Yeni Üyelik
16.
Bölüm

16. Bölüm | Tarih

@deniz34

Yemekten sonrasında sahilde birlikte yürümeye başlarken resmen sindiriyorduk. Tıka basa yememiştim ama fazla doymuş sayılırdım. Yürümek gerçekten iyi gelecekti.

“başın iyi değil mi?” diye sordum saçlarının arasındaki dikişin olduğu bölgeye bakarken.

“iyiyim, bugün çok fazla başım ağrımadı zaten. Yatmadan ağrı kesicimi de alırım. Bu gece rahat uyursun, seni bir türlü uyutmadım.”

“sorumlusu benim nasıl olsa. Eğer sinirle hareket etmeseydim böyle bir yara almayacaktın.”

“yine de bana gayet iyi baktığın için bu kadar hızlı iyileştim.” Dedi gülümseyerek.

“benimleyken başına gelmeyen kalmadı farkında mısın?” dediğimde duraksadı.

“önce polislik oldum, az daha hapse giriyordum, sonra başımda kocaman bir delik açtın. Şimdi de boğuldum.” Dedi aydınlanıyor gibi. “ha bir de evleniyoruz, orası da var.”

“ben sana hiç iyi gelmiyorum aslında, dikkatli ol.” Dedim.

“bu bir uyarı mıydı?”

“bundan sonrasında benden bilerek bir şey bekleme. İsteyerek sana zarar vermem ama kendin kendine bir bela açarsan orasına ben pek karışmam.” Dedim.

“gelecek olan senden gelsin, ben razıyım.”

“gördük, iki gecedir neredeyse utanmasan ağlayacaksın.”

“benim çektiğim ağrının ufacık kısmını bile senin çekmeni istemem Birce.” Dediğinde ciddiyetini kontrol ettim. Gayet ciddiydi. Bazen ciddiyetle alay ettiğimizden kavraması zor oluyordu.

“teşekkür ederim, sen çok iyi kalpli bir insansın.” Dedim.

“rica ederim.” Dediğinde dayanamayıp kıkırdadım.

Benimle kıkırdarken birlikte yürümeye devam ettik.

“aslında bugün konuşmamız gerekeni konuştuk. Kararımızı da verdik, eğer istersen eve gidebilirsin.” Dedi.

“sen gidecek misin?” diye sordum merakla.

“sanmıyorum, bir dünya nasihat dinlemem gerekecek. Bunu ne kadar ertelersem o kadar iyi.”

“ben de gitmek istemiyorum.” dedim kollarımı birbirine dolarken.

“benim için sıkıntı yok.” Dedi gülümserken.

“bu saatten sonra istesen de olamaz çünkü çoktan o aşamayı geçtik ve aylarca hatta yıllarca birlikte yaşamaktan bahsediyoruz.”

“doğru. Uzun zaman birlikte olacağız. Bu arada ailen şehir dışında yaşamak istememize nasıl bir tepki verecek?”

“pek iyi değil. Özellikle ikimizin bu kararı aldıklarını bilmeleri kesinlikle istemeyeceği şey ama hallederim. Konuşup ikna edebilirim.”

“eğer hala izin vermezlerse ben de konuşurum. En azından bu yönden rahat ederiz.”

“kesinlikle. Seninkiler ne diyecek?” diye sordum.

“gerçekleri duymak ister misin?” dedi gözlerimin içine bakarken.

“her zaman.”

“annem gelininden uzak kalacağı için ufak bir kıyameti kopartacaktır. Bu arada kimse belli etmese de bizim evdeki o başarılı komşu çocuğu her zaman sendin. O yüzden senden hoşlanmadığım zamanlar çok oluyordu. Her zaman taşınmanız için dua ediyordum.” Dediğinde kahkaha attım.

“keşke dua ederken ayrıntı verseydin Kuzey, sayende taşınıyorum ama sen de benimle geliyorsun.” Dedim tekrar kahkaha atarken. “gerçekten bir çocuğun en masum isteği olabilir bu.”

“keşke, zaten bir süre sonra taşınmayacağınızı anladığımda umudu kesmiştim. Demek ki duam bu şekilde kabul olacakmış.” Dedi o da benimle kahkaha atarken.

“baban ne tepki verecek sence?” dedim merakla.

“anneme uyup başta istemeyecek ama sonra benim yanımda duracak.” Dedi kendinden emin bir şekilde.

“o nasıl olacak?”

“o dükkan çok başıboş kalıyor, kimse de orada çok fazla durmak istemiyor, herkes burada diye. Ben de oranın başında duracağımı söylersem babam benim yanıma geçecektir.”

“bazen senden korkmam gerektiğini düşünüyorum.”

“neden?”

“her şeye bir planın var ve işin garibi hepsi bana mantıklı da geliyor. Sadece ikimize bir plan bulamadın, ona çok şaşırdım.”

“her şey itiraz edemeyeceğimiz şekilde. Ona o yüzden bir plan yapamam.”

“doğru diyorsun, neyse bu konuyu kapattık.”

“neyli dondurma seversin?” diye sordu.

“normalde her dondurmayı ayırt etmeden severim ama bugün pek canım çekmiyor, eğer sen istersen alabilirsin.”

“birlikte yeriz diye düşündüm.”

“başka zamana.” Dedim gülümserken.

“peki, nasıl istersen. Hava bugün çok iyi değil, artık eve geçelim mi?”

“geçelim, iyi olur.” dedim onunla birlikte yönümü değiştirirken. Mahalleye yakındık zaten. Hızlıca gelirken açık olan dükkana girip yukarı çıktık. Diğerlerinin işi çok olduğundan onları rahatsız etmek istemiyorduk çok fazla. Yukarıda da yapılacak çok bir şey yoktu zaten.

“düğünü hızlandıracak mıyız yoksa normal akışında ilerleyelim mi?” diye sordum yatağa otururken.

O da karşıma geçip oturdu. “ben sana bıraktım.” Dedi.

“bir fikrin vardır ama.”

“fikrimi soracak olursan hızlandırmaktan yanayım, uzatmanın çok da bir anlamı yok gibi geliyor. Bir nişan yapıp aylarca beklemek gerçekten saçma.”

“eğer normal bir şekilde evlenseydim muhtemelen hepsinin arasında 1 hafta falan olmasını isteyecektim. Zaten isteme ve nişan bizde de birlikte olur diye düşünüyorum, doğru mu?”

“1 hafta çok kısa bir süre ama evet, istemeyle nişan pazar günü yapılır. 1 ay sonrası için de düğün olur. benim tahminim böyle, aileler ne der bilemem.” Dedi.

“izin vermezler ve ben de istemem o kadar erken. Daha bir dünya şey var. Annemler kesinlikle evi yeniden organize etmek için de tutturacaklar, çeyizden bahsetmiyorum bile.”

“sadece kıyafetlerini alıp gelsen yeterli. Ev hazır. Çeyiz de istemiyorum.”

“belki ben istiyorum.” Dediğimde yüzünden ciddileştiğini anlamıştım.

“özür dilerim, düşünemedim. Eğer sen istersen tabi ki yapabilirsin. Hatta evi tamamen kendin dekore et, annemleri boş ver.”

“evi nasıl isterlerse öyle yapsınlar, açıkçası ben düğüne kadar gitmeyi bile aklımın ucundan geçirmem. Her şey hazır diyorsun zaten.” Dedim.

“çeyiz yapmak istersen de…” sözünü kestim.

“benim için çeyiz çok boş iş. Normal bir insan nasıl günlük yaşamını sürdürebilirse o şeyler olsun yeterli. Dantel, çiçek, böcek pek bana göre değil. Zaten malum, isteyerek de evlenmiyoruz.”

“dediğim gibi, nasıl istersen. Ben her şeye hazırım.”

O sırada telefonum çalmaya başladı. Annem arıyordu.

“efendim anne?” diyerek açtım telefonu.

“ne yapıyorsunuz? Hala karar veremediniz mi?”

“konuşuyoruz anne, ortak bir karara varmaya çalışıyoruz.”

“iyi iyi güzel güzel konuşun. Akıllıca karar verin ama.” dedi annem.

“en doğrusunu seçmeye çalışıyoruz.” Dedim.

“tamam, yarın kaçta geleceksin eve?”

“sabah gelirim.”

“tamam.” Dedi. “hadi ben kapatıyorum.”

“anne, sizinle bir şey konuşmam gerek en kısa zamanda.” Dedim.

“konuş şimdi.” Dedi annem.

“telefonda olmaz, yarın ablam yine kahvaltıya kalmayacak mı?”

“kalmaz, az kaldı onun işi, 2 hafta sonra düğün.”

“o kadar az mı kaldı?” dedim hayretle.

“ya, az kaldı. Sen de evde kalmadan Kuzey’le evlen. Başıma kalacaksın.”

“anne.” Dedim uyarırcasına. “ben yarın kahvaltıya kadar gelirim. Babama da söyle erken çıkmasın. Size söylemek istediğim bir şey var.”

“tamam.” Dedi annem. Vedalaşıp telefonu kapatırken Kuzey de telefonunda birisiyle mesajlaşıyordu.

Kafasını kaldırdığında göz göze gelirken “annem.” Dedi. “anlaşılan ikimizi de kontrol ediyorlar, ne karar verdik diye.”

“olabilir. İkisi de iyi anlaşıyordu zaten, mutlaka konuşuyorlardır.”

“evet.” Dedi Kuzey. “özel değilse söylemek istediğin bu kadar önemli olan şey ne? Ablanın kahvaltıda olmayacağını duyduğunda da rahatladın. Onunla mı ilgili?”

“evet, onunla ilgili. O yüzden söylemesem ayıp olur mu?”

“olmaz tabiki. Aile meselesi sonuçta.”

“bu seferlik uygun olup olmadığını ablamın karar vermesi gerekir.”

“anladım, biz o zaman bizim aileyi kurma tarihlerini konuşalım en iyisi çünkü ona göre işle ilgili şeyleri ayarlaycağım.” Dediğinde dizlerimi çapraz yapıp yatağa iyice yerleştim.

“konuşalım.” Dedim.

Saatlerce tarihler üzerinde ve yapacaklarımız hakkında konuşurken kafamızda bir plan çizmiştik. Bunu ailelerimize de yarın anlatacaktık. Geç saatte ikimiz de soluğu yatakta uyurken almıştık. Gençken olduğu gibi ilerleyen saatlere kadar artık kalamıyordum, bu özelliğim 20’li yaşlara geçince bir anda kaybolmuştu. Kuzey de benim gibi olmalıydı. Hatta 3 gündür gördüğüm de buydu. Erken yatıp erken kalkıyorduk ikimiz de. Bu yönden uyumlu olmamız benim için büyük avantajdı.

Sabah saatlerinde gözlerimi açtığımda Kuzey yatağında yoktu. Telefonumu kontrol ettiğimde saatin biraz uyanma saatinden geç olduğunu fark etmiştim. Kuzey’i merak etsem de çok umursamadan bir süre yatakta süründüm. Koskoca adamdı, nereye isterse giderdi. Bana da hesap vermek zorunda değildi nasıl olsa.

Perdeyle camı da açarken mahalleye baktım. Kuzey aşağıda sigarasını içiyordu. Uzun zamandır onu sigara içerken görmüyordum. Sanırım yoğunluktan fırsatı olmamıştı. Kendimi yeniden yatağa bırakırken bulutlu, gri gökyüzüne baktım. Bu havaları severdim. Bu yataktan gökyüzünün bu kadar net gözükmesi de hoşuma gittiği için artık bu yatak da favorim olmuştu ama muhtemelen bu son yatışımdı. O yüzden de biraz keyfini çıkartmak istiyordum.




Bölüm Sonu.




Loading...
0%