Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9. Bölüm

@denissecenogluyede

Belediye binasında düştüm ya, temizlikçi abi şey diyo "Bir önüne bak amına koyayım iki günde üçüncü kez düştün kafan gözün patlayacak bana iş çıkacak."

Abi ayağım kırılmayı tercih etti sana iş çıkmasın diye...

Neyse, Anlatan: Anıl

"Bunlar iki gün yeter bize." dedim, elimdeki çakıyla balıkları ayıklıyordum, kaşımda bağdaş kurmuş öğüre öğüre bana yardım eden çocuğun gözlerine baktım, "Ne oldu?" dedim dudağımı bükerek.Hani küçük çocuklarla konuşurken şirinlik olsun diye sesinizi inceltirisiniz, 'r' yerine 'y' kullanırsınız ya, aynı o şekil bir şey çıkmıştı boğazımdan.

"Çok kötü kokuyor." dedi, ona uzattığım kılçığı alıp kenardaki çöp poşedine atarken. Son birkaç tane balık kalmıştı, "O zaman sen ateşi yak, ben bunları temizlerim." dedim. Hiç inkar etmeden ayağa kalktı, birkaç odunu ve çırayı birbirinin üzerine koydu, gözlerim bazen kayıyordu ona.

"Liseyi beraber aynı sınıfta okumuştuk, sen dersten kafanı kaldırmıyordun." dedi. Kıkırdadım, "Sınıfta bir kız vardı hatırlıyor musun?" dedim.

"Valeria!" ikimizde aynı anda söylemiştik kızın adını, seslerimiz birbirine karışmıştı.Derya başını çevirip, "Utku'yu seviyordu o." dedi.

"Esmer, ela gözlü, eli yüzü tertemiz çocuk." dedim. Kibritle tutuşturduğu ince dalı diğer ince dallarla oluşturduğu ateş çadırını tutuştururken, "Bayağı da incelemişsin." dedi. Pis bir sırıtış vardı, "Ne münasebet, ayrıca ben de esmerim." dedim.

Ateş iyice harlanırken, "Bir kere sen esmer değilsin, siyah saçlısın sadece." dedi, "Aynı şey." dedim.

"Değil, onun teni koyu." dedi

"Bunu mu tartışacağız?" dedim. Başını salladı, "Evet, ben trip atabiliyorum bu arada." dedi.

"Çok konuşma Derya." dedim. Karşıma oturdu, "Asıl sen konuşma, balıkları dizsene dala!" dedi.Balıkları ayıklamadan önce bir tane dalı şiş formuna getirmiştim, Balıkları dizmeye başladım, o da kenara oturup beni izledi.

"Telefonları kapatmasa mıydık acaba?" dedi, başımı kaldırdım, "Sebep, bak ne güzel kafaı dinlendiriyorsun." dedim. Dirseklerini dizlerine, ellerini çenesinin altına koydu, "Abilerimiz falan bize ulaşamazsa sıkıntı çıkabilir." dedi, "Benim abimin kuralları vardır."

"Neymiş o kurallar?" dedim, o konuşmadan, "Kaybolursak bizi aramayacak adamın kuralları mı olurmuş?" diye sorguladım.

"Var işte, o kurallardan biri de kaybolmamak." dedi, "Sonucu iyi bitmiyor genelde."

"Kötü bir şey mi yapıyor?" dedim. Eliyle gözünün önüne gelen kumral saçlarını geriye attı, "Azar falan, odadan çıkmama cezası..." dedi, "Ağır bir şey yok yani."

Başımı kaldırıp muzır bir sırıtışla bana bakan çocuğa baktım, "Sen salaksın gerçekten." dedim, "Saf sıpa."

"Kamptan sonra ne olacak?" dedi ayağa kalkıp yanındaki boşluğu, yüzümü ona çevirdim, "Okul, sınavlar..." dedim.Başını koluma yasladı, "Festival falan olsa gider miyiz?" dedi.

Balıkları ateşin üzerine koydum, "İlla festivale gerek yok, boş vakitte sinemaya falan da gidebiliriz." dedim. Başını salladı, "Sen ne yiyeceksin?"

"Balık..." dedi gözlerime bakarak, "Mecburen..."

Elimi sırtına koydum, "Bazen çok değişken konuşuyorsun." dedim, balıkları çevirirken ona baktım, "Üzülüyor musun, ailenin seni sevmemesine?"

Yutkundum, "Yok, belki de benim sınavım budur." dedim. "Biliyor musun, alen tarafından fazla sevilip önemsenmek de sıkıyor bazen." dedi.

"Beni teselli etmeye çalışmıyorsun değil mi?" dedim. Başını iki yana salladı, "Hayır, benim şu gelişmeme olayına ek olarak bir de beynim de tümör var..." dedi.

Yüzümü ona tam çevirdim, "Nasıl?" dedim. Başını salladı, "Bir sakarlık yaparsam ya da yaralanırsam bana kızma olur mu?" dedi, "Çünkü ailem bu durumu kabullenemedi, o tümör yokmuş gibi davranıyorlar ve ben doğuştan sakarmışım gibi tepkiler veriyorlar."

Sırtını sıvazladım, "Kızmam." dedim.

 

 

 

Loading...
0%