@demirhan_asel
|
Derin Doğan'ın anlatımıyla,
Pekala gün mükemmel geçiyordu, hocalarımız bizi serbest bıraktı ve sınıftakilerle kaynaştım, herkesle çok iyi anlaştım, kimse bana bir şey demiyor ve dik dik bakmıyordu veya birinin gözü sürekli üzerimde değildi.
Demek isterdim ama durum hiçte öyle değildi, hadi biraz başa saralım yaklaşık yarım saat önceye.
30 dakika önce;
Müdürden sınıfımızı öğrendik , ders beş dakika önce başladı. Sınıfımız iki kat yukarıdaydı. Yeni okulum dört katlı bir kolej. Aslında koleje gitmiyordum ama babam 'daha iyi eğitim ala bilmeniz için' dedi ama annemse babama göz devirip bize döndü ve 'sürekli okulda kavga çıkardığınız ve öğretmenlerinizde sizden bıktığını artık hiç bir devlet okulunun sizi kabul etmez!' dediği için şimdi buradayım 'Demirhan Koleji', hiç unutamam o anı çünkü Meriç abim annemin bu sözlerinden sonra hayvan gibi kahkaha atı ve koltuktan yere düşmüştü bütün günde bizimle dalga geçmişti.
Erez'e dönüp "hadi sınıf iki kat yukarıda" dedim ve hızlı bir şekilde yukarı çıkmaya başladım, oda kafasını sallayıp, arkamdan gelmeye başladı. Sınıfın önünde durup derin bir nefes aldım ve kapıyı çaldım "GEL" sesinden sonra kapıyı açıp sınıfa girdik.
Hoca bize soru sorar gibi baktı "hocam biz yeni öğrencileriz" dedim
Hoca bize gülümseyip "öyle mi? Gelin çocuklar. Eminim herkes sizi merak ediyordur. Sınıftakilerden kendinizi tanıtın ve boş bulduğunuz bir yere geçin" gerçekten de bazıları öğrenciler bize bakıyordu, bazılarıysa takmıyor, sıralarına kafalarını koymuş uyukluyordu. Duvar dibi en arka sıradaki dörtlü ise eminim telefonlarından pubg oynuyorlardır, çünkü en arkadaki duvar dibinde olan çocuğun yanında ki çocuk, açık kahve saçlara ve yeşil gözler vardı ayrıca çok dikkatli bakıyordu telefonuna ve nerdeyse telefonu içine düşecek aynı zamanda ağzını oynatıyor kesin sövüyordu. Ah bende o oyunu oynadığımda aynen böyleydim,
En öndeki orta sıradaki kız ise bize daha doğrusu bana dik dik bakıyordu. Saçları boya ve diplerinde siyahtı. Sanırım boyası akmaya başlamıştı. Eminim kendi rengi saçlarının çok güzeldir ve ona çok yakışıyordur. Yüzü oldukça güzeldi, yüzüne yaptığı makyaj biraz ağır olsa da ona yakışmış ve olduğu yaşından biraz büyük göstermişti. Ama yine de güzel bir kızdı. Tabi bakışlarını saymasak "Hocam ben merak etmiyorum. Derse devam edebilir miyiz? artık." dedi cırtlak sesiyle ah hayır ben ona az önce güzel mi dedim? kesinlikle çirkin bir şeydi hem boyu da benden oldukça kısa olduğu belliydi.
Ona göz devirip kimsenin konuşmasına izin vermeden "Derin Doğa" dediğim anda en arka sırada cam kenarında olan çocuk ışık hızıyla kafasını bana çevirdi ve dolu gözleriyle bakmaya başladı. Yeşil gözlü, benim gibi kumral saçlı, teninin rengi ise buğday rengindeydi benimde öyleydi. "Erez soylu" diye kendini tanıtı Erez. Ama o çocuğun hiçbir şeyi takmadan bana bakması ve doğrudanda gözlerime bakması biraz tuhaftı. Yanındaki arkadaşı onun nereye baktığına bakıp beni gördü ve hemen arkadaşının karnına dirsek attı ve kendisine gelmesini sağladı, aynı zamanda ona bir şeyler söylüyor ama çocuk onu takmadan önündeki sıraya dalgınca bakmaya başladı ve arkadaşına kafa salladı.
Hoca bize "tamam çocuklar boş bir yere geçin" orta üçüncü sırada bir yer ve o çocuğun önde bir kişilik boş yer vardı. Erez hemen cam kenarını kapmıştı. Pislik biliyordu cam kenarlarında oturmayı sevdiğimi. Bana da orta üçüncü sıradaki esmer, kahve rengi gözlü çocuğun yanına oturmak kalmıştı.
çocuk bana dönüp "merhaba ben Egemen" dedi samimi bir sesle bende ona gülümseyip "Derin" dedim.
Erez'e baktığımda ise dik dik Egemene bakıyordu. Bir önümdeki kahverengi saçlı ela gözlü çocuk bana dönüp "bende Kerem güzellik" dedi yılışık bir tona bu çocuğu hiç sevmedim. Ona kafamı salladım ve hocayı dinlemeye başladım. Çocuk onu takmadığımı görüp bozuldu ve önüne döndü. Egemen ise yanımda bıyık altında gülmeye çalışıyordu, anlaşılan keremden pek hoşlanmıyordu.
Sonunda ilk ders bitti ve Erez yanındaki çocuğa bir şeyler söyledi, çocukta kafasını sallayıp onayladı.
Erez yanıma gelip "gel hadi kantine gidelim sabah çok az yedin" dedi ona kafamı salladım, ayağa kalkıp kantine gitmeye başladık. Sanki birinin gözünü üstümde hissetim, sınıftan çıkmadan göz gezdirdim ve o çocukla göz göze geldim hızlıca kafamı çevirip Erez'i takip ettim.
Erez'e döndüm "sence bu son okul yılımız nasıl geçer" dedim okulun kapanmasına yaklaşık olarak dört ay vardı ikinci yarı yıla daha yeni başlamıştık, doğum günüme de 1 ay 7 gün var, çok heyecanlıyım 18 yaşıma girecektim.
"bence uslu durabiliriz hem çok fazla zaman kalmadı yaklaşık 4 ay falan var. Annemi haksız çıkarmamız lazım. Meriç abimin o dalga geçişleri ve kahkahası hala gitmiyor gözümün önünden." dedim
O da bana kafasını çevirip "haklısın Meriç abinin eline düşmektense 1 hafta çikolatalı süt bile içmem." dedi o tam bir çikolatalı süt aşığıdır, içmeden duramaz günde en az beş paket bitirir düşünün yani ona rağmen böyle söylüyor, ben pek süt sevmem.
Bu sırada kantine gelmiştik "Amca bana oradan karışık tost ve ayran verimisin? ikizime de aynısından ama içeceği kola olsun" dedim aslında ayranı da severdi ama kolayı daha çok severdi.
Amcanın uzattığı tabaklarımızı aldık ve parasını ödeyip en arka duvar dibindeki masaya geçtik. Sessizce yemeklerimizi yiyorduk ki yanımıza egemen ve arkadaşları geldi.
"merhaba bizde oturabilir miyiz?" dedi egemen Erez'e baktım kafasını salladığını görünce "Tabi" dedim Egemen benim yanıma geçerken kumral saçlı mavi gözlü çocuk Erez'in yanına geçti diğer çocuğa bakınca açık kahve saçlara ve yeşil gözler sahip olan gördüm bir dakika bu arka sırada oyun oynayan çocuktu .
Egemen hemen tanıtmaya başladı "bu Mert" dedi kumral saçlı çocuğu gösterip buda " sonra o çocuğu gösterip "Buda Aybars" dedi ikisi de bize kafalarını sallayıp selam verdi kumral saçlı olan çocuk yani Mert hemen atılıp konuşmaya başladı. Teneffüs onlarla kaynaşmalarımızla, birbirimizi tanımakla geçirdik. Tam bir hafta okul böyle geçti. Ama bana benzeyen o çocuğun bakışları hiç değişmeden devam etti. İşin garip yanı o çocuğu ne kadar hatırlamaya çalışsam da olmuyordu onunla hiç karşılaşmadığıma emindim.
Bakalım bundan sonra ne olacak. Bölüm sonu. Bölüm nasıldı? Günün sözü : Bazı kapıların bize kapalı görünmesi, önünde değil, arkasında bulunduğumuz içindir. |
0% |