Konserveyi kaşıklarken bana baktı, "Mesela neteye gideceğiz burayı terk edersek?" dedi. Kıkırdadım, "Önce iki sokak aşağısına taşınacağız yavrum." dedim. Göz ucuyla bana bakarken, "Dalga geçme..." dedi, başımı iki yana salladım, "Geçmiyorum Derya, ciddi söylüyorum, elimizdeki parayla şuradan şuraya gitmek bile zor şu an." dedim.

Derya gözlerini devirdi, "Off ya, abim şak diye bulur beni o zaman." dedi.

Oturduğum yerde bağdaş kurdum, "Abine, kuralları sormayı düşündün mü hiç?" dedim, dirseklerimi dizlerime koymuştum, Derya sustu, biraz düşündü sonra büyük bir nefes çekti ciğerlerine "Ceza vermeyeceği sürece konuşmuyor benimle."

"Öküz mü lan bu adam?" dedim kendimi tutamayarak, ulan biz bu çocukla aynı yaştayız, ben abimle Tom ve Jery izliyorum, öteki herif kardeşine eziyet ediyor...

"Öküz!" diye çıkıştı Derya, "Hatta şerefsiz, bak vallahi annemle babam çok iyi insanlar ama abim sıkıyor beni. Gitmiyor da evden!" dedi.

Çocuk gibi şikayetleniyordu, "Tamam tamam..." dedim, "Sâkin ol."

Omzunu sıvazladım, "Kaçak gidemez miyiz?" dedi. Ufak bir kahkaha attım, "O zaman da benim abim beni şak diye bulur." dedi. Bir an durdum, "Derya, abimin barın arkasında ufak bir dairesi var." dedim.

"Yanına yerleşelim, Buğra iyi adamdır." dedim.

Kaşlarını kaldırdı, "Yok, olmaz. Abimle abin arkadaşlar." dedi.

Ofladım, "Ya yatıp kalkmalık, yemek yemelik yerimiz olur." dedim, "Zaten okul da abimin oraya yakın."

"Ben konuşurum abimle." dedim.

Başını sakince omzuma koyup bir koluyla koluma sarıldı, "Tuncay'a yakalanırsak mahveder bizi." dedi. Kıkırdadım, "Edemez, ben korurum seni." dedim.

"Pileli etek de giyeyim mi!? " dedi sinirle kafama vururken, "Ne oluyor oğlum sana!?" dedim gülerek. Bu duygu değişimlerinin sebebini anlamaua başlamıştım, beynindeki tümörden kaynaklıydı.

"Ben seni korurum!" dedi ağzımı eğlenerek. Sıkıca sarıldım Derya'ya, çocuğuma sarılır gibi, kafasındaki saçları karıştırınca göğsümden ittirdi beni, "Çekil be!" dedi gülerek.

"Ne kadar kalacağız kampta?" dedim, yere uzandı, bir anda yere uzanmaları çok hoşuma gidiyordu, "Ee, pazar gecesi döneriz ya..." dedi.

"Oğlum bugün cumartesi!" dedim dizine yavaşça. vururken.

(Peki benim bunu pazar günü yazmam?)

"Ee?" dedi, "Yarın döneriz desene adam gibi ne kelime kalabalığı yapıyorsun?" dedim.

Yerden kalkıp oturur hâle geldi, "Benim kafamda tümör var Anıl! Bazen ne dediğimi bile bilmiyorum ben." dedi.

"İyi!" dedim. "Ona da çare bulacağız, gerekirse ben sana beynimi vereceğim."

Derya gözlerini kırpıştırdı, "Senin beynin bana yaramaz." dedi. Gözlerimi devirdim, "Ne alaka ya?" dedim.

"Yaramaz işte." dedi.