@demirhan_asel
|
Mardin Agah Demirhan'ın anlatımıyla,
"komutanım şuna bir şey söylerimsiniz? yapıştı sülük gibi" dedi Hakan
Şuan onlar umurumda bile olmasa da, eğer müdahale etmesem hala konuşmaya ve ağrıyan başımın artmasına sebep olacaklardı.
"oğlum niye komutana şikayet ediyorsun? al tarafı kıza nasıl açılacağımı söyleyeceksin!" dedi alınmış bir ses ile Murat Aytekin.
Murat Aytekin, Hakanın koluna yapışmış, muhtemelen her zamanki gibi aşık olduğu kıza nasıl açılacağını soruyordur.
"oğlum her Allah'ın günü soruyorsun. Tamam şöyle yap deyince de yok o olmaz böyle yapıyım daha iyi olur diyorsun!" dedi bunalmış bir tonda Hakan.
Turanda onlara katılıp "haklı abi hep böyle yapıyorsun. Sonrada açılmadan geri geliyorsun"
Yusuf ise "komutanım hayır yani açılsanız gram gam yemeyiz de iki aydır sürekli erteliyorsunuz, açılın artık yani komutanım sizde isterseniz?" dedi sonunda Murat Aytekin’in ona nasıl baktığını görüp, lafını çevirdi, daha kısık bir sesle cümlesini tamamladı.
Görkem "Komutanım yanlış anlamasanız, siz neden Beril yengeye açılamıyorsunuz?" diye sordu evet bu soruyu gerçekten biraz merak etmiyor değilim, Murat Aytekin her zaman şimdi açılacağım, kaybedecek bir şeyim yok derdi. Ama hep tam açılacağı zaman bocalıyor ve kızla konuşamayıp geri dönüyordu.
"oğlum açılacağımda kız hemşire yani boş vakti yok ki yemeğe götürüp açılayım" dedi büyük bir öz güvenle Murat Aytekin.
Aziz abi "hiç mi, boş vakti yok oğlum bu kızın? Bizim bile arada boş vaktimiz var. Olmadı izin alıyoruz onun hiç mi yok?" diye sordu
"yok abi. Yalan mı söyleyeceğim ben size?" dedi Murat Aytekin alınmış bir sesle.
Ben ise "sordun mu?" dedim herkes bana döndü konuşmama şaşırmışlardı anlaşılan görev dışında pek konuşan biri değilim şaşırmalarını anlıyorum bu yüzden.
"Efendim?" dedi Murat Aytekin şaşırmış yüzüyle bana bakarken aynı balığa benziyordu.
Hakan "komutanım siz konuşur muydunuz ya?" dediğini duysam da onu takmayıp Murat'a tekrar dönüp "sordun mu , Murat boş vakti olup olmadığını? kızın" dedim şuanda çok bile konuşmuştum aslında ağzımı bile açmazdım ama bu konu sıkmaya başlamıştı her gün gelip fikir almak yerine açılsaydı şuan evlenmiş olurdu.
"be- ben yani komutanım sormadım" dedi kısık bir sesle. Tahmin etmiştim sormadığını. İçten içe ne kadar kaybedecek bir şeyim yok dese de, açıldığı zaman eğer kabul etmese, bir daha onun yüzüne bile bakmayacağını düşünüyordu. Ama şuanda pek baktığını da söyleyemem. Kızın Murat'an pek haberi yok. Kendi kendine gelin güvey olur, evleneceğim ben Berilimle bakın görün deyip durur.
Konuşmayacağımı anlayan tim sessizliğe bürünürken, Aziz abi sözü devraldı "oğlum niye sormuyorsun da, kendi kendine burada tiplere giriyorsun?" dedi
Diğerleri de katıldığını belli eder sesler çıkardı bende kafamı salladım.
Murat başta sesiz kalsa da "korkuyorum" dedi kısık bir sesle kafasını yer eğmiş kimseye bakmıyordu
Yusuf "komutanım rütbeden çıkabilir miyiz?" dediğinde kafa salladık oda hemen konuşmaya başladı "abi niye korkuyorsun, kaybedecek bir şeyim yok diyen sen değil miydin?" dedi
Görkemde kafasını sallayıp "aynen abi, zaten benim gibi yakışıklı, kaslı, çekici birini başka nerden bulacak demedin mi?" hafif alaylı bir sesle Murat'ın keyfini yerine getirmeye çalışıyordu.
Murat gözlerini kaçırarak "dedim" dedi
Aziz abi "o zaman sorun ne aslanım?" dedi bir abi gibi Aziz Kaya hiç şüphesiz timin abisidir birinin başı sıkıştım, derde mi, düştü, anlatacak kimse yoksa anında ona gidilir ve yardım istenir. Ben bile zamanında onunla az da olsa dertleşmişimdir.
Aziz abiyle askeri okulda tanışıp, aynı time geldik. Rütbelerimiz aynı olsa da, ben timin lideri iken oda yardımcısıdır. Kendisi kısa siyah saçlı, kalıplı, koyu kahve gözler sahip, 1.90 boyunda 35 yaşındadır.
Murat gözlerini Aziz abiye sabitleyip "demiştim evet ama ya bir daha bana bakmazsa? zaten varlığımla, yokluğum bir onun için abi. Hiç bakmadı ki yüzüme, beni hiç görmedi bile" dedi üzgün sesi ile.
Hakan "abi sen gidip kıza bir şey dememişin ki nerden bilsin?" dedi
Görkem kafasını sallayıp "aynen, hayır hiç belli etmiyorsun ki kendini. Her gün hastaneye gidip, liseli aşıklar gibi onu izleyip, geri karargaha dönüyorsun" dedi
Yusuf " evet abi kendini belli etsen. Bir gidip konuşsan hiç bir şey olmaz. Kız seni kovacak değil ya" dedi
Murat "konuşacaktım" dedi
Hakan aynen deyip kafasını sağladığını görünce, Murat onun koluna vurup "gerçekten konuşacaktım. Ama iki gün önce daha yeni eski sevgilisinden ayrıldığını öğrendim. Ne diye bilirdim ki ona, ya eski sevgilisini unutamadıysa? o zaman şansımı hepten kaybederim." dedi nerdeyse ağlayacaktı.
Murat duygusal biridir aslında, her ne kadar göstermek istemese de, kırılgan ve alıngandır da biraz. Ailesi de yoktur onun. Yetimhanede büyümüştü küçükken çok zorbalık görmüş, annen yok senin, seni ailen bile istememiş diye okulda hep alay konusu olurmuş. O zamandan beri hep asker olmak istemiş, başarmıştır da. Şu an oldukça iyi bir üsteğmen oldu. Murat’ın kumral saçlı mavi gözlü ortalama 1.85 boyunda sevimli sayılabilecek bir yüzü var.
Murat'ın son sözleri bu olmuştu tim de, bende başka bir şey söylemedik. Zira ne diyeceğimi ben bile bilmiyorum ki zaten bu konulardan pek anlamam.
Bu zamana kadar hiç sevgilim yada hoşlandığım biri olmadı. Kızların dilinden de anladığımı da söyleyemem, tabi bir kız kardeşim vardı, onun ne istediğini neyi sevip sevmediğini bilirdim.
Küçücük boyuyla bana kafa tutmasını, o çipil çipil bakan yeşil gözlerini, mis gibi kokan sapsarı olan saçlarını.
Derin bir nefes almaya çalıştım zira boğazımda bir yumru oluştu, acaba ölmeseydi, büyüseydi, yanımda olsaydı, hala sarı saçlımı yoksa rengi daha çok kumralımı olurdu? Annemin saçıda küçükken sarıymış sonra büyüdükçe kumral olmuş. Büyürken saçları kumrala doğru gidiyordu. o tatlı bakışları oluru muydu, sevimli sevimli her kahve içtiğimde annemler ona vermeyince yanıma gelir miydi?
Küçük Asel anne ve babasının kahve her gün kahve içtiğini görüyordu. Bu yüzden odasında oyun oynamayı bırakıp, hazır annesi yokken abisinden istemeye gitti. İkizi çoktan uyumuştu hem canı da sıkılıyordu. Abisinin odasının önüne gelen küçük Asel kapıyı Yalın abisinin öğrettiği gibi biraz zorlanarakta olsa zıplayarak açtı.
Kapısının açıldığını fark eden Agah ise, dönüp bakmaya gerek bile bulmadı. Zira kız kardeşinin geldiğine yüzde yüz emindi. Çünkü kardeşi ne zaman annesinden olmayacak şey istese, önce babasına gider, babası da hanımcı bir bey olarak arada kaçamak yapsa da çoğunlukla karısını dinler ve izin vermez. Bu yüzden de küçük Asel diğer seçenek olarak Agah abisini görür ve annesi de evde değilse ondan isterdi.
Hızlı bir şekilde büzdüğü dudağıyla abisinin yanına gelen küçük Asel 'abi bende kahve istiyorum' dedi bu tatlı hallerine dayanamayan Agah hemen küçük kardeşini kucağına alıp 'sana kahve zararlı ama Güneşim' dedi gülümserken.
Küskünce kollarını bağlamıştı Asel . Bir taraftan da abisinin kucağından inmeye çalışıyordu, tabi söylenmeyi de unutmuyordu. 'banane siz içiyorsunuz bende istiyorum' dedi abisi o inmesin diye kollarını iyice kardeşine sarmıştı. İnemeyeceğini anlayan Asel çırpınmayı bırakmış uslu uslu oturuyordu abisinin kucağında.
Bunu fark eden Agah ise kollarını gevşetmişti. Kardeşinin ona dolu gözlerle bakmasına dayanamayan Agah, ayağa kalkıp, bu sırada kardeşi hala kucağındayken konuşmaya başladı 'tamam ama sadece azıcık ve bir seferliğine. Başka yok anlaştık mı?' bunu duyan küçük Asel kollarını hemen abisinin boynuna dolayıp tatlı tatlı 'tamam' dedi
Agah kardeşinin bu haline içten bir şekilde gülüp anlından öptü. Kardeşi için kahve hazırlamış ve dediği gibi sözünü dinleyip, azıcık içmişti. Sonra kardeşinin uykusunun geldiğini fark eden Agah, onu kendi odasına yatırdı. Çünkü kardeşinin kokusuyla daha rahat uyuduğu için onu hep yanına alırdı.
Sınav zamanları yaklaştığından çok stres yapardı bu yüzden kardeşini herkes uyuduğunda kucaklayıp, yanına yatırırdı. Bu sayede de güzel bir uyku çekerdi. Tabi babası bunu fark edince kızardı ama buna hep değerdi.
'annemlere söylemek yok ama tamamı Asel'im' dedi anne, babası ve diğer kardeşleri yan komşuya gitmişti Arsen ise çoktan uykuya dalmış bir şekilde kim bilir kaçıncı rüyasını görüyordu.
Asel uykuya dalarken abisinin duyduğu sesiyle kabul ettiğini mırıldanır gibi sesler çıkardı ve uykuya daldı. Bunu fark eden Agah ide kardeşinin anlını öpüp 'iyi uykular Güneşim' dedi ve gidip kısık sesle çalan müziğini kapattı. Buğun müzik olmadan çalışsa da olurdu yeter ki kardeşi uyusun.
Gözlerimin dolmaya başladığını fark ettiğimde hemen ayağa kalkıp "hadi size iyi geceler tim" dedim düzgün çıkartmaya çalıştığım bir sesle aksi halde ağladı ağlayacaktım. Durumumu fark eden tim de iyi geceler dedi. Ama ben hızlıca karargahta bulunan odama gittim. Orada rahatça Güneşimin küçüklük fotoğrafına bakıp ağlayabilirdim.
Bölüm Sonu.
Bölüm hakkında düşünceleriniz?
Agah Demirhan’ın hissettikleri? |
0% |