@denisinmumu
|
Sabaha karşı Derya'nın omzuna kolumu dolayıp ormanın içinde yürümeye ikna ettim onu, sessizdi ama en azından yanımda yürüyordu. Arada bir çocuk sever gibi saçlarını okşuyordum. Derya elleriyle oynayarak, etrafı inceleyerek yürüyordu yanımda ben direkt olarak karşıma bakıyordum, bir ara dengesini kaybedecek gibi olmuştu ama sakince yürümeye devam etti. Çok bir şey demedi, hatta bir şey demedi, ben onu daha sıkı tutup yürümeye devam edince başını kaldırıp bana baktı, "Senin okul alanın ne?" dedi. "Yani okul bittiğinde hangi bölümden mezun olmuş olacaksın?" İç geçirdim, "Grafik tasarım, sen?" dedim. Hafiften gülümsedi, "Ben de halkla ilişkiler mezunu olacağım." dedi. Derya etrafını inceleyip, "Çok uzaklaştık." dedi, omuz kaldırdım, "Sorun olmaz, geri döneriz yolu biliyoruz." dedim. Durdu, bana dönüp, "Şey..." dedi, "Daha ilerisini bilmiyoruz, kayboluruz dönelim." "Ya bir şey olmaz yürü." dedim onu çevirirken, "Ayı varsa?" dedi, gülümsedim, "Besmele çekeriz..." dedim. Koluma vurdu, bu sefer çok sert vurmuştu, bir iki adım öne gidip durdum, "Terbiyesiz!" dedim gülerek, o da gülüyordu, "Acıktım ben geri dönelim." dedi. Başımı salladım, "Dönelim hadi." dedim. "Balık mı yiyeceksin?" "Sabah sabah?" dedi, kıkırdadım, "Kahvaltılık konserve getirdim." dedim. Durup bana baktı, "Niye baştan söylemedin?" dedi, "Balık yemek zorunda kaldım senin yüzünden." "Beynine biraz vitamin gitsin diye söylemedim." dedim, gözlerini devirdi, "Çok uyuz bir adamsın gerçekten..." dedi. Kıkırdadım, "Öyleyim" Çadıra döndüğümüzde çantadan konserveleri çıkardım, ona uzatırken,"Biz bu kamp işini sürekli tekrarlayalım." dedim. "Olur." |
0% |