Yeni Üyelik
19.
Bölüm

19. Bölüm | Halim

@deniz34

Kuzey’le konuşmam benim için bu noktada son bulmuştu. Onun içinse son bulmuşa benzemiyordu. Tam konuşacağı sırada telefonum çalarken cebimden çıkartıp kimin aradığına baktım. Tanışmamızın çok uzun bir hikayesi olan arkadaşım, Halim arıyordu. Uzun zaman sonra aramasına şaşırmıştım ama bu andan beni kurtardığı için de hızla açtım telefonumu.

“efendim?” dedim burnumu çekerken.

“siyah ceketli, önünde bir adamla konuşan kişi sen misin?” dediğinde etrafıma bakındım.

“evet, neredesin?”

“boşuna bakma arabadayım.” Dedi karşı kaldırımdaki siyah arabadan inerken.

Koşup yanıma gelirken telefonlarımızı kapattık. Yanıma geldiğinde sıkıca sarıldım.

“hoş geldin.” Dedim geri çekilirken.

“hoş bulmadım, neden ağlıyorsun?” dedi Kuzey’e bakarken.

“bir şey yok ya, zaten bizim de konuşmamız bitmişti, bir kafeye geçelim mi hemen?” diye sordum. Burada daha fazla durmak istemiyordum.

“olur, hadi gel.” Dedi kolunu omzuma atarken.

“tanıştırmayacak mısın Birce?” dedi Kuzey.

“gerek yok, sen dediklerimi iyice düşünsen benim için yeter.” Dedim.

Halim garip baksa da neler olduğunu anlatacağım için bir şey demedi. Gözlerimi Kuzey’den çekerken birlikte Halim’in arabasına bindik. Bu sefer olabildiğince sesli ağlamaya başlarken Halim bana şaşkınca bakıyordu.

“Birce, sorun ne, o adam sana bir şey mi yaptı?” dedi hayretle.

Başımı olumsuzca sallarken ağlamaya devam ediyordum. Buna gerçekten ihtiyacım vardı ve ne kadar ağlarsam ağlıyayım ağzını açıp tek bir kelime etmeyecek, bunu bana karşı kullanmayacak bir isim varsa o da Halim’di. Onun yanında bu yüzden bu kadar rahattım.

“anladım, sen yine sinirlendin.” Dediğinde başımı olumluca sallayıp ağlamaya devam ettim. Halim bir süre arabayla dolaşırken hiçbir şey demiyordu. Arabadaki peçete stoğunu kullanırken birle hiç rahatsız olmuyordum.

Ne kadar ağladım bilmiyorum ama yavaş yavaş kendime geldikten sonrasında ağlamamı daha insancıl bir şekilde kontrol altına alabilmiştim.

“hadi bakalım, şimdi anlatma zamanı.” Dedi arabayı yol kenarına park ederken. “in hadi.”

“bu halde insan içine çıkamam.” Dedim.

“çıkarsın çıkarsın, ben de insanım sonuçta. Ben alıştıysam herkes alışır.” Dedi arabadan inerken. Onun arkasından ben de inerken birlikte kafeye girdik. Bize servis yapacak olan garsonun garip bakışları altında siparişimi verdikten sonrasında siparişler gelene kadar kendimi biraz daha kontrol altına almaya çalıştım. Halim de beni sabırla bekliyordu. Ağlama aşamalarıma fazlasıyla tecrübeye sahip olduğundan sesini çıkartmıyordu. Her şeyi ona anlatacağımı bildiği için de acele de etmiyordu. Gerçekten dünyada tek bir arkadaşın olacak kimi istersin deseler o Halim olurdu. Dünya ahiret de bacımdı. Zaten çok tatlı da bir yengem vardı. Birbirimize hiçbir zaman o gözle bakmadığımızı yengem bile kabul etmişti. Gerçekten çok farklı, rafine bir ilişkimiz vardı. Kardeş sayılırdık aramızda kan bağı olmasa da.

Siparişlerimiz önümüze bırakılırken garsonun gitmesiyle hiç durmadan en başından itibaren birçok şeyi anlatmaya başladım. O kadar ayrıntıya girmiştim ki bittiğinde akşam olduğunu görmemle şaşırmıştım. Kimse de arayıp sormamıştı, garipti ama gerçekten rahatladığımı hissediyordum. Şimdi gerçek bir dosttan tavsiyelerini dinlemeye başlayabilirdim işte. Ondan en zaman tavsiye alsam gerçekten bir sonuca, en azından tahmin ettiğimiz sonuçlara ulaşıyorum.

“sen bunları yaşarken benim neden haberim olmuyor?” dedi 2. Kahvesini içerken.

“benim daha kendim düşünmeye fırsatım yoktu Halim, sana nasıl haber vereyim?”

“eğer bana haber verseydin muhtemelen bunları yaşamazdın.”

“hiç sanmıyorum, zaten olacağı vardı ki yaşandı. Ayrıca sen burada bile değildin.” Dedim.

“tamam, olabilir ama en azından elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırdım.”

“şimdi olabilirsin.”

“her şey bitmiş, ilişkinizi noktalamışsınız, bundan sonrasında söylenecek söz kalmamış ki.” Dedim.

“Kuzey sence neden böyle davranıyor peki?” dedim merakla.

“bir erkek olarak düşünürsem eğer,” dedi bir süre sessizlikte düşünürken. Bir iç çektikten sonrasında gözlerimin içine baktı. “muhtemelen ya gerçekten sana yardımcı olmaya çalışıyor çünkü kendini bu olayda sorumlu hissediyor ya da kendine bile duygularını itiraf edemiyor.”

“ne duygusu?”

“yani biz erkekler rollerimize hemen adapte olabiliyoruz. Eğer bir kadını korumakla güdülenmişsek ki siz bunu 1 gece konuşarak zaten çoktan yapmışsınız, zaten o kafaya çoktan girmiş o adam. O kadınla evlenmeyi kafaya koymuş ve bir şeyler hissetmeye başlamış. Kafa karıştırıcı olan nokta senden ilk onun ayrılmak istemesi. Herkes benim gibi senin nazına, tribine tolerans göstermez demiştim.”

“iyi, ben de sonsuza kadar bekar kalırım o zaman.” Dedim.

“yo, buna gerek yok, gel benimle. Hem Ela da çok sevinir.” Dedi.

“temelli mi?” dedim şaşkınca.

“evet, ne var bunda. Zaten burada durdukça daralmaya devam edeceksin. Bu kadar sinir strese ne gerek var? Uzaklaş buradan, kafan dağılır. Bir süre sonra da dönmek istersen dönersin.” Dedi.

“emin değilim.” Dedim. “kalacak yerim bile yok.”

“önce bizde kalırsın, sonra da kendine bir yer bulursun zaten. Komple de bizde kal derdim ama kanepenin rahat olacağını düşünmüyorum.”

“Halim.” Dedim iç çekerek. “güzel diyorsun da bu ara gerçekten kafam karışık. Bir süre düşüneyim ben bunu.”

“sana kalmış bir şey. teklif var ısrar yok. Yabancı değilim.” Dedi keyifle.

“bana 40 kat yabancısın ama bunca yıl tanıdıklarımdan daha iyi tanıyorsun, daha iyi geliyorsun.”

“değerimi bilen yok ama.”

“her dakika seni övecek halim yok Halim, hadi kalk bize gidiyoruz.”

“otele geçicem ben.” Dedi.

“2 hafta bizde kalacaksın. Ablam evden gidene kadar yani. Bir daha karşılaşmak bile istemiyorum. Evde de çok durmaz ama bundan sonra benimlesin.”

“iyiki gelmişim o zaman ya, emrinize amadeyim.” Dedi hesabı isterken.

“bu sefer hesap senden olsun, cüzdanım yok.” Dedim.

“lafı bile olmaz. Ama odanda ben yatarım.” Dedi.

“ben nerede yatıcam?”

“beni nerede yatırıyorsan orada.”

“köpek kulübesi rahat değil miydi?” dedim alayla.

“sen deneyimleyince bakarsın.” Dedi göz kırparken.

Hesabı ödedikten sonra kalkarken arabasına binip eve doğru yola çıktık. Bizim taraflarda olduğumuzdan kısa sürede evde olurken annemin kapıyı açmasını sabırsızca bekledim. Direkt odama çıkmak istiyordum. Gerçi Halim varken bu çok da mümkün değildi.

Annem kızmak için kapıyı açtığını belli eden suratla bakarken bir anda Halim’i görmesiyle yüzünde güller açmıştı adeta. Bizi içeri alırken Halim bavulunu kapı girişinde bırakmış, annemin neşesiyle salona kadar ilerlemişti. Arkasından ben de onu takip ederken salonda babam dışında kimsenin olmadığını görmemle rahatlamıştım.

Babamla Halim de selamlaşırken koltuklara oturduk. Bizimkiler onla ilgilenirken ben de televizyonda açık olan programa boş gözlerle bakıyordum. Beynimde zibilyon tane düşünce geçiyordu.

“kızım yarın erken kalkın.” Dedi babam.

“neden?” dedim merakla.

“Kuzey’lere haber verdim, ablanın düğünü için altın bakmaya gideceğiz.” Dedi.

“ben gelmesem olmaz mı, zaten altın almayacağım.”

“herkes orada olacak. Ayıp olur.” dedi annem. O ayıp bir tek bana olmuyordu zaten.

“Halim, sen de gelirsin.” Dedi babam. “hem bizim çocuklarla da tanışırsın, bu ara Birce’yle iyi anlaştılar.”

Gerçekten mi baba?

“olur gelirim. Birce zaten bırakmaz beni artık.” Dedi Halim bana bakarken.

Onu umursamadım.

“Birce, kalk misafir odasını hazırla hemen.” Dedi annem.

“Halim benim odamda kalmak istiyormuş, ben misafir odasında yatıcam.” Dedim umursamaz bir kabullenişle.

“sen odandan ayrılmazdın.” Dedi annem.

“Halim isteyince kıramadım.” Dedim. Tabi Kuzey’le odalarımız karşılıklı olduğundan denk gelme düşüncesinden 2 haftalığına ara vermek işime geldi diyemezdim. Onun yüzünden sabahları değil artık akşamları yıkanır olmuştum. Bütün rutinimi değiştirmişti.

“iyi hadi, nevresimini değiştir.” Dedi annem.

“tamam, hadi gel sen de.” Dedim Halim’e.

“iyi geceler.” Diyerek benimle yukarı çıkarken yanında bavulunu da taşıyordu, onu da benim taşıyacak halim yoktu.

Odama giriş yaparken önce dolabımdan yeni nevresimlerimi çıkarttım. Halim direkt odama yerleşmeye başlarken “çok da yerleşme bence.” Dedim.

“bakarız.” Derken benim parfümümü itekleyip kendi parfümünü yerleştirmişti bile.

“yardım et de takalım şunu.” Dedim eski nevresimi çıkartırken.

Gidip camı sonuna kadar açarken “odan neden bu kadar havasız?” diye sordu.

“Kuzey’in odası karşı taraf ve denk gelmek istemedim.” dedim açık açık.

“yuh, burada da mı rahat yok.”

“sana bu kadar çabuk odamı neden verdim sanıyorsun? 2 hafta 2 haftadır benim için.” Dedi eline nevresimi tutuşturup internette gördüğüm şekil tepesinden geçirirken.

“şu iki ucu tut, geçiricem şimdi.” Dedim eline yorganı da tutuşturup.

“acele et, boğuluyorum.”

“nazlanma.” Dedim tek seferde geçirdiğim nevresime gururla bakarken. Şu dünyada başarılmış en büyük başarılardan birisiydi benim için. Herkes kolay kolay nevresim geçiremezdi. Eğer iki kişi olursak öğrendiğim bu taktikle daha hızlı geçiriyordum ama genelde de tek seferde geçiriyordum nevresimlerimi.

“şimdi gece gece beni camda görse kalp krizi geçirmesin?” dedi Halim.

“sence ne kadar umrumda?”

“o senin için epey endişeleniyor gözüküyor, sen neden onun için endişelenmiyorsun?”

“endişelenmem mi gerekiyor? Ben ona karşı pek bir şey hissetmiyorum.”

“senin içindeki kelebekler ölmüş, kurt basmış ortalığı. Askerde yapan olmadı şu muhabbeti.”

“yaşadıklarım kolay şeyler değil Halim, o yüzden içimdeki kelebeklere laf atmaktansa sus. Ben duş alacağım.” Dedim.

“ne yaparsan yap, bitli.” Dedi.

Dolabımdan kıyafetlerimi alırken duşa girdim hızlıca.



 

Bölüm Sonu.




Loading...
0%