Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Özür

@demirhanife

         

 

"Özür dilerim" Bu sözcükler dudaklarımdan dökülürken huzur dolu bir sessizliğin arka fonu gibi çalınmıştı kulağımıza. Bu iki kelime ona da sürpriz olmuş olacak, omuzları gerilmiş bakışlarını güzel manzaradan çekip bana dönmüştü. Lakin ben utançtan olsa gerek karalarımı ufuktaki okyanustan çekememiştim. Sağ yanağımda hissettiğim yoğun bakışları sanki bir matkapla deliyordu tenimi. Hayatımda ilk defa birinin verecek cevabını beklemek bu kadar sancılı olmuştu. "Özür dilemen gereken kişi ben değilim" Nihayet gergin bekleyişim sessiz tepkisini sonlandırdığında başka bir sıkıntının varlığıyla dolmuştum. Zira ben de biliyordum özür dilemem gereken kişiyi, lakin çok ketum olan yaşlı kadın bir türlü pas vermiyor, konuşmaya çalıştığımda kelimelerimi ağzıma geri takıyordu. "Benimle konuşmuyor" Küskün çocuklar gibi dudaklarımı büzdüğümde gittikçe artan kıkırtısına kaşlarımı çattım. Bu tavrımı komik bulmuş olacak ki soğuk adamın aurası bir an da değişmişti.

 

"Komik mi?"

 

"Bizim ihtiyarı fena kızdırmışsın o zaman. Tavsiyem bir an önce onun can sıkıcı kızgınlığından kurtul" diyerek biraz yaklaşıp kulağıma fısıldadı.

 

"Yoksa sana kara büyü yapabilir." Gözlerim kocaman olurken "Ne?" Dudaklarımdan tiz bir çığlık gibi dökülmüş onu kıkırtısı kahkahaya evrilmişti. O an da benimle dalga geçtiğini anlayarak öfkelenip ayaklanmıştım. Ben de belki yardım eder diye soluğu bu soğuk adamın yanında almıştım. Sinirli adımlarla uzaklaşırken bu ayaklar ile zordu zira birkaç defa düşme tehlikesi atlatmış aşağıya yuvarlanmaktan son an da kurtulmuştum. Çıkması daha kolaymış ama inerken ölümcül bir tehlike olabiliyormuş. Ayağım yeniden kuru toprak yüzünden kayarken birden havalanmamla çığlık atmıştım. Soğuk adam beni güçlü kollarıyla kucaklarken çırpınmama kalmadan çoktan omzuna atmıştı. Yol boyunca homurdansam da hiç etkilenmemiş aksine gülmeye devam etmişti.

 

Yıllar önceki bir çocukluk anım sabahtan beri beynimi istila ediyordu. Daha önce unuttuğum lâkin şimdi durup dururken aklıma gelmesi fazlaca ironikti. Ya da hayatın olağan akışına uygun. Zira büyükannem ile ilgili bir anıydı ve bana günlerdir trip atan ihtiyarın yaşlarındaydı. Mahalleden bir çocukla kavga ederken sonunda beni kovaladığını hatırlıyorum. Ben nefes nefese kalırken ninem evin kapısında aksayan ayaklarına ayakkabılarını geçiriyordu. Can havliyle kendimi babaannemin arkasına attıktan sonra güvenli alanıma girmiş olmanın rahatlığıyla derin bir nefes verdiğimi çok net hatırlıyorum. Lâkin beni bu anı da en çok etkilen daha sonra yaşananlardı. Büyükannem çatılan kaşlarıyla neden beni kovaladığını sorduğunda başka bahanesi olmayan çocuk küfrettiğimi söylemiş böylelikle yalan söylediği ortaya çıkmıştı. Büyük annemin bu yalana inanacağından korkup inkâr etmek için dudaklarımı araladığımda büyükannemin öfkeli sesiyle duraksamıştım. Zira büyükannem bu yalanı yutmamıştı. "Yalan söyleme bu çocuk asla küfür etmez!" O günkü özgüvenim bugün bile nasıl iyi beslendiğini anlamıştım. Zira ben birine 'salak' demekten bile korkup bunun bile günah olduğunu düşünen masum bir çocuktum. Ve ninem bir an bile benden şüphe duyup sorgulamadan sonuna kadar savunmasının bana neler hissettirdiği dün gibi aklımdaydı. Unuttuğum bu anı yıllar sonra düşüncelerimi işgal etmesinin sebebi neydi bilmiyorum. Ama inatçı ihtiyarın beni etkilediği ortadaydı. Odama kadar omzunda taşıyan adam beni bırakıp gittiğinde saatlerce bunu düşünmüştüm. Çocukluktan kalma bu anım bana ne anlatmak istediğine emin olamasam da daha fazla beklemeden odamdan çıktım. İhtiyarın evine doğru yürürken karanlık çoktan çökmüş gecenin sesi ürkütücü bir uğultuya teslim olmuştu. Kollarımı birbirine bağlayıp eve geri gitmemek için kendimle savaştım. Çevrede dolaşan bakışlarım ve ağaçlar arasından geçmiş olduğunu gördüğümü sandığım bir gölge ile adımlarımı hızlandırmıştım. Hızımı arttırırken enseme değen soğuk bir his ile donup kalmıştım. Çığlık atmak için dudaklarımı aralasam da bağıramıyordum. Sonra o sözleri duyup yumruk yaptığım ellim duraksadı. Bibi'nin evine çoktan gelmiş kapısını yumruklamak için kaldırmıştım. Lâkin duyduğum o sözcükler bütün gece korkumu söküp almıştı. "Ya anlarsa?"

 

"Anlaması mümkün değil, bizden şüphe bile duymuyor."

 

Titreyen ellerimi ağzıma götürüp sımsıkı kapattım zira az önce korkudan çığlık bile atamayan sesim şimdi çıkmak için çırpınıyordu. Kimdi bunlar ve benden ne istiyorlardı?

 

Loading...
0%