Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1. Bölüm

@defnee

 

🫶🏼🥹🤍

 

İyi okumalar...

 

 

 

 

"İzel alt tarafı ayda, bir doz aşı olacaksın."

 

"Ya yan etki yaparsa?"

 

"Sen çok tanınmış bir şirket demedin mi?"

 

"Evet?"

 

"Sence öyle bir topa girerler mi?"

 

Oturduğum puftan kalkıp, siyah topuklu ayakkabılara doğru ilerledim. Üzerimde Şimal'in elinde birden beliren, kırmızı elbise vardı. Straplez, tam göğüsümün altından bikeklerimin bir karış üzerine kadar bol uzanan, gerçekten güzel bir elbise vardı.

 

"Bilmiyorum Şimal. Sonra konuşsak, zaten kayıtlara daha bir hafta var."

 

"Tamam prenses, ama hazırlanmazsan geç kalacağız hadi!"

 

Yönümü pufa çevirip, aynanın önüne oturdum. Aynanın önünde boş boş oturduğumu gördüğünde yanıma gelip, belime kadar uzanan saçlarımın uçlarını maşalamaya başladı. İstanbul'un Köklü bir üniversiteden birer beyin cerrahı olarak mezun oluyorduk.

 

Resmen silah zoruyla yıl sonu balosuna götürülüyorum!

 

Annemin ölümü üzerinden 6 ay geçmişti. Abim,ben ve kız kardeşim İstanbul'un göbeğimde bir rezidansta kalıyorduk. Babam ise yine İstanbul'daki şirketin yanında bir dairede kalıyordu. Ben yıllardır, üniversiteme yakın bir dairede tek başıma kalıyordum. 5 ay önce babam, apar topar bizi bu rezidansa taşımıştı. Annem yüksek evlerde yaşamak istemiyordu, bu yüzden yıllardır Beykoz'da üç katlı bir villada yaşıyorlardı.

 

Annemin cesedini bize göstermemişlerdi.

Bize söylenene göre annem, sokak ortasında tam 8 kez bıçaklanarak öldürülmüş, yüzünün tanınmaması için ise yakılmıştı. Bunu anneme yapan adam suçunu kabullenmiş olmasına rağmen yalnızca 21 yıl 3 ay hapis cezası almış, sonradan 17 yıl 7 aya düşürülmüştü. 6 aydır babamla sadece 4 veya 5 kere görüşmüştük. Her ay hesabımıza belirli bir miktar para atar ve irtibatı keserdi.

 

Zaten yeterdi.

 

Acaba annem bu benim bu aşının denemelerinde denek olmamı ister miydi?

 

Kafama sıkılırken, yüzümün de nasibini aldığın sabitleme spreyi ile düşüncelerime son vermek zorunda kaldım.

 

"Ay İzel çok güzelsin."

 

Çantama babamın evinin anahtarını atıp,gözlerimi Şimal'e çevirdim. Üzerindeki vücudunu tam saran Haki yeşili elbise sarı saçları ve yeşil gözlerinden aile müthiş bir ahenk içerisindeydi.

 

"Sen kendini görmedin galiba?"

 

Kollarını iki yana açıp parmaklarını sağladığı zaman dönüp, kollarının arasına girdim.

 

"Yanındayım güzel kızım. Hiçbir zaman tek kalmayacaksın."

 

Kafamı kaldırıp, gözlerine baktım

 

"Gelmek istemeyeceğin bir yere gitsem bile mi?"

 

Kollarını sımsıkı sararak

 

"Öyle bir yer olamaz ama evet, öyle bir yer olsa bile."

 

Kollarının arasından çıkıp ellerimle yüzüme rüzgar yaparak, göz yaşlarımın yüzüme akmasını engellemeye çalıştım.

 

"Ay tamam dur yoksa ağlayacağım."

 

Şimal yüzünü buruşturarak

 

"Ay sakın ağlama! Zaten simsiyah yaptırdın bana gözlerini. Vampirmisin sen kızım, yarasaya mı dönüşecen hayırdır?"

 

Dişlerimi göstererek geri geri kapıya ilerledim.

 

Hadi bakalım bu geçe başımıza neler gelecek...

 

 

🛸⌛

 

 

"Şimal sesini duyamıyorum!"

 

Şimal kulağıma doğru eğilip

 

"Diyorum ki, ben piste gidiyorum."

 

Elimle okey işareti yapıp, kafamı salladım.

 

Evet, mezuniyet partisi resmen bir bar ortamına dönmüştü.

 

Elimdeki içki bardağından koca bir yudum alıp, masaya bıraktım.

 

"Pardon boşmu?"

 

"Yok Profilo."

 

"Efendim?"

 

Kendi iğrenç esprime kahkahalarla gülerken, karşımdaki adamın boş boş baktığını gördüğümde gülüşümü birden kestim.

 

"Dolu diyorum, görmüyor musun?"

 

"Gördüğüm kadarıyla boş?"

 

Karşımdaki boş sandalyeye bakarak

 

"Abuzittin bu adam oraya oturmak istiyormuş. Boş mu diyor." sanki biri birşey söyleyecekmiş gibi kulağımı yaklaştırarak "Evet ben de dedim ama anlamıyor ki hıyar!"

 

Zavallı adam korkmuştu.

 

Çok da umrumdaydı!

 

"Hanımefendi, iyi misiniz?"

 

"Off sıkıldım senden. Git başımdan be!"

 

Belimde hissettiğim el ile irkildim. Arkama baktığımda, zerre tanımadığım bir adam olduğunu gördüm.

 

Yabancıya doğru bağırarak

 

"Pardon, o el senin mi yakışıklı?"

 

Evet, yakışıklıydı yani ne var?

 

"Sevgilim, bu herif seni rahatsız mı ediyor?"

 

"Af buyur, ne sevgilisi abi?"

 

"Aşkım çok mu içtin sen?"

 

"Yok be ne içmesi, sevgilim yok benim. Ama istersen sevgili olabiliriz yakışıklı."

 

Eli sıkılaştığı zaman jeton düştü

 

"Heee anladım." boğazımı temizleyip "Kocacım bu adam beni rahatsız edemez. Döverim."

 

Kafamı çevirdiğim zaman adama yerinde yoktu. Büyük bir kahkaha atıp, kafamı yakışıklıya çevirdim.

 

"Az önce sandalyeyle biri varmış gibi konuştum da, deli sandı galiba. Bu arada senden neden 3 tane var?"

 

"Sen buraya tek mi geldin?"

 

Hemen kafamı salladım

 

"Yok yok, ben sarışınla geldim. Ama o pistte dans ediyo. Bak orda!"

 

Diyip Şimal'in olduğu yeri gösterdim. Şimal bana el sakladığı zaman tekrar yakışıklıya döndüm.

 

"Hadi artık, arkadaşını al da eve dönün."

 

"Pardon? Sen kimsin yakışıklı beni gönderiyorsun?"

 

Beni olduğum yerde bırakıp, Şimal'in yanına ilerledi. Onu tutup yanıma getirdi

 

"Arkadaşın" parmaklarını birbirine az mesafe bırakarak yakınlaştırıp "biraz sarhoş. Taksi çağırdım bini ve gidin."

 

Şimal sakin kalmak yarine, değim yerinde boğazını patlatarak

 

"Sen kimsin be adam!"

 

diye bağırıp yerinde durmayınca, güvenlikler bizi yaka paça dışarı attı.

 

Tam taksiye bineceken eğilip şoföre babamın adresini verdiğinde kaşlarım çatıldı

 

Elimi tehditkar olduğunu düşündüğüm bir şekilde sallayıp

 

"Sen babamın adresini nereden biliyorsun, bay yakışıklı?"

 

"Sorgulama."

 

Dedi ve içeriye geri girdi.

 

Taksiye binip, cidden de babamın evinin önünde inmiştik. Daha doğrusu inmediğimiz için taksiden atılmıştık.

 

"Ee neden dikiliyoruz İzel? Girelim içeriye."

 

"He?"

 

"Eve diyorum?"

 

"Heee tamam hadi."

 

İçeri girip asansöre bindik. İkimiz de kafamızı camlara yasladık.

 

"Şimal."

 

"Hmm."

 

"Sence asansör mü yukarı çıkıyor, bina mı aşağıya iniyor?"

 

"Bence bina aşağıya iniyor."

 

"Şapşal hiç bina aşağıya iner mi? Asansör çıkıyor."

 

"Tamam o zaman, asansör yukarı çıkıyor."

 

"Yok bence bina aşağıya iniyor."

 

"Yok canım hiç bina aşağıya inermi?"

Kapı açıldığında karşımızda 17-18 yaşlarında bir kurye vardı.

"Kurye bey birşey sorabilir miyim?"

"Sor abla?"

"Sence bina mı aşağıya iniyor yoksa asansör mü yukarı çıkıyor?"

"Af buyur?"

"Öf siz de birşey bilmiyorsunuz be. Çekil önümden."

"Abla ben arkandayım."

"Arkamdan çekil o zaman!"

Koridorda yürürken çantamda ki anahtarı bulmakla uğraşıyordum. Saat gece yarısını çoktan geçmişti.

 

Anahtarı bulup kapıyı açtım.

 

Tam kapının karşısındaki yatakta babam vardı, fakat tek değildi.

 

Bir kadın vardı...

 

"Baba..."

 

Sesimi duyar duymaz toparlanmaya başladılar.

 

"Allah senin belanı versin. Benim annem öleli bir yıl bile olmamışken, sen nasıl başka bir kadınla..."

 

"Göründüğü gibi değil bak İzel-"

 

"Kes sesini! Bundan sonra ne benimle ne de abim ve kardeşime yaklaşmayacaksın!"

 

Arkamı dönüp kapıdan çıkacakken beni engellemeye çalıştı.

 

"İzel duyulursa herşeyimi kaybederim kızım. Dinle beni bi!"

"Annem sokak ortasında kaç defa bıçaklanarak öldürüldü. Benim bakmaya doyamadiğim yüzünü yaktılar. Sen nasıl unutabilirsin onu ya nasıl!"

"Annen sokakta falan bıçaklanmadı."

 

Sesim bıçak gibi kesildi

 

"Ne?"

 

"Annene ne olduğunu öğrenmek istiyor musun?"

 

"Bu da yeni taktiğin mi?"

 

"Hayır, annenin nasıl öldüğünü anlatacağım sana."

 

Şimal girişte elleri ağzında bizi izlerken, o yelloz hala yataktaydı.

 

"Gel, otur şuraya."

 

Gözlerim yataktaki kadına kaldığında

 

"O herşeyi biliyor."

 

Bu adam, benim babam mıydı?

Gerçi neden şaşırıyorsam?

 

Gözümün önünde, daha 12 yaşındaki çocuğun babasını öldürten adam da babamdı.

Baba denirse...

 

"Belindeki silahı yere at."

 

"İzel saçmalama, öyle bir şey yapma-"

 

"Yere at dedim!"

 

"Tamam!"

 

Belindeki silahı alıp, kapıya doğru attı.

 

"Gel otur şuraya artık!"

 

"Bağırma bana!"

 

"Sakin ol, bağırıp çağırma sakın apartmanı başımıza toplama."

 

İlerleyip tekli koltuklardan birine oturdum.

 

Karşıma geçip, hiçbir şekilde utanmadan veya zorlanmadan

 

"Anneni ben öldürdüm"

 

"Ne?"

 

Aradan 5 saniye belki geçmişken odayı silah sesi doldurdu.

 

Ellerim refleks olarak başıma sper olurken, gözlerim Şimal'e kaydı. Büyüttüğü gözleri ile ayakta ki kadına bakıyordu. Gözlerimi babama çevirdiğimde önce dizlerinin üzerine düştü, sonra ise ağzından oluk oluk kan akmaya başladı.

 

İçimde, ona karşı bir merhamet duygusu aradım fakat bulamadım.

 

Gözlerimi kadına çevirdiğimde, üzerine kabanını geçirmişti ve elinde silahı vardı.

 

"Ay siz de birkaç dakika sonra bassaydınız babanızı. Senetleri nereden bulacağım ben şimdi!"

 

Kadına şok olmuş bir şekilde bakan Şimal'e kaydı gözlerim.

 

"Şimal."

 

bana tepki vermiyordu.

 

"Şimal."

 

"Senin sarı bomba resetlendi galiba."

 

Az önce babamı öldüren kadın, pek te katil gibi davranmıyordu.

 

"Şimal! Kendine gel!"

 

Yanına gidip, kollarını salladığımda az da olsa kendine gelmişti.

 

"Benim hayatım bu işte! Babam tam olarak böyle bir adam! Bir gün aldığı canların bedelini ödeyecekti, şimdi ise bu bedeli canı ile ödedi! Kendine gel Şimal, şimdi gitmezsek ikimizi de yakalarlar!"

 

Ben Şimal'den bir cevap beklerken, kadın konuştu

 

"Sevdim seni bücür, güçlü bir kıza benziyorsun. Siz gidin ben buralara temizlik yapayım."

 

Kadına omuzumun üzerinden bakarak

 

"Senetler, buzdolabının altındaki kasada. Şifresinde sen çöz. İp ucu şu adamın döğmelerinden biri."

Senetler babamın bir gün öldürmek istediği insanlara verdiği yaşama süresiydi. Belki birkaç kişinin hayatı kurtulurdu.

 

"Benimle çalışsana bücür. Zengin ederim seni."

 

"Sence ihtiyacım var mı? Şu adamın tüm parası benim?"

 

Kadın kahkaha atıp

 

"Sen kesinlikle benimle çalışmalısın."

 

"Her neyse, sen şuraları hallet."

 

"Oldu bil baby."

 

Arkamı dönüp Şimal'e doğru ilerledim. Kolundan tutup aşağıya indirdim. Taksiye binip, eskiden kaldığım eve geçtik. Anahtar kapının üstündeydi.

 

İçeri girdiğimizde kendimi koltuğa atıp telefonuma sarıldım.

 

Telefon 2. çalışında açıldı

 

"Bu saatte neden açtınız?"

 

Karşıdaki kadın

 

"Şirketimiz 7/24 hizmet vermektedir efendim."

 

"Sunduğunuz aşı sözleşmesi geçerlimi hala?"

 

"Evet efendim."

 

"Yarın sözleşmeleri imzalamak için geliyorum o halde."gözlerim izele kaldığında "Geliyoruz"...

 

 

 

 

 

 

 

Sellllaaamm

 

Biraz geç geldim ama müsait olamadım 🥹

 

İlk bölümde ve ikinci bölüm dünyada geçecek.

 

​​​​​​Diğer bölümde görüşmek üzere

 

Kendinize çoooook iyi bakın🫶🏼

Loading...
0%