@defne_yazar
|
koşuyordum bir hiçliye doğru karanlığa aydınlık çok parlaktı benim için karanlık ise daha sönüktü ormanda kaybolmuştum nereye gideceğimi şaşırmıştım en sonunda da bir ağaca çıkmıştım ağacın en yüksek olan kalın bir dalına oturmuştum gzlerim doluyordu ama ağlayamıyordum çünkü ben buydum ben zavallıydım işte daha ne beklersiniz benden ben salaktım hayvandım belkide acımazdı bu dünya bana hemde asla acımıyordu bana. oradan inecekmisin yoksa ben mi gelip indireyim seni git ALLAHIN cezası budala pislik köpek suratlı maymun salak mal öküz hayal gücün çok gelişmiş birde ben köpek değilim vampirim ikisi aynı şey değil öküz ve salakta değilim burada salak ve mal olan biri varsa oda sensin yo aynı şey ikiside ısırıyor ayy yeter seninle daha fazla uğraşamayacağım arasın yanıma geldiğinde başka bir dala geçeceğim sırada bastığım dal kırılmıştı ölmüşmüydüm bilmiyordum ama sanki uçuyormuş gibi hissediyordum artık gözlerini açacakmısın düşmedin merak etme ama eğer şu gözlerini açmassan ve bana kafa tutarsan ciddi ciddi seni bırakırım kaç kemiğin kırılır bilmem artık tamam tamam beni bırakma yeter ki arasın gözleri şaşkınlıkla açılmıştı dalmıştı sanki birşeyi mi hatırlamıştı yoksa benim söylediğim şey ona birşeyden dolayı tanıdık mı gelmişti anlam verememiştim beni bırakma derken??!! yani beni bırakırsan düşeceğim ya ondan bırakma diyorum he o anlamda bende şey zannettim neyse aras beni ağaca geri cekince bir rahatlama gelmişti içime genelde asla bir erkeğin bana dokunması beni çok rahatsız ederdi ama ilk defa sadece gerici gelmişti bana acayipti bu günü unutmayı dilemiştim bu gün asla var olmamıştı ve aslada olmamalıydı da bu günlük okula geri dönemeyiz o yüzden bizim eve gideceğiz ve sende geleceksin yoksa burada kalırsın vallah umrumdada olmazsın gelmeyeceğim ben burada durucam sizinle o eve gelmem ben son kez söylüyorum gelmiyormusun gelmiyorum sizinle asla gelmem peki burada kal o zaman vahşi hayvanlar yesin seni yesin banane peki baybay o zaman baybay sonunda gitmişti hava da baya baya soğuyordu buz gibiydi üşümüştüm ama ben zaten hep soğuk bir insandım bunada alışırdım hep alıştığım şeylerden biriydi soğuk (gece saat 02:12) soğuktan donmuştum ısınmak için kendimi sarmıştım öylece uyumaya çalışıyordum kafamı ağaca yaslamış uyumaya çalışan soğuktan donmuş bir beden içinde acınasıydı kimse acımazdı ona çünkü o saf temizlikte bir kalbe sahipti asla kimseye kin tutmamıştı bu zamana kadar kötü olmadığı için çok kırılmıştı kalbi kalbini buzla kaplamıştı bir daha kırılmaması için. (erkeklerden) oğlum ne demek gelmek istemedi onu ormanda bu soğukta tek başına mı bıraktın evet ne olmuş ki vahşi hayvanlar onu yiyecek değil ya lan oğlum aras orası orman orman hava soğuk kız üstüne hırka mırka birşey almadı hasta falan olucak yav hem bu gece ay tutulması var ve diğer vampirler avlanmak için bu gün ormana gidecekler kızı kendi ellerinle ölüme atmak gerçekten acınası değil mi nasıl yani bu gün ay tutulması mı var evet ve birsürü vampirin avlanmak için gittiği tek yerde orman iyi peki giderim bizde seninle geleceğiz onu tek başına bulamazsın peki tamam gelin (güneşten) hava giderek soğuyordu yağmur yağmaya da başlamıştı işte şimdi tam olarak mezarımın burası olduğunu anlamıştım kaderimde donarak ölmek varmış ne yazık oturduğum yerden kalktım beni zaten kimse de umursamazdı ormanda daha da derinliğe yürümeye başladım yağmurda kıyafetlerim saçlarım sırılsıklam olmuştu kesin hasta olacaktım (erkeklerden) oğlum nerde lan kız bilmiyorum en son bu ağaca bırakmıştım onu oğlum lan bu kız fare mi nereye gidecek beyler bence oraya gitti ateş saçmalama orada birsürü vampir var oraya asla gitmez bence gider bende burada donsaydım oraya giderdim mantıklı konuştu bencede oraya gitmiş olabilir evet peki o zaman oraya mı gideceğiz gene kavga dövüş kendime geleceğim vallah ya doğru neyse oraya gidelim madem (güneşten) yağmur gittikçe daha da şiddetleniyordu sağanak yağış deniyordu sanırım bazı şeyleri çabuk unuturdum ben çardak gibi bir yer gördüğümde direk oraya gitmiştim ama bir çift kolun benim ağzıma ellerini kapatmasıyla olduğum yerde kalmıştım bağırmaya çalışsamda olmuyordu her zaman ne gelirse benim başıma geliyordu bırak beni hayır sen kendi ellerinle geldin bende esir aldım seni aman ne güzel ya bırak diye bağırışlarım boğuk boğuk çıkmaya başlamıştı nefes alamıyordum başım dönüyordu berbattı bu şey berbattı beni bayıltmak zor değildi ölümle yaşam arası mücadelemdi bu benim ben zaten yaşarken ölmüştüm yaşayarak ölü bir insandım cehennem bile daha güzel geliyordu bu hayattan belkide cehennemle dünya nın tek ayıran fark dünyada yanmıyorduk ama cehennemde yanıyorduk işte asıl fark buydu bağırışlarım boşunaydı bırakmayacaktı beni farkındaydım ama boşta kalan ellerimle onun ellerini çekmeye çalışıyordum ama olmuyordu fazla güçlüydü asla ellerini çekemiyordum hayat bu kadar kısaydı işte bir ölüme ne kadar da yakın bir insandım ben yalnız yaşayıp yalnız yok olacaktım ben bu dünyadan bende yalnızlığa mahkum bir insandım işte ne seven vardı beni nede bir sayan vardı beni ben acılarla büyümüştüm acı çeke çeke büyümüştüm ben ağzımı tutan eller gevşememişti tam tersine sıklaşmıştı sanki beni nefessiz bırakarak öldürmek istiyormuş gibiydi ve belkide başarıyordu da belkide ölüyordum ve bu hiçte umrumda değildi ölmek bana bir hediyeymiş gibi gelirdi ben zaten yaşayan bir ölüydüm. (ege'den) o zavallıydı bunun farkındaydım belkide bizim grubun en düşüncelisi ve en sıcak kanlısı ben olabilirdim ama belkide o zavallı kıza karşı en sertti yada en huysuzu ben olabilirdim zavallıydı o kadar yalnızdı ki deniz onunla arkadaş olmadan önce onu ilk ben görmüştüm evet onun boynuna o şırıngayı ben geçirmiştim ama bunu yapmakta zorundaydım sonuçta bu okulda eğer mü direnin isteklerini yapmazsak ceza yiyorduk ve bende bu cezaya mahrum bırakılanlardandım o zavallı kız bu okula neden ve niçin gelmişti bilmiyordum ama onun kişisel dosyasına bakınca bizden daha saf daha acı dolu bir hayatının olduğunu öğrenmiştim üzücüydü ama o kızı diğer vampirlere yem olmasına da izin veremezdik müdiremiz o kız ölümlü olduğu için onu korumamız konusunda bizi uyarmıştı ama onu korumak pekte kolay değildi ne yazık ki. sizce nerede olabilir bu küçük böcek valla ben bilemiyorum ama kokusunu aldığım kadarıyla bu tarafta pekala o zaman o tarafa bakalım pekala ben hızlı bir şekilde giderim bizide bekle aras tamam beklerim tabi yetişir deniz bana hey burada yarış yapmıyoruz böceği arıyoruz baya bi yağmurda yağıyor zaten peki tamam sende amma şikayetçi çıktın be ege ben sadece iyilik olsun diye söylüyorum çekinmesen ona aşık olduğumu falanda ima edeceksin doğru aklımı mı okudun sen yine genel olarak evet diyebilirim seni şeytan sensin o beyler işimize odaklanalım (hepsi aynı anda tamam derler) (güneşten) eller daha da sıkılaşınca sinirlerim gerilmişti ve sonunda da daha fazla dayanamayıp adamın karnına ayağımı geçirmiştim adam deve gibi yere yığılınca arkama bakmadan kaçmaya başladım her zaman yaptığım birşeydi zaten kaçmak korku tüm bedenimi sarmıştı titriyordum yağan yağmurda sırılsıklam olmuş bir kedi yavrusu gibi gözüktüğüme yemin edebilirdim hasta olucaktım ve beni kimse bulmayacaktı bulamayacaktı beni hiçbir zaman bu dipsiz karanlıktan kurtaran olmamıştı çünkü ben böyleydim karşıma o az önce karnına tekme attığım adam çıkınca baya yakışıklı ve kaslı olduğunu fark ettim saçları alnına yapışmıştı aslında alnına saçlarının yapışması onu daha yakışıklı yapıyordu bir anda önüme çıkınca tırsmıştım ama sanki birşey hareket etmemi engelliyor gibiydi çünkü hareket edemiyordum hadi ama kahretsin bu adam çok pis sırıtıyordu bedenim resmen kaç yada savaş diyordu ama hareket edemediğim için kaçamıyordum da adam bir adım yaklaşmıştı bir adım daha ve bir adım daha yüzünü karanlıktan dolayı tam seçemiyorum ama biraz daha bana yaklaşınca yüzünü seçmiştim ben onun gözünün içine o benim gözümün içine bakıyordu tatlı bir suratı vardı arkadaşım olsaydı ilk yapacağım şey onun yanaklarını mıncırmak olurdu bir insan bu kadar tatlı olmayı nasıl başarıyordu yani tatlı bir şuraya sahip olmayı nasıl başarıyorlardı anlamıyordum ben onun yüzüne bakakalmışken ellerini şıklatmasıyla kafamı ona çevirdim ne o yüzüme hayran hayran bakıyorsun bakamazmıyım suç mu bakmak evet suç seni her an kanını emebilecek bir vampire kafa tutmaya kalkma sonra ölmüş olursun benden söylemesi tabi zaten her türlü kanını içeçek olmam ne yazık değil mi ne kanı neyin kanı sen nesin be Kurtadam falanmısın sen nesin Allah'ın cezası bence Allah o cezayı sana vermiş çoktan da neyse sende amma bir kıza kafa tutan kurtadam kılıklı garip varlıksın birincisi ben kurtadam falan değilim ikincisi kurtadamlar kan içmezler insan eti yerler ve üçüncüsüde ben bir vampirin bende ariana grande'yim dalga geçme valla sana en acı ölümü ben yaşatırım ona göre zaten yaşayarak acı çeken birine ölürken acı çektiremezsin onu ölümle tehdit edemiyorsun çünkü ona öldürerek anca ona bir iyilik yapmış oluyorsun haberin olsun sendede amma çene varmış ya (erkeklerden) ormanın içinde bazı konuşmalar duyuyorum ve şansa bakın ki beyler bu bizim böceğin sesi ve yanındada birisi daha var ve yanındaki batuhan onunla birşeyler konuşuyorlar ve acele etmezsek biz gidene kadar kız ölmüş olacak. ege haklı biraz hızlı olmalıyız. biz zaten insanlardan kat kat daha hızlıyız daha ne kadar hızlı olacağız ki. doğru .
(güneşten)
bana öylece bakıyordu sanki yüz hatlarıma hayranlık duyuyordu öyle bakıyordu ki insan sanki aşık oldu sanardı ama bu iğrenç kurtadam kılıklılar aşk ne demek onu bile bildiklerini sanmıyordum tabi bende aşk neydi onu bilmiyordum aşk sevmek miydi yoksa çorap değiştirir gibi sevgili değiştirmek miydi aşk çok karışık biliyorum çünkü bende aşkı hiç tatmamıştım benimde asla sevdiğim biri olmamıştı gözlerime bakan adam şimdide gözlerini boynuma dikmişti ve aniden kırmızılaşan gözleri ve aniden uzayan dişleri ile korkmaya başlamıştım ama kıpırdayamamak çok daha ayrı birşeydi benim için sanki benim için zaman durmuştu dişlerini boynuma geçirdiği an atabildiğim kadar çığlık atmıştım ses tellerim bağırmaktan acımaya başlamıştı sesimi ne duyan vardı nede bir yardıma koşan işte ben bu kadar değersizdim beni kimse sevmiyordu hayatımda sevilmemek ne demek çok iyi öğrenmiştim ben hayatım boyunca bu hayatta kimse tutmamıştı benim ellerimden hep yalnız yürümüştüm ben bu yollarda şimdide yalnız ölüyordum belkide ölmüyordum bilmiyordum ama ölüme yakın hissediyordum dişlerini boynumdan çekmemişti biri yüzünden boynumdan çekilmişti, birileri çekmişti bende yere çökmüştüm halim yoktu bulanık görüyordum etrafı ellerimi az önce boynumu ısıran hayvanın ısırdığı yere koymuştum ellerim su gibi kana bulanmıştı korkuyordum titriyordum titremem korkumdan değildi yağmur yağıyordu ve ben sırılsıklamdım donmuştum sadece boynuma ellerimle baskı yapıyordum ama bu daha fazla kan akmasına neden oluyordu ellerim kan olmuştu ağlamak bile zayıf kalmıştı benim için bütün korkular yeniden yaşanıyormuş gibiydi karşımdaki vampire şiddet uygulanması benişm canımı yakıyordu şiddete her zaman kapalı bir insandım belkide bu çok aptalcaydı belkide çok iğrençti ama önemli değildi sonuçta benim gururumda öz saygımda kimsenin umrunda değildi zaten ben ölsem herkes mutlu olurdu belkide ben yaşadığım sürece insanlara zarar veriyordum herkese aileme bile zarardım ben bu hayattaki en büyük ağırızaydım ben sadece olan biteni izler olmuştum ben ben bu dünyadaki en büyük fazlalıktım belkide yaşamak benim neyimeydi ki sadece belkide kan kaybettiğim için şoka girmiştim belkide önümde bir tekme tokat kavga burada da kan kaybından ölmek ne kadar tanıdık duygulardı ama keşke hayattımdaki her yaşadığım anıyı silebilseydim böylece hayatta hiçbirşeyden habersiz yaşayıp giderdim sonuçta dünyadan habersiz olmak demek mutluluk demekti bende asla mutluluğu yaşamamıştım kimse bana bir peluş ayıcık almamıştı belkide bu gne kadar belkide ne kadar barbie bebek istediğim zamanlarda ailemin asla almadığı beni arkamdan bıçakladıkları günler yüzünden ben bu haldeyimdir belkide kim bilir değil mi belkide ölsem en çok ailem sevinirdi bu hayatta kimse benim için canından vazgeçmezdi yetersizdim değersizdim ölmek tek kurtuluşumdu bu hayatta ama asla da olmayacağını biliyordum aptaldım bana dedikleri gibi bir böcek gibi eziktim ezilmiştim belkide hayatta veda etmek için asla geç değildir umarım beni burada ölümle burun buruna bırakırlardı böylece herkesten kurtulmuş olurdum hayat hiçbir zaman bana gülmememişti ki ben ona güleyim. aşka asla inanmayan bir kalp vardı aşka kalbini kapatmıştı inanmamıştı kimseye kimseye güvenmemişti bu zamana kadar hep arkasından bıçaklamışlardı onu ona hep göz dağı vermişlerdi bıkmıştı bu hayattan çok bunalmıştı yaşamaktan ölmek onun için kurtuluştu asla ölmeyeceğini bildiği halde hep ölümü düşlüyordu hep ölmek istiyordu ama onun hayatı daha da karanlığın içine giriyordu sanki gri'den siyaha geçiyormuş gibiydi.
(yazarın ağzından) ölüyordu yavaş yavaş hiç kimse onun ölmesini umursamıyordu ölsün bannane diyorlardı ama o acı çeke çeke gidiyordu bu hayattan bu hayattan tek bir dileği vardı oda yaşadığı sürece onu birinin sevmesini istemişti ama herkes ondan nefret etmişti hiç arkadaşı olmamıştı deniz dışında oda son ölüm anınında yanında olmamıştı ona acı çekmeyeceksin dememişti sahi acı neydi ki zaten kalıcı yaralar açardı sadece ve bu yaralarda asla kapanmazdı ve o yaraya tuz basıldığındada dahada derin olurdu yara herkes bilmezdi acıyı herkes yaşamazdı acıyı sadece yaşayanlar iyi bilirdi ve oda yaşanlardan biriydi çünkü o acının ta kendisiydi.
(güneşten) gözlerim tam kapanırken onu gördüm yüzünde sinirli bir ifade vardı bana mı kızmıştı yoksa o adama mı kızmıştı tam olarak bana dğru yaklaşıyordu sonrasını görmek için gözlerimi kapatmamaya çalıştım yere baktım kan gölü olmuştu ne zaman ölümü düşlemeyi bırakacaksın ney??!! diyorum ki ne zaman ölümü düşlemeyi bırakacaksın ben ölüm düşlemek derken neyi kastettin anlamadım sen zaten anlama da oğlum lan kan kaybından ölüyorum mis gibi sense beni lafa tutuyon bak sana musallat falan olurum ona göre ölmeyeceğin için boş konuşma bence tam birşey diyecekken havalandığımı hissetmemle utançtan yüzümün kıpkırmızı olduğuna emindim ne kadar utancımı saklamaya çalışsamda sanki bana yan gözle bakıyor gibi hissediyordum hadi ama kim kaslı bir erkeğin kucağında olsa benim gibi utanırdı öyle değil mi? hadi ama ölümü düşlemek kötü bişey miydi hepimiz zaten bir gün ölecektik ben sadece daha erken ölmek istiyordum bence bu suç olamazdı bulutların üstünde süzülmek ne kadarda güzel olurdu ama asla bu dünyada yaşamak istemezdim doğrusu ben zaten karanlığın en dibini yaşayandım bana hiç acıyan varmıydı beni hiç seven yada haklısınız yoktu aslada olmayacaktı bu adam beni nereye götürüyordu anlamıyordum hey indir beni sus azcık hayır susmayacağım hayır susacaksın susmayacağım işte aras kurtadamı kılıklı eğer biraz daha benim dalga geçersen bu senin için hiç iyi olmayacak ne yaparsın köpekçik benim kanımı mı emiceksin peki bunu sen istedin arasın beni yere bırakmasıyla ayağa kalktım neden bu kadar öfkeli olduğunu sorguluyordum ayağa kalkmamala yüzüme inen tokatla 1 metre ötemizdeki ağaca fırlamıştım tabi ağaçla öpüşmesek olmazdı değilmi oda olmuştu ağaçla baya baya öpüşmüştüm ağaçtan ayrıldığımda kafamda bir acı hissedince oraya dokundum ee benim kafam kanıyordu hemde ilk yardım yapılacak kadar umarım dikişlik bir durum yoktur ya inşallah kızmıştım ama bir o kadarda kırılmıştım tamam hakketmiş olabilirim ama bir erkekten asla şiddet görmemiştim daha önce tamam babamdan belki bir kaç defa şiddet görmüş olabilirdim ama helede bir vampirden yediğim tokat beni derinden yaralamıştı kalbimde bir yerlerde bir sızı oluşmuştu hayır mecazi anlamda söylemiyorum cidden bir sızı bir ağrı oluşmuştu sanki kalbim ağırıyordu nedenini bilmediğim bir şekilde bu sızı ansızın oluşmuştu ne kadar da yazıktı kendime acımıyordum kalbime acıyordum çok şey çekiyordu bir daha sakın benimle dalga geçmeye kalkma küçük böcek seni uyarıyorum hadi ama beni öylece bırakıp gidemezdi değilmi hasta oluyordum hiç dinmez bir yağmur vardı ve yaralıydımda bu kadarmı vicdansız olurdu bir insan belki insan değildi ama en azından oda insani duygulara sahipti belkide vicdan duygusunu sadece gstermeyi sevmiyrdu belkide aynı bana acımadığı gibi öylece yerde oturuyordum yanıma birinin gelmesiyle kafamı ona çevirmiştim ama bu ateşti hiçbirşey demeden beni kucakladığında soran gözlerle ona bakıyordum tabikide o bana cevap vermek yerine yürüyordu neden cevap vermiyordu ki çok saçma bir tane taksiye binince hala ateşin kucağında olduğuma inanamamıştım hadi ama beni oturtsa olmazmıydı ayaklarım sağlamdı yürüyebilirdim sonuçta hadi ama ateşin kucağı bu kadar rahatsız olamazdı hayatımda grdüğüm en rahatsız yerdi birde üstüne kafamı kaldıramıyordum çünkü taksinin tavanı biraz fazla dardı diyelim taksici amca bir bana birde ateşe bakınca sanırım bizi sevgili sanmıştı umarım öyle sanmamıştır ateşin yüzde doksan sevgilisi vardı bence yoksa bu kadar yakışıklı biriyle hangi kız sevgili olmak istemezdi ki taksici amca ateşin tarif ettiği yere geldiğinde hastaneye geldiğimizi daha yeni anlamıştım ateş beni acile bıraktığında direk oradan çıkmıştı hemşireler doktorlar geldiğinde yanıma tampon gazlı bez şeklinde birşeylerde getirmişlerdi kafama ve boynuma tampon yapıldıktan sonra gazlı bezle boynumu sarmışlardı kafama sadece bant yapıştırmışlardı daha sonrada serum asındaben serum takılmasından korktuğum için takmıyorlardı sadece bağırıyordum takmasınlar diye damar yolu açılmasından çok korkardım çünkü ben ateş benim attığım çığlıkla içeri dalınca bir bana birde doktorlara bakınca olayı anlaması beş dakika almıştı daha sonra benim kolumu tututnca dahada çığlık atmaya başlamıştım tamam o fazla sıkıyordu kolumu ama serum takmaları daha bir acı veriyordu serumu zar zor taktıklarında ateşe sinirli bir bakış atmıştım ama oysa bana bildiğiniz gülüyordu neden gülüyrdu ki şimdi bu adam acı çekmem hoşuna mı gidiyordu şakamıydı bu ya lütfen şaka olsun ya. acı çekmem hoşuna mı gidiyor evet beni sinir ediyor sen sinirlenince çok tatlı oluyorsun biliyorsun değilmi seni daha fazla kızdırmalıyız ney anlamadım boş versene sen bu adam şakamıydı ya gelmiş birde acı çekmemi komik bulmuştu bu vampirlerin hiçbirinde vicdan yoktu sanırım vicdansızlardı vicdansız köpeklerdi hepsi aynıydı erkeklerin hiçbirinde de mi vicdan olmazdı yoksa vicdanını kaybettmiş birer melek ruhlularmıydı ben onlar vampir diye vicdanları var sanmıştım bunca zamandır ama vicdansızlardı hepsi biraz bile vicdan yoktu onların içinde çünkü onların içinde direk saflık yoktu saf kötülük vardı onların için saf kötü bir ruh vardı onların içinde belkide hepsi böyleydi belkide sadece dünya bana acımak istemiyordu bilemezdim kimse bilemezdi sonuçta ben bilinmezliğin içinde kaybolmaya mahkum bir insandım dünya yansa bile asla su olamayacaktı çünkü su saflıktı ve saflık olmadığında ise yanmaya mahkum olurdu insan. aşkı herkes bulamazdı bende bulamayanlardandım. bazı gecelerin sabahı yoktur hep karanlıktır. ben ışıktan kaçardım hep ama ışığım beni terk edene kadar. geceyi seviyorum geceler olmasaydı yıldızları sayamazdım. hadi ama bu hastaneden bir çıkayım ben o ateş beye gününü gösterirdim beni bu acıyla beni bu korkuyla başbaşa bırakmıştı aynı kaderinde bana aynı şeyi yapması gibi beni herkes yalnızlığa mahkum etmişti zaten benim yalnızlığa mahkum olmama gibi bir durumum yoktu insan her zaman yalnızdı aynı benim gibi sevdiğin düşündüğümüz kişiler gerçektende bizi seviyorlarmıydı bunu hiçbir zaman sorgulamamıştım ama sizde sorgulamadınız öyle değilmi bence sorgulamaya başlamalısınız çünkü körlük bizi sevdiğine inandığımız kişilere güvendiğimiz için hep arkamızdan bıçaklanıyoruz işte ben sorgulamadım belkide bu güne kadar ama siz hayatınızdaki kişilerin sizi sevip sevmediğini sorgulamalısınız ki bu hayatta kör olmayın körlük sadece gözleri görmeyene denmezdi sevdiğine inanıp arkasından bıçaklananlar onların onu sevdiğine inandıkları için arkalarından bıçaklanmışlardı bu yüzden insan en kör canlıydı bu dünyada bu yüzden hep arkadaşı onu arkasından bıçaklıyordu çünkü ona güveniyordu ve güvenmeyi her insan hakketmezdi çünkü güvenmek demek melek ruhlu demekti meleğin içinde şeytan olmazdı ama melek maskeli şeytan olurdu ve bu yüzdende güvenmeyi herkes hakketmezdi sadece hakkedene hak ettiği şeyi vermek gerekirdi insanların gerçek yüzlerini görmek için onun karakterine bakmak lazımdı sonuçta anca böyle güvenmek özelliklede doğru insana güvenmek en önemli şeydi ve güven duygusunu doğru kişiye güvenerek asla arkamızdan bıçaklanmazdık. Hayat götüydü acımasızdı öldürücüydü öldürene kadarda uğraşırdı asla durmazdı işte hayat buydu insanı derinden yaralayan insanı derinden üzen neydi ki hayat yalanlarla doluydu onu kötülüklerden ayıran neydi hayatta annesini bıçaklayan çocuğuna şiddet gösteren çocuklarına baskı yapan bir sürü aile vardı işte hayattı bu şeytandan bile daha çok günahı olandı hayat bizler ise hayatın birer piyonlarıydık sanki asla mutluluğu göremeyen küçük yıldızlardık bizler. hayatın birer parçasıydık ama hayat bizi kendi piyonu yapmıştı. even the moon was pure ın this huge universe, but was the earth that pure? even the clouds would cry, but not even the conscience of this huge world would ache. l won the early by shedding blood. the stars were shining in the sky, the moon was shining, but l was a little too dull for this world. bir bedene iki kalp sığabilirmiydi işte bir bedene iki kalp sığabiliyorsa bende kalbimi söküp atabilirdim. every time you look at the sky, can you look at those flying birde and those flying butterflies even after l die? just feeling the pain, just feeling a Heartbreak was a much different fire. the hell l was living in was burning me more and more each day. life wasn't just a memory, memories could be esasen but bad memories could never be erased.
|
0% |