@demirhan_asel
|
DERİNİN OKULA GİRİŞ ANI
KORAY ARSEN DEMİRHA'NIN ANLATIMIYLA
Bu oydu bundan emin ona çok benziyordu.
Benim ikizime, can yarıma, Asel'e çok benziyor.
Okul bitmişti ama okuldan çıkana kadar ondan gözümü alamadım. Bir saniye bile gözümü onan çekmedim, çekemedim. Sanki tekrar kaybolacaktı gözümün önünden. Nereye giderse ordaydım. Şimdi eve gidiyordum abim beni alacağını söylemişti ama hala aklım Asel deidi yani Derin'deydi.
Sonun da Arat abim gelmişti, hızlıca kapıyı açıp bindim. Bunu hemen annemlere söylemeliyim. Bundan emindim o Aseldi. Ama dahada emin olmalıydım. Tekrar bir acıya dayanamazdık, zaten yıkılmıştık daha fazla yıkılırdık ve bu sefer toparlanamazdık.
"Aslanım nasıl geçti okul" dedi arabayı çalıştırırken.
Elerimle oynarken kafamı salladım iyi geçti anlamında. Arat abim bu cevabım üzerine kısaca kafasını bana çevirip baktı ve elerimle oynadığımı fark edince kaşlarını çattı. A hayır ellerimle oynamamalıydım. Ne zaman bir yalan söylemeye çalışsam elerimle oynardım, stres olduğumda da aynı şekilde, neyse ki eve kadar başka bir soru sormamıştı.
Evin önünde durduğumuzda, hızla arabadan indim ve evin kapısını çaldım, kapı açıldığı an yukarı odama koşmaya başladım, arkadan annemin "oğlum ne oluyor, ne bu hız?" diye söylendiğini duyuyordum ama acelem vardı. Tam odama girecektim ki çapraz karşı oda gözüme çarptı.
Bu oda Agah abime aitti. En büyük abimiz. Kendisi bir asker olduğu ve görev yeri de Mardin'de olduğu için burada değildi. Onu çok sık görmeyiz, hatta nerdeyse hiç görmeyiz, kendisini işine odaklamıştı. İkizimin ölümünden sonra askeri okulu kazanıp, buradan gitmişti. Ara sıra buraya gelse de, çok nadirdir. Eve asla girmez, yakınına bile yaklaşmaz, dışarıda görüşürüz onunla. Haklıydı aslında bende buradan gitmek isterdim. Ama o zaman hiç dayanamazdım. Kız kardeşiyle olan eve girmeye ve gözünün önüne gelecek anıları görmeye dayanamaz , haftada yada ayda bir beş dakikadan fazla telefonda onunla konuşamayız. Aslında, o zaman bile konuşmaz, sadece biz konuşuruz o dinler, sonrada telefonu kapatır. Benden sonra ikizimin ölümünden en çok etkilenen kişisiydi. Tabi babamı saymasak. O ailede en çok etkilenendi aylarca yılarca neler çekmişti. Gözümüzün önünde ölmeyi bile düşünmüş, sinir krizleri geçirip, kızımın yanına gideceğim diye tuttururdu. Tabi o zamanlar ben küçüktüm her şeyi bilmiyorum ama hiç şüphesiz en çok acı çeken kişi babamdı.
Gözlerimi odadan çekip kendi odama girdim ve hızlı bir şekilde üstümü değiştirdim, masama geçip bilgisayarımı aldım tam arkamı dönecektim ki, masamın üstündeki pamuk prenses masalı gözüme çarptı. Bilgisayar yatağıma bırakıp, kitabı elime aldım. Bu kitap Asel'in en sevdiği kitaplardandı. Babamın hep bu tarz kitapları okumasını isterdi. Ancak hikâyenin sonuna kadar hiç dayanamaz ve uyurdu. Ama uyumadan önce hep babama;
'Bende bir prensesim dimi baba' dedi küçük Asel açık tutmaya zorlandığı gözleri ile nerdeyse uykuya dalmıştı. Azat bey kızının tatlı sorusuna cevap vermeden önce, onu görebilmek için kafasını aşağıya doğru eydi ve kızına sımsıkı sarılırken 'Prensesin tabi ki kızım. Benim prensesimsin sen. Babasının prensesin'
Asel babasını hiç duyamadı çünkü o anda uykusunun derinliklerine doğru yola çıkmıştı ve uykusunda midililer, çikolatalar görüyordu. Onun en sevdiğ şeylerdi ama yinede yüzünde eşsiz bir gülümseme vardı. Azat bey kızının anlıdan öptü ve saçını sevip, kokusunu içine çekti. İçinde kötü bir his vardı. Sanki kötü bir şey olacaktı. İkizlerin doğum gününe sadece 2 ay vardı. O gece Azat bey güneş doğana kadar kızını izledi Sonraysa yanından yavaşça kalkıp, kızının anlını son kez öptü ve 'prensesim benim' diyip kendi kaldığı odaya iki alt kata indi. Bu katta sadece ikizlerin ve en büyük oğlunun odası vardı. Bir altında ise Arat ve Yalının odaları. Aynı zamanda kuzenleri için misafir odaları vardı.
Azat bey karısıyla kaldığı odaya sesiz bir şekilde girdi,kapıyı kapadı. Ama karısının uyanık olduğunu görünce 'neden uyumadın meleğim?' Melek hanım ise eşine gülümseyişi, yanına çağırdı 'uyku tutmadı hayatım sen yine kızımızın yanında mıydın?' diye sordu. Azat bey eşinin yanına yatı, onu göğsüne çekti ve sımsıkı sarıldı. Melek hanım bunu seve seve kabul etti. Hiç şüphesiz kızıyla birlikte kocasının göğsün de yatmak en sevdikleri şeydi. Kafasını kocasına doğru kaldırdığında, Azat bey eşinin anlını öptü 'evet, meleğim bir görsen nasıl tatlıydı. Yine masalın sonuna kadar dayanamadı uyudu küçük hanım' dedi hayran hayran bakışlarla kızının her halini çok seviyordu. Melek hanım yalancıktan kaşlarını çatı, sinirli çıkarmaya çalıştığı sesi ile 'kıskanıyorum ama' dedi bunu duyan. Azat bey eşine bakıp gülümsedi 'kıskanma hayatım sana da masal anlatırım' dedi çapkın bir edayla. Melek hanım eşini göğsüne vurdu, göz devirip 'senin neyin kıskanayım Azat? Ben kızımı kıskandım. En tatlı hallerini ben göremedim diye üzüldüm. Kesinlikle yarın ben hikaye anlatacağım kızıma. Azat kızımın o tatlı hallerini çok seviyorum' dedi üzün bir sesle. Kızının o tatlı hallerini düşündü ve gözünün önüne gelince ise gülümsedi Melek hanım. Azat bey dayanamayıp, karısının anlından bir daha öptü ve 'beraber anlatırız meleğim üzülme' bunlar son sözleri olmuştu. Sonrasında hemen uykuya dalmışlardı.
Son zamanları olduklarını, kızlarını bir daha göremeyeceği zamanların yaklaştığını bilselerdi daha fazla vakit geçirirlerdi kızlarıyla. Mesela Azat bey kızıyla pasta yapmaya çalıştığı zaman eşine yakalansalar bile, hep devam ederlerdi.
Melek hanım kızını azarlamak yerine, oda onlara katılırdı, alış verişlere çıkıp daha çok prenses elbiseleri alırlardı.
Koray Arsen İkiziyle daha çok yaramazlık yapıp, abilerini çıldırtırlardı.
Yalın absi ile daha fazla oyunlar oynardı, şarkılar söylerlerdi.
Arat abisiyle yüzmeye gider paten kayarlardı.
Agah abisile ise film izler, şarkı söyler, resim yaparlardı.
Ama olmamıştı. Saçma bir intikam için hayatlarının en güzel anlarını acı çekerek geçirmişlerdi.
Fakat bundan sonra her şey daha farklı olacak, acı çekmek yerine çektireceklerdi.
Günün sözü: İçimde bir şey acıyor sen gelince aklıma.. Bölüm sonu. Umarım beğenirsiniz :) Bölüm hakkındaki düşünceleriniz? Tiktok hesabım Demirhan_asel |
0% |