Yeni Üyelik
12.
Bölüm

12. Bölüm

@demirhanife

🌿🌿Görüş ve önerilerinizi bekliyorum 🌿🌿🌿


"Mutluluk" dile kolay ama gerçeğime çok uzak bir kelime. İnsanların sevdikleri ile beraber yaşadığı en güzel keşfi. Belki de yaşamın en büyük sırrı ama ben o sırrı henüz keşfedemedim. Dudaklarımda uzun zamandır görünmeyen mutluluğun izleri, şimdi yol üzerinde yürüyerek geçtiğim dükkânların camlarına yansırken kendime şaşırıyordum. Bazen dalıp gidiyordum bana benzemeyen bu mutlu yüze. Sıcak nefesi enseme değdiğinde irkilerek bakışlarımı yanımdaki bedene çevirdim. "Nereye daldın öyle?" Meraklı gülümseyen yüzüne karşılık verirken başımı olumsuz anlamda salladım.


Ufuk ile olmak bütün dertlerimi unutup başka bir evrende mutlu hâlimle dans etmek gibiydi. Elimizde dondurma kalabalık yolda yürürken bu an hiç bitmesin istediğim ilk andı. Sanki saat gece 12'ye vurduğunda büyü bozulacak ve ben kendi mutsuz evrenime geri dönecek gibi hissediyordum. Uzun zamandır dudaklarımın bu denli kıvrılmadığı için yanaklarım acıyor ama buna rağmen yorulmuyordum. Sürekli neşeli hâlini bulaşıcı bir hastalık gibi bana bulaştırıyor her yüzüm düşmeye yakın bam telime dokunup yine baharı getiriyordu yüzüme. Şimdi adımlarını takip ederken okulun girişine geldiğimizde duraksayıp gülümsememi soldurdum. Saat gece yarısı olmuş bütün büyü bozulmuş gibi içimi bir sıkıntı kapladı."Ne oldu?" Meraklı bakışları beni süzerken bir an da değişen ruh hâlime anlam verememişti."Bir şey yok." Geçiştirmek isteyerek konuştuğumda kaşlarını çattı. "Her sorumu böyle geçiştirecek misin?" Alınmış bir ses tonuyla konuştuğunda bakışlarımı yüzüne çevirdim. Artık o da gülümsemiyordu."Ben.." Ne diyeceğimi bilemeyerek gevelediğimde sözümü kesti. "Boş ver! Çıkışta ne yapacaksın?" Aniden konuyu değiştirmesine şaşırsam da açıkçası işime gelmişti. "Bilmiyorum" Sahi ne yapıyordum? Hiç.. "O zaman bu akşam mahallenin gençleri ile halı saha maçım var. Benimle gel ve beni izle" Dediğinde şaşırdım. Tek kaşı havada cevabı merakla bekleyen adama tereddütle baktım. "Ben hiç maçtan anlamam ki" Yüzünde hayal kırıklığı görmekten korkarak konuştum. "Daha iyi ya, ne kadar kötü bir topçu olduğumu anlamazsın" Kahkaha atmama engel olamazken gülümsemesi yüzünde solmuş derin bakışları ile beni izliyordu.

Bu bakışlarına kayıtsız kalamayınca gülümsememi durdurmuş derin bakışlarına karşılık vermiştim. "Çok güzelsin" Kalbimin hızı göğsümü yumruklarken sertçe yutkundum. Bir adımlık mesafeyi de kapatırken nefesi yüzüme çarpıyordu.

Kaskatı kesilmiş bedenimi hareket ettiremezken dudaklarıma değen gözleri bu sefer gözlerimin içine bakıyordu. Bir an da koyu kahve gözleri maviye dönerken yumuşak ifadesi sertleşmiş, kaşlarını öfke ile çatmıştı. Şimdi karşımda Mavi duruyordu. Başını hafifçe yan yatırıp dudaklarıma eğerken fısıldadı. "Senin en büyük suçun babanın kızı olmak, iğrençsin" Gözlerim dolarken göğsünden sertçe ittim. Bakışlarımı korkuyla karşımdaki bedene çevirdiğimde Ufuk endişeli bakışlarını üzerimde gezdiriyordu."İyi misin? Bilmeden yanlış bir şey mi yaptım?" Telaşla sorduğunda az önceki sanrıyı ona anlatmak imkânsız olduğu için sadece "B-Ben özür dilerim" Diyerek arkamı döndüm. Lâkin o kolumdan tutup kendine çevirdi. "Bahar, eğer yanlış bir şey yaptıysam özür dilerim" Suçlu çocuklar gibi bakan gözleri yüreğimi sıkıştırırken yüzümü güldüren tek kişiyi de bana kâbusu yaşatmış adam için üzdüğümü düşünerek kendime kızdım. "Dersim 7'de bitiyor, beni sınıfımın önünden alırsın" Dediğimde korku dolu bakışları rahatlamış gülümsemişti. "Tamam, almaya geleceğim" Başımı olumlu anlamda sallayıp hızlı adımlarla okula girerken giriş de duvar kenarında öfkeyle duran beden üzerime gelip kollarımdan sertçe kavradı. "N-Ne yapıyorsun?" Diyerek kollarımı kurtarmak istesem de yapamadım. "Kes sesini!" Boş olan koridora beni çekiştirip duvara savurduğunda üzerime yürüdü. "Şimdi de sıra Ufuk da mı?" diyerek öfkeyle tıslayan kız bir zamanlar tek arkadaşımdı. "Ne diyorsun sen?" Yüzümü buruşturarak sorduğum soruya tiksinti dolu bir bakış atıp cevap verdi."Bana bak kızım! Ufuk'tan uzak duracaksın!" Ben o nefret dolu bakışları hak etmemiştim. "Neden böyle bir şey yapacakmışım?" Diye sorduğumda alayla baktı. "Bir de soruyor musun? Senin gibi bir kaltağın tuzağına düşmesine izin vermeyeceğim" Yüzüm acıyla kasılırken nasıl bu kadar çabuk değişebildiğini düşündüm. Derslerde değildi sebep, iftira attığıma gerçekten inanmıştı. Acaba hep böyle biri miydi? "Laflarına dikkat et Ayça" diyerek hayal kırıklığı ile baktım ama o bundan keyif aldı. "Neden zoruna mı gitti?" O kadar iğrenç bir hisle dolmuştum ki arkama bile bakmadan kaçma isteğimi zorlukla bastırdım. "Ufuk 'u kullandığım falan yok" Dedim sonunda. Hâlâ kendimi açıklamaya çalışıyor olmama göz devirdim. "Ufuk'tan hoşlandığımı biliyordun, bilerek yanaştın ona! Aklın sıra benden intikam alıyorsun" Dediğinde şaşkınlıkla yüzüne baktım. Tam da düşündüğüm gibi.." İnan bana umurumda bile değilsin. Kendi geldi bana" Ben eski dostum diye onu savunmaya çalışırken o beni büsbütün karanlığa itmekten gocunmuyordu. "Sende bilerek ona yanaştın öyle mi?" diyerek daha çok sıkıştırdı beni duvara. "Senin farkında bile değil, neyin hesabını soruyorsun bana!" Öfkesi büyürken alayla baktı. "Belki de ne bok olduğunu bildiği için yanaşmıştır sana" Dediğinde kaşlarımı çattım. "Sevdiğin adama bunu da mı yakıştırıyorsun?" Yüzündeki öfkeli ifade dağılırken göz devirdim. "O geldi bana. Beraber büyüdüğüm arkadaşım bile bana inanmazken geldi üstelik, bana inandığını ve doğru olanı yaptığımı söyledi. Sen sırtını dönerken o bana destek oldu. Şimdi bana sakın ondan uzak dur deme! Asla yapmayacağım." Dedim yüzüne tükürürcesine. "Uzak durmazsan sonuçlarına da katlanırsın" Doğru anlayıp anlamadığıma önce emin olamasam da yüzündeki korkutucu ifade gerçekti. "Ah! Bir de beni tehdit mi ediyorsun? Seni nasıl tanıyamadım, sen hep böyle iğrenç biri miydin?" diyerek gözlerimde yaşlarla bağırdığımda "Kaltak!" diyerek ellerini havaya kaldırdı. Yüzüme inecek olan tokadı başımı eğip gözlerimi sımsıkı yumarak beklerken, gelmeyen tokatla kaşlarımı çatarak gözlerimi araladım. Havadaki ele başka bir el engel olmuş başımın üstünde dururken engel olan elin sahibine çevirdim göz bebeklerimi. Bakışlarım bir çift Mavi ile kesiştiğinde bunun da bir hayal olduğunu düşünsem de sahici duruyordu."H-Hocam" Diyerek kekelediğinde elini sertçe itti. "Sınıfına Ayça!" "Ama hocam bana hakaret etti" Ben mi hakaret etmiştim? Hâlbuki kaltak deyip duran oydu. "Ayça!" Öfkeli bakışları ikimizin arasında gezerken bıkkın bir nefes verip arkasını dönerek koridorda kayboldu. "Her yerde sadece sorunsun, şimdi sınıfına git!" Sesine yansıyan donuklukla konuştuğunda kıpırdamadım "Neden buradasın?" "Sen neden buradasın?" "Ben bu okulda okuyordum hep ama sen.." dediğimde sözümü kesti. "İğrenç bir tesadüf diyelim o zaman" Sözleri yine bir bıçak gibi göğsüme saplanırken acı bir tebessümle baktım. "Benden rahatsız mı oluyorsun?" Bakışlarını bana çevirip birkaç saniye yüzünde hiçbir ifade olmadan baktı. Sanki kafasında bir şeyleri tartıyor gibiydi. "Ben öyle demezdim" Kaşlarımı çatarken ne demek istediğini anlamak istedim. "Peki, sen ne derdin?"diye sordum merakla. "Ben seninle ilgili her şeyden rahatsız oluyorum. Bugün yanında gördüğüm çocuğu da az önceki kızı da her gördüğümde sayende rahatsız olacağım" Dolan gözlerime bakıp çenesini sıkarak bakışlarını başka bir yöne çevirdi. "Keşke neden benden bu kadar nefret ettiğini bilseydim" Titreyen sesimle konuştuğumda derin bir nefes aldı. "Bende bilmek isterdim" Fısıltı gibi çıkan sesiyle karşımızdaki duvara bakıyordu. "Bilmiyor musun?" Sorumu duymamış gibi yaparak bana bir daha bakmadan arkasına dönerken sert adımlarla yürüyüp gitti.

Ben ise bıraktığı boşluğa bakarken içimdeki patlayıp duran volkanlarla olduğum yere çöküp hıçkırıklar içinde ağladım. Bugün çok güldük, kesin çok ağlayacağız derler ya, doğru sanırım. Ama bu haksızlık, çöktüğüm duvar dibinde, güldüğümden belki de litrelerce fazla ağlamıştım. Sonu gelmez yalnızlığıma eyvahlar olsun. Gözyaşlarım ile ıslattığım duvar diplerine eyvahlar olsun. Yarım bıraktığım bütün neşeye, sevgiye eyvahlar olsun.

Bir de Mavi cehennemde boğulurken attığım çığlıkları duymayan herkese eyvahlar olsun. Annemin sesi kulaklarım da yine bir şarkı mırıldanıyor.. Mavi gökyüzü, dalgalı deniz

Görüyorum bir tek seni karanlık, gece gibi

Rüzgar, savuruyor bizi

Sen, ellerimden kayıp giderken Sessizliğe bürünür evler, caddeler

Ben yine de sana seni anlatamam ki

Anlatamam ki Öyle yalnız, öyle sensiz

Öyle yalnız, öyle sensiz

Düşmekten korkan çocuk gibi, çaresiz

Üzülmeye alışmış gibi sessiz Öyle yalnız, öyle sensiz

Öyle yalnız, öyle sensiz

Düşmekten korkan çocuk gibi, çaresiz

Üzülmeye alışmış gibi sessiz


Bitti.


eliffaydinn1 isteğin üzerine...


Keyifli okumalar çiçeklerim 🌼

 

 

 


Loading...
0%