Zane yarama pansuman yapmıştı. Salonda oturuyorduk kimseden çıt çıkmıyordu. Ben en sonunda iyi geceler diyip yatağıma gittim biraz daha burada kalmak istemiyordum.
Gece üç civarında gürültülü bir şekilde kapı çaldı, ben kapıya bakmaya giderken Roberto benden hızlı davranıp kapıyı açtı. Annem kapının önünde saçı başı dağılmış bir şekilde bekliyordu aslında bakımına ve güzelliğine çok önem veren bir kadındı. Onun böyle olması beni endişelendirmişti. "Deniz eşyalarını topla taşınıyoruz" işte hayatımı mahveden o cümleyi kurdu. Ne olduğunu anlamadığım için öylece durdum sonra annem benim kolumu sıktı ve odama götürdü. Evdeki herkes uyanmıştı. Annem ilk olarak bana şu soruyu sordu "Bu erkekler kim senin teyzen gibi sürtük olmanı beklemiyordum" dedi bağırarak. Bu cümle beni çok sinirlendirmişti. Ne demek teyzen gibi sürtük olmanı beklemiyordum. "Benimle düzgün konuş anne" dedim sesimi kısık tutmaya çalışıyordum. "Ayrıca bana senin onları benim yanıma gönderdiğini söylediler" diye devan ettim konuşmama ancak beni böldü. "Sende buna inandın mı ve seni gerçekten bu kadar önemsediğimi mi düşünüyorsun?" İşte bu acıtmıştı ancak dik durmaya çalıştım görüşüm gittikçe bulanıklaşıyordu. Ağlamayacaktım, güçlü duracaktım. Ve gayet iyi yapıyordum. "Anne bak umrumda bile değilsin ne yapmak istiyorsan yap seninle gelmeyeceğim" dedim. "Sen kim oluyorsunda benimle böyle konuşuyorsun? Hala benim çocuğumsun ve daha 18 yaşında bile değilsin" dedi benim bugün doğum günümde nasıl unutmuş olabilirdi "Anne bugün benim doğum günüm 18 yaşıma girdim" dedim sert bir şekilde. "Ah unutmuşum ama yinede benimle geleceksin Türkiye'ye gidiyoruz." Türkiye mi ne alaka diye düşündüm içimden. "Sonrada birşey demeden valizimi çıkarttım ve içine rahat bol şeyler koydum genellikle ardındanda iç çamaşırı falan...
Evden çıkmak üzereydik. Kalın giyinmiştim, hava soğuktu. Evdekilere anahtarı vermiştim çünkü biliyordum kalacakları yere ihtiyaçları vardı. Annemle beraber arabaya bindik ve havalimanına doğru gidiyorduk. Yaklaşık yarım saat sonra havalimanındaydık. Arabanın anahtarını annem yakın bir arkadaşına verdi ve oturma yerlerine doğru gittik. Ancak beni bekleyen sürprizden haberim yoktu.