Yeni Üyelik
18.
Bölüm

18. Bölüm | Bengü

@deniz34

Gözlerimi açtığımda karşımda herkes dururken şaşkınca baktım. Annemler, Kuzey de dahil olmak üzere ailesi, eniştemle ablam. Aşırı garip gelmişti.

“ne oluyor?” dedim. Öldüm de benim mi haberim yoktu?

“bir anda bayıldın kızım, biz de anlamadık. Hemen hastaneye getirdik.” Dedi babam.

“ben iyiyim aslında, neden oldu ki?” dedim kolumdaki seruma bakarken.

“ben doktoru çağırayım en iyisi.” Dedi eniştem çıkarken.

“çok teşekkür ederim ama bu kadar kalabalık gelmenize gerek yoktu. Zahmet etmişsiniz.” Dedim.

“olsun kızım, hepimiz orada seni öyle görünce korktuk.” Dedi Mercan teyze.

Eniştem doktorla geri dönerken hepimiz gözlerimizi ona diktik.

“bu kadar kalabalık yapmayalım lütfen. Hastanın dinlenmeye ihtiyacı var. Dilerseniz sizinle serum bittikten sonrasında odamda konuşalım.” Dedi doktor bana hitaben.

“herkes tanıdık sayılır, benim için endişelendiklerinden buradalar, birazdan gidecekler. Eğer çok ciddi bir durum yoksa açıklayabilirsiniz.” Dedim.

“ciddi bir durum olup olmadığını siz söyleyeceksiniz.” Dedi doktor.

Herkes tenis maçı izlermiş gibi bizi izlerken kaşlarım çatıldı.

“sizi dinliyorum.” Dedim artık konuşması için.

“kendinizi bilerek mi aç bırakıyorsunuz?” diye sorduğunda beynimde şimşek çaktı.

“hayır, dün çok yoğun olduğumdan bir şey yiyemedim, sabah da erken çıkarken bayılmış olmalıyım.” Dedim.

“peki son zamanlarda psikolojik olarak stresli ve yorucu bir dönemden mi geçiyorsunuz?”

“evet.” Dedim.

“anlıyorum. Anoreksiyadan şüphelenmiştim fakat dedikleriniz de makul. Stresli olduğunuz için aç olduğunuzu fark etmediniz büyük ihtimalle. Bundan sonrasında daha dikkatli olun. Eğer gerekirse psikolojik yardım da alabilirsiniz. Serum bittikten sonra taburcu edelim sizi. Geçmiş olsun.” Diyerek giderken arkasından bakakaldım. Gözlerimi kapatırken buradan yok olmayı diledim.

“kızım ben sana dün demedim mi yemek ye diye?” dedi babam.

“unuttum.” Dedim gözlerimi açarken.

“ne stresi yapıyorsun sen bayılacak, kendini aç bırakacak kadar?” dedi annem kızarken.

“bunu açıklamayacağım anne.” Dedim yerimden kalkarken. Serumun bitmesine az kalmıştı.

“Güney rica etsem hemşire çağırır mısın, çıkmak istiyorum.” Dedim.

“çağırma Güney, yat bakalım sen, dinlenmeye ihtiyacın var.” Dedi Hasan amca baba edasıyla.

Güney yanıma gelirken “iyi misin?” diye sordu.

“değilim, çıkmak istiyorum.” Dedim. Sevmezdim ben hastaneleri.

“tamam, az kaldı zaten.” Dedi Güney seruma bakarken.

“Erkan, şuradan bir şeyler al da yesin, yoksa eve gidene kadar yeniden bayılmasın.” Dedi annem.

“gerek yok, ben gayet iyiyim.” Dedim anneme bakarken.

“Kuzey, koş oğlum, Erkan amcanı yorma.” Dedi Mercan teyze.

Kuzey istifini bozmadan “çıkışta yemek yemeye gideriz hep birlikte, zaten öğle yemeği saati geldi.” Dedi.

“aa, o da mantıklı.” Dedi annemle Mercan teyze aynı anda.

Kimsede hareketlilik olmazken ayaklarımı sedyeden sarkıttım. Yorulmuştum gerçekten. Kuzey’le aynı ortamda olmak istemedikçe sürekli aynı ortama sürükleniyordum.

Herkes kendi arasında sohbet ederken serumun bitmesiyle Güney’e baktım. Onun da bana baktığını gördüğümde bir şey demeden uzaklaşıp bir süre sonra yanında hemşireyle döndü. Hemşire kolumdaki serumu çıkartırken sedyeden inip ayakkabılarımı giyindim. Güney de olabildiğince bana yardımcı olmaya çalışıyordu.

Resmen bayılmam herkesin işine gelmiş gibi kısa sürede bir yemek organize etmişlerdi hemen. Geldiğimiz restorana giriş yaparken annemle ablamın arasına oturmuştum. Eniştem de düğün için halledilmesi gereken şeyleri yapmaya gitmişti, aksatmamak için.

Annemin sürekli tabağıma bir şeyler doldurmasına sesimi çıkartmıyordum. Zaten yiyebileceğim kadar yiyecektim ve gerisi de kalırdı artık, yapabilecek bir şeyim yoktu. Daha tabağımın yarısındayken ablam kulağıma eğilip “iki dakika benimle dışarı gelsene.” Dedi.

“neden?” diye sordum merakla.

“seninle konuşmam gereken bir şey var.” Dediğinde kaşlarım çatıldı. Belki bana ihtiyacı vardır diye sesimi çıkartmadan onunla kalkıp dışarı çıktım.

Restorandan biraz uzaklaşırken “bir şey mi oldu abla?” diye sordum.

Sinirli olduğu her hali belli olurken öfkeyle bana bakıyordu.

“sen kendini bana dövdürtmek mi istiyorsun?” dediğinde hayretle baktım. “kaç yaşına geldin Birce, büyü artık.”

“ne olduğunu baştan anlatır mısın? hiçbir şey anlamıyorum.” Dedim hayretle.

“3 gün elin adamıyla aynı odada kalıyorsun, mahallede herkesin diline sakız olmuşsun, yine de evlenmeyi kabul etmiyorsun.” Dediğinde onu böldüm.

“sevmediğim bir adam için gençliğimi yakamam. Ayrıca yapmadığım şeylerle beni kimse yargılayamaz.” Dediğimde o da bana izin vermeden beni böldü.

“orası ne malum? Kimse sizi 3 gece görmedi sonuçta. Yapsanız yaparsınız.” Dediğinde hayretle baktım. Bu benim ablam olamazdı. “hem prenses gibi dikkat çekmeye çalışıyorsun hem de benim yuvamı bozmaya çalışıyorsun. Ne istiyorsun sen baştan söylesene? Annemlere yalan yanlış şeyler söylüyorsun. Kendi yuvan olmayacak diye benimkini de mi bozmaya çalışıyorsun? İki gün sonra hamile olduğun ortaya çıkarsa hiç şaşırmam.” Dedi.

Elim ayağım sinirden titrerken “haddini bil Bengü.” Sesi kulaklarıma doldu. Kuzey yanıma gelip beni arkasına alırken “aynı şeyleri bana da söyle bakalım ne oluyor?” dedi.

“tabii, hemen söyliyeyim, ne de olsa 2 gün sonra akraba da oluruz.” Dedi ablam alayla. “kardeşimle 3 gece eğlenip eğlenip sonra onu şutluyorsun, bu saatten sonra onun yuvası olmayacağı için bu dedikodularla, gelip benimkini de yıkmaya çalışıyor.”

“kadınsın diye ağır konuşmayacağım ama eğer seni bir daha Birce'nin etrafında görürsem fena yaparım Bengü. Günah benden gider. Kimsenin senin yuvanla da bir derdi yok.” Dedi Kuzey.

“ne o, şimdi de kardeşimi mi benden korumaya çalışıyorsun?”

“Kuzey, gider misin? ablamla konuşacağım.” Dedim.

“konuşacak bir şey yok. Bengü senden uzak duracak, sen de hayatına devam edeceksin.” Dedi Kuzey, ablama çatık kaşlarla bakarken.

“Kuzey git.” Dedim.

“dur Kuzey, canım kardeşim bir de bir şeyler demek istiyor. Onu da dinleyelim.” Dedi ablam alayla. Sinirlerim gerçekten boşalmıştı. Şu an onu elimden kimse alamazdı ama kendimi zor tutuyordum.

“Bengü!” diye sinirle bağırdı Kuzey. “defol git buradan.”

Sesi, öfkenin nefes bulmuş haliydi. O öfkeden bir an ben de nasiplenirim diye korkmadım desem yalan olurdu. Ablam da zaten daha fazla sesini çıkartmadan uzaklaşmıştı. Kuzey vücudunu tamamıyla bana dönerken arkamı dönüp uzaklaşmaya başladım. Bir de onunla uğraşamazdım gerçekten.

“Birce, durur musun lütfen?” arkamdan beni takip ederken sesleniyordu.

“sana gitmeni söyledim.”

“konuşalım önce.”

“konuşacak bir şey yok, beni rahat bırakırsan sevinicem.”

“gitmeyeceğimi biliyorsun.”

“durmayacağımı biliyorsun.” Dedim adımlarımı daha da hızlandırırken. Gözlerimden de atamadığım sinire karşılık yaşlar akmaya başlamıştı. Bastırdığım öfkem bende de böyle çıkıyordu.

Kolumdan tutup beni çekerken hızla yere düştüm. Ne olduğuna anlam vermeye çalışırken birkaç saniye kaldırım taşıyla bakıştım. Kuzey yanıma eğilirken “özür dilerim, sadece durdurmak istedim.” dedi.

“durmayacağım dedim, neden bir şey anlamak istemiyorsun?” dedim sakince. Bu sakinliğim ciddi anlamda hayra alamet değildi. Kendim bile bu halimden korkardım, genelde bunun sonu kendimi kaybetmekle sonlanırdı.

“hadi kalk, dizlerine bakalım.” dedi elimden tutup beni tek hamlede kaldırırken.

“beni kaldırabilecek kadar güçlüsün madem neden tutmadın?”

“yakalayamadım, bilerek yapmadım.”

“her neyse Kuzey, rahatlamaya ihtiyacım var, git.”

“benim yanımda rahatla nasıl rahatlayacaksan.” Dedi. Gayet ciddi duruyordu.

“inan bana yanımda olmak istemezsin.”

“orası da benim sorunum.”

Ellerimi ellerinden çektim. “bir karar verdik ve arkasında duralım Kuzey, ikimiz de anlaşamadığımızı bildiğimiz halde oynamaya gerek yok.” Gözümden akan yaşları silerken birkaç adım uzaklaştım.

“sadece bir kere kavga ettik diye anlaşamadığımıza karar verebiliyoruz ama onun öncesinde anlaştığımız birçok şeyi yok sayıyoruz.”

“pişman mı oldun vazgeçtiğine?” dedim. Öyle konuşuyordu.

“hayır, hala değilim. Sadece benim yüzümden başına gelen bir şey için yalnız kalmana gönlüm razı gelmiyor.”

“bu sadece senin sorunun değil. Benim de dikkat etmem gerekirdi.” Artık üzerinde hissettiği şu sorumluluktan arınıp beni biran önce rahat bırakmasını istiyordum.

“karşındaki ablan da olsa sana onca şey sayarken neden susuyorsun?”

“çünkü seninle evlenemezsem anneme kimseye ağzımı açıp tartışmayacağıma söz verdim. Çünkü daha ablamın bile inanmadığı bir şeye diğerlerini de inandıramam. 9 ay sonra hamile olmadığım ortaya çıkar evet ama seninle birlikte olmadığımı ablamın dediği gibi kimseye kanıtlayamam.” Dedim. Sesimin volümü bir tık yükselmişti. “o yüzden benden uzak dur ki içimdeki bu öfke en azından biraz olsun sönsün. Yoksa ben daha fazla dayanıp da ne verdiğim sözleri tutabilirim ne de burada kalmaya devam edebilirim.”

“ben de üzerindeki bu baskıyı biraz olsun hafifletmeye çalışıyorum, yardımcı olmak istiyorum.”

“olamazsın Kuzey, dediklerimi anlamıyor musun? Bana yardımcı olacak kişi sen değilsin. Sakın bir daha birisi benim hakkımda bir şey söylediğinde dönüp bakma bile.” Dedim gözlerinin içine bakarak.

“benden bu kadar mı nefret ettin 2 günde?”

“ben senden nefret etmiyorum, hatta minnet duyuyorum. Öyle bir şeye vesile oldun ki kim benim arkamda beni destekliyor kim elinde hançerle bekliyor gördüm. Gerçekten çok teşekkür ederim ama buraya kadar. Gerisi benim meselem.”




Bölüm Sonu.




Loading...
0%