Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@denissecenogluyede

Sevilmemenin bir çok çeşidi vardır. Sevdiğiniz kadın ya da adam tarafından sevilmemek, arkadaşlarınız tarafından sevilmemek, hocalarınız tarafından sevilmemek veya sizi tanıyan İngilizer tarafından sevilmemek. En acısı sevdiğimizin bizi sevmemesi derler. Aslında onun en acısı; aileniz tarafından sevilmemek.
Sorunlu büyümüş ve gelişmiş bir ailede tek çocuk olmayı başarmış birbirine zoraki katlanan anne ve babanın; görünüşünüzü babanıza huylarınızı annenize benzetmesinden sevilmemek. İki arada bir derede kalmak ve kimsesiz hissetmek. Bazen de; ailem sevmiyor keşke arkadaş sandığım kişiler sevmeyi denese diye düşünmeye mecbur kalmak.
Balkonun köşesine çöküp ağlayarak yakmaya çalıştığın s*gara bile sevmiyordur seni, demek. Kendi kendini yıpratmak.

Karşı komşumuz bizim gibi Türk bir aileydi, yemyeşil gözleri olan benimle yaşıt uyuz bir oğulları vardı. Aslında çocuk uyuz değildi, seviliyordu. Ben sevilmediğim için onu kıskanıyordum. O da balkonda babası ile sohbet ediyordu.

Elimdeki dalı küllük yaptığım küçük kutuya koyup telefonumu çıkardım. Bir film açıp telefonu önümde duran sehpanın üzerine yerleştirdim. Daldan arada sırada birer duman çekerken bir yandan da oturuyordum filmi izlediğimi düşünerek ben ne günah işledim diye düşünüyordum.

Kafayı yemedim daha şükür ki.

Balkonun kapısı bir anda açılınca dalı balkon demirlerinden aşağı atıp ayağa kalktım. Aşağı attığım ucu kırmızı yanan dala baktı, alt dudağımı ısırıp başımı öne eğdim. Kendini doğurtmakla baba olarak tanımlayan adam karşıma durdu,

Yağır bir adamdı, bir tokat vursa iki gün boynum ağrırdı. Başını bana çevirmeden, aşağıya bakmaya devam etti, "Haftaya abinin yanına yerleşeceksin." dedi. Başımı kaldırıp ona baktım, başını bana çevirip, "Utku da oralarda olacak, belki günahsız çocuğa kin gütmeyi bırakırsın da kaynaşırsın." dedi.

Cevap vermemi beklemeden içeri girdi. Aynı yerime geri oturup bir dal daha yaktım, insan bir sinirlenir, kızar, neden içiyorsun der ya da en fazla dayak falan atar!

Filmi kapatıp öylece karşı villadaki genç oğlan ve onu eğlenerek dinleyen babasına baktım. Sonra telefonumu da alıp içeri girdim.

Salonda oturan anneme baktım, "Yarın akşam Erman Bey gelecek." dedi bana bakıp, balkon kapısına yaslandım, "Anlaşıldı çıkmam odamdan." dedim.

"Hayır..." dedi ayağa kalkıp, karşıma durdu, "Yemekte bulunmanı istiyorum, oğulları var belki tanışır kaynaşırsınız." dedi.

"Ben kimseyle tanışmak, kaynaşmak istemiyorum." dedim. Gözlerine baktım, "Biraz olsun beni tanımanızı istiyorum, bana dair bildiğiniz tek şey ismim."

"Ki onu da bilin bir zahmet!"

"Anıl, abartıyorsun..." dedi başını bükmüştü. Ellerimi kollarıma doladım, "Anne benim en sevdiğim sıcak içecek ne?" dedim.

"Çay mı?" dedi. Gülümsedim, "Aynen çay!" dedim, yanından geçerken, "Okul yıllığından bakarsın, ben sıcak içecek sevmem."

Odama çıkarken merdivende babamı gördüm, yanımdan öylece geçip gitti, kapının önünde durdu birden bana bakıp, "Yarın akşam düzgün giyin, şu paçavralardan kurtul." dedi.

"Sanki başbakan geliyor..." dedim, merdivenlerde yürümeye devam ettim.

Odama girip yatağıma yüz üstü uzandım. "Hepinizden nefret ediyorum!" diye bağırdım. "Abim de dahil buna!"

Duymadıklarına emindim ama bağırmak istiyordum işte.

Loading...
0%