Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm | İzin

@deniz34

Hastanede yapılan iğneyle biraz kendimi rahatlamış hissederken bir de ağrı kesici yapmışlardı. O kadar iyi gelmişti ki şimdiden bütün vücudum hamur kıvamını almıştı. Doktor ciddi bir sakatlık olmadığını da dile getirdikten sonrasında içim rahat etmişti. Şimdi de Kuzey’in arabasında eve gidiyordum.

“ben senden bir şey isteyecektim aslında. Yani normal bir zamanda olsa birkaç gün içinde gelip konuşacaktım.” Dedim.

“hayırdır, merak ettim.” Dedi gözlerini saniyelik yoldan ayırıp bana bakarken.

“kuyumcuda tam olarak ne yapıyorsun? Yani seni orada çok fazla görmüyorum.” Dedim.

“ben daha çok arka tarafta oluyorum.”

“anladım, yani orada çalışıyorsun.”

“evet, orada çalışıyorum.” Dedi beni teyit ederken.

“elemana ihtiyacınız var mı?” diye sordum.

“var aslında ama kendimiz yetişiyoruz, biz çok fazla dışarıdan kişiler almamaya özen gösteriyoruz. Sonuçta bize maliyeti çok büyük oluyor herhangi bir hırsızlıkta.” Dedi.

“anladım, tamam o zaman.” Dedim. Bu demek oluyordu ki kapa çeneni, yabancı.

“kimin için iş istiyorsun?” diye sordu konuyu kapatmazken.

“kendim için.” Dedim.

“neden? Ben babanla çalıştığını biliyordum.”

“işte o yüzden. Bunca senedir kendi mesleğimi de yapamıyorum, babamın yanındayım. Şikayetçi değilim bu durumdan ama biraz da dışardaki hayatı merak ediyorum. Başkasıyla çalışmak, bilmediğin alanda nasıldır falan. Sıkıntı değil ama babamla konuşurum vardır onun mutlaka arkadaşları.”

“seni alırım işe ama sana nasıl güveneceğim?” dedi tıpkı benim ona yaklaşık 1 saat öncesine dediğim gibi.

“bana güvenmeni bekleyemem, o yüzden de başka iş ararım. Bana pahalıya patlamasını istemem bu işin.”

“sana neden pahalıya patlasın?”

“bunca yıllık karşı karşıya gelen insanlarız, iletişim kurmasak da selam alıp veriyoruz en azından. Dediklerin doğru, kimseye güvenmemek en mantıklısı.” Dedim.

“sen kendine güveniyor musun peki?”

“güveniyorum tabiki. Önce Allah’a sonra kendime.” Dedim yine aynı şekilde.

“tamam o zaman yarın gel bakalım, bir süre deneme yaparız sonra da seni komple işe alırız. Sen de istemezsen gidersin hem.” Dedi.

“yarın olur mu bilmiyorum, babamla konuşmadım henüz, ne tepki vereceği konusunda bir fikrim yok.”

“bir şey diyeceğini zannetmiyorum. İstersen ben de konuşurum ama sana kalmış bir şey.”

“ben hallederim ya, bana kıyamaz. Gerçi kıyamadığı için başka işte çalışamıyorum ama olsun.”

Arabayı durdururken kahkahasını serbest bıraktı. Ben de gülümserken gözlerimi kaçırdım. Gerçekler komikti.

“inebilecek misin?” diye sordu.

“inerim.” Dedim kendime güvenle. Çünkü kaslarım gevşemişti, sadece biraz ağrı hissediyordum o kadar.

Arabanın kapısını açıp yan dönerken ayaklarım yere değdiler. Kenardan tutunup kendimi dışarı çekerken acıyla inledim. Gerçekten kötüydüm. Ne zaman arabadan inip yanıma geldiğini anlamadığım çocuk elimden tutarken beni arabadan yavaşça indirdi.

“abi!” diye seslenen birine ikimiz de bakarken kuyumcudan çıkan bir çocuk, kendisi Kuzey’in kardeşi Güney’di, yanımıza geldi hemen. “bir problem mi var?” diye sordu.

“bir şey yok, yolda belini incitince yardım ettim.”

“yardım edeyim ben de, koluma gir bakalım.” dedi Güney diğer koluma girerken.

“gerek yok abicim, hadi sen dükkanda dur.”

“tamam.” Dedi hemen karşıya geçerken. Belli ki abilerinin sözlerini iki etmiyorlardı.

Yavaş yavaş bizim binaya ilerlerken koluma girip bana yardımcı oldu. Merdivenleri tek tek çıkmaya başlarken aşırı derecede yavaştım.

“izin verirsen yine kucağıma alayım yoksa bu sene bitmez bu merdivenler. Ayrıca yarın da baban izin verse de gelme. Ne zaman kendini iyi hissedersen o zaman gel.”

Bir şey demeden kollarımı sıkıca boynuna sardığımda kucağına aldı beni. Bizim kata yaklaştıkça biraz zorlanmaya başlamıştı. Kucağında benimle 3 kat çıkmıştı, kolay değildi ki ben tek başıma çıkarken nefes nefese kalıyordum.
Kapının önünde durduğumuzdan beni yeniden yavaşça yere indirirken kapıya vurduk. Annem kapıyı açarken “kızım sen neredesin kaç saattir? Arıyorum açmıyorsun.” Dedi.

“belim incindiği için hastaneye götürdü sağolsun. Ferhat söylemedi mi?” dedim yanımdaki adama bakarken.

“söyledi bir şeyler de biz şaka yapıyor sandık. Ay çocuğum sen de çok sağol, telaşıma ver lütfen. Doktor ne dedi, ciddi bir şey var mıymış?” Dedi annem acı dolu yüzüme bakarken.

“önemli değil, doktor ciddi bir problem olmadığını söyledi. İğne de vurdular, birkaç gün dinlensin, geçer.” Dedi Kuzey anneme bilgi geçerken.

“çok sağol oğlum, ben sizin isimleri hep karıştırıyorum, sen Güney miydin?” diye sordu annem.

“ben Kuzey, kardeşim Güney.” Dedi Kuzey.

“iki dakika bekle Kuzey oğlum, ben hemen geliyorum.” Dedi annem içeriye giderken.

Ayağımda sporlarımı çıkartma mücadelesi vermeye başlarken Kuzey eğilip bağcıklarımı çözdü. Ayağımdan sporları çekerken tek tek çıkarttı. Ben eve giriş yaptım yavaşça. Annem nereye kaybolmuştu bilmiyordum.

“teşekkür ederim her şey için. Sen olmasaydın kimseye güvenemeyip iyice sakatlayacaktım kendimi.” Dedim.

“önemli değil, güzelce dinlen, kendine gelirsin.” Dedi.

“tamam, sağol tekrardan.” Dedim.

O anda annem gelirken elindeki bir poşet poğaçayı Kuzey’e uzattı.

“daha yeni yaptım, dükkanda çocuklarla yersiniz.” Dedi.

“teşekkür ederim ama hiç gerek yoktu.” Dedi Kuzey poşeti geri uzatırken.

“olsun oğlum, alın yiyin siz.” Dedi annem Kuzey’in eline poşeti sıkıştırırken.

“peki, iyi akşamlar.” Dedi Kuzey.

Annemle birlikte iyi akşamlar derken onun merdivenlerden inişini izledik.

Kapı kapanır kapanmaz annem şüpheyle bakarken “Ferhat bir şeyler saçmaladı inanmadım. Sonra sen Kuzey’le çıkıp geldin, ne oluyor?” diye sordu.

Bütün olayı baştan sona kısaca anlatırken annem bu sefer Ferhat’a sinirlenmişti.

“anne ben odamdayım, o Ferhat’ı görürsem boğarım. Bir de ilaç çok uyku yaptı.” Dedim.

“bu konu sadece bizim aramızda kalsın yoksa düğün arifesi büyür, sen Ferhat’tan uzak dur yeter, dediklerine kimse inanmadı zaten.” Dedi.

“tamam, ben odamdayım.” Dedim.

“tamam.” Dedi salona geçerken.

Ben de odama çıkmak için merdivenleri tek tek çıkmaya başladım. Belim felaket ağrıyordu yeniden. Zorladıkça ağrım katlanıyordu resmen. Dolabımdan rahat geceliklerimden birini çıkartıp giyerken yatağa girdim. Bir an önce uyumak istiyordum. Hem ilaç mayıştırmıştı hem de sinirimi ancak bu şekilde atabilirdim. Kuzey olmasa belki de o Ferhat’a dalmıştım bile. Gerçi kıpırdayacak halim yoktu ama sinir anında bana belli olmazdı.

Gözlerimi babamın saçlarımı okşamasıyla açarken gülümsedim. Çocukluğumdan beri severdim saçlarımla oynanmasını ama asla kimseye de açık açık söylemezdim. Ruh hastası mıydım acaba?

“günaydın, dün çok yorgunmuşsun, belini de incitmişsin gelemedim yanına. Bir ara baktım uyuyordun zaten, daha iyi misin?” diye sordu babam.

“günaydın.” Dedim gözlerimi kırpıştırırken. “ağrım geçmiş, baya iyi hissediyorum aslında.”

“iyi iyi, sen iyi hisset de gerisi önemsiz. Birkaç gün dükkana da gelme.”

“baba aslında ben de seninle bu konu hakkında konuşmak istiyordum dün ama bir nasip olmadı.” Dedim.

“başkasıyla çalışamazsın Birce, bu konuyu kapattık.” Dedi hemen.

“başkasıyla değil ki, sen de tanıyorsun hem. Ben konuştum, eğer sen de izin verirsen gideceğim.”

“kimmiş bu tanıdığım patron?” dedi babam tereddütle.

“evimizin tam karşısında.” Dediğimde ciddi olup olmadığımı kontrol etti. “baba hemen hayır deme, 1 sene de olsa çalışmak istiyorum. Zaten senin de her zaman bildiğin insanlar. Evimin direkt karşısı.”

“olmaz Birce, yanımda rahat değil misin?”

“işte sorun da o ya. Sadece rahat takılarak çalışma hayatına giriş yapamam ki, biraz ailem dışındakilerle de çalışmak istiyorum. Hem ben dün konuştum.” Dedim.

“rahat batıyor diyorsun yani.” Dedi nefesini bırakırken. “kiminle konuştun?”

“Kuzey.” Dedim sadece. Dün olanlardan bahsetmeme gerek yoktu sanırım.

“Kuzey gelmiş mi, iyi tamam, o gelmişse olur ama sadece bir süreliğine.”

“çok teşekkür ederim.” Dedim sevinçle sarılırken.

“ben de konuşurum Kuzey’le üzmesin seni.”

“hiç gerek yok, ne gerekiyorsa yapacağım için sıkıntı olmaz aramızda.” Dedim.

“sen her zaman hakkıyla yapıyorsun her işini ama bunu sadece biz biliyoruz. Sen onları tanımadığın gibi onlar da seni tanımıyor.” Dedi babam.

“haklısın ama bu sefercik her şeyi bana bıraksan olur mu? Bir yetişkin gibi her şeyimi kendim halletmek istiyorum.”

“peki, tamam. Eğer seni üzerlerse de haberim olsun ama.”

“öyle bir şey olmayacak baba, durduk yere beni neden üzsünler?”

“ben bilemem, en ufak şeyde haberim olacak, o kadar.”

“peki, tamam.” Dedim iç çekerken.

“hadi kalk, kahvaltı hazır.” Dedi babam gülümseyerek koluma hafifçe vururken.

Yerimden yavaş yavaş kalkarken belimi bir kere daha ağrıtmak istemiyordum. Dünden eser yoktu, eskisi kadar sapasağlamdım ama olsun. Ters bir hareketimde aynı şey olmayacağı da bir kesinlik taşımıyordu sonuçta.


Bölüm Sonu.


.


Loading...
0%