@demirhan_asel
|
YAZAR ANLATIMIYLA,
Tüm veliler çocukları için okullarına gelip .öğretmenleriyle görüşmeye hazır bir şekilde toplantı odasında bekliyordu. Sdece Azat Demirhan okul bahçesine yeni girmiş arabasını park ediyordu.
Derin ise o sıralarda bahçede onu bekleyen arkadaşları için Mert ile birlikte birkaç yiyecek ve abur cubur alıyordu.
Mert " Derin ayıcık şekerde alalım mı?" Derin ona garip garip baktı. İstiyorsa alabilir neden soruyordu ki?
Mert ise ona hala umut dolu gözlerle bakıyordu. Mert aslında ailesi olmayan ve şu anda yetimhanede kalan biriydi, Anne ve babası o küçük iken trafik kazasında hayatını kaybetmişti. Teyzesi ve amcası ona bakmak istemedikleri için, onu yetim haneye bırakmışlar. Mert’in birde ondan yaşça daha büyük bir kardeşi de varmış, ama o da anne ve babasıyla söylediklerine göre hayatını kaybetmiş. Mert o zamanlar 3 yaşında bir çocuktu. Ailesinin mezarını bile 15 yaşında yetimhane müdüründen öğrenmişti. Ama abisinin mezarını hiç bulamadı. Yurt müdürünün söylediğine göre araba çarptıktan bir süre sonra önce kendisi çıkarılmış, sonra anne ve babası çıkarılmıştı, anne ve babası hastaneye gidene kadar çoktan ölmüştü annesi onları korumak için çocuklarına siper olurken, eşi de kendisini ve evlatlarını korumak için siper olmuştu. Ama abisini çıkarmak için uğraşan polis memurlarının söylediğine göre araç bir anda patlamış ve abisinden geriye hiç bir şey kalmamıştı.
Bu yüzden yurt müdürü ona olayı anlatan polis memurunun harfi harfi ne dediyse Mert’e 15 yaşına gelince anlattı. Aslında psikolog eşliğinde anlatı. Bir çocuğun bunları anlatıp, kolay bir şekilde kaldırması beklenemezdi, oldukça zordu. Nitekim öyle de oldu Mert bu duyduklarından sonra yemeden içmeden kesildi, ailesinin mezarını sık sık ziyaret etmeye başladı, Ziyaretlerinden sonra saat kaç olursa olsun parka gidip otururdu. Bir süre sonra bu durum Egemenin dikkatini çekmişti o da bazı zamanlar küçük erkek kardeşini parka götürüyor ve bir çocuk orda boş boş oturup, gözlerini aileler ile oynayan çocuklara kilitleyip bakıyordu. Sanki bir şeye çok üzülüyordu, ağlayacak gibide bakıyordu bazen.
Egemen yine bir akşam kardeşini parka getirmişti parkın yanında banklarda oturan Mert’i fark edip,bu sefer cesaretini toplayıp, yanına gitti. Uzun zamandır yanında gitmek, neyi olduğunu sormak istiyordu ama cesaret edemiyordu. ona kızmasından, seni ilgilendirmez demesinden korkuyordu. Ama Mert hiçbir şey yapmamıştı. Ona kafasını bile çevirip bakmadı. Egemen bundan cesaret alıp "Merhaba" dedi temkinli kısık sesiyle.
Mert bir anda ona seslenen çocukla irkildi. Egemen’e bakmak zorunda kaldı gerçekten ona mı sesleniyordu? Bu gerçek miydi onunla kimse konuşmazdı. Genelde işleri düştüklerinde yada zorbalık yapmak istediklerinde onunla konuşurlardı.
Egemen "yanında oturmamda sakınca var mı?" dedi ve bir süre cevap vermesi için bekledi cevap, gelmediğinden cesaret alarak tam karşı hizasına gelecek şekilde oturdu. Etrafa baktı başka boş yer var mı diye ama oldukça fazla yer vardı en basiti yan bank bile boştu olduğu yere en fazlan 10 adım uzaklık var yada yoktu. Bekledi biraz üstündekilere baktı zengin çocuğuydu belli. Üstündekileri aylar çalışsa bile alamazdı hepsi marka gibi görünüyordu, sonra Egemenin gözlerine baktı boş boş duygusuzca, yine de bir şey yapmadı Murat. Ne git dedi, nede kal ama içten içe kalmasını ve onunla konuşmasını istemediğini söyleyemez. O da yanında bir arkadaşı olun istemişti.
İşte tamda o gün onların arkadaşlığının başladığı milatları oldu. Egemen ve Mert iyi dosttan çok, kardeş oldular. Ama eğer Egemen o gün orda Mert'in yanına gitmeseydi belki bunlar olmazdı. Ayıcık şekerle olan olayının ne olduğunu ise sadece Mert ve Egemen biliyordu ki Mert ona bile zor anlatmıştı. o günden travması olarak kalmıştı.
Sonunda alacakları alan ve sonrasında bahçeye çıkmak için kantinden çıkan Mert ve Derin Ayıcık şekerden de almışlardı hem de bir kaç paket fazladan almışlardı.
Bahçedeki arkadaşlarının yanına oturan iki arkadaş, hoş sohbetlerle aldıklarını yiyor ve ailelerini bekliyorlardı. Aralarından sadece Derin’in babası Murat bey ve Egemenin annesi Nermin hanım gelmişti, Erez'in ailesi burada olmadığı için gelememişti Mert’in ne yazık ki ailesi olmadığı ve yurt müdürü ise son anda işi çıktığı için gelememişti.
Azat ve Derinin sırtları birbirine dönük olduğu için göremezlerdi. Azat beyin oğlu Koray Arsen okula gelmek için tutturunca izin vermemiş, Melek hanımda işi için seyyahta çıktığı için, oğlunun hasta olduğundan haberi yoktu. Koray Arsen okula gelememesi için yanında Arat abisi kalıyordu aslında Yalın abisi kalacaktı ama acil hasta gelince gitmek zorunda kalmış. Arat da hem işini evden yapıp hem de hasta kardeşine bakıyordu.
Sonunda telefonu kapatan Azat bey arkasını dönüp, okula girecek iken dikkatini bankta oturan çocuklar çekmişti. 3 erkek bir kız oturuyordu yanlarına sonradan bir erkek daha gelmişti yaşlarının 17 veya 18 olduğunu tahmin etmişti ve tabi ona arkası dönük kumral saçlı bir kız vardı. Önemsemeden okula girmeye devam etti sonunda toplantı odasının olduğu kata gelen Azat bey, diğer velilerinde toplantı solonun önünde beklemeye başladı. Bir yandansa tanıdık ve şirketlerinin iş yaptığı arkadaşlarıyla konuşuyordu.
Derin ve diğerleri yanlarına gelen bir diğer arkadaşları ile birlikte konuşmaya devam ederken, Derinin babası Murat bey kızını arayarak için telefonunu çıkartmıştı. Telefonu açan kızı ile birlikte "kızım" dedi Murat bey
Telefonu çalan Derin babasının aradığını fark edince hemen açıp onu dinlemeye başlamıştır. "babacığım bir sorun mu var?" dedi Derin babasına ithafen.
Bu sözün üzerine olumsuz yanıt verdi Murat bey. Kızını özlemişti ve bütün gün sabah gördüğü kısacık zaman dillimin de on yetmemişti. Zaten toplantıyı yapacak öğretmen de daha gelmediği için kızını yanına çağırıp bir beş dakikada olsun görmek istediğini söyledi. Ne kadar Derin toplantı bitikten sonra görüşeceklerini söylese de Murat bey kızını reddedip hemen gelmesini istedi. Ne var yanı kızını çok özlediyse, bir sorun mu vardı, özleyemez miydi? Derin bunun üzerine ne kadar gülmemeye çalışsa da içten içe kahkaha atıyordu. Babası güldüğün duyunca resmen trip atıyordu. Babası bazı zamanlar tam bir çocuk gibi olabiliyordu.
Derin yerinden kalkıp arkadaşlarına birazdan geleceğini söyledi ve babasının yanına gitmeye başladı.
Murat bey yanına gelen kızını fark edip, hemen sarılmak için kollarını açtı. Bunun üzerine Derin babasına gülerek sarıldı.
Azat bey arkadaşlarıyla konuşmaya dalmışken bir anda koridorda bir kız fark etti. kumral saçlı yeşil gözlü buğday teniyle dikkat çekiyordu bir an sanki zaman durmuştu gülerek bir adama sarıldığını gördü.
Azat bey kitlenmiş gibi gülerek konuşan, sarılan baba kıza bakıyordu. Nasılda benziyordu küçük kızına sanki onun büyümüş haliydi. Küçükken sarı saçlıydı eğer büyüseydi onunda saçları kumral olacaktı. bir anda boğazına yumru oturdu yutkunmaya çalıştı ama yapamadı gözleri doluyordu ağladı ağlayacaktı.
Derin üzerinde gözler hisseti ve etrafa bakmaya başladı. Ona dolu gözlerle bakan bir adam fark etti neden öğle bakıyordu sanki sadece o ve ben varmışım gibi bakıyordu düşündü Derin.
Azat arkadaşının onun koluna dokunmasıyla kendine geldi. Bir anda kıza kitlenmiş gibi bakıyordu ama bu kız aynı küçük Asel'ine benziyordu.
Derin de babasının ona seslenmesiyle kendine gelip, babasına baktı. Bir 5 dakika sonra ise toplantıyı yapacak hoca gelmişti. Veliler teker teker toplantı salonuna öğretmenin arkasından girmeye başladı.
Azat bey hala o kıza bakmak istiyordu. Oğlu haklı olabilir miydi, o Asel miydi? Zar zor kızdan gözünü alıp toplantı salonuna girdi ama hala arkında acaba mı? diye düşünüyordu.
İşte her şey başlıyordu, bakalım bundan sonra ne olacaktı.
Umarım beğenirsiniz :) fikirlerinizi paylaşmak isterseniz beklerim. Sizce Azat Demirhan nasıl biri? Peki kızını 5 dakika görmese özleyen Murat Doğa? Bölüm nasıldı? |
0% |