Yeni Üyelik
11.
Bölüm

11. Bölüm

@demirhanife

🌿🌿🌿🌿Okuyucusu olmadığı için kaldırmayı başka bir kurguya başlamayı düşünüyorum. Bakalım bir kaç bölüm daha şans verecegim sonra kaldıracağım.🌿🌿🌿🌿


"Bir samimi güzel bakış bile dünyanın bütün hazinelerinden kıymetli olduğunda anlarsın yalnızlığın kara bir delik gibi seni umutsuzluğa çektiğini"


Bana sevgiyi bir ekmek kırıntısı gibi ikram eden bu hayattan alacaklıyım. Kader diyerek razı olmamı bekleyen yazgımdan da şikâyetçiyim. Dudaklarıma gülücük yerine hüzün konduran ruhumdan, göz bebeklerimden mutluluk yerine gözyaşı akıtan her şeyden, herkesten şikâyetçiyim. Cam gibi parçalara ayrılan kalbimin ciğerlerime batması, nefes almamı zorlaştırırken düşündüğüm tek şey kin dolu bakışlarıydı. Bir bakış bile insanı bin parçaya ayırabilir miydi? Üstelik tamamen yabancı olan biri, ruhuna bu kadar hükmedebilir miydi? Kendimi dışarıya attığımda sızlayan burnum akan yaşlarım ne içindi? Bilmiyorum. Titreyen bacaklarımla çimenlerin üstüne oturup gözlerim yaşlı, karşıda bir noktaya bakarken ellerimle oturduğum yerdeki otları avuçladım. Sanki onlardan güç almak istiyor gibi çaresizce onlara tutundum. Ne kadar orada, öylece oturduğumu bilmeden geçen dakikalar sonra üzerime düşen gölgeyle elimin tersini gözlerime getirip yaşlarımı sildim telaşla. Bakışlarımı gölgeye çevirdiğimde açık kumral saçları ve uzun boyuyla benim yaşlarımda daha önce uzaktan gördüğüm ama tanımadığım bir çocuk gülümseyerek bana bakıyordu. Neden tepemde dikildiğine bir anlam veremeden, yüzümü gördükten sonra solan gülümsemesiyle utanmış bakışlarımı kaçırmıştım.

Yanıma oturup ellerini uzattığında irkilmiş meraklı bakışlarımı yüzüne çevirmiştim. "Selam, ben Ufuk. İşletme bölümünde okuyorum. Daha önce tanışmak istemiştim ama hiç fırsat olmadı" Dedi büyük gülümsemesiyle ama ben yüzümdeki şaşkınlığı saklayamadan ona sorgulayıcı bakışlarımı attım.

"Hadi ama ellerim havada kaldı" Tebessümle yüzüme bakmaya devam ederken benimle neden tanışmak istediğini anlayamamıştım. "Kim olduğumu zaten bildiğini sanıyorum" dedim soğuk bir ses tonuyla. Gülen yüzü solarken hüzünlü bir tebessümle ellerini indirdi. "Sen doğru olanı yaptın" Anlayışlı ses tonu nefesimi tutmama sebep olurken bakışlarımı kaçırmıştım. "Benim yüzümden sevgili öğretmeninizden olmadınız mı? Tam da bu dersten geçmek üzereydiniz" dedim alaylı biraz da acıyla yüzümü buruşturarak. "Yardım etmese de ben o derste hep çok iyiyim." dedi alayla kıkırdayarak ve devam etti. "Öyle olmasaydı bile senin yanında olurdum. Çünkü pislik herifin tekiydi." dedi soğukça. Başımı ona çevirdiğimde yüzünde samimi bir bakış vardı. "Nereden biliyorsun? Belki de ona gerçekten iftira attım."Diye sordum merakla. Zira bana güvenen tek kişi olması tuhaf gelmişti. "Cık! Böyle güzel bakan bir kız bu kadar kötü olamaz" dedi gülümseyerek. Gözlerimi devirip kıvrılan dudaklarımı saklamak için başımı eğdim."Sen bana asılıyor musun?" Diye sordum alayla."O ne iğrenç bir tabir, hiç hoşuma gitmedi. Belki de sadece büyük bir hayranınımdır" Sırıtıp çapkınca göz kırptığında içimdeki kara bulutlar çoktan dağılmıştı. "Tam da hayran olunacak insanım ya" Kendime acıyarak konuştuğumda onun da gülümsemesi solmuştu. "O kadar fazla taciz tecavüz kurbanı var ki, çoğu korkudan susuyor. Üstelik korktukları da suçludan çok toplum. Yanında yürüdüğü arkadaşı, canım dediği ailesi ve yuvam dediği mahallesi. O kadar çok susuyorlar ki, ruhları çığlık çığlığa kalıyor ve o çığlığın içinde yaşamaya çalışıyorlar. Tabii buna yaşamak denirse. Sen o çığlığı içinde sonsuza kadar tutmak yerine dışarıya çıkardın. Hem de korkmadan. Sana hayran olmamak mümkün mü?" Dediğinde gözlerimdeki yaşlar bir yağmur gibi elmacık kemiklerimden süzülüyordu. Sıcak parmaklarını yüzüme getirip silerken o kadar dikkatli ve şefkat doluydu ki dokunuşları adeta bütün bedenim titretmişti. Yüzündeki acı tebessüm ve dolmuş gözleriyle bana bakarken hıçkırarak ağlama isteğimi zorlukla bastırdım. "Iyy! Ağlarken çok çirkin bir kız oluyormuşsun." Dediğinde gözyaşlarım arasında kıkırdayıp acı bir tebessümle baktım."Teşekkür ederim." Dediğimde duraksamış yüzüme ifadesizce bakmıştı."Sanırım buna çok ihtiyacım varmış" Yüzü anlayışla kasılırken dudaklarını birbirine bastırdı. "Seni rahatlatabildiysem ne mutlu bana. Şimdi benim dersim var. Öğlen burada buluşalım mı?" Gözlerini kısarak sorduğunda memnuiyetle gülümseyerek başımı salladım. Yüzündeki gülümseme büyürken ayaklandı. "Oley be! Görüşürüz o zaman " diyerek koşar adım okul merdivenlerine çıkarken ben de peşinden ayaklanmış arkasından gülümsüyordum.

Bakışlarımı keyifle sağ tarafa doğru çevirdiğimde görüş açıma giren beden ile gülümsemem yüzümde solmuş son bakışı ve sözleri aklıma gelerek sertçe yutkunmuştum. Onun bakışları merdivenleri çoktan yarılamış Ufuk'tan bana döndüğünde yüzü öfkeyle kasılmış, sert adımlarla bana doğru yürümeye başladığında istemsiz gerilemiştim. Bir adım geriye doğru adım attığımda bakışlarını çekmiş yanımdan bir rüzgâr gibi geçmişti. O kadar soğuk ve yabancıydı ki rüzgârından buz kesmiştim. Gidişini izlerken karanlık soğuk bir odadaki yalnızlığı ve korkuyu iliklerime kadar hissetmiş bakışlarımı kaçırmıştım. Ters yönden hızlı adımlarla yürürken kaybolmak istedim. Az önce bana hediye edilen kısa mutluluk, yoktu şimdi.

§


Fısıldayarak konuşan meraklı ve küçümseyici bakışlar ile geçen koca bir yarım günün ardından çimlere oturmuş Ufuk'u bekliyordum. Kucağımda duran kitabın kapağını örtüp çantama koyarken bakışlarımı çevrede gezdirdim ama gelen giden yoktu. Sıkıntılı bir nefes verip bu yemeği de yalnız yiyeceğimin farkında olarak ayaklanmak için hazırlandığımda gözlerimin bir el tarafından kapanmasıyla irkildim."Ufuk!"diyerek kıkırdayıp elini tutup çekmeye çalışırken onun da kahkahası kampus de yankılanmıştı. Arkamı dönüp omzuna vurduğumda kendini geri çekip kahkaha atmaya devam etti. "EE güzellik anlat bakalım, nasıl geçti günün?" Ayaklanırken yanımda yürümeye başladı. Sence?"Diye sorup bakışlarımı çevrede gezdirdiğimde kısa bir bakış atıp dudaklarını hüzünle birbirine bastırdı. "Kötü! Fakat ben olsaydım mutlaka güzel geçerdi, kabul et" Dediğinde göz devirdim."Ona ne şüphe. Lâkin haklısın, muhtemelen daha güzel geçerdi" diyerek çevreme bakındığımda görüş açıma giren, bir zamanlar en yakın arkadaşım olan Ayça'yı görmemle gülümsemem yüzümde soldu.

Bakışları Ufuk ve benim aramda gidip gelirken kaşlarını sertçe çattı. Ufuk 'u daha önceden tanıma sebebim tam olarak oydu. Yıllardır Ufuk'a platonikçe hisler besliyor, yardımcı derslerine kadar her programını takip edip aynı dersleri almaya çalışıyordu. Şimdi onu benim yanımda görünce hayal kırıklığıyla dolduğuna emindim. Üstelik belki de bilerek Ufuk ile arkadaşlık kurduğumu bile düşünmüş olabilirdi. Bu da içimi büyük bir sıkıntı kaplamasına sebep olmuştu. Hâlbuki "oh!" diyerek geçmem gerekirdi. Öyle ya, kardeşim yerine koyduğum arkadaşım bana bir anda sırtını dönmüştü. Üstelik aptal bir ders için! Bakışlarımı çekip yanından hızla geçtim. Düşen yüzümle Ufuk meraklı bir bakış atmış ve derin bir nefes alıp elini ensesine götürmüştü. "Arkadaşındı değil mi" Diye sorduğunda bakışlarımı ona çevirdim. "Sen nerden.." Sözümü keserken sıkıntılı bir nefes verdi.

"Yanında görürdüm hep ama son olaydan sonra bir daha görmedim." Dediğinde anlamayarak baktım. "Beni olay olmadan önce bile tanıyor muydun?" Diye sordum merakla. Alt dudağını ısırıp ellerini cebine koydu. Bakışları ben hariç her yerde gezerken ne diyeceğini bilmiyor gibiydi. İstemeden bir pot kırmıştı sanırım. "Şey.. Sanırım sana hayran olduğumu söylerken biraz eksik söylemiş olabilirim. Yani ondan önce de hayrandım galiba" Çekingen bir tonda konuşurken şaşkındım. "Ne?" diye şaşkınlığımı belli ederken gülümsedi. "Ya of işte! Ne bilim seninle aynı dersleri aldığımız dönemde gizemli hallerin ilgimi çekmişti. Çok sessiz ve hüzünlü bir duruşun vardı. İnsan ister istemez merak ediyordu" dediğinde mırıltılı bir gülücükle başımı yere eğdim. "Anladım."dediğimde yüzünü buruşturarak sordu. "Kızmadın değil mi? Yani, sana daha önce dürüst davranmadığım için beni uzaklaştırmazsın değil mi?" diye heyecanla sorduğunda başımı hızla olumsuz anlamda salladım. "Utanman normal. Anlıyorum, yani kızmadım" dediğimde rahatlayan bir yüz ifadesiyle baktı. "Ama ben anlamıyorum!" diye yükselince irkildim o da konuşmaya devam etti. "Nasıl bir arkadaş, özellikle kız olan bir arkadaş böyle kötü bir duruma maruz kalmış arkadaşının yanında olmak yerine sırtını döner!" Dedi sinirle.. Hoşlandığı çocuğun onun hakkında böyle konuştuğunu bilse ne büyük bir hayal kırıklığına uğrardı kim bilir? Diye düşünmeden edemedim. Hak etmiş miydi? Evet, ama benim yüzümden ondan uzaklaşmasını istemezdim.

"Lütfen, aramızdaki meseleye böyle bakma. Ve ondan nefret etme olur mu? Özellikle benim yüzümden" dediğimde kaşlarını çattı. Biliyorum aptalcaydı ama daha fazlası elimden gelmiyordu.

"Hâlâ onu düşünüyorsun? Sana yaptığı onca şeyden sonra hâlâ ona laf konduramıyorsun. Sana hayran olmakta haklıyım sanırım" dedi gözleri parlarken ve bu çocukla ne yapacağımı bilemiyordum. Zira bana her baktığında gözlerinin ışıklar saçması beni korkutuyordu. Çünkü biliyordum, eninde sonunda güzel şeyleri kaybederdim.


Bir beğenmeyi çok görmeseniz en azından bende okunuyor diyebilsem de hevesle yazsam..🌿🌿🌿🌿



 



















Loading...
0%