@demirhan_asel
|
Yazar anlatımıyla
1 hafta sonra, Sonunda ikizlerin doğum günü gelmişti artık 5 yaşındalardı annesi bugün için ikizlerin en sevdiği yemekleri tatlıları yapmıştı ikizler damla çikolatalı kurabiyeye bayılırlardı bu yüzden bu seferlik fazla yemelerine izin verecekti. Babaları ve büyük abileri ikizlere pasta almaya gitmişti küçük abileri ve ortanca abileri de evi süsleyeceklerdi dışarısında çok olmasada yağmur yağdığı için evde kutlayacaklardı.
İkizlerin doğum gününe amcaları, kuzenleri, dedesi, babaanneleri ve kreş arkadaşları bile geleceklerdi tabi Azat Demirhan'ın babası Merdan Demirhan ve annesi Emine Demirhan da gelecekler.
Uzun zamandır hiçbir oğullarıyla konuşmayan torunları ile görüşmeyen Merdan bey ve Emine hanım neden şimdi ikizlerin doğum gününe geldiklerini anlamamışlardı. Hiçbir torununun doğumunda yanında olmayan yaşlı çiftin şimdi gelmesi akıllarda soru işareti bırakmaktadır. Asılında gelmemelerini isteyen Ali Demirhan, Altan Demirhan, Azat Demirhan ve Polat Akel eşleri çok fazla bir şey bilmedikleri için susmak zorunda kalmışlardır. Ama yinede tedbiri elden bırakmamak gerekir.
Mutfağa giren doğum günü çocuğu, Arsen ikizini kaldıramadığı için annesine söylemeye gelmiştir. "Anne" dedi hala tam olarak uyanamadığı için gözünü küçük eliyle ovalarken, Annesi Melek hanım kurabiyeleri fırına verdi, oğluna döndü ve gülümseyerek "Efendim bebeğim" dedi "Anne Asel hala uyanmadı ne kadar denediysem de kalkmadı oysa erken kalkalım diyende oydu" dedi dudağını büzerek. Oğlunun bu tatlı hallerine dayanamayan Melek hanım hemen oğlunu kucağına alıp yanaklarından öpmeye başlamıştır. Tam boynunu öperken de oğlunun huylandığını ve güldüğünü görünce daha çok gülmesi için onu gıdıklamaya başlamıştır. Arsen gülerek "anne yapma huylanıyorum" dedi
Melek hanım sonunda oğlunu son kez öpüp yere bıraktıktan sonra "tamam hadi bakalım o zaman hemen yüzünüzü yıkamaya küçük bey bende ikizini uyandırıyorum" dedi Arsen hemen koşarak lavaboya gitti annesinin arkasından söylendiğini duyarak Annesi arkasından "oğlum koşma düşeceksin bir yerine bir şey olacak sonra!" söylenmelerine aldırmadan gitti
Melek hanım merdivenleri çıkıp ikinci kattaki kızının odasına girip, savaş alına dönmüş odasını görünce, dün uyarmasına rağmen kızının hiç takmadığını görmüş oldu. Gerçi ne zaman bir yerler toplanacak ise Asel ortadan kaybolur, sonra ortaya çıkardı. Ama ne zaman biter dağıtılacak ise Asel en baştadır.
Kızının yatağının başına gelip onu uyandırmaya başlamıştır, kızının sarı saçlarını severek "Asel kızım kalk hadi annem ikizin çoktan kalktı bile " dedi
Asel annesinin sesini duysa da rüyada olduğunu sanıp kıçını dönüp yatmaya devam etmiştir. Bunu gören Melek hanım son kozunu oynamaktadır "Sen bilirsin Asel pankek ve en sevdiğin kurabiyeden yapmıştım ama madem istemiyorsun bende Yalın abine veririm" dedi
Bunu duyan Asel anında yatağından doğrulup annesine baktı annesinin ciddi olduğunu görünce hızla yatağından kalkıp aşağıya inmeye başladı Melek hanım "koşma kızım düşüceksin" dedi ve kızını belinden tutuğu gibi havaya kaldırdı "önce yüzümüz yıkanacak küçük hanım" dedi Asel derin nefes alıp verdi ve dudağını büzerek "ama anne yalın abim pankeklerin hepsini bitirir ki" dedi Asel konuşurken annesi çoktan onu banyosuna götürdü işlerini bitirdikten sonra ikili aşağı indiklerinde herkesin bur da olduğunu gördüler Asel koşarak pankeklere saldırdı tabi ikizinde hemen yanına geldi pankeki çok semerede Arsen sırf ikizi seviyor diye oda yer
Yemekler yenildi doğum günü çocukları hazırlandı Asel ve Arsen bembeyaz kıyafetler giydiler Asel beyaz bir elbise Arsen ise beyaz bir gömlek ve siyah pantolon giymişti.
Asel babasının ve abilerinin yanına gidip "baba nasıl olmuşum" dedi Azat bey kızını kucağına alıp "benim prensesim çok güzel olmuş " dedi saçlarından öptü "Ya baba yapma hem birazdan Demir Ege gelecek saçlarım bozulmasın" dedi
Azat bey içinden sıpaya bak kızımın gönlünü kapmış resmen derken dışındansa aksi bir ses ile "tamam al öpmüyorum" dedi "ya baba öpme demedim sadece saçımı bozma" dedi Asel tatlı tatlı bakarken babası bu tatlılığına dayanamadı ve bir kez daha öpüp, çiçek kokusunu içine çekti ve kızını yere bıraktı.
Tam o sırada kapı çaldı Asel kapıya koşarak "Demir Ege geldi" dedi " abileri bu duruma homurdanırken o hiç takmadan Demir Ege'ye sarıldı "hoş geldin Ege" Demir Ege " hoş bulduk çiçek kız" dedi ve oda Asel'e sarıldı bu hallerine dayanamayan Azat bey "tamam yeter buradan Asel buraya gel kızım" dedi Bu duruma bıyık altından gülen kişi iste hiç şüphesiz Demir Egenin babası Timuçin bey ve eşi Sevim hanım "devrem sorun ne ben sana hep demiyor muyum kızını alacağım diye ba-" lafını bitireme de Azat bey ve oğulları "yok öyle bir şey" dedi "Ben kızımı senin oğluna vermem Timuçin boşuna heveslenme oğlunun aklında sokma böyle şeyler" dedi işin aslı Timuçin bey ve Azat bey askerlik arkadaşlarıdır askerliğin ilk yıllarında tanışmış ve bu zamana kadar hala arkadaşlardır. Timuçin beyde sürekli kızın benimde kızım olacak deyip dururdu.
Ne kadar anneleri dışarı çıkmayın yağmur az da olsa yağayor desede, Asel ikizini ve Demir Ege'yi kolundan tutup dışarı çıkardı. Aslında Demir Ege'nin yaşı ikizlerden büyük olsada, ikizlerle vakit geçirmeyi seviyordu.
Her şey güzel giderken çocuklar bahçeye çıkmıştı Arsen, Asel ve Demir Ege top oynarken Arsen topu yola Demir Ege'ye atacakken top duvara çarpıp yola gitmişti Asel "ben alırım" dedi Asel yola atladığı tam o sırada yoldan geçen arabayı fark eden ikizi ve Demir Ege "Asel hayır" "Asel gitme" diye bağırdılar
O sırada bahçeye çıkan ev ahalisi misafirler Demirhanlar ve Merdan ve Emine Demirhan da vardı aralarında "Asel kızım" annesi "Asel" amcaları "Abicim" Arat abisi "Hayır o iyi olacak iyi olacak değil mi anne" dedi Agah ama annesi ağlamaktan ve kızına bakmaktan başka bir şey yapamıyordu "ambulans baba ambulansı arayın" dedi yalın
Ama artık çok geçti acı bir fren sesi sokakta yankılandı bir ailenin yuvasına ateş düştü artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak Demirhanlar yıkılacaklardı bir taraf kaybederken düşmanları ise istedikleri gibi gitmeyen planını yeniden şekillendirdi.
Günün sözü: Bize sunduğu güzellikler karşısında ona teşekkürü borç bilip içinde bulunan canlı veya cansız her bir varlığa iyi davranmalıyız. Ancak böylelikle mutlu bir hayat yaşayabilir bir insan |
0% |