@demirhan_asel
|
Günümüz
DOĞA AİLESİ...
Gün aymıştı doğa ailesi uyanmaya başlamıştı bir kişi dışında.
Derin doğa hariç nam-ı değer uykucu her yerde ve zaman da uyuyabilen ve asla ciddiyi kalamayan doğaların en küçük çocuğu ve en yaramaz üyesi.
Tabi onu uyandırma görevini üslenen en küçük abisi Meriç Doğa nam-I değer gıcık, sinir bozucu, her halta burnunu sokan klasik abi.
Kız kardeşinin odasına giren Meriç, her zaman yaptığı gibi önce kısık bir sesle seslenerek "Derin" bir kez daha "Derin" pekala ben seslendim diye düşündü. Uyansaydın küçük kardeşim diyip şeytani bir şekilde güldü.
Çalışma masasına gidip oradan Pembe tüylü kalemi aldı neden pembe olduğunu soğrulamadı genelde Derin pembe renk sevmez ve bu yüzden hiç pembe eşyası yoktur tabi Almira'nın ona aldığı hediyeler hariç geri dönüp kız kardeşinin burnuna kalemi dokundurdu Derin uyanmadı ve burnunu kaşıdı bir eliyle yine yaptı Meriç bu sefer arkasını döndü derin ve uyumaya devam etti.
Bunu gören Meriç ofladı ve gözleri yatağın yanında bulunan komedindeki sürahi çarptı hem yanındaki bardağa biraz su doldurdu çok doldurursa hiç çenesinden kurtulamazdı en iyisi az su dökeyim dedi az su dediğide bardağın nerdeyse hepsi doluydu bir parmaklık boşluk var yada yoktu.
Suyu döktüğü anda bir çığlık sesiyle ev sarsıldı bunu duyan diğer aile üyeleri alışmıştı artık ama yinede yine mi diye düşündüler.
"abi ne yapıyorsun sen!"
"ne yapıyormuşum güzel kardeşim uyandırıyorum seni işte fenamı okula geç kalma diye uğraşıyorum sen bana kızıyorsun" dedi dudak bükerek üzgün bir tonda
Derin kendisiyle dalga geçerek konuşan abisine sinirli bir şekilde bakıp yastığını ona fırlattı Meriç hemen iki elliyle yastığı tutu.
"abi"
"efendim canım"
"bence kaç çünkü seni yakalarsan hiç iyi şeyler olmaz" tehlikeli bir ses tonuyla.
Bunu duyan Meriç yastığı fırlatıp odadan çıktı çünkü biliyordu ki derin onunla fena halde uğraşacaktı. Fırladığı yastık derinin ıslak yüzüne denk geldi. Derin sinirli bir şekilde nefes verip hemen yatağından kalktı ve lavaboya gidip işlerini haleti üstünü de giyip yatağını topladı sakin bir şekilde aşağıya ailesinin yanına kahvaltıya indi.
Herkes sofrada Derini bekliyordu bir kişi vardı ki tedirgin bir şekilde bekliyordu.
Yediği haltı bilen ve sonrasında çekeceği cezayı bekleyen yavru köpek misali bekliyordu.
Derin yemek odasına girip sandalyesini çekti ve sakin bir şekilde babasının "afiyet olsun demesiyle yemeğe başladı.
Ona hala tedirgin bir şekilde bakan abisinin elbette farkındaydı birazdan olacaklar ise onun keyifle izlemesine sebep olacaktı tabi sonra abisinin de ona yapacaklarını kestiremiyordu ama oda geçen yeni tanıştığı arkadaşıyla buluşmasında odaya kitlenmesine saysın diye omuz silkti.
Genelde böyle bir şey yapmazdı yeni tanıştıklarıyla soğuktu ama Almina'nın isteği üzerine kabul etmişti. Gidemediği için ondan bir doluda trip yemişti zar zor barışmıştı.
Geçen sırf erkek bir arkadaşı diye tam çıkacakken ona odasında bir şey göstereceğini acil olduğunu söyleyip odaya girer girmez yüzüne kapıyı kapatıp kilitlemişdi. o kadar hızlı yapmıştı ki Derin şaşırmasına bile zaman kalmamıştı.Abisi çok fazla kıskanç biriydi diğer abisinde kıskançtı ama o fazla göstermezdi. Meriç abisinin aksine onunla uğraşmaz tatlı dille uyarırdı.
Derin derin bir nefes aldı ve çatalını kenara bırakıp ağzını peçeteyle silip babasına döndü ve
"baba" kızının sesini duyan Murat bey kızına döndü ve
"Efendim güzel kızım" sevecen bir ses ile
Murat Doğa namı değer can kurtarıcı başına bela açtığın da annesinden terlik yememek için hep babasına koşar, Meriç abisini sürekli ona şikayet ederdi. Gerçi abisinin de ondan kalır yanı yoktu. Oda çok şikayet eder ama yine yanan o olurdu ailenin tek kızı olmak bazen çok avantajlı oluyordu. Murat bey kızına kıyamaz ve her istediğini yapmaya çalışırdı üzgün görmeye dayanamazdı kızını.
Babasına seslendiğini duyan Meriç ışık hızında kardeşine döndü ve aynı zamanda bir şey yapıp yapmadığını düşünüyordu. Hatırladığı kadarıyla bir şey yapmamıştı bu yüzden biraz daha rahatladı. Ama yine de Derinin ne yapacağı belli olmazdı. Gözleri bir babasında bir kız kardeşinde gidiyordu.
"Babacığım abim ne yaptığını biliyor musun?" Murat beyin kaşları çatıldı ve oğluna döndü.
Meriç sorgular bir şekilde kendisine bakan babasına bakıp,
"bu sefer bir şey yapmadım baba" ona inanmadığını beli eden bir şekilde bakan babasına,
"ciddiyim baba yemin ederim bir şey yapmadım bugün" dedi
Herkes Derinin diyeceği şeyi merak etmiş ve sorgular bir şekilde bakmıştı Derin nefesini dışarı verip
"abim dün gece sigara içmiş" dedi
Bunu duyan Murat bey sinirli bir şekilde oğluna baktı. Sadece oda değil ailenin tüm üyeleri de öyle bakıyordu hatta çocukluk arkadaşı Erez bile ki onun ne zaman geldiğini bilmiyordu.
Meriç düşündü kaşlarını çattı hatırlamaya çalıştı hatırladı da dün gece arkadaşına sinirlenmişti ve bahçede bir sigara içmişti. Ama üşenip sabah yıkanırım deyip yıkanmadan sigara kokusuyla öylece yatmıştı. Tabi Derin abisinin yanında yatmak istemişti ve odaya girdiğinde yanına tam yatacakken, burnuna gelen kokuyla anlamıştı. Evde sigara içmek yasaktı. Hatta sigarada kesinlikle kokusu üzerine sinmemesi gerekiyordu. Derin küçükken çok fazla sigara dumanına maruz kaldığı için ona zararlıydı. Ailesi onun kötü olacağını bildiği için sigarayda eve sokmuyorlardı. Aslında Meriç de içmiyordu sadece bir anlık bir şeydi. Arkadaşının ona verdiği sonra alırım dediği sigarasından içmişti. Şimdi de pişman olmuştu anlaşılan kardeşi gece yanına gelmişti.
Babasına dönüp "Unutmuşum baba. Arkadaşımındı zaten. Ben almamıştım cebimde kalmış"
Abisi Mirza ona dönüm kaşları çatık ve sinirli bir şekilde dişlerinin arasından "unutmayacaksı! Bir kere unutun ne oldu hatırlıyor musun?" evet Derin o gün hastaneye kaldırılmış, Meriç o gün o kadar fazla içmişti ki kafayı bulmuştu. Üstüne bir pakete sigara içmiş cam açık olmadığı için odası duman altı olmuştu. O zamanda evde ikisinden başka kimse yoktu ve Derinde abisinin kötü görünmesine dayanamamış ve yardım etmeye çalışmıştı. Ama Derinin astımı da olduğu için öksürük krizine girmiş ve nefes alamaz halle gelmişti. Eğer abisi Miran gelmeseydi durumu çok daha kötü olabilirdi.
Meriç abisine bakıp "olmayacak abi bir daha, asla olamaz, izin vermem o sadece dalgınlığıma geldi" dedi pişman bir şekilde
Abisi ise ona "Gelmesin o dalgınlık Meriç!" dedi
Babası ise "abin haklı bir daha böyle bir şey duymayacağım fark etmeyeceğimde yoksa kötü olur Meriç!" sinirli sesi ile
Miran kız kardeşine dönüp "iyisin değimli bir tanem?" dedi yumuşak bir sesle nasıl bir anda abisinin böyle sesinin yumuşamasına şaşırıyordu. Derin kafasını sağa sola sallayıp "hayır abi bir şeyim yok zaten astımım nerdeyse geçti" astım Derinde sonradan ortaya çıktığı için doktor yardımı ve dikkatli bakımıyla git gide onu terk ediyordu. Miran kız kardeşinden gözünü ayırıp erkek kardeşine "arabanın anahtarını çıkmadan bırakırsın" dedi daha sakin bir sesle ve kahvaltısını bitirip annesini ve kız kardeşini öpüp yukarı telefonunu, çantasını almaya çıktı.
Miran Doğa nam-I değer koruyucu, kahraman, dert dinleyici hep yanında olan başı sıkıştın mı dert anlatacak birine mi ihtiyaç duyuyorsun? Hemen ona git güzel öğütler verir ve biran rahatlamış bir şekilde hissedersin sanki sorunun artık önemli değilmiş gibi hemen cevabını bulur.
Meriç bu sefer itiraz etmedi ve anahtarını bıraktı çünkü biliyordu ki hatalıydı "izninizle" kız kardeşini ve annesini öpüp oradan ayrıldı. Zira yetişmesi gereken bir otobüs vardı. Abisi onu asla bırakmazdı taksi ile bile gitmesine izin vermezdi.
Erez kan ikizine dönüdü, evet evet kan ikiziler böyle bir şey olduğunu sanmıyorlardı ama onlar aynı vakide doğmuş ve aynı zamanda kan kardeşi olmuşlardı.
"hadi ikiz gidelim geç kalacağız yoksa ilk günden yeni okulumuza" kısa zaman önce şehir değiştirdikleri için okullarını da değiştirmişlerdi. Derin nereye Erez de oraya gittiği için oda ailesinden yalvar yakar izin alıp gelmişti onlarla. Ailesi de buraya gelmeyi planlıyorlardı tabi babası işlerini toparladıktan sonra.
Erez Soylu nam-ı değer suç ortağı her şeyi birlikte yapar başlarını sürekli bir belaya sokarlardı eski okulların da öğretmenleri bile onlardan bıkmışlardı birbirlerine suç ortağım, kan ikizim diye seslenirler genele de.
Derin "tamam çantamı alıp geliyorum" deyip odasına çıktı ve çantasını aldığı gibi koşarak aşağı indi annesi ona
"yavaş ol Derin düşeceksin kızım" Derin annesinin söylenmesini takmadan koştu.
"Bir şey olmaz bana Meltem sultan " dedi.
Meltem Doğa nam-ı değer Meltem sultan eğer hatalıysan terlik yemeğe hazır olmalısın. Eğer haklı isen ama Meltem sultanı kızdırıyorsan da hazır olmalısın. Zira hedefi tam on ikiden vurma şampiyonudur kendisi. Abartmıyorum gerçekten öyleydi eski kaldığı mahallede şampiyon seçilmişti. Bunun nasıl olduğunu sonra anlatırım aksi halde her an ayağındaki terliği çıkarıp tam on ikiden vurabilir.
Annesine dönüp "neyse biz çıkıyoruz ilk günden okula geç kalmak istemeyi değil mi Erez?" sevimli bir ses ile
"evet istemeyiz"
Babası Derinin yanına gelim yanaklarını ellerinin arasına alıp "paran var mı kızım? yoksa veriyim yada varsa bile yanında dursun ben veriyim yine de" dedi ve cüzdanını çıkartmaya çalışırken Derin onu durdurup "var babacığım merak etme abim geçen gün vermişti." Murat bey yine de dayanamayıp kızına iki yüzlüğü cebine koyup "olsun yanında bulunsun ne olur ne olmaz" dedi tabi Derine para verirken Ereze de vermeyi unutmamıştı. Erez ne kadar itiraz etsede.
Annesi de "baban haklı kızım yanızda dursun" dedi
Babası anlını öpüp "iyi dersler kızım bir şey olursa hemen bana haber veriyorsun" dedi
Annesi de yanağından öpüp "bir olaya karışmayın, başınız belaya girmesin, ilk günden kavga istemiyorum anladınız mı?" ikisi de asker selamına durup
"ANLAŞILDI KOMUTANIM!" dediler
Annesi ve babası gülümserken onlarda dışarı çıktılar ve Miran abisinin gitmediğini onları beklediğini gördüler. Derin abisinin yanına gidip "abi sen neden gitmedin geç kalacaksın"
Abisi kardeşine gülümsedi ve "geç kalmam ben güzelim sen merak etme hadi binin ben bırakacağım sizi" dedi anlından öpüp, kapısını açtı ve binmesini bekledi. Derin gülümseyip arka koltuğa bindi.18 yaşına gelmeden abisi onu ön koltuğa oturamıyordu ne olur ne olmaz diyeymiş garip bir takıntıydı ama sorun değil yakında doğum günü vardı ve o koltuğa tam o gün oturacaktı.
Miran abisi centilmen, sakin, sevecen ve güler yüzlü birisiydi. Bir yere gideceklerinde hazırlanmasını hiç sıkıntı etmeden, saatlerce bekler, hiçbir sorun çıkarmazdı. Meriç abisi gibi değildi o genelde "çirkin suratın daha da çirkinleşsin diye makyaj yapmana gerek yok deyip dalga geçerdi." Ama damarına basıldı mı içinden bambaşka bir Miran Doğa çıkıyordu ki damarı da Derindi ona dokunan olursa asla sakin kalamıyordu.
Abisi onları okula bırakıp gitti. Tabi gitmeden önce bir sorun olura aramasını ve günün güzel geçmesini söyleyip bir iki yüzlükte o verdi ne kadar babasının verdiğini söylese de yine de yanında bulunsun diye verdi.
Okula girdiklerinde çardakta onlara bakan daha doğrusu Derine dolu gözlerle bakan bir erkek çocuğu fark ettiler buna anlam veremeden müdürün odasına karşılarına çıkan bir kıza sordular ve gittiler.
Onların arkasından hala daha dolu gözlerle bakan biri vardı.
İşte bugün başlangıçtı bugün her şey yeniden başlıyor ama bu sefer taraf iyilerden yanaydı.
Günün sözü: Bir şeyi çok istersek olur ama önemli olan gerçekten doğru iyi bir şey istemek ki sonradan pişman olmayalım. Bölüm nasıldı? Umarım beğenirsiniz :) |
0% |