@demirhan_asel
|
Lunaparka gidilen zaman Yazar Anlatımıyla,
Eksik bir yanı vardı genç adamın ne kadar tam hissetmek istese de. Bakıyordu oradaydı ama gidemiyordu. Yüzü varmı diye sorsanız? Yok derdi ne ona gidece yüzü nede iki çift laf edebilecek sözleri vardı.
Baktı uzaktan, sadece uzaktan bakabilirdi ya zaten.
Ne güzel eğleniyordu çocuğu ve kocasıyla. İçi yandı bir an... Onun yanına gidebilecek hiç yüzü yoktu lakin o adam onunla birlikteydi.
Eydi başını bir kez daha döndü arkasını sanki daha önce gitmemiş gibi tekrar gitti...
Ama bir söz verdi kendine "Allah şahidim olsun ki mutlu olman için gerekirse canımı veririm. Lakin bir damla göz yaşının düşmesine izin vermem! Gerekirse ateş olur herkesi yakarım ama senin yanmana izin vermem!"
gözünden tek damla göz yaşı düştü. Silmedi, silmekte istemedi.Onun için açılan kapıdan bindi arabadına. Son kez baktı yeşil gözlü güzeline.
Korumamın ona seslenmesiyle gözünü ayırmadan cevap verdi. "Hava alanına Necmi" diyerek onayladı.
Araç hareket etmeye başladığında gözden kayboldu yeşil gözlüsü de.
Kardelen'in Anlatımıyla,
Gelen seslerle gözlerimi açtığımda, hiç bir şey göremiyordum. Gerçi kör bir insan nasıl görürdü ki?
Yataktan zorlukla kalktım. Barkın bana evi gezdirmiş, hafızama yer edinmesini sağlamıştı. Bu yüzden yürürken biraz daha iyi yol buluyordum.
Yataktan kalkmadan önce, Barkın'ın yatığı tarafa elimi uzatığımda boştu. Kaşlarım çatıldı, nerdeydi ki?
Demiştim işte bırakırsın beni diye bıraktı. Haklıda ona kızamam ki. Kim kör ve hiç bir şey hatırlamayan bir kadınla birlikte olmak isterki?
Yavaş ama bir o kadarda aceleci adımlarla sesin geldiği yöne gitmeye başladım.
Nihayet sese çok yaklaştığımda bir kadın sesi duydum "Kızım neden ayaktasın gel otur güzel gelinim benim" diyerek bir kadın beni kollarımdan tutu ve salona yönlendirmeye başladı.
Neler oluyordu ve bu kadın da kimdi?
Ayrıca güzel gelinim mi?
"Sizde kimsiniz?" diye sordum beni koltuğa oturtup, yanıma oturan kadına.
Kadının oturduğu yerden bana döndüğünü hissetim. " Barkın'ın annesiyim kızım. Gerçi sen beni hatırlamazsın ama Barkın'da mı söylemedi sana?" dedi son kelimeleri Barkına kızar gibiydi.
Çekinerek başladım sözllerime "Yok efendim Barkın bir şeyler anlattı tabi." derin bir nefes alıp ellerimle oynamaya başladım. Ne demişti Barkın annesinin adı neydi? Tuğba, Tülin yok ya Tuğçe?
Hayır, hatırlamıyordum da!
Evin kapısı çaldığında yanımda oturan Barkın'ın annesi hızla kapıya yöneldi "Sen otur kızım, ben hemen açıp geliyim kapıyı" diyerek giiti.
Zaten nasıl açacaktım ki kapıyı?
"Annem Kardelen'im kalktı mı?" Barkın
"Kalktı oğlum salonda oturuyor" Barkın'ın annesi.
"İş yaptırmadın inşAllah karıma anne" diye sordu Barkın
"Saçmalam istersen evladım hasta kıza ne işi. Bir yerine ya bir şey olursa?" dediğinde artık sesler daha yakından gelidi
Sesler geliyordu Barkın gelmişti! Bırakamamıştı beni. Yüzümde büyük bir gülümseme oluştu.
"Sevgilim" diyerek yanıma geldi Barkın. büyük bir gülümsemeyle ayağa kalktım. Barkın gülerek "Beni mi özlemiş sevgilm?" diyerek sarıldı.
"Yanımda yoktun gittin sandım" dediğimde daha sıkı sarıldı bana "Hiç bir güç beni senden ayıramaz! Bırak gitmeyi beni senden uzaklaştıracak herkesin eceli olurum." dedi sert sesiyle.
anlımda sert bir baskı hissettiğimde, bunun Barkın'ın dudakları olduğunu anlamam uzun sürememiştir.
Gülümsedim. Mutluydum, mutluyduk. Barkın gerçekten beni seviyor ve bir oğlum var nasıl mutlu olamam ki? Keşke dedim keşke gözlerimde görse de o zaman tam anlamıyla bir aile olabilseydik. Derin bir iç çektim "Sevgilim iyisin öyle değil mi?" diyerek sordu Barkın.
İçten bir gülümsemeyle baktım ona "iyiyim Barkın" dediğimde Mutfaktan bir ses yükseldi "Çocuklar hadi kahvaltıya. Ömer'i de uyandırmayı unutmayın!" diyen tabiki Barkın'ın annesinde.
Barkın'a hızla dönerek göremesem bile endişeyle baktığıma emindim "Barkın ben senin annenin adını bile bilmiyorum. Söylemiştin ama unutum. Şimdi ona nasıl seslenmeliyim ki? Anne demek zorundamıyım acaba? Ya demediğim için üzülürse? Ya beni sevmezse?" gibi gibi bir çok şey sayarken Barkın dudaklarıyla susmamı sağlayarak sersemlememi sağlamıştı. Ben ona şaşkınca bakarken o bana gülümseyerek baktığına emindim.
"Sorun yok sevgilim istediğin gibi anneme seslenebilirsin. Ayrıca annem seni zaten seviyor. Sen sadece seni sevdiğini unutun. Ama emin ol hatırlayacaksın. " dedi
Gülümseyerek ona bakarken "Tamam aman annenin adını söylemezsen ona nasıl seslenebilirim ki?" dedim
O da ellerini belime atarak kendine çekti beni. Ben daha bu yaptığına alışamamışken "Türkan" dedi
şaşkınca ona bakarken "Ne?" dediğimde gir bir kahkaha attı "Annemin adı Türkan sevgilim" diyerek burnumun ucunu öptü.
Gözlerimi kırpıştırdığımda "Ha, anladım" diyerek onu onayladım.
Sonra onun etkisinden çıkmak istediğim için başımı sağa sola sallayarak, kollarından ayrıldım. Barkın bu durumdan hoşlanmadığını belirten şeyler mırıldanırken onu takmadım "Hadi Ömer Ali'yi uyandıralım" diyerek elimi uzattım.
O da hiç tereddüt etmeden hızla elimi eline kenetledi. Birlikte Ömer Ali'nin odasına doğru yok aldık. Tabi Barkın merdivenlerden çıkarken ekstra dikkat etmişti benim için.
Bazen onu hak edip etmediğimi düşünüyorum ama yinede yanımda olmasından mutluydum. O yanımdayken kendimi daha iyi ve mutlu hissediyordum. Yinede eksik hissetmekten kendimi alı koyamıyordum.
Durduğumuzda oğlumuzun odasına geldiğimizi anladım.
Barkın yavaşça kapıyı açtığında "Ömer'im uyanmışsın oğlum" dediğini duydum.
Ömer Ali "Anne" diyerek bana sarıldığında Barkın'ın elini bırakmak zorunda kalmıştım ki Barkın bu durumda pekte hoşlanmamıştı. "Annem. Uyanmış mı benim paşam" dedim gülümserken saçlarını seviyordum.
Ömer Ali ise gülümserken "Evet! Biliyor musun ben çoktan uyandım ama seni bekledim. Uyuyorsun diye uyandırmak istemedim anne" dediğinde gülümseyerek cevap verdim "Öylemi paşam? E hadi o zaman babaanne kahvaltı hazırlamış bize gidip yiyelim üstünü değiştirip, yüzünü yıkadıysan" dedim
Ömer Ali "Babaanem mi?" diye sordu ancak sesi bir tuhaftı.
Barkın hızla Ömer Ali'yi kollarımdan aldığında kucağına aldığını anlamıştım. "Oğlum hadi kahvaltıya bak annen çok acıkmış" dedi.
"Evet kurt gibi açım her an birinizi yiyebilirim" dediğinde üçümüzde gülmüştük. Dikkatlice merdivenden inerken hala gülüşüyorduk.
Mutfağa girdiğimizde Türkan hanımın sesini duydum "Hadi gelin çocuklar soğumadan yiyelim." dediğinde hepimiz yerlerimize oturduk.
Türkan hanım "Ömer'im bak sana pişi yaptım seversin sen" dedi
Ömer Ali "Hayır! Ben annemin pişisini seviyorum" dedi huysuzca.
Barkın "Oğlum ayıp babaanne o senin" dedi hafif kızar bir tonda.
Ömer Ali "Banane annem daha güzel yapıyor!" Anlaşılan oğlum bugün bir hayli huysuz.
Barkın "Öyle tabiki oğlum" elini ellerini arasına alarak öpücük kondurdu "Annen her şeyin en iyisini yapıyor" diye fısıldadı.
Yüzüm kızarmaya başlamıştı. Göremesemde gözlerimi kaçırdım.
Türkan hanım "Ay! çocuklar çok tatlısınız ne kadarda yakışıyorsunuz. İyi ki evlendiniz Ömer'im gibi bir torunum oldu sayenizde" dedi neşeyle.
Ben daha da kızarırken Barkın'ın güldüğünü hissediyordum.
"Ee sizin evlilik nasıl gidiyor gelinim? İnşAllah bizim oğlan seni üzmüyordur. Ha eğer üzüyorsa söyle çekiyim kulaklarını" dedi sahte kızgınlıkla.
Gülümseyerek "Hayır, Barkın beni üzmüyor aksine çok mutlu ediyor." dedim
Yazar Anlatımıyla,
Gelin kaynana birlikte Barkın'ı çekiştitrirken, Barkın şirketin önüne gelmiş aracından iniyordu. Pars hızlıca abisinin yanına gelerek "Abi bugün çok bir işin yok. İki saat sonra Cenkerlerle bir toplantın var. birde Ziya bey sözleşmede beğenmediği yerler olduğunu değiştirmek istediği ile ilgili seninle konuşmak istiyor. Ayrıca imzalaman gereken bir kaç dosya mevcut. e tabi birde çalışanlar arasında bir sorun çıkmış o kadar" dedi elindeki küçük defteri kapatırken. Barkın'a küs olsa bile iş ve arkadaşlık başkaydı.
Barkın başıyla onayarken çoktan şirket binasına girmişlerdi. Pars onun hem sol kolu hemde iş zamanında ona yapılacakları hatırlatan biriydi. Elbette bir asistanı vardı ancak Pars abisine her konuda yardımcı olmak istediği için yardım ediyordu. Barkın da Pars'a çok güvendiği için herhangi bir sorun görmüyordu.
Kendi odasının katına çıkan asonserine binerken, asansöred hafif bir şekilde çalan clasik müzik onu rahatlatıyordu. Kendi odasının katına gedliğinde asansörün kapıları iki yana açıldı.
Pusat çoktan abisinin odasının önüne gelmiş elindeki dosyaya onu bekliyordu. Pusat abisinin asansörden inerek ona işaret vermesiyle hızla odasının kapısını açtı. "Hoş geldin abi" dedi Pusat çok konuşkan biri değildir genelde bu görevi Pars üstenir.
Barkın odasına girerken sadece baş sallayarak içeri girdi.
Barkının odası Tamamen siyah ve kahve tonlarından oluşuyordu.
Masasının bulunduğu yerin hemen arkasında nerdeyse boydan boya duvar içi bir kitaplık gibi bir yer vardı. Genelde bazı dosyalar ve ara sıra okuduğu kiaplar orada dururdu. Üç raf bölümü onun için kullanılırken en alt daha geniş olan yere ise süs eşyaları mevcuttu.
Siyah deri koltuk hemen önündeyken sonrasında masası geliyordu. Masanın hemen önünde iki adat tekli olmak üzerek koltuklar mevcuttu. onun arkası ise tamamen boştu.
Kitaplıgın kapsanmadığı duvar kısmıında ise bazı toplantılarını yapmak için kullandıkları on kişilik bir masa vardı. Kitaplığın diğer tarafında ise bir saksı bitkisi ve cam mevcuttu. Bu cam odanın baştan sonuna kadar bir duvarı tamamen kapsıyordu. Yani yukardan aşağı ve sağdan sola tam olarak bir duvar siyah camla kaplanmış, dışarısı görünürken içerisi hiçbir şekilde görünmüyordu.
Barkın kendi sandalyesine geçerken Pusat ve Pars hemen önünde dikelmişti.
"Getir bakalım elindekini Pusat" dediğinde Pusat hızla dosyayı abisinin önüne koydu.
Barkın dosyayı açtığında sakin kalmakta zorlansada kendisini tutmayı başardı. Derin bir nefes alarak "Bu adamdan gözünü bir saniye bile ayırmayacaksın Pusat. Anlaşıldı mı?" dedi sert sesiyle. Pusat hızla abisini onaylarken "Tabi abi. Sen merak etme o puşt heriften gözümü ayırmayacağım" dedi
Pars "abi ben ne yapacam" dedi huysuzca.
Barkın sinirle Parsa bakarak "Git sende adamların denetiminin yap. Herhangi bir açık istemiyorum" dedi
Pars abisini onaylarken, Barkın "Asistan kızı buraya gönderin. Çıkabilirsiniz" diyerek ikiliye eliyle kapıyı gösterdi.
Pusat ve Pars Barkın'ın odasından çıktıklarında asistan kıza haber vermişlerdi. Asistan kız hızla patronunun odasına girdiğinde Pars "Bugün fazla sinirli sanki patron" dediğinde Pusat "öyle, annesi gelmiş ondandır belki" dedi
Pars "Bildiğim kadarıyle gelin kaynana pek anlaşamazdı. Niye gelmiş ki?" dedi asansöre yürürken.
Pusat "bilmiyorum ama bir şey var bu işin içinde. Barkın'ın Kardelen'i üzecek bir şey yapacağını sanmıyorum. Bakarsın iyi anlaşırlar geln kaynana" dedi sonda Parsa bakarak. Pek iyi anlaşacaklarını sanmasada öyle düşünmek istemişti.
Asansörün önüne geldiklerinde Pusat açılması için düğmeye bastı. Asensörün kapıları iki yana açılırken ikili içeriye girerek, çıkış katına bastı.
Pars "pek sanmıyorum ama belki bu kazadan sonra Türkan hanıma bir melek dokunuşu gelmiştir" dedi alayla "Yoksa o kadından çekeceği var Kardelen hanımın" diye devam etti.
Pusat yüzünde küçük bir gülümseme oluşurken "Sana hak vereceğimi sanmazdım ama haklısın sanki. Ama Barkın'da da Kardelen'i üzecek yüz yok gibi. Hayırlısı bakalım" dedi
İkili Barkın'ın görevlerini yerine getirirken Barkın toplantı için çalışmakla meşkuldü.
Sonunda toplantı sati geldiğinde Barkın saatlerdir oturduğu sandalyesinden kalkarak, odasından çıktı.
Asistan kız "Barkın bey Cenkerler çoktan toplantı odasına geçtiler. İki şirketinde büyümesi için yapılıcak toplantıda bazı istekleri olduğunu bellirtiler" dedi
Barkın'ın kaşları çatıldı "Ne isteğiymiş bu?" dedi
Asistan kız gözlüğünü düzeltirken "Bilmiyoruz efendim ama bu istekleri yerine getirilmezse ortaklık sağlayamayacaklarını söylediler" dedi titrek bir sesle.
Barkın yumruklarını sıkarken sinirden deliye dönmüştü ancak bunu belli etmeyerek toplantı odasına girdi "Beyler hoş geldiniz" dedi yapmacık bir gülümsemeyle.
Odada bulunan iki adam ve bir asistan olan kadın ve adam ayağa kalktığında sarışın olan "Hoş geldik mi? onu sonra göreceğiz Barkın bey" dedi alayla.
Barkın yerine geçerken "Eminim bu odadan mutlu ayrılacaksınız Yankı bey" dedi gülümserken.
"Umarız öyle olur Barkın bey" dedi Yankı beyin yanındaki kumral saçlı adam.
Barkın "Hiç şüpheniz olmasın Tuğrul bey" dedi
Yarkı bey "O halde toplantıya başlayalım isterseniz" dediklerinde.
Toplantı başlamıştı. Cenker holding ve Yılduray holding tüm kozlarını paylaşırken her şey iyi gidiordu. Tabi Yarkı bey sözleşmede bazı maddeleri eklediğini ve sözleşmenin aynı şekilde olması gerektiğini söyleyene kadar.
Barkın her sözleşmeyi kendi hazırlatır, hiç bir şekilde karşı tarafa izin vermezdi şimdi bile bu sözleşmeyi imzalamayarak geri çevirebilir, ortaklığı başlamadan yıkabilirdi. Ama şirket bu sıralar pek iyi durumda değildi. Buyüzüden sesini çıkarmadan sözleşmeyi eline aldığında her bir maddede sinirleri geriliyordu.
"Bu sözleşmeyi kabul edemem hele ki 5. maddeyi asla!" dediğinde ortam gerilmişti.
Yarkı bey "Bizim için pekte sorun yok ister edin, ister etmeyin. Eminim başka şirketlerlede anlaşabiliriz biz ama sizin için ne olur bilmem" dedi rahatça arkasına yaslanırken elindeki kalemle oynuyordu.
Turul bey " Yarkı haklı. Sonuçta batma noktasına gelen bir şirketle iş yaptığımız için teşekür etmeniz gerekirken, durduk yerde siz olay çıkartmak isterseniz bizim için sorun olmaz" dedi.
Barkın köşeye sıkışmış durumdaydı ve imzalamaktan başka çağresi yoktu. Yarkı ve Tuğrul ise bunun farkındaydı.
Sözleşmeler imzalanmış ortaklık kurulmuştu. İki yıl kadar sürecek bu ortaklık için ilk temeler atılmıştı.
Barkın, Ziya beyi beklerken kendisinin önemli bir işi çıktığını ve gelemeyeceği bilgisini aldığında sinirden kudurmak üzereydi. Yinede sesiz kalarak şirketeki her işi tamamlamış, karısının yanına gitmek için artık hazırdı.
Yolda giderken Kardelene papatya buketi yaptırmış, oyuncak beyaz bir ayı almayıda ihmal etmemeişti.
Karısının mutluluktan gülümser hali gözlerinin önüne geldiğinde her şeyi unutmuştu bile. Tek odak noktası karısı olmuştu artık.
Eve geldiğinde hızla arabayı park ederek, içeriye geçti. sesizce karısının bahçede salıncakta otuduğunu fark edince arkasından sarıldı.
Kardelen bu ani sarılmayla korksada Barkın" Benim sevgilim, korkmana gerek yok. Bak ayrıca san neler aldım." diyerek elindekileri Kardelen'in kucağına bıraktı.
Kardelen kucağında hissettiği oyuncak ayı ve kokusundan anladığı kadarıyla papatyalarla mutlu olmuştu sonuçta kocası onu düşünerek almıştı.
Barkın, Kardelen'in yanına oturarak onu göğsüne çektiğinde bütün yorgunluğu geçmişti.
Barkın "Ne yapmış benim sevgilim bugün Annem seni üzmedi değil mi?" dedi sonda endişeyle. Annesi eğer Kardelen'i üzmeye çalışırsa işler değişirdi.
Kardelen başını sağa sola sallayarak "Hayır, üzmedi. Oldukça güzel zaman geçirdik" diye başladı kardelen bugün neler yaptığını anlatmaya.
Barkın ise onu yüzünde gülümsemeyle dinliyor arada yorum yapıyordu.
Barkın ve Kardelen güzel zaman geçirselerde yakında bu düzen bozulacaktı...
Bölüm sonu.
Bölüm hakındaki düşünceleriniz?
Karakterler?
Bölümü normalde çok daha erken yayınlayacaktım ancak içime pek sinmemişti. Hala bölümün pek iyi olduğunu düşünmüyorum ancak yayınlamak istedim.
Önceki haftalarda bölümleri karıştırmışım 5. Bölümü yüklememişim şimdi düzeltim. |
0% |