@demirhan_asel
|
Derin Doğa'nın Anlatımıyla,
Şu anda ne mi yapıyoruz? babam toplantıdan sonra bir tuhaf davranmaya başladı. Doğum günümden sonra gideceğimiz Mardin ziyaretimize şimdi gitmek istiyordu. Salonda oturmuş annem ile onu tartışıyorlar.
Annem "zaten gideceğiz Derinin doğum gününden sonra Murat niye zorluyorsun? anlamıyorum ki!" diye sitemle konuştu.
Babam derin bir nefes alıp annemin yanına yaklaştı ve ellerini tutup koltuğa oturttu, tabi bunları yaparlarken ben onları salonun kapısından izliyordum. Babam bana göz ucuyla bakıp göz kırpmayı da ihmal etmeden anneme döndü.
"Meltem'im benim havasında savrulduğum Meltem'im sadece biraz erken gitmek istiyorum neden anlamıyorsun gözlerinde kaybolduğum kadınım." dedi aşk dolu sesiyle.
Düştük dimi düştük. Ah baba senin gibi bir adam bulursam doğru nikah tarihi almaya giderim.
babam hala annemi ikna etmeye çalışırken kapının çaldığını duydum. Yaslandığım kapı pervazından kolumu çekip, kapıya doğru yürüdüm, delikten bakıp abimlerin geldiğini görüp kapıyı açtım.
Abimlere bakıp gülümsedim ama Meriç abim her zamanki gibi saçımı bozup "ne haber cimcime" dedi. Ona oldukça kötü bir şekilde baktım sonra Miran abim gelip tam bir centilmen bir şekilde bana sarıldı ve saçlarımı düzeltip "annemler nerede küçük hanım bilginiz var mı?" dedi nazik bir sesle.
Miran Doğa sana düşmemek elde değil.
Ona gülümseyip "elbette bayım kendileri şuan da salonda babam tarafından ikna edilmeye çalışılıyor" dedim gülümseyerek.
Kaşları çatılacak gibi oldu ama yapmadı.
Meriç abim "ne için ikna edilecek?" diye sordu Meriç, abimin aksine o çatık kaşlarla bakıyordu. Onlara omuz silkip "babam Mardin'e erken gitmek istiyor. Annemde zaten 1 aya kadar gideceğimizi söylüyor ama babam onu dinlemeyip ikna etmeye çalışıyor" dedim
İkisininkinden kaşları çatıktı hemen salona gitmeye başladı. Bende arkalarından kapıyı kapattım ve yanlarına gitmeye başladım.
Babam hala şansını deniyordu.
Annem yüzünün her hali ikna olmadığını ve beni zor ikna edersin diye babama bakıp kalktı.
Bize dönüp "hadi çocuklar elinizi yüzünü yıkayın da yemek yiyelim" dedi babamdan tarafa hiç bakmamış, mutfağa gitmişti.
Babam üzgünce oturduğu yerden kalktı Meriç abim hemen dalga geçmeye başladı " ne oldu baba sultanın isteğini reddetti mi?" Dedi bıyık altından gülerek.
Babam abimin gülen be alay eden halini görünce abimin yüzüne bir baktı.
of bana baksa öyle direkt topuklardım. Yanına gidip kafasına geçirdi
"eşek sıpası, dalga geçme benimle, alırım ayamın altına" dedi sinirle. Annemin arkasından gitmeye başladı. "Sultanım gel bir daha düşünelim kalbimin orta yerine taht kurmuş kadınım" diye anneme bağırarak sesini duyurmaya çalışıyordu. Abimlerle bense arkasından gülüyorduk.
Kapı çaldı. Ben kendimi koltuğa atıp Meriç abime seslendim." Abi kapı" abim ilk takmadı ama sonra tekrar edince "bana ne kızım kalk aç" dedi. Ona öylemi bakmışlarımı atıp ayaktaki Miran abime döndüm ve " abi-" "tamam be tamam gider açarım ben sana boşuna cadı demiyorum kime çekti bu kız anlamıyorum ki, hep bir tehdit hep bir şike, böyle olmaz ki ama" diye söylenerek kapıya doğru gitmeye başladı. Bu sırada Miran abim yanıma gelip oturdu kolunun altına aldı beni.
" abi bana ne vuruyorsun ya, ben ne yaptım sanki, bilmeden bir kabahatim falan mı oldu?" Erez’in sesi gelmeye başladı abim ona " bana ne oğlum sende biraz daha erken gelemiyorsan sorun sende demek" dedi
Herkes yemeğe oturmuş yiyordu. Babamda hala annemi ikna etme peşindeydi neydi bu adamın Mardin aşkı biranda gelmişti resmen. Annem bundan sıkıldığını açık bir şekilde belli etse de babam hala pes etmemişti. Artık bunalan annem " ay yeter ama Murat nerden çıktı bir anda Mardin, gideceğiz dedik zaten niye uzatıyorsun? anlamıyorum ki seni." Bıkmış bir sesle.
Babam anneme alınmış bir şekilde bakarak kafasını öyle solsun der gibi sallayıp, yemeğine indirdi bakışlarını. " tamam Meltem sen nasıl istersen öyle olsun" dedi üzgün bir tonda.
Ama ben bunu yerim çok tatlı şu anda. Anam kadın nasıl kıyarsın sen bu adama be.
Abimlere baktım Meriç abim kendini resmen tutmakta zorlanıyordu, Erez de ondan farklı değildi, resmen gülmemek için birbirlerine vuruyordu, yanımda oturan Miran abime de baktım o da kendini zor tutuyordu elliyle dudağının kenarını kaşır gibi yaptı resmen gülüşünü saklamaya çalışıyordu. Benden kaçmaz abi. Bense onlardan farklı değildim birazdan kankanlarla gülecektim.
Anneme döndüm babama üzülmüş gibi baktı ama bir yandan da gülmek istiyordu sanki. Annem babamın elini tutup " hayatım yapma ama böyle çocukların okulu var biliyorsun bizimde işlerimiz var önce onları halledelim gideriz" dedi ikna edici bir sesle babam kafasını bir anda anneme kaldırıp " gerçekten mi?" Dedi heyecanlı heyecanlı annemden cevap beklerken annem babamın bu hal gülümseyip "gerçekten canım" dedi
Akşam yemeğimizi böyle geçmişti şimdi salonda oturmuş meyve yiyoruz aynı zamanda Cüneyt arkının filmini izliyorduk.
Bir tarafımda Meriç abim diğerinde ise Miran abim vardı. Erez de ayak ucuma çökmüş mandalinalarımı ödünç (ç)alıyordu, ben o her almaya çalışınca eline vursam da pes etmiyordu. Annem ve babam birbirine sarılmış bir şekilde filim izliyorlardı.
Çok tatlılarda ama bunlar.
Onlara bakıp gülümsedim ve yine mandalinamı (ç)almaya çalışan Erez'in eline bir daha vurdum.
Kapının zil sesini duyduğumuzda Erez ayağa kalkmak üzere olan babamı durdurup açmaya gitti. Birkaç saniye sonra hemen geri gelen Erez ile babamın kaşları çatıldı.
"Oğlum kim gelmiş" dedi
Erez babama bakıp bir taraftan da elindeki zarfı inceliyordu. " bilmem ki" bu cevaba Miran abim " o ne demek Erez?" dedi kaşları çatık bir şekilde.
Erez bu seferde abime dönüp elindeki zarfı işaret ederek konuşmaya başladı " kapıyı açtığımda bu siyah zarf vardı sadece abi, üstündedir sarı bir mühür var sadece, aslan şekilli galiba" derken babam bir anda ayağa kalkıp, Erez'in elinden zarfı aldı. Bu duruma şaşıran Erez bir cevap veremeden, babam hemen konuşmaya başladı " Bu, bu işle ilgiliydi, çocuklar unutmuşum ben, davet vardı da" dedi telaşlı bir şekilde sanki zor konuşuyordu. Bir şey vardı babamın neden bu kadar telaşlandığını bilmesem de ortada bir oyun vardı sanki. Şimdi salonda bulunan herkesin kaşları çatılmış bir şekilde babama bakıyordu. Babamsa hiç birimize bakmayıp anneme kaş göz yaptı.
Bunu gören annem " hadi çocuklar yatağa geç oldu artık. Sabah kalkamıyorsunuz sonra" dedi ama herkesin aklı o zarfta gerçekten ne olduğuydu. Babam giderken benim anlımdan öpmüş, iyi geceler demişti. Ona aynı şekilde karşılık vermiştim. Şimdi herkes odasındaydı. Ancak ben uyuyamayacağımı anladığımda Miran abimin odasına girdim. Üstündeki tişörtü çıkaran abimi görünce
Bir süzdüm onu sonuçta nimet seçilmezdi. Of şu baklavalara bak! kaç tane onlar 8 oha onu nasıl yaptı vay be abimi alan yaşadı. Dur bir dakika kimmiş abimi alacak bizim raconumuza ters arkadaş vermem ben abimi kimseye. Kimse gelip isteyemez abimi!!!
Abim kaşlarımın çatıldığını ve ona bakarken daldığını görünce " ne oldu benim Ay kızım" dedi
Ya ay kızın mıyım, gerçekten? Of ama hemen düşmemeliydim.
Düşüncelerimden kurtulup, ona bakıp "yok bir şey abi uyuyalım mı?" Dedim sevimli bir sesle
Abim "gel bakalım başımın belası Ay kızım" dedi
Bende ona gülümseyip "tatlı belanım ama dimi?" Dedim şımarık bir sesle. Abimin yatağına yatarken. Abimde yanıma gelip beni kollarının arasına alıp başımı göğsüne yasladı saçlarımı öpüp "öylesin tabi ki Ay kızım" dedi gülümserken gözlerinin içi parlıyordu resmen.
Yazar Anlatımı,
O gece herkes uyuyamamıştı. Derinin uykuya daldığını gören Miran sıkıntılı bir nefes alıp, Ay kızını yastığa başını koydu, dikkatlice saçlarından öpüp, bahçeye çıktı. Bu sırada uyuyamayan Meriç de bahçeye inmiş bahçeye açılan ev kapısının önünde dikiliyordu. Yanına gelen abisine dönmeden "bir şeyler oluyor değil mi abi?" Dedi ifadesiz sesiyle.
Miran kardeşine bakıp, yanına yaklaştı ve sol omzuna iki kere vurdu "bilmiyorum aslanım" derin bir nefes alıp elini indirdi ve cebine koydu "bilmiyorum"
Meriç dolu gözleriyle abisine baktı "onu bizden alamazlar dimi. Abi ben onsuz yapamam ki!" dedi
Miran kardeşine kendisine çekip sarıldı ve saçlarını severken "izin vermem. Onun bizden gitmesine asla izin vermem!" Dedi katı ve kendinden emin bir sesle ama içi kan ağlıyor onunda gözleri doluydu.
Onları dinleyen bir misafir vardı ancak onlar bunun farkında değildi.
Bir taraftan da ağlamakta helak olmuş bir Meltem hanım vardı. Kızının elinden gitme ihtimali canını yakıyordu. Kocasına bakıp " Murat hemen gidelim Mardin'e bizi orda bulamazlar dimi" dedi ağlarken
Murat bey eşini kendine çekip sarıldı, sırtını yatak başlığına yaslayıp, eşini sahada göğsüne çekti. Sakinleşmesini beklerken saçlarını sevdi, öptü, eşinin kokusunu içine çekerek "gidelim canım gidelim" dedi
O gece bir kişi bile uyuyamadı herkes diken üstündeydi. Bakalım bundan sonra ne olacak...
Ama bilmedikleri şey ise sadece onlara gelmemişti mektup ancak kişiler ve yazan her şey farklıydı...
Sizce bundan sonra ne olur? Murat bey neden acele ettiğini anladık az çok haklı mıdır sizce? Peki abileri dinleyen sizce kimdi? Derin her şeyi öğrenirse nasıl tepki verir? Mektupta ne yazıyordu sizce? Artık olaylara yavaş yavaş giriyoruz bakalım neler olacak. Umarım beğenmişsinizdir bölümü. Artık olaylara yavaş yavaş giriyoruz bakalım neler olacak. |
0% |