü kas yığını aşırı yakışıklı çcuğun adı'da ege'ydi ateş: siyah saçlı kahverengi gözlüydü onunda baya kaslı olduğunu söylememe gerek yok sanırım aras : sarı saçlı bal rengi gözlü diğer erkeklerle yarışır kasları vardı ve gene diğerleriyle yarışır bir yakışıklılığı vardı na bakmaktan alamıyordu insan gözlerini baya tehlikeli bakan bir suratı vardı onunda farkı buydu sanırım yada farkı yoktu mu demeliyim güney:yeşil gözlü kumral, saçlı diğerleri gibi dağınık saçlıydı buda baya kaslıydı korkunç bir havası vardı ben resmen bir insanı öldürecek kadar tehlikeliyim diyordu adeta onları bir süre daha süzdükten sonra denizin takımları oluşturduk gel demesiyle onların yanına gittim yanlarında mert diye bir çocukta vardı buda baya kaslıydı ama diğerlerinden farkı diğerleri somurturken mert gülümsüyordu sanırım en seveceni mert birde denizdi takımlar hazırdı benim takımımda deniz ALLAH'IN cezası gıcık güney ve mert vardı mert'e kanım ısınmıştı biraz ama genede onada çok güvenemiyordum erkeklerden korkan bir yapım vardı ve erkeklerin bana dokunması mı sonumu getirirdi karşı takımda en pis sırıtanlar vardı sizi böcek gibi ezicez diyordu adeta bakışları ama pekte umrumda değildi ateşin takımında aras ve egede vardı birde bakışlarından aşırı korktuğum kas yığını adını az önce öğrendiğim merih adında gıcık tipli yakışıklılığıyla bana garip bakan nir çocuk vardı spor salonundaki bütün erkeklerin boyu 1.90 dı bir şekilde maça başladığımızda ben daha ne olduğunu bile anlamadan top elime geldi ve elimden aynı hızda alınması bir oldu büyük bir şokla dnmuştum resmen çünkü ben daha az önce topla potaya giderken elimden bu kadar hızlı alan kimdi ve daha doğrusu alan kişi görünmüyordu beş dakika sonra alanın ateş olduğunu anladım ondan bir şekilde topu aldığımda beni sıkıştırmışlardı denize atsam atamazdım mert boştu ve etrafında kimse olmadığı içinde zor bir şekilde topu mert'e yollamayı başarmıştım mert hemen topu aşırı hızlı bir şekilde potaya atmıştı maçta bir onlar sayı atıyordu birde biz sayı 9-9 olunca ateş benimle bir iddaya girmek istediğini söylemişti iddası baya korkunçtu benim için çünkü kaybeden kazanının her bir isteğine hayır demeden yapmak zorundaydı ve eğer hayır dersede ceza iki katına çıkacaktı öylece rtada kalmıştım ama erkeklerin kendi aralarında konuştukları diyologlar dikkatimi çekmişti çünkü nrmal konuşmalar değildi bunlar onların insan olmadığına inanmaya başlamıştım
oğlum nasıl görünmez olup aldım topu ondan gördünüzmü he valla gördük yazık sana ateş küçük bir insandan top çalıyorsun yazık ağlamasın birde yok canım ağlasa maç sırasında ağlardı hahahahah çok kimiksiniz ya met oğlum sen niye bu kadar ciddisin oğlum bir insanı yendik işte yanımızda bir insan olduğu için tedirgin olmayayım sakın ney!!?? içimdeki korku ikiye katlanmıştı gözlerim dolmuştu nefes alamamaya başlamıştım titremeye terlemeye başlamıştım ellerim titriyordu yüzümün bem beyaz olduğuna yemin edebilirdim boynum yanmaya başlamıştı bana neler oluyordu normalde korktuğumda asla titremezdim spor salonundan hiçbirşey çaktırmadan ara ara arkamı kontrol ediyordum hızlı hızlı odama geldim titreyen ellerimle kapıyı açtığımda onu görmeyi beklemiyordum aras kırmızıya dönen gözleriyle tam karşımda duruyordu nefesim gittikçe daralmaya başlamıştı elimi boğazıma koymamak için baya bir çaba sarf etmiştim titrememek için ellerimi arkama koymuştum benim peşimden gelmesin diyede odanın tuvaletine girip kapıyı kilitlemiştim korku tüm bedenime zehir gibi yayılırken tek yaptığım tuvaletin aynasına bakmaktı aynadan baya kıpkırmızı olduğum aşikardı kıpkırmızıydım boynum acayip bir şekilde sanki biri boğmuş gibi kıpkırmızıydı kapının arkasına geçtim kapının arkasında yavaşça bedenimin kaymasına izin verdim beynimde korkunç korkunç düşünceler oluşuyordu birinci düşüncem bu okuldakilerin bir insan değilde vampir olduğu yönündeydi ikinci düşüncemse ben deliriyordum sanırım elim kalbimdeydi kalbim çarpıyordu ne kadar burada durdum bilmiyorum ama sanırım arasın yanına birde deniz gelmişti çünkü onun sesini duymuştum benim nerede ve iyimi olduğum hakkında arası sıkıştırıyordu daha sonra tuvaletin kapısının tıklatılmasıyla efendim demiştim kapıyı tıklatan denizdi güneş iyimisin bir anda sen gidince çok korktum iyisin öyle değilmi evet iyiyim sadece tuvaletim geldi o kadar emin misin neye emin miyim diye yani iyi olduğuna evet iyiyim sağol biliyorum yalan söylemem çok aptalcaydı ama söylemek zorundaydım kıza nasıl bana garip birşeyler oluyor diyebilirdim ki sonuçta kapının sert bir şekilde vurulmasıyla pardon abanılmasıyla korkum üç katına çıkmıştı artık bedenimi kontrol edemiyordum bendenim benden kopmuş bir şekilde çalışıyordu sanki kapı aniden kırılınca korkum beş katına çıkmıştı yanıyordum cayır cayır terliyordum su gibi ellerim istemsiz titriyordu ayaklarım titriyordu aynı ellerim gibi dişlerim takırdıyordu bayılıcaktım artık bunun onuncu seviyesi falan yoktu herşey altıncı seviyede biterdi banyoya giren kişi aras'tı kıpkırmızı gözleriyle baya kızgın görünüyordu Yoksa bana mı öyle gelmişti anlam verememiştim açıkçası Sadece gözleri kıpkırmızıydı kaşları çatıktı birşeyi anlamaya çalışıyor gibiydi aklımdan tek geçen şey ise korkumun dışa yansıyıp başkalarına karşı güçsüz görünmek istemiyordum aras karşımda durmuş terden saçları anlına yapışmıştı kaşları gittikçe daha da çatılmaya başlamıştı birşeyi anlamayamı çalışıyordu yoksa idrak etmeyemi çalışıyordu anlam verememiştim Bana gittikçe daha da yaklaşmaya başlamıştı korkumun altıncı seviyeye çıkmaya yakın olduğunun farkındaydım ama elimden geleni yapamıyordum adam üstüme daha da yaklaşıyordu en sonunda lavabonun orada sıkıştırmıştı arkamdan bir bir yerleştirdiğini bakım malzemelerim düşüyordu gözlerime derinden bakacak kadar yaklaşmıştı nefes seslerini duyabiliyorum aramızda çok az mesafe vardı kırmızı gözleri dahada koyu kırmızı olmuştu dişleri uzamıştı bekle dişleri mi uzamıştı demiştim ben yani bildiğim kadarıyla bir insanın dişleri uzayamazdı Dişleri baya uzamıştı gözleri dahada açılmıştı sadece boynuma yaklaşmıştı ve tam ısıracağı sırada deniz odaya girmiş ve arası duvara fırlatmıştı fırlatmıştı diyorum çünkü çocuk gerçekten banyodan giriş kapısına fırlatmıştı ağzım hem şaşkınlıkla açılmış hemde korkuyordum nasıl tepki vermeliydim ki duygularım karman çorman olmuştu nasıl bir tepki vermeliydim anlamıyordum Korkuyla titreyen ellerimle banyodan çıkmış ve dış kapıya yönelmiştim tam o sırada arkamdan biri gelmişti bu ateşti ateş alnıma elini koymuştu ve tam o sırada etrafım dönmeye başlamıştı yer ayaklarımın altından kayıyordu ve daha sonrası zifiri karanlığa gömülmüştü.
hayatımın her bir köşesine sığdırmıştım bir kalp ama o kalp canımı yakmıştı acımıştı canım yaşayacak bir nedenim kalmamıştı benim için hayat kalbi her yere sığdırmak değildi kalbimi nereye sığdırmaya çalışsam o yer kalbimi çatlatıyordu parçalanmıştı benim için kalpler temiz ve cam bir kavanozda olmayı hak ediyordu soğuk bir kalbim vardı kalbimi buz gibi yapanlarda onlardı.
|
0% |