Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Buldum Seni Asya...

@demirinasyasi

Kapak fotoğrafı Mercan ve Tufan...

 

 

"Sen saka yapıyorsun" dedi Mercan bana sarılarak..

 

"Ortada olan bir şey yok bağırma" Dedim terasta herkes bize bakıyordu..

 

"Öpüştük dedin kızım bu senin için ne demek farkında mısın? Anlatsana biraz ilk öpücüğünü vermek nasıl hissettirdi sana?" Dedi sandalyeye oturup bana yaklaşarak..

 

"Bilmem tuhaf bilmediğim bir duygu" Dedim gülümseyerek.. cidden bilmiyordum.. bildiğim tek şey bu adam canımı acitacakti ve ben acısına bile razıydım kahretsin ki!..

 

"Asya emin misin? Bak senin adına çok mutluyum güzelim ama karanlık yanı olduğunu söyledin yani belli ki mafya.." dedi Azra..

 

"Bende diyorum ki nerede bizim Mualla teyze aaa buradaymış"

 

"Ne dedim şimdi ben?"

 

"Ya arkadaşım arkadaşımız aşık olmuş seviyor işte bırak orasını da o düşünsün ayrıca Demir in asyaya zarar vereceğini ben düşünmüyorum yada pisliğini bulaştıracagini tamam mı?"

 

"Bende düşünmüyorum ama korkuyorum arkadaşım adına.."

 

"Bende korkuyorum Azra merak etme ama demir den ve deliliklerinden" dedim kapıyı göstererek.. Toprak bize doğru geliyordu şimdi bittik işte bu çocuk ya benden bulacaktı belasını ya Demir den...

 

"Oo kızlar nasılsınız?"

 

"Seni görene kadar gayet iyiydik" Dedim alaycı şekilde gülümseyerek..

 

"Bakiyorum da arkadaşın yokken de sesin çıkıyor"

 

"Gider misin?"

 

"Bak Asya beni bilen bilir istediğim olmadığı sürece durmam o yüzden bana bir kere evet de sana cenneti yasatayim ve rahat bırakayım"

 

"Seni bilmem ama Toprak cehenneminde ki zebanin geliyor" dedi Mercan ayağa kalkarak.. Demir bize doğru kaşlarını catmis geliyordu ve kahretsinki takım elbiseliydi kendini gizmememisti..

 

"Ne diyorsun Mercan?" Demeye kalmadı ve Demir Toprağın omzuna elini koydu...

 

"Sen kimsin birader?"

 

"Demir Ateşoğlu"

 

"Pa-pardon Demir bey buyurun?"

 

"Demir lut-" bana elini kaldırdı..

 

"O bir kere olur güzelim" dediğinde Toprak tam bana bakacakti ki Demir ensesinden tutup kafasını öne eğdi..

 

"Benim baktığım gözlere kimse bakamaz çocuk anladın mı? Şimdi siktir git gözüm seni görmesin işim bittiğinde seni bulurum" dedi ve çocuğu kapıya ittirdi.. Toprak resmen topuklayarak kaçmıştı...

 

"Nabiyorsun ya sen?" Dedim gidip önünde durarak..

 

"Bizimde molamız bitmişti zaten görüşürüz Asya içeride" dedi Mercan Azra'nın koluna girerek..

 

"Hainler" Dedim gözlerimi kısıp arkalarından bakakalmistim..

 

"Anlaşmıştık Demir sabah telefonda uzun uzun ne anlattım sana ben"

 

"Bidaha anlatsana?" Dediğinde gülmedim

 

"O bir kere olur canım" gülümsedi..

 

"Gizli kalacak zaten kimseye bir şey diyemez kaçmakla meşguldür"

 

"Öldürmek yok bak söz verdin"

 

"Ölmek için dua eder anca ona söz vermedim" dediğinde güldüm..

 

"Ben gidiyorum kimse görmesin seninle beni" elimden tutup terasın arkasına götürdü..

 

'Sırf sen istiyorsun diye bu saçma şeye katlanıyorum madem şimdi teşekkürümü Alayım" dedi tek kaşını kaldırarak.. iyi ki bunu da bir opmustuk he astar istiyordu resmen.. parmak ucumda dikilip yanağını öptüm..

 

"Yeterli" Dedim arkamı dönerek ama beni çekip sarıldı ve saçlarımı koklayıp öptü..

 

"Şimdi gidebilirsin" dediğinde ona pes dedim içimden.. on saniyede her şeyi en yükseğe çıkarabiliyordu sonra hop yere çakıyordu...

 

...

 

 

"Sabah zor kalkıp geldim işe ya yemin ederim" dedi Kemal bana bakarak...

 

"Belli oluyor" Dedim gülerek..

 

"Umarım hande gelebilir"

 

"Gelir ya saat daha kaç ki?" Saat daha 13.30 du.. ve Başar gelmişti..

 

"Gel seni bi öpücem" dedim ona giderek...gözlerini devirdi..

 

"Ya yapma kızım şunu.. var mı eksik falan?"

 

"Bunlar var" dedi Gamze salak salak hepimize trip atıyordu...

 

"Gamze Asya da bir ses var görmen lazım ufff"

 

"Dün gördüm" dediginde ona döndüm ne ara gelmişti?

 

'Geldin mi?"

 

"Yok hande store attı.. masada Demir bey falan da varmış Tufan bey falan"

 

"Hee evet bir ara şarkı söylerken çekmişti onu diyorsun"

 

"Aynen" dedi bana bakmadan...

 

"Asya kasaya gelir misin Gamze yemeğe çıksın" dediğinde önlüğümü çıkardım astim ki içeri Mercan girdi..

 

"Mercan geldi ben kalıyorum burada" Diye seslendim ve önlüğü geri giydim..

 

"Merhaba arkadaşlar" dedi Zekeriya bey içeri girerek.

 

"Merhaba Zekeriya bey hoş geldiniz?" Dedim gülümseyerek..

 

"Nasılsın Asya iyi misin?"

 

"İyim Sağolun Siz?"

 

"Bende iyim alışabildin mi?"

 

"Evet alıştım müdürüm tanıdığım insanlar zaten az çok da bildiğim ortam"

 

"İyi iyi mutlu olman önemli" dedi ve etrafa bakinmaya başladı..

 

"Kemal!!" Diye bağırdı on tarafa doğru..

 

"Aa hoş geldiniz müdürüm görmedim kusura bakmayın"

 

"İşin yolunu bulmuşsun ya ben ona şükür ediyorum"

 

"Handeden gördünüz değil mi?" Dedi Kemal bey gülerek..

 

"Bırak şimdi onu bunu Demir beyler burada birazdan içeri girer hazır mısınız?" Dedi tekrar etrafa bakinarak.. yutkundum umarım bir şey demez yada yapmazdı..

 

"Hazırız da müdürüm neden gelmişler?"

 

"Seni bara götürmek için değil tabi ki avm yi satın almış artık sürekli göreceğiz Demir beyi Tufan beyi yada Poyraz beyi üçünden biri sürekli bu avm de olacak" dediğinde kaşlarımı çattım.. Ben adama iş yerimden en azından restorandan uzak dur diyordum o avmyi satın alıyordu ya pes..

 

"Geliyorlar" dedi hande içeri girerek.. arka odaya yöneldim direk..

 

"Hosgeldiniz.." sesleri gelince anlamıştım.. hoş duymama gerek yoktu.. sanki kendine has bir kokusu vardı parfümünün yağmur yağdıktan sonra ormanda kalan odun ve çiçek kokuları gibi...

 

 

"Asya ne yapıyorsun orada bırak sipariş geldi" dedi Kemal göz devirerek mecbur boarda girdim...

 

Göz ucuyla Demir e baktığımda bana bakmiyordu Gamze bir şeyler soruyordu ama ona da bakmiyordu.. sinirden elimdeki peni düşürdüm hatta bilerek attım yere..

 

"Pardon.." Dedim Demire bakarak.. o çarpık gülümsemesini yüzüne takınmıştı.. ön taraftan arkaya dolandı..

 

"Zor olmuyor mu senin için iki iste birden çalışmak?"

 

"Bana mı dediniz?" Dedim gülümseyerek.. yani en azından gülümsemeye çalıştım diyebilirim..

 

"Etrafta kimseyi göremiyorum ben senden başka" diyince bu sefer gerçekten de güldüm.. ima ediyordu farketmistim..

 

"Yoo zorlanmiyorum ama sorduğunuz için sağolun.."

 

"Demir bey.." dedi gamze dudak büzüp yanımıza gelirken.. yüzümü burusturdum ne kadar iticiydi bu kız ya..

 

"Dinliyorum" dedi Gamzeye bakmadan..

 

"Zekeriya bey size bir şey gösterecekmiş gelir misiniz?" Dediğinde bana baktı..

 

"Kolay gelsin Asya görüşürüz"

 

"Teşekkür ederim görüşürüz" Dedim gülerek.. gamze kaşlarını catmis bize bakıyordu...

 

"Bu da bi ben bi memo bi Tufan bi Demir bi Poyraz karar veremedi hadi hayırlısı" dedi Başar bana eğilerek..

 

"Şş şimdi Zekeriya bey duyacak" Dedim sessizce kıkırdayarak..

 

"Şimdi dovecegim o olacak en iyisi ben arkada çalışayım... sen öne gider misin Asya?" Dedi Azra arkaya gelerek..

 

"Ne oldu?" Dedim eldivenleri çıkardım..

 

"Kiz kendini gösterme peşinde ya başka zaman çalışmaz yatar os yi biz yükseltiriz şimdi harıl harıl çalışıyor mübarek" dedi önlüğü giyerek.. küçük sinsi şeytan..

 

"Asya bir bakar mısın canım Zekeriya bey ofise çağırıyor"

 

"Geliyorum" Dedim mercana bakarak.. o sırada Demirle Tufan kapıya ilerledi ve bana kafasıyla gel yaptı..

 

"Biz bakıyoruz sen git" dedi Azra bana eğilerek.. yanına ilerledim.

 

"Ne oldu bir şey mi oldu?" Dedim arkama bakarak..

 

"Ben Ankara'ya gidiyorum şimdi ararım seni" dediğinde yüzüm düştü.. nereden çıkmıştı bu..

 

"Vaktin var mı?"

 

"Sana her zaman" dedi pis pis sırıtarak... ama benim azdı işte..

 

"Sinemanın terasına git ben geleceğim"

 

"Git?"

 

"Demir vaktim yok şimdi Zekeriya bey çağırıyor.. gider misin geleceğim" Dedim oflayarak.. Bir şey demeden kapıdan çıktı.. neye kızmıştı bu git dememe mı?

 

"Asya!!" Biri şu kızı bir sustursun ya yoksa kolumu gırtlağına sokup o yılan dilini ben sokecegim..

 

"Zekeriya bey seni bekliyor farkında mısın?" Dedi bana bakarak.. cevap dahi vermedim.. çok yanlış insana çatıyordu bu kız böyle cevap vermem ezikligiyle kalırdı öyle..

 

"Buyurun müdürüm"

 

"Sen üniversite mezunuydun değil mi?"

 

"Evet..."

 

"Kac yıllık bitirdin 2 mı 4 mu?"

 

"4?"

 

"Tranier müdür olur musun peki?"

 

"Nasıl yani anlamadım.."

 

"Yani üniversite mezunları direk müdür olabiliyor seninde olmani isterim"

 

"Teşekkür ederim teklifiniz için ama ben istemiyorum.. Bir yerlere geleceksem eğer bu kendi emeğim ile olmalı işi öğrenerek olmalı bu Hande hanım Kemal bey ve Mehmet beye saygısızlık olur yoksa.."

 

"Ay yok yok öyle düşünme olacaksan sen ol en azından" dedi hande yanıma gelerek..

 

"Bende Handeyle aynı fikirdeyim Asyacım en azından içimizden biri olur.. Sen zaten çabuk öğrenen bir kızsın bunu da yaparsın hem part time olmana gerek kalmaz maaşın da yükselir 33 bin alacaksın sonuçta.." dediğinde mantıklı gelmişti..

 

"Yani ben Hande hanım kadar bilmiyorum bu işi ayrıca biliyorsunuz ki barda şarkı söylüyorum cuma cumartesi ve pazar.."

 

"Kemal onu ayarlar bence ne dersin Kemal?"

 

"Sen cumartesi kaçta çıkıyordun sahneye?" Dedi Kemal bana bakarak..

 

"10 da?"

 

"Tamam soyle yaparız cuma açılış yazarım cumartesi 12 8 pazar izin? Ne dersin?"

 

"Yani bilemedim size ayıp olmasın" Dedim tekrar..

 

"Yok yok olmaz vallahi sen ol yoksa hande gelen herkesi kaçıracak" dedi Kemal göz devirerek..

 

"Bak müdürlerin de istiyor ayrıca bende isterim çabuk öğrenen bir kızsın 2 haftada kaptın işi resmen çoğu ürünü öğrendin bile.. Aslında bu teklifi Mercana ve Azra ya sunacaktım ama Azra nin okulu daha devam ediyor malum Mercan desen alttan dersleri varmış oda mezun değil Başar in askerlik çıktı.." dediğinde üzüldüm.. Başar askere gidecekti.. kabul etmişlerdi... ve bu fikre daha alisamiyordum 6 ay gormeyecektim onu..

 

"Tamam o zaman hepiniz böyle düşünüyorsanız olur.." drdom handeye bakarak.. bana kollarını doladı..

 

"Seninle bitirim ikili müdür olacağız gör bak" güldüm..

 

"Ben bir yemeğe gitsem önce sonra bitirim ikili olsak.."

 

"Ay biz seni unuttuk doğru sen yemeğe çıkacakdın tamam sen git de yemek dönsün" dedi hande..

 

"Teşekkür ederim.. görüşürüz müdürüm kendinize iyi bakin.."

 

"Sende Asyacım ben simdi senin kaydını oluşturacağım insan kaynaklarıyla görüşme sağlayacaksın ve eğitim surecin başlayacak Kemal sende Asya'ya gömlek söyle"

 

"Hemen müdürüm"

 

"Kolay gelsin.." Dedim ve hızla kapıya gidip kosar adımlarla sinemanın terasina yöneldim.. kapıyı açtığımda demir dikilmiş sigara içiyordu.. gülümsedim liseliler gibi olmuştuk şuan.. kaçak göçek gorusuyorduk..

 

"Geldim" Dediğimde bana bakıp kafasını çevirdi..

 

"Ne oldu şimdi?"

 

"Sıkıldım bu durumdan" dediğinde yüreğimi bir saçma salak bir evham kapladı kaşlarımı çattım.. dünden bugüne insan nasıl sıkılır?

 

'Ne-ne den sıkıldın anlamadım?'

 

"Asya kimin ne düşündüğü cidden çok mu umurunda?" Diyince rahatlamistim.. ilişkiyi gizlemekten bahsediyordu..

 

"Ha-"

 

'O zaman ne? Kim ne düşünürse düşünsün sikimde değil tamam mı ama ben seni görmeye geldiğimde göreceğim sen ister kabul et ister etme buda umurumda değil" dedi kapıya yönelerek..

 

"Nereye?" Dedim arkasından..

 

"Ankara" başlıyoruz bakalım tek kelimelik cevaplara..

 

"Demir ya.." Dedim yanına giderek..

 

"Bak güzelim ben bir şeyleri saklamayı sevmem tamam mı? Sen beni biliyorsun ben seni ve isterse kardeşim olsun ne düşündüğünü umursamam böyle gizli gizli görüşmek ne ya çocuk muyuz biz?" Dediğinde gülümsedim.. doğru söylüyordu yinede mantıksız değildi insanlar hakkımda istediğini düşünebilidi ama hak yedigimi düşünmesi beni üzerdi...

 

"Tamam.." Dedim kafamı öne eğerek..

 

"Duymadım"

 

"Tamam" Dedim ona bakarak..

 

"Afferim" dediğinde omzuna vurdum..

 

"Çok kötüsün"

 

"Yeni mi öğrendin?" Dedi pis pis sırıtarak.. sinir ediyordu beni..

 

"Ne zaman döneceksin?"

 

"Arayacağım Dedim değil mi?" Dediğinde kaşlarımı çattım sanki devlet sırrı gibi bir şeydi acaba ne işi vardı şimdi sorsam bi ton laf vs...

 

"Eyvallah" Dediğimde kahkaha attı..

 

Beni tutup kendine çekti ve sarıldığında gözlerimi kapatıp kollarımı sardım..

 

"Korkut burada olacak numarasını sana atarım bir şeye ihtiyacın olursa ara"

 

"O kim ya?"

 

"Bak Asya muhakkak ara senden öyle rica edecek vs değilm biliyorsun aricaksin ve sürekli peşinde olacak korkma diye söylüyorum"

 

"Sanki hayır desem ise yarayacak"

 

"İyi en azından bir şeyler öğrenmişsin"

 

"Gitsene sen ya.." Dedim kafamı kaldırarak..

 

"Gidemem" dedi elini yanağıma koyarak.. gülümsedim.

 

"Kovsam bile mi?"

 

"Kovsan bile" parmak uclarimda kalkıp yanağını öptüm..

 

"İdare et" Dedim gülerek..

 

"Eyvallah" dedi ve alnımı öpüp terastan çıktığında arkasından bakakaldım..

 

...

 

 

Döner kapıdan çıktığımda bir adam geldi yanıma..

 

"Yenge ben Korkut" dedi düğmesini ilikleyerek..

 

"Bak tamam Demir den emir aldın ama eve kendim gitmek istiyorum" Dedim.. en azından eve kendim gidebilirim yani.

 

"Asiye anne seni çağırıyor yenge"

 

"Asiye hanım mı? Ne alaka?"

 

"Bilmiyorum yenge"

 

'Adim Asya yenge değil bu bir ikincisi çok mu önemli"

 

"Bilmiyorum yenge" dediğinde derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım.. yok bu çocuk anlamiyordu...

 

"İyi gidelim" Dedim ve arabaya doğru yürüdüğümde kapımı açtı.. Ona ters ters bakıp içeriye girdim..

 

Arabaya bindi çalıştırdı ve sürmeye başladı...

 

"Bak Korkut seninle anlaşalım madem Demir gelene kadar benim kuyruğum olacaksın.."

 

"Estağfurullah yenge"

 

"Yenge yok Asya diye bilirsin yada kardeşim ne bilim kanka bile olur"

 

"Abla?"

 

"Kac yaşındasın sen?" Dedim ona bakarak..

 

"34 yenge"

 

"Benden 11 yaş büyüksün sen ya benim sana abi demem lazım bak madem bu isim konusunda anlaşamıyoruz en azından kapımı açıp kendim bineyim yada ineyim elim kolum var sonuçta"

 

Telefonu çaldığında çıkardı ve kulaklığını taktı..

 

"Buyur abi?"

 

"Yengeyi sizin eve götürüyorum Asiye anne istedi"

 

"Tamamdır abi" dedi ve kulaklığı çıkardı..

 

"Demir mi?"

 

"Evet yenge." Camdan dışarı baktım.. Beni neden aramamisti ki? Ararım demişti hoş ne zaman arayacagini da söylememişti...

 

 

...

 

 

Araba durunca Korkut un kapıyı açmasını beklemeden açıp indim.. neden çağırmıştı ki kadın beni? Ne diyecekti? Eve doğru yürüdüm zile basacaktım ki kapıyı Kaderdi sanırım o abla açtı..

 

"Hosgeldiniz gelin hanım"

 

"Hosbukduk abla" Dedim ve ayakkabılarımı çıkardım terliği önüme koyacakken elinden aldım..

 

"Teşekkür ederim" Dedim ve yere koyup giydim...

 

"Hanımım seni kış bahçesinde bekliyor" dediğinde ona baktım.. kış bahçesi de mi vardı bu evde?

 

"Mutfakta yani" dedi gülerek ve geçmem için elini uzattı..

 

Mutfağa girdiğimizde kapıyı açtı içeride soba vardı resmen.."

 

"Merhaba Asiye teyze nasılsın?" Dedim gülümseyerek yanına gittim ve elini öptüm..

 

"Anne diyecegun günler de gelene kadar iyi degulum" utanç yanaklarıma dolarken kafamı egdim..

 

"Tam bağa layuk gelun" dedi ve yanaklarımı öptü..

 

"Bir şey içer misun kizum:" dedi Hanife abla yanıma gelerek..

 

"Teşekkür ederim zahmet olmasın"

 

"O zaman ben size bol köpüklü bir kahve yapayım" dediğinde çantamı koltuğa koydum..

 

"Yardım ister misiniz? Gercektende zahmet olmasın"

 

"Otur hayde" dedi ve kapıdan geçerek mutfağa yöneldi..

 

"Nasulsun güzel kizum görüşemedik ne zamandır hiç gelmeyusunda"

 

"Kusura bakmayın çalışıyorum da ben o yüzden" Dedim bakışlarımı ellerime indirerek.. acayip gerilmistim.. Bir hata yapma Asya bir hata yapma... seni kurtaracak kimse yok..

 

"Ne iş yapaysun?"

 

"Bir şirkette müdürüm" bir nevi doğruydu? He he dedi iç sesim..

 

"Maşallah maşallah ben seni konuşmak için cagurdum hazır evde kimse yokken senle söyle ana kız bir konusalum istedum"

 

"Ne hakkında acaba?" Kahveleri kader abla getirdiğinde tepsiden her ikisini de aldım ve önümüze koydum.. birilerinin hizmet etmesi garibime gidiyordu...

 

"Bak güzel kizum açık olacağım ben ölüyorum.."

 

"Allah korusun öyle demeyin lütfen" Dedim yanına giderek.. elimi avcunun içine aldı ve sivazladi...

 

'Ben kabul ettim kizum kabul ettim endişelenme.. bak kizum elif bağa düşkündür yıkılacak onu senin toparlamanu istiyorum.. narin Bir çiçek o daha açmamış soldurma olur mu? Bazen sabaha kadar oturur ha bu bahçede ben bilmem sanki sabah kalkamaz sonra.. kahvaltı yapmayı sevmez yesun bar seyler cunku sekeru var" Gözümden akan yaşa engel olamamistim..

 

"Poyrazimi ben dogurmadum belki ama oğlum o benum ben emzirdum oni küçücükdü kucağuma alduğumda.. 12 saatte bir içmesu gereken bir ilaç vardur o unutur sen unutma he mi kizum..'Tufanim çok guleçtir her şeye guler ama düşünür kafası buyur düşünürken geceleri takar yani kafaya o zamanlarda çok sigara içer icirtme.." dedi gözümden akan yaşları silerek..

 

"Demirum adı kadar serttir çok korktum babası gibi olacak kabine kimseyi alamayacak diye ama sen geldin sonra.. senin sevgin şefkatin oğa iyi geldu.. gülüyor en azından gözleri.. kalbi eridi bir kere... siniri önünde deliliği önünde bir sen durabilirsin kizum.. ondan gitme gitme ki kaybetmeyeyim oglumi karanlığına ışık ol.. bıraksın baba mesleguni.. sana gelince güzel kizum evlatlarım sana emanet kalbinin güzelliğini onlardan esirgeme olur mu abla ol kardeş ol es ol hatta bu eve hanum ol"

 

"Olmam.. siz varsınız bu evde.. diğerleri için sözüm sözdür ama ben bu eve hanım olmak istemiyorum Asiye teyze sizde kötü düşünmeyin bakin evlatlarınız yanınızda ve sizi çok seviyor ayrıca çok şanslılar ki onları düşünen bir anneleri var.."

 

"Seni Rabbım bu eve bize gönderdi Asya bir nedeni var kizum sen bana hiç tanimadigum annenin emanetisisin artık.. Bu dediklerimi unutma olur mu sen yinede dünyaya kimse kazik cakmayacak"

 

"Hiç hissetmediğim bir duyguyu yaşattınız bana siz Allah asıl sizden razı olsun" Dedim sarılarak.. annelik böyle bir şey miydi? Bilmiyordum ki.. evlat olmak ne demek bilmezdim ki ben..

 

"Şimdi gelelim asıl meseleye Demir gelince onunlada konuscagum seni memlekete götürmek isterim herkes görsün gelunumi isterim"

 

"Yani daha erken değil mi?" Dedim bakışlarımı kaçırarak...

 

"Kizum bende evlenin demedim yarın bak haftaya benim yigenin kardeşimin kizunun düğünü var ona gideceguz sende gel dedim hatta kardeşlerinde gelsin.."

 

"Nasip.." dedim mırıldanarak.. Aslında bir yanım oraları görmek istiyordu ama diğer yanım Saçmalama diyordu bana...

 

"Nasibi falan yok geliyorsunuz o kadar"

 

 

...

 

 

"Nasıl izin alacağız hepimiz Kemal hayatta izin vermez o verse Başar izin vermez" dedi Azra..

 

"Kızım Başar 3 hafta sonra askere gidecek zaten hem ona da değişiklik olur ikna ederiz onu kemali ne diye ikna edeceğiz.. acaba Demir'e mi soy-"

 

"Sakın Mercan zaten gizli saklı olmayacak dedi adam korkuyorum zink diye gelecek bu kız benim sevgilim diyecek diye"

 

"Abartma sende ayrıca demire bu konuda katılıyorum kimin ne düşündüğünü umursarsan avm dedikodu kazanı resmen her şekilde konuşacaklar yani.." dedi azra soydugu portakali ağzıma sokarak..

 

"Ooo kızlar ne kaynatiyorsunuz bakalım" dedi Başar yanımıza oturduğunda elma uzattım..

 

"Asiye hanım yani Demir in annesi bizi Karadenize düğüne davet etmiş Asya da kiramamis tamam demiş" dedi Mercan tek nefeste ona gözlerimi portleterek baktım..

 

"Ne bakıyorsun kızım"

 

"Biliyorum" dedi Başar koltuğa yayılarak..

 

"Ne??"

 

"Kemal dedi Demir enistecigimiz aramış onu davetli olduğumuzu söylemiş benim zaten bugün sondu biliyorsunuz sizde 2 hafta gitmeyeceksiniz ise." Dedi omuz silkerek..

 

"Saka yapıyorsun?" Dedim Ayağa kalkarak.

 

"Valla inanmıyorsan sevgilini ara kızım ama gayet ciddiyim yani" dediğinde odaya yürüdüm..

 

Benim halledebilcegim şeyleri bu şekil kendi yöntemleriyle düşüncesizce halledemezdi hele ki parasıyla asla...

 

Telefonu elime aldım ve rehbere girip isminin üzerine tıkladım.. çalıyor çalıyor çalıyor..

 

"Asagidayim" dedi ve kapattı..

 

"Hayvan herif" Dedim sinirle ve montumu alıp odadan fırladım..

 

"Asya nereye?"

 

"Aşağıya iniyordur Demir aşağıda ya" dedi Başar gülerek..

 

"Sen nereden biliyorsun? Düne kadar bir birinizi bogazliyordunuz kanka mi oldunuz?" Dedim sinirle ona dönerek..

 

"Kanka demeyelim de anlaştık diyelim"

 

"Cetesiniz siz var ya çete" Diye bağırdım ve kapıdan çıkıp Aşağıya indim..

 

Her zamanki gibi arabasına yaslanmış sigara içiyordu..

 

"Ya sen naptigini sanıyorsun ya? Ne demek kemali arayıp benim adıma hatta bizim adımıza izin istemek? Velim misin oğlum sen?"

 

"Kabul etmişsin"

 

'Evet Asiye annenin isteğini kabul ettim ama bunu senin yapman değil benim yapmam gerekiyordu Demir anladın mı?"

 

"Anne?" Dedi gülerek..

 

"Konumuz o değil şuan lafı carptirma"

 

"Ne olur?" Dedi pis pis sırıtarak..

 

"Hayatıma karışamazsın" Dedim sinirle cidden şuan ciddiydim bunu yapması hiç hoş değildi..

 

"Sana bu sabah dedim ben kimin ne düşündüğü umurumda değil Dedim değil mi?"

 

"Ya konu o mu Demir? Ben sana çocuk değilim lendi işimi kendim hallebilirim diyorum sen ne diyorsun ya?"

 

"Güzeldi.." dediğinde ona salak salak baktım..

 

"Ne güzeldi?"

 

"Lahana sarması" dediğinde sinirden güldüm..

 

"Saka yapıyorsun değil mi şuan?"

 

"Hayır"

 

"Delireceğim ya ben ne diyorum adam benim 5 saat önce yaptığım lahana sarmasını söylüyor bana.. Sen adami delirtirsin Demir Ateşoğlu" dedim arkamı dönerek.. ama belimden tutup çekti ve bana arkadan sarılıp saçlarımı kokladı..

 

"Bir daha arkanı dönüp gitme küçük kız"

 

"Ne olur?" Dedim gülümseyerek.. güldü..

 

Cevap vermek yerine beni kendine döndürdü ve dudaklarıma yapıştı.. karşılık vermemek imkansizdi bu adama o kadar güzel opuyordu ki beni.. tüm yaralarım... izlerim siliniyordu resmen..

 

Benden ayrıldığında yüzümü avuçlarının içine aldı.

 

"Sana bu kadar hasretken bu olur" dedi ve alnımı öptü.. kafamı göğsüne yasladım ve ellerimi beline doladim.

 

"Yüzünü göremiyorum" dedi gülerek sırtına vurdum..

 

"Demir neredeydin? Aramadın"

 

"İsim vardi" sesi ciddilesmisti bir anda..

 

"Ne işi?"

 

"Hesap mı soruyorsun?"

 

"Ne hesabı soracağım sana be banane" Dedim ondan ayrılarak..

 

"İyi"

 

"Ellerine ne oldu" Dedim ellerini tutarak ama geri çekti.. üstünü örtüyordu.. karanlık tarafını bana gostermiyordu..

 

"Kavga mı ettin?" Dedim ona bakarak..

 

"Sen çok soru soruyorsun küçük kız ben yanlış mı yaptım ne yaptım"

 

"He ben yanlışım yani?"

 

"Yani ama kabul ettik bir kere"

 

"He doğru düzgün değilim yani ben? O zaman git doğru bul"

 

"Eğri doğru nabacaksin sevdalandik bir kere" dedi gülümseyerek..

 

 

"Ben eğri doğruyum yani o zaman git düz doğruyu bul"

 

"Sen bilirsin" dedi arabasına yönelerek..

 

"Seni gebertirim adam bak"

 

"Bana bunlarla gel güzelim" dediğinde kahkaha attım resmen sokak inlemisti..

 

"Yarın gelicem"

 

"Nereye bara mi?" Dediğimde kafasını salladı..

 

"Bak Fırat abiyle bari ben konuşayım ya"

 

"Eyvallah" dediğinde gülümsedim.. kalbim istemeden eriyordu bu adama karşı.. elimde değildi bir şeyler kontrol artık aklımda değildi sanki.. aklımın ve kalbimin savaşı bitmişti çünkü.. kalbim kazanmisti bu zaferi ama bir gün aklım haklı çıkacak ve sakladığı yerden gün yüzüne çıkıp demiştim diyecek diye o kadar korkuyordum ki..

 

"Dinlen"

 

"Bir gün sana iyi geceler demeyi öğreteceğim adam bir gün.."

 

...

 

"Bakıyorum da gazını almış" dedi Başar bana pis pis gülerek yastığı ona fırlattım..

 

"Susacak mısın?"

 

"Gel gel otur şöyle konuşalım" dedi ciddileserek..

 

"Bir şey mi oldu?"

 

"Ezgi defalarca beni aldatmış"

 

"Bir delilik yapmadın inşallah"

 

"Ezginin yediği boklardan ötürü katil olup askerliğimi yakmayacagim ama eğer bara falan gelirse konuşmanı istemiyorum Asya.. bak bana ait ne varsa cidden bitirdim kafamda da kalbimde de.."

 

"Sen istemiyorsan konuşacak değiliz zaten Başar.. bizim için önemli olan sensinde senin diyeceğin başka bir şey mi var.."

 

"Var.."

 

"Söyle meraktan öldürme insanı.."

 

"Elif.. bugün iş yerine geldi konuştuk biraz.. o yüzden Demir le geldim.. başkasından göreceğine duyacagina benden duysun istedim.."

 

"Siz?"

 

"Saçmalama kızım yok öyle bir şey arkadaş olarak konuştuk sadece hepsi bu avmye gelmiş alışveriş yapmaya beni gördü molaya çıkıyordum o zaman konuştuk hepsi bu"

 

"Öyle diyorsan..." Dedim ama en kısa zamanda Elifle konuşmam gerekiyordu..

 

"Hadi git yat bende yatacağım"

 

"İyi geceler koca adam" Dedim ve yanağını öpüp odama girdim..

 

Haftaya perşembe çıkacaktık yola... Karadeniz bizi bekler malum.. pazartesi de Asiye anne çağırmıştı beni ve kızları alışverişe goturcekmis bizi.. kıramıyordum kadını alti ustu bir elbise onu da kabul etmeyeceksen gelme demişti resmen bana.. gözlerim kapanırken uykuya daha fazla direnemedim ve gözlerim kapandı...

 

...

 

"Kusura bakma Asya seni zorda bırakmak istemezdim ama Defne malum sinir etti beni"

 

"Abi ama beni de biliyorsun iki iste hatta üç işte çalışıyorum artık ve sana da söyledim şehir dışına çıkacağım.. vedat var o söylesin sen kabul etmiyorsun ama sesine bayılıyor herkes.."

 

"Öyle mi dersin?"

 

"Bence şans vermelisin" Dedim gülümseyerek.. vedat a baktığımda dudaklarını kemiriyordu..

 

"İyi madem.." dedi Vedat a bakarak.. vedat bize doğru geldi ve önce Fırat abiye sonra bana sarıldı..

 

"Aslan abim be valla yüzünü kara çıkarmayacağım"

 

"Sen Asya'ya teşekkür et asıl o olmasa nah çıkardın bu sahneye.."

 

"Asya var ya dile benden ne dilersen"

 

"Sitres yapmamanı diliyorum birde heyecan yok" dedim gülümseyerek..

 

"Yok" dedi tekrar sarılarak..

 

"Hadi git hazırlan birazdan çıkacağız" Dedim ondan ayrılarak..

 

"Kim o çocuk" dedi Demir yanıma gelerek.. uzanıp yanağını öptüm..

 

"Üniversiteden arkadaşım merak etme tercihleri arasında ben yokum yani kadınlar yok" diyince yüzünü buruşturdu..

 

"Yapma şöyle ayıp"

 

"Kaçta ineceksin sahneden?"

 

"Bugün 1 saat söyleyeceğim malum haftaya isim var vedat in alışması lazım yani az önceki arkadaşın o çıkacak benim yerime sahneye.."

 

"İyi gelir alırım seni"

 

"İzlemeyecek misin?"

 

"Bugün olmaz güzelim Tufan ve Poyraz in bir karın ağrısı var önce onu öğrenmem lazım"

 

"O zaman ben kendim giderim sen karde-"

 

"Gelir alırım dedim" gülümsedim..

 

"Eyvallah" Dediğimde saçlarımı öptü ve kapıdan çıktı.. arkasından iç çektim.. nerede o donuk gülümsemeyi bilmeyen kadın.. çok uzaktı artık bana gönlüm yanmıştı bir kere ateşiyle..

 

...

 

 

"Abi ben çıkıyorum!!" Diye bağırdım içeri doğru.. ama ses gelmemişti.. daha şimdi oradaydı bu adam nereye gitmişti acaba.. iceri girdiğimde kimse yoktu.. sehpanın üzerindeki not dikkatimi çekti.. telefonu oradan alırken de bu not yoktu..

 

"Buldum seni Asya.. yakında tanışacağız merak etme.." yazıyordu.. kimdi bu? Notu direk yırtıp çöpe attım.. salak salak bara gelen birisiydi kesin bu.. ve çok iğrenç bir taktik uyguluyordu.. umarım karşıma çıkmazdı da katil olmazdım hoş benden önce Demir olurdu kesin...

 

Bara geri döndüğümde Demir etrafına bakıyordu..

 

"Geldim" Dedim yanına giderek..

 

"Neredeydin?"

 

"Kuliste kulaklığımı unutmuşum onu almaya döndüm" Dedim omuz silkerek.. yalan söylemekten nefret ediyordum ama şuan yapabilcek bir şey yoktu.. söylesem kesin arar bulur sıkardı kafasına.. iki kuruşluk insanlar için can sıkmaya gerek yoktu...

 

"İyi yürü" dedi elimi tutarak.. kaşlarımı catip ona baktım..

 

"Nereye gidiyoruz" Dedim ona bakarak..

 

"Baş başa kalacağımız bir yere" dediğinde yutkundum.. neden baş başa kalıyorduk ki simdi biz.. durduk yere yani tamam bu normal bir durumdu ama heyecan yapmıştım salak gibi... çünkü daha önce hiç böyle bir şey dememişti..

 

...

 

"Burası neresi ve neden sizin evin yanındaki evdeyiz" Dedim içeriyi süzerek.. evin dışı aynıydı icerisi daha canlı renklerle döşenmisti tabi..

 

"Sizin eviniz.." dediğinde ona döndüm.. Ne evi?

 

"Bizim derken"

 

"Bak güzelim yakında Başar da askere gidecek.. dibimde olmani istiyorum.."

 

"Saçmalama Demir sence biz bu evin kirasını karşılayabilir miyiz?"

 

"Kira istemiyorum" dediğinde kaşlarımı cattim..

 

"Olmaz" Dedim net bir şekilde.. Bu sefer cidden olmazdı..

 

"Onu kalbime aklıma girmeden önce düşünecektin küçük kız.. dibimde olmani istiyorum gözümün önünde evet siyahı bilmeyeceksin ama öğrenecekler seni ben yokken yanında güvende olduğunu bilmek istiyorum" dedi kaşlarını catarak.

 

"Demir hayır bak gerekirse Kor-"

 

"Öyle tek kişiyle olmaz güzelim" dedi bana doğru gelerek.. ve cenemden tutup ona bakmami sağladı..

 

"Ben yapamam Demir.."

 

"Seni kaybetme düşüncesi bile beni bitirirken senden uzak kalmak istemiyorum kadın anla şunu artık.."

 

"Kim bu?" Dedim anlamıştım bir şeyler yolunda değildi..

 

"Sadece burada kal" dedi ve dudağıma minik bir öpücük kondurup geri çekildi..

 

"Bizimkiler? Onlar kabul etmez ki"

 

"Senin kararına saygı duyuyorlar" dedi gülümseyerek.. kabul etmişler miydi gerçekten? Neye bulastirmistim onları istemeden..

 

"Çalışacağım ama.."

 

"Kabul"

 

"Sonra laf yaparsan vururum seni" Dediğimde güldü..

 

"Eyvallah" ona sarılıp gözlerimi kapattım..

 

 

Sezen Aksu'nun dediği gibi;

 

Gerçek sevgi sabırdır, her şeye dayanır, affeder, çabalar, gerektiğinde susar kabullenir ama asla bitmez...

 

O çabalıyordu ben susup kabulleniyordum..

 

Özür dilerim biraz geç oldu ama sistemsel kaynaklıydı iyi okumalar... :*

Loading...
0%