Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@demirhanife

Zehirli Mavi)


"Birinin günahlarının faturası hep başkalarına kesilir."


Yalnızlığın karanlığı diye bir şey gerçekten var. Kimine göre lüks olan kimine göre büyük bir kalabalığın içinde büyüyen yalnızlık. İliklerine kadar hissettiğin ama dönüp baktığında tanıdık gelen simaların sende yarattığı sadece büyük bir boşluk. Ben o yalnızlığa yıllardır alışığım. Sahte gülüşler, yapmacık ilgili tavırlar hep oldu, lâkin hele hepsinin altında o acıyan bakışlar, işte o beni en çok yıpratandı. Güzel olmak ya da zengin bir babanın kızı olmam her ne kadar imrenilecek gibi görünse de içten içe biliyorlardı. Ben de olmayan bir şey vardı onlarda. "Sevgi" Hiç kimse vermese bile ailelerin verdiği sonsuz sevgi. İşte! Bunun o dayanılmaz ağırlığı altında ezilirken geçen ömrümü düşünüp paylaşılmayan yalnızlığıma ağladım.


Boşa geçen zamanıma, beni bu dünyada yalnız bırakan anneme, sevgi duygusundan yoksun babama, yalanlara ve yalancılara belki bir ömürlük ağladım. Yeni doğan bir bebeğin yankılanan içten haykırışları gibi yalnızlığıma ağladım. Günler günleri, saatler saatleri kovalarken dört duvarımın küçük penceresinden sızan ışık göz kapaklarıma çarparak uyandırdı beni karanlığımdan. Geçen günleri takip etmek zor olsa da, en azından küçük penceremden sızan ışıkla gündüzle geceyi ayırt edebiliyordum. Ben uyurken yemeğimi suyumu getiriyor ve boşları da alıp çıkıyordu. İşime de geliyordu açıkçası, bende görmek istemiyordum o zehirli maviyi. Okyanus rengi gözleri, nefret ve öfke karışık bir zehirle dolmuştu. Uyumaktan başka bir şey yapamayan ben, en sevdiğim şeyi yapmaya devam ettim. Şarkı söylemek. Bu kente yalnızlık çöktüğü zaman


Uykusunda bir kuş ölür ecelsiz


Alıp da başını gitmek istersin


Karanlık sokaklar kör sağır dilsiz. Bu kente yalnızlık çöktüğü zaman


Uykusunda bir kuş ölür ecelsiz


Alıp da başını gitmek istersin


Karanlık sokaklar kör sağır dilsiz.. Mırıldanarak söylediğim şarkıyla birlikte gözlerimden düşen umutlar ile yine hayallerimde annemi öptüm.


Titrek sesim boş duvarlarda yankılanırken annemin huzurlu kolları beni sarıyordu. Şarkıyı bitirirken o huzurlu kollarda uykuya çoktan teslim olmuştum.


Ne kadar sürede uykudaydım bilmiyorum. Gözlerimi yavaşça aralarken başucumda birinin varlığıyla gözlerimi birkaç kez kırptım.


Görüşüm netleştiğinde mavi bir okyanus karşıladı beni. Yine zehirli gibiydi ama buğulu. Tedirgince yerimden kıpırdanırken o gözlerini bana dikmiş ifadesizce bakmaya devam etti. Bende ona meydan okur gibi bakışlarımı kaçırmadan baktım sonsuz mavilerine. Bir süre sonra sesli bir nefes alıp başını karşı tarafa çevirdi. "Seninle ne yapacağım?" Dedi sıkıntılı bir nefes vererek. Sanki kendine sorar gibiydi. "Daha ne kadar tutacaksın beni burada? Öldüreceksen de daha fazla beklemesen, bir an önce bitirsen şunu. Ya da yapmayacaksan bırak beni. Sana söylemiştim; babamın umurunda değilim." Dedim bir çırpıda. Yüzünde ki ifadeyi değiştirmeden baktı sadece. "Hâlâ anlamıyorsun. Babandan hiçbir şey istemiyorum ama senden istediğim bir şey var. Şarkı söyleme! Sesin beni çıldırtıyor. "dedi bir anda bağırarak. Yüz ifadesi aniden değişmiş gözlerim korkuyla büyümüştü. Ne diyordu o? Beni burada hapsettiği yetmezmiş gibi şimdide bana tek iyi gelen, bana yaşadığımı hissettiren şeyi almak istiyordu. Annemi yanımda hayal edebildiğim tek şey. "Nefes alma desen onu daha kolay yapardım. Yeter artık! Beni bu dört duvar arasına kapattın ama ne istediğini de bilmiyorsun! Gerçekten benden ne istiyorsun? Babamdan mı nefret ediyorsun? Ondan nefret etmeyen tek bir canlı var mıdır acaba? Ben de nefret ediyorum. Ben de intikam almak istiyorum ama değer verdiği hiçbir şey yok! Ben onun kızıyım, ona ait bir parça ama beni de önemsemiyor. Kendime zarar versem dönüp öldüm mü acaba? Diye bakmıyor bile." dedim öfkeyle bağırıp ağlayarak. Alaycı bir tebessümle yana kıvrıldı dudakları. "Ben bakmasını sağlayacağım, korkmasını sağlayacağım. Herkes korkar, o da seni kaybetmekten korkacak ama seni çok sevdiği için değil, yalnızlıktan korktuğu için" Dedi gözlerini nefretle kısarak ve devam etti inandığı sözlerine "İnsan düşmekten değil, düşerse hadi kalk diyebilecek bir dost sesi duyamamaktan korkar." Nefretle anlatmaya devam ederken mavilerinin ne kadar karardığını görüp korkmuştum. Zira okyanuslarında fırtına vardı. Kara bulutlar çökmüş bir kasırga bütün hızıyla geliyordu. Ben ürkmüş ifademle onu izlerken fırtınalı bakışları bana değmiş yüzümdeki ifadeye birkaç saniye bakıp yüzünü başka yöne çevirdi. Sanki kimsenin görmesini istemediği bir şeyi görmüştüm. Bu tuhaf havayı dağıtmak için mırıldandım. "Babam ne yaptı sana?" Yine o eski ifadesiz bakışlarını üzerime çevirdi lâkin cevap vermedi. Bu defa cevabımı almadan bırakmak istemedim. Neden okyanus mavileri zehirle bulandı bilmeliydim. "Ölmeyi bile hak etmeyecek kadar kötü bir yanlışı yüzünden" dedi öfkeli bakışlarıyla ve yine sessizliğe gömüldü. Ben de aklıma gelen bir alıntıyla konuşmaya devam ettim. "Nicos kazancakis bir kitabında ;


Neden kiraz vermiyor diye incir ağacını hiç azarladığın oldu mu? Diye sorar. Sen babam yüzünden beni incitiyorsun ve onun günahını benim sırtıma yüklüyorsun. Üstelik belki senin kadar aynı adam tarafından incinmiş birini." dediğimde sinirle çenesini sıkarak alayla kıkırdadı. "Ah! Aptal kız. Anlaşılan seninle çok işim var. " Dedi alaylı bir sesle ve devam etti. "Ve yine o aynı kitapta zorba der ki; Kadın anlaşılmaz bir şeydir patron. Neden, diyeceksin. Hatırlamıyor da ondan işte. " Hatırlayamıyor olmak güzel olmalı. İlgisizlikten ağlayıp sızlanman midemi bulandırıyor." Dedi yüzünü ekşiterek. Yüzü birkaç saniye sonra hüzünle kasılıp tekrar konuştu. "Hatırlamıyor olman ise beni çaresiz hissettiriyor. " Dedi tekrar bıkkın bir ses tonuyla. Okyanus gözleri dalgalanırken buğulu oldu mavileri. İlk defa öfkeden başka bir şey görmüştüm mavilerinde. Neyi unutmuştum? Hatırlamadığım bir şey mi vardı? Zehirli mavi ne demek istiyordu? "Neyi unuttum? Hatırlamadığım ne ? Neden kafamı karıştırıp daha çok zorlaştırıyorsun? Sadece neden burada olduğumu söyle. Belli ki sende biliyorsun babamın benim için endişelenmeyeceğini. " dedim bir çırpıda. Derin nefesini içine çekip eliyle saçlarını sertçe karıştırdı. Bakışları tekrar beni bulduğunda alayla baktı. "Yavaş gel güzellik. Zamanla alacaksın tüm cevaplarını ama bugün değil." diyerek ayaklanıp çıkışa doğru giderken duraksayıp geri döndü. "Daha fazlada ağlayıp durma hastalanacaksın, Sonra da ölüp gidince başıma kalacaksın" Dedi uyarıcı bir tonda ve çıkıp gitti. Beni daha fazla soru ve mavi hayallerle bırakarak. Onu daha önce görmediğime eminim fakat neyi hatırlamıyordum? Zira o mavileri unutmam mümkün değildi.


Loading...
0%