@deliserce1
|
Ayna gibidir gözler, bir insanı çözmek için bazen bir bakışıyla o gözlerde neler geçtiğini öğrenirsin. Boşuna dememişler herkes yalan söyler ama gözler hariç. Birini gerçekten sevdiğini yada yalan söylediğini gözlerinden anlarsın. Meryem Ana biliyordu Ömer torununu sevseydi sevdiği kızın adını böyle anılmasına izin vermezdi. Annesi bir yıldır heryerde böyle konuşmalar yaparken peki oğlu o ne yapıyordu. Annesine neden iki kelimeyi çok gördü. Neden sevdiği kızı korumaktan acizdi böyle şimdi nasıl torununu,Ömer'e emanet etsin. Annesinin ağzını kapatsa yada gerçekten sevdiğini söylese anneside susardı.Ömer'in babası efendi adamdı, sözü herkes için senet gibiydi. Bir gün olsun arkasından kötü koşmamıştı. Adamcağızın ölümü erken olmuştu. Ömer baba eksikliğini gören bir çocuk belki bu yüzdendir diye düşündü. Ama işte aması var. Tabi birde Seher gibi cadı kadının elinde yetiştimiş annesine benzemesede her zaman pasif kalmıştı. Odasındaki asılı fotoğrafı alıp elini üstünde gezdirdi. Kocası ile evlendiğinde daha on sekiz yaşındaydı. Kaynana evine geldiğinde ilk zamanlar çok çektirmişti kaynanası. Neler etmiştide sesini çıkarmamıştı. Birgün kocası herşeye şahit olmuş elinden turarak başka eve yerleştirmişti. Ozamanlar söylediği o sözler hala aklındaydı. "Sen bana annenin, babanın emanetisin biz bir yastığa baş koymuşuz. İyi günde kötü günde hep yan yana diye birbirmize söz verdik. Eğer ben sana yapılan eziyete göz yumsam nerde benim erkekliğim.!"Demişti. Meryem Ana ogün kocasının ona olan davranışıyla onun gibi bir kocayı ona verdiği için hergün Allaha dua etmişti. Birgün olsun ne onun kalbini kırmış nede kötü davranmıştı. Oğluda aynı babası gibi biriydi. Sevda dediğin şey seviyorum demekle olmuyordu işte sevmek demek sevdalısının arkasında durmak demekti, semek emek ister o emeği karşındaki kişiye göstermesi gerekirdi. Şimdi torunu birinin onu seviyorum demesiyle ona güveniyordu ne demişti."Ben Ömer'e güveniyorum." Peki güvenmesi için ne yapmıştı Ömer! Kime ne güveniyordu herkesi babasımı görüyordu Bilirdi torunu saf kalbi yüzünden karşındakinide kişiyide öyle görmesini sağlıyordu. Meryem ana bundan çok korkuyordu o güvendiği adam ya birgün torunun güvenini kırsa ne yapacaktı. Narindi torunu kalp kırmaya korkar tek kötü söz söylemeye çekinirdi aynı dedesi gibiydi çeke çeke ona çekmişti. "Ah be koca Musa ne diya erken gittun benu burda bir başuma bıraktun. Yanluz değilum ama senun yokluğun başka..."Fotoğrafı başlığının yanına bırakıp pencereden dışarıya baktı. Yine gece çökmüş ortalık zifiri karanlıķla baş başa kalmıştı. Derin bir nefes aldı kaç saattir odada bir başına oturmuş olanları düşündu. Kapı sesi gelmesiyle başını o yöne çevirdi. "Anne hayırdır neden tek başına odada oturuyorsun?" Öyle bir dalmıştıki oğlunun geldiğini bile anlamamış Meryem nine "Hiıç öyla eskilere gittu aklum hoşgeldun oğul." Annesine yaklaştı. Bilirdi annesini o odaya çekildiyse kesin bir derdi vardı. "Hoş buldum da sanki başka sıkıntın var gibi!" " Yok oğlum sande hey heylusun ha biraz yanluz kalmak istedum." "Emunsun ha?" "Oy ula saa yalan borcim mi var! emun değulum öyleyum." Annesi yine kapanmış odasına baş ucunda ise babasının fotoğrafı vardı. Ne zaman köşesine çekilse vardı bir derdi. "Anne neyin var?" Meryem nine oğluna baktı derin nefes aldı. Oğlu hemen anlamıştı ama konuşmak gibi bir niyeti yoktu. "Yoktur birşey ne diya bakaysun baa!" Ayağa kalktı Meryem nine öğrenmeden durmazdı şimdi oğlu en iyisi çıkıp gitmekti. "Gülsum hazırmu yemek." Odadan kaçar gibi çıkmıştı. Oğlu arkasından öylece baktı. Annesi üzen bir derdi vardı ama yine sesiz kalıyordu. Ketumdu bu huyu hiç sevmezdi.Mercan elinde tencere ile mutfaktan çıktığında nenesi ile karıştı. Nenesi kırgındı ona biliyordu. "Hazır nenem." Nenesinin yüzüne baktı. Meryem nine torununa bakarak ses etmeden sadece başını salladı. Sandalyeyi çekerek oturdup önüne konulan yemeğe birde torununa baktı.Yemeği dolduran Mercan burda değilmiş gibi yemekleri doldurdu. Meryem nine zorda olsa yemeği yemeye başladı. Mehmet evdeki gerginliği anlasada ses etmeden öylece izliyordu. Zaten önemli birşey olsa anası söylerdi. Kızı ayrı düşünceli annesi ayrı düşünceli... "Mehmet baa yarun bilat al. Zeliha'nun yanuna gideyum uzunca zamandur gitmedum onaa." Mercan duyduğu sözlerle ninesine baktı. Ninesi ona kırgın olduğu için evden gidiyordu. Ninesi hiç ona bakmadan oğluna baktı. Mehmet şaşkınca anasına baktı. "Neden ana?" "Nedumu var! kızımı özledum uzunca zamadur tek buraktum oni. Hem Ayaz'umda uzakdur tek kaldu kizim biraz yanuna gideyimde tek kalmasun." "Size afiyet olsun benim biraz başım ağıryor uyumaya gidiyorum." Mercan kimseye bakmadan kalktı yeriden.Odasına girmesiyle ağlamaya başladı.Suçluydu kendince ninesi onun yüzünden gidiyordu yemeğe geldiğinde bile yüzüne bakmadı. O Mercan'a gülmeden sofraya oturmazdı şimdi hiç yüzüne bakmadı. "Mercan kuzum..." Meryem nine dayanamamış arkasından gelmişti. Bir yanı kırgındı ama ona değil kendineydi kırgınlığı.Önceden önlem alması gerekirdi. Eğer o Ömer'i bir köşeye çekip düzgün konuşsaydı belkide herşey çözülmüş olur torunu bu kadar bağlanmazdı. Ama şimdi herşey için çok geçti. Nedesede artık torunun kalbi bildiğini okuyacaktı. Mercan yatağa oturmuş arkası dönük ağlıyordu. Meryem nine yanına oturdu.Elini torunun ipek gibi saçlarında gezdirdi. "Yina o incileru dökeysun ben saa demedum mi ağlamak yok diya!" Başını kaldırmadan kısık sesle konuştu. "Benim yüzümden gidiyorsun." "Ne diya senun yüzunden olsun kiz benum hep aklumdaydu uzin zamdur görmiydum kizumu biraz hasret gidermuş olurum." Nenesine dönerek yüzüne baktı. "Neden şimdi sen bana kırgınsın ninem ondan gidiyorsun." Gözleri hüzünlendi öyleydi kırgındı ama ona değildi. "Kızum benum kirgunliğum saa deyul. Bu yaşa kadar geldum neler gördum neler duydum. Ben saa kendimu anlatmamaya kırgınum. Birgün senun o pirlanta gibu kalbinu kirsalar inan benum kalbum paramparça olur." Mercan'ın gözlerinin içine baktı. "Bugün yılduzlaru bila kiskandırucak kadar güzel bakan gözlerun ya birgun hayata küserse?" Nenesinin elini tutu. İki elinin üstünü öptü. "Sana söz nenem gözlerim hiç hayata küsmeyecek." Başını nenesinin dizlerine koydu. Meryem nine içinden inşallah demekten başka çaresi yoktu. Mercan'nın güzel saçlarını sevdi. Mehmet kapı arasında annesine torununa baktı. İkiside öyle dalmıştıki onu görmemişlerdi. "Ne yapıyorsun Mehmet?" "Ne oluyor Gülsüm neden ikiside üzgün? Annem neden bir anda gitmek istiyor?" Gülsüm gözlerini kaçırdı. Nasıl desin annen kızın için endişeleniyor. Nasıl desin kızın bir sevdaya takılmış kendisini bile görmez olmuş. "Yok birşey Mehmet hadi gel çay koydum gidip içelim." Yine sustu Gülsüm, yine herşeyi içine attı. Gün gelirde içindekiler dere olup taşacak olsada o yine herşeyi kendine sakladı. "Ah be kadın yine diline kilit vurdun. Bilirim ölsende konuşmazsın. Ama gün bu sakladıkların canın cananına zarar verirse seni affetmem!" Sinirle yanından ayrıldı. İlk defa böyle konuştu karısına,ama ondan birşey gizlemeleri canını sıkıyordu. Oturduğu koltukta önüne koyulan çaydan bir yudum almasıyla kapıları çaldı. Bu saatte kim gelir diye ayağa kalktı. Kapıyı açmasıyla Seher belirdi kapıda. Oğlunun onunla olan konuşması yüzünden gelmişti buraya ne demişti. "Eğer olurda senin yüzünden Mercan bana yar olmazsa beni unut anne senin Ömer diye oğlun olmaz."Demiş kapıyı çarpıp çıkmıştı. İlk defa oğlu karşısına geçip konuşmuştu. Oturup düşündü böyle yaparsa oğlu elinden gidecekti. Sustu Seher bu kez içindeki kini bir köşeye koydu. Oğlu için o kızı isteyecekti. Sevmesede oğlu için susmuş gibi yapacaktı. Sonrası ise Allah kerimdi. "Müsade var mı Mehmet?" Karşındaki kadınla şaşıran Mehmet duyduğu sözlerle sadece başını salayarak köşeye çekildi. Eve giren Seher buraya geldiği için az kalmış sinirden ağlayacaktı. "Gülsüm misafir var." Mutfaktan çıktığında gördüğü kadın ile hem şaşırmış hemede yüzü düşmüştü. "Seher senin burda ne işin var!" "Ben buraya hem özür dilemeye geldim. Hemde yarın için müsade istemeye geldim." Meryem nine gelen seslerle torunu ile çıktı odadan kapının önündeki kadın ile kaşları çattı. "Hayırdur yoluni mu kaybettun?" "Hayırlı bir iş için geldim Meryem ana ama önce herkesten özür dilerim. Ben cahillik ettim." Meryem nine duyduğu sözlerle şaşırdı.Bir kaç saatte bu kadına ne olmuştu. Mercan ise duyduğu sözlerle hem şaşırmış, hemde mutlu olmuştu. "Geç ayakta kalma Seher içeride konuşalım." Gülsüm içeriye davet etmiş Seher ses etmeden geçti salona bir süre sonra sesizlik oluştu. Mercan elinde tepsi ile salona girdiğinde önce ninesine sonrada tek tek herkese çay verdi. Meryem nine ise gözlerini dikmiş karşıdaki kadına bakıyordu. "Ne diya geldun koniş Sehar!" Mehmet annesinin bu çıkışı ile annesine baktı. Bu zamana kadar misafirlere böyle davranmamıştı. "Meryem ana Ben herkesten özür dilemek için birde izniniz olursa yarın Mercan'ı oğluma istemeye geleceğimi haber etmek için geldim." "Ne içindur özrun iftira için mu yoksa icundeki kin için mu? Zorlukla nefes aldı Seher buraya gelerek herşeyi göze aldı. "Herşey için ben artık ne kin nede başka birşey ıstiyorum. Bugün anladım oğlum birini sevmiş benimde onun sevdiğine saygı duymam gerekiyor. Meryem ana ben tüm içtenliğimle özür dilerim. Eğer bundan sonra birşey duydun gel yüzüme tükür." İçinden Meryem söylendi. İnşallah dedi ama güvenmiyordu kadına yine bir hinlik düşünmüştür. Mehmet ise olanları kaşları çatık izliyordu. Kızını bilirdi sevmişti Ömer'i ama annesi ile ne alaka onu çözmüyordu. "Eğer müsaadeniz varsa yarın gelir aramızda bir nişan yaparız. Sonra ise tez zamanda düğün. Oğlum şehirde çalıştığı için Mercan kızımda evlendiği gün güzel bir ev tutar orda yaşarlar." Bunları Meryem nineyi ikna etmek için söylemişti. Bilirdi kırk dereden su getirecekti ikna olmak için. Şimdiden bu sözlerle aklındaki düşünceleri saldı. Gün geldiğinde nereler gösterir bilinmezdi. "Bugün olanları düşündüm sen haklıydın gel affet beni elini öpeyim aramızdaki bu dargınlık son bulsun. Yakında akraba olacağız." "Daha ortada tol yok yumurta yok. Kizi size daha verduk. Sanki vermuş gibi duşunme!" "Ana ne oluyor ne diye böyle üstü kapalı konuşuyorsunuz?" Mehmet cevap bekler gibi herkesin yüzüne baktı. Tam Seher cevap vereceği sırada Meryem nine konuştu. "Yoktur birşey bizim armuzda sen karişma. Hem kizini isteye gelsunlar mi de bakalum?" Meryem ana torunu için sustu. Eğer herşeyi öğrenirse oğlu değil vermek kapıdan içeriye sokmazdı.Seherle meselesini sonraya bıraktı. Şimdi önemli olan torunuydu. Mehmet kızına sonrada anasına baktı. Derin bir nefes aldı. Kız babası olmak zordu heleki gün gelecek kızı yuvadan uçacaktı. "Yarın gelip istesinler bakarız ana." Seher rahat nefes aldı.Oğlu şimdi kızgın olan anasının bu yaptığını duysa hemen affedecekti. Ayağa kalktı. "O zaman ben gideyim.Tekrarda kusura bakmayın." Meryem anaya yaklaşıp elini öpmek istedi. Meryem nine istemesede torunu için elini uzattı. Evden giden Seher ile herkes az önce onlanları düşündü. "Uşağum sen baa iki gün sonraya al bulet torunun mutlu gününda tek birakmak olmaz." Demiş odasına girmişti. Herkes farklı düşünceler içinde. Biri kızı için diğeri ise torunu için endişeli. Ama tek ortak noktaları birgün kızları bu evden gelin olup çıkacaktı. Kimsede ses çıkmayınca Mercan'da yüzündeki sevinçle odasına girmişti. Herşey düzeliyordu. Ömer annesine ne dediyse annesi pişman olmuş yarın onu istemeye geleceğini söylemişti. ************* Günler su gibi akıyordu. Meryem nine nişandan sonra bir haftadır kızının yanına gitmişti. Bir haftadır Mercan sevdiği adam ile nişanlıydı.Ömer tıpkı Mercan gibi mutluydu. Sevdiği kıza kavuşmuş yakında karısı olacaktı. Mercan Bugün Nazar ile çarşıya çıkmış çeyizi için alış,veriş yapıyorlardı. "Nazar baksana bu çok güzel değilmi?"Eline aldığı bilekliği Nazar a gösterdi. Elindeki siyah ve etrafı güzel işlemeli bilekliğe baktı. Bir erkeğin takacağı modeldi. "Çok güzel eminim Ömer'de beğenecek." Gözleri parladı Mercan'ın bir haftadır yüzünde güller açıyordu. "Ben seçtim tabiki beğenecek."Dedi güldü Mercan mutluydu hemde öyle böyle değil çok mutluydu. Ama dün gördüğü kötü rüya ile içinde bir sıkıntı oluştu. Ömer,Mercan'nı bir ucumdan atıyordu. Ne kadar Bağırmaya çalmadan sesi çıkmamıştı.Hala etkisindeydi. Ninesi olsa rüyasının sebebini sorardı ama yoktu.Bu kadar mutluyken mutluluğunun bozulmasından korkuyordu. "Mercan..." Derlerye mutluluğunu kendin yok edersin işte Mercan'da öyle yapmıştı. Kötüyü çağırmış gibi yine istemediği sesi duydu. Ama arkasındaki sese hiç dönmedi. Gözlerini kapatıp sabır diledi. Susması için nelerini verirdi Mercan ama tekrar duydu o sesi.Şuan sağır olmak, yok olmak istiyordu Mercan."Mercan kime diyorum duymuyormusun?" Sinirle döndü "Efendim Ali abi.!"Herzaman ki gibi ona karşı mesafesini korudu. Karşıdaki adam ise bir türlü bunu anlamak istemiyordu! ne diye karışısına çıkıyordu ki illa hakaret etmesimi gerekiyor. Nazar herşeyi bilen tek kişiydi. Bunun kötü yanı ise Ali evli bir adamdı ama buna rağmen bile bile Mercan'ı rahatsız etmekten çekinmiyordu. Duygusuzca güldü Mercan babasının parasına gücüne güveniyordu galiba. Ali "Bana abi lafını söyleme demedim mi!" Baskın bir sesle konuştu. Mercan gözlerini devirdi. Yine aynı konu o anlıyordu peki o neden anlamıyordu. O sadece onun için öylesine bir adamdı abi demesi bile saygıdandı. "Kusura bakma ama sen benim abimsin sana adınla hitap edemem şimdi müsadenle gitmeyim." Yanından hızla ayrılacağı sırada kolundan tuttu. "Mercam,Mercan... ahu gözlüm bu hallerin beni sana dahada çekiyor bir bilsen."Yaklaşıp kokusunu içine çekti. Mercan'nın midesi bulanmıştı.Hangi hakla bunu yapar çarşıda olasa bilirdi ne yapacağını. "Kendine gel Ali abi! sen evlisin gül gibi karın var, evde seni bekliyor utanmıyormusun böyle konuşmaya bari evlendiğin kadın hatrına kendine gel." Ali dahada sinirlendi. "Bana bak Mercan ikide bir onu hatırlatma bana! yakında boşanıyoruz zaten.Oda biliyor benim onu sevmediğimi."Mercan duyduğu sözlerle ruhu çekildi. Ne kadar kolay söylüyordu bu sözleri. Tek karısına üzüldü zaten onun gibi birini nasıl sevmişti onuda anlamıyordu ki ?Bilirdi tanırdı severek evlenmişti Zuhal Ali'yle. Kocası olacak adam ise ona hiç saygı göstermiyordu. Nazar olanlara dayanamadı hemen Mercan'ın tuttuğu kolunu çekip arkadaşını kurtardı."Geri bas Ali abi! nişanlı kızı rahatsız etmeye utanmıyormusun.Senin hiçmi gururun yok.Bu kız sana kaçkere hayır dedi ama sen bir türlü anlamadın. Adamda biraz yüz olur ama nerde sizde yüzsüzlük almış başını gidiyor." Alaylı sesiyle Ali'ye bakıp konuştu. Dişlerini sıktı Ali, bu kadına ses etmiyorsa kardeşi yüzündendi. Eşref sevmese bu kızı bilirdi ne yapacağını. "Bana bak Nazar sırf kardeşimin sevdiğisin diye sesim çıkmıyor sama ama sabrımı zorlama." öfkeyle bakıyordu Nazar iki elini beline koydu ne sevdiği diyordu bu adam kendi, kendine gelin,güvey olmuşlardı. "Hadiya öylemi? Bana bakın siz iki kıt akıllı kendi kendine gelin güvey oluyorsunuz. Size değil gönül vermek,burnumu sildiğim mendili bile size vermem..." Mercan arkadaşını tanırdı biraz daha devam ederse bütün çarşıyı başlarına toparlardı."Hadi Nazar gidelim boş ver onunla konuşmana bile değmez hadi gidelim burdan." Arkadaşını çekiştirip hızla uzaklaştı ordan. Ali giden kızın arkasından bağırdı."Mercan seni kimselere yar etmem benim olmazsan kimseninde olmayacaksın." İşte bu sabrının sonuydu.Ali'ye yaklaşıp önce bir baktı. Ali ona döndü diye sevinirken yüzüne inen tokat ile neye uğradığını şaşırdı. "Kendine gel! sen kim oluyorsun da bunu söylersin. Bu zamana kadar sesiz kaldıysam kimsenin huzuru bozulmasın diye! ama yeter artık şimdi gidip hepsini babana anlatıcam. Belki Rıza amca senin hakkından gelir."Hızla yanında ayrıldı. Kimse onu tehdit edemezdi.Bıkmıştı Ali'den Yapama dedikçe bu adam dahada arsızlaştı. Ali eli yumruk halde öylece kalmıştı ne yapsa birtürlü bu kadını ikna edemiyordu oda seviyordu neden anlamıyordu. Ömer'den bile fazla çok seviyordu buna emindi. Tek bir bildiği vardı onun olmayacaksa kimsenin olmayacaktı. Gerekirse can alır, can verirdi yinede Mercan'ı kimseye yar etmezdi. Nazar bile yetişemedi Mercan'a, öfkeyle sinirle yürüdü yolu.Nazar nefes nefese kolundan tuttu. "Dur Mercan bak haklısın ama Rıza amcanın kalbi var bunları Duyarsa kötü olur bence artık peşinde gezmez." Hayır anlamında kafasını salladı."Olmuyor Nazar, ben ne kadar ondan uzak dursam o bana yaklaşıp duruyor. Artık nişanlı biriyim daha bir hafta önce nişanlandım zaten biliyorsun Ömer'i annesi beni istemiyor. Eğer bunları duyarsa hiç iyi olmaz."Kendini bir ağaca yasladı. Nazar,Mercan'a yaklaştı. "Tamam söyleyelim ama bugün değil. Ben Eşref ile konuşmaya çalışırım. Belki o abisini durdurur .Ama eğer işe yaramazsa git konuş babasıyla tamam mı?"diye konuştu Mercan böyle birşeyi kabul edemezdi. Bilirdi arkadaşı hiç Eşref'ten hoşlanmazdı. Kafasını olumsuz şekilde salladı."Olmaz benim yüzümden Eşref denen adamla konuşma."
Gülümsedi Nazar."Korkma hiç birşey olmayacak sadece uyarıcam onu.Abisine sahip çıksın." Tam Mercan konuşacağı sırada sevdiğinin sesini duydu."Mercan gülüm, bende seni arıyordum." Ömer sevdiğine baktı sonunda konuşmuştu."Nerdeydin eve uğradım annen burda olduğunu söyledi." Mercan, Nazar'a baktı nedese bilemedi ama içinden bugün yaşananları söylemek geldi ama ya daha kötü olursa ya Ali ona zarar verirse. Ömer'in öfkesinden korktu."Şey çarşıya uğradık ceyizlik birkaç şey aldık da..." Ömer gülümsedi"Hım... demek hazırlık öylemi bende seninle bunu konuşacaktım.Akşam babana uğrayıp düğün tarihini belirlemek gerekiyor.Annenlere haber ettik akşam düğün tarihimiz belli olacak." Mercan duyduğu sözlerle kaldı öyle kalbi sanki yerinden çıkacak gibiydi."Tamam öyleyse ben eve gitsem iyi olur akşam için hazırlık yapalım değilmi Nazar." Az keçe öfkeden deliren kadın şimdi duyduğu sözlerle mutluluktan uçmak istiyordu. Biraz ileride öfkeyle, nefretle onları izleyen adamdan habersiz ~~~~~~~~Devam edecek ~~~~~~~ Hatam varsa af ola...
|
0% |