Yeni Üyelik
23.
Bölüm

23. Bölüm | Anlaşma

@deniz34

Güney’le takılmaya devam ederken Cevahir de aramıza katılmıştı. Onlarla gülebilmek gerçekten çok eğlenceliydi. Sadece aramızda Kuzey’le ilgili problem olmasa gerçekten daha çok eğlenirdik gibime geliyor.

Gözlerim salona giren Ela’yla parladı desem yeridir. Hemen ayaklanırken sıkıca sarıldım.

“hoş geldin.” Dedim geri çekilirken.

“hoş buldum. Bu ne güzellik.” Dedi ellerimden tutup beni süzerken.

“o senin güzelliğin bebeğim.” Dediğimde kıkırdadık.

Masadakilerin de ilgi odağı olurken yüksek sese rağmen duyabilecekleri şekilde “Ela, Halim’in eşi.” Dedim.

Mercan teyze şaşırırken masada tek şaşırmayan bilgisi olan Güney’di. Bir de Kuzey’de şaşırma ibaresi görmemiştim. Zaten saniyelik baktığımdan duygularını da göremiyordum desem yeriydi. Gözlerimi ondan ne kadar uzak tutarsam o kadar sağlıklı düşünebilirdim.

Masaya oturduğumuzda Ela’yla herkes merhabalaşmış, Mercan teyze derin sohbete bile girişmişti. Ela’yı görmek bana da gerçekten iyi gelmişti. Halim de bir yere kadardı desem yalan olmazdı.

Kına geç saatlere kadar sürerken Ela’yla herkesin sohbeti derinleşmiş, aralarına beni de alarak baya dedikoduya başlamıştık. Müziğin artık bittiğine dair son tınıları dinlerken bir yandan da hazırlanıyorduk. Benim hazırlanacak bir şeyim yoktu gerçi, bir çantamı alıp çıkacaktım.

Ağır ağır salondan çıkarken Halim ve Ela el ele önümden yürüyorlardı. Onları böyle görmek beni aşırı derecede mutlu ediyordu. Ben arkadan tin tin ilerlerken koluma dokunulmasıyla daha yeni fark ettiğim Kuzey’e çevirdim gözlerimi.

“bana ayıracak birkaç dakikan var mı?”

“dakikam var da mekan müsait değil. Daha sonra.” Dedim.

“ne kadar sonra?”

“bilmiyorum, uygun bir zamanda işte.” Dedim.

“cama çık o zaman.” Dedi.

“olmaz, ben odamda kalmıyorum, aşağı kattayım. Halim ve Ela kalacak odamda.”

Kaşları çatılmıştı. “yarın düğünde birkaç dakikalığına kaçarsın o zaman.” Dedi.

“acelesi mi var diyeceklerinin?”

“konuşmak istediğim bir konu.”

“bakarız, iyi geceler.” Dedim yanından ayrılırken. Zaten yüzüne bile bakmadan, otoparka giderken konuşuyordum. Birinin dikkatini çekmek en son isteyeceğim şeydi. Bıkmıştım artık bu kaçamak işlerden. Sanki toplum içinde öpüşüyorduk. Hayır öpüşsek de kime ne, öyle ya.

Kendi kendime söylenirken zaten otoparka gelmiştik. Arabaya binerken Ela, Kuzey hakkında sorular sorup yorum yapıyordu.

“bana bak Birce, taş gibi çocuğu kaçırırsan başını dağlara taşlara vurursun. Allah bir kapı açmış, o kapıyı sakın kapatma.” Dedi Ela.

“yok hayatım, onun kapıları aralık bile değil, han kapısı gibi sonuna kadar açık zaten. Gönlü var da yokmuş gibi davranıyor.” Dedi Halim.

“bana bak Halim, benimle bu konu hakkında konuşmak istediğinde reddederim, görürsün gününü, sonra da zır zır başında ağlar dururum.” Dedim.

“ay saçmalama, hem kendi hayatını mahvedeceksin hem de bana ağlayacaksın, yok öyle dünya. Git kabul et, hatta direkt sen evlenme teklifi et.” Dedi Halim.

Birkaç saniye duraksadım. “gerçekten mi?” dediğimde Halim kahkaha atarken Ela arkaya dönüp bana baktı.

“sen bu çocuğu gerçekten seviyorsun.” Dedi.

“yani, sevilmeyecek bir adam değil ama sevmiyorum, bundan eminim. Anlaşamıyoruz da zaten.”

“ben sanki Halim’le çok mu iyi anlaşıyorum, ama geçinip gidiyoruz.”

“Ela sen alttan almasını biliyorsun, ben onu yapamıyorum.” Dedim hüzünle.

“ayarlarsınız siz onu, dengeyi bulursunuz. Zamanla da seversiniz bence birbirinizi.” Dedi göz kırparken.

Evin önünde dururken hep birlikte arabadan inip Ela’nın bavulunu da alarak yukarı çıktık. Yorgunluktan ölmek üzereydim. Acilinden bir duş alıp hemen yatacaktım.

Gece saatlerce düşünmekten gözüme uyku girmemişti. Herkesin dediği doğruydu ama önemli olan bizim anlaşmamızdı da. Kuzey’le bugün konuşacaktım. Bir anlık hırslarımız yüzünden son vermiştik bu işe. Belki böylesi daha iyiydi, bilemiyordum. En azından bundan sonra devam etmek istesek üzerimizdeki baskı yüzünden olmayacaktı. Kendi istediğimiz için devam edecektik.

Ela’nın dürtüklemesiyle gözlerimi açarken kendime gelmeye çalıştım. Zaten uykum vardı.

“kalk hadi ya, herkes evden gitti, kuaföre yetişelim.” Dedi.

“ben ablamla aynı kuaföre gitmiyorum Ela, birlikte başka kuaföre gideriz.” Dedim.

“neden?” dedi şaşkınca. “bir şey mi oldu?”

“yolda anlatırım ama acele etmemize gerek yok. Biz her halükarda yetişiriz.”

“tamam o zaman, tost yaptım sen seviyorsun diye. Onu ye de çıkalım. Daha bunun hazırlanması var.” Dedi.

“tamam, her şey hazır zaten.” Dedim esnerken.

“Kuzey bu halini görse kesin vazgeçerdi.” Dedi yüzünü buruştururken.

“gördü zaten.” Dedim alayla.

“orası da doğru.” Dedi popoma vururken.

“bugün Kuzey’le konuşacağım.” Dediğimde gözlerinin içi parladı.

“gerçekten mi?”

“evet, dün akşam konuşmak istedi uygun ortam yok diye istemedim, aslında biraz bahanemdi. Düşünmek istiyordum. Düşündüm, karar verdim. Bugün hazırım. Eğer o bu konuyu açmazsa ben açacağım.”

“aferin kız sana, yürü Birce.” Dedi popoma bir şaplak daha atarken.

“sen de iyi alıştın he.” Dedim otururken.

“daha fazla istemiyorsan kalk da kahvaltımızı yapıp çıkalım. Daha makyajım var.”

“ben sana yaparım, dünkü makyajımı ben kendim yapmıştım.” Dedim.

“tamam, itiraz etmem.” Dediğinde ikimiz de yatağımdan kalkıp mutfağa gittik. Ben daha çok sürünerek giderken o benden canlıydı. Kuzey’le konuşsam üzerimdeki bu ölü toprağını da atacağıma emindim.

Kuaförden döndükten sonrasında önce Ela’nın makyajını yapıp daha sonra kendi makyajımı yaparken ayandaki yansımadan arkamdaki cama gözlerim takıldı. Siyah takımın içinde Kuzey bana doğru bakıyordu. Gözlerimi oradan çekip hiç görmemiş gibi davranırken makyajım zaten bitmişti.

“inanamıyorum, bak sen Bengü’ye.” Dedi Ela hayretle. Arada durup durup bunu diyordu.

“bırak artık şunu, kendi hayatımıza bakalım.” dedim.

“sen var ya iyi dayanıyorsun, ben olsam dağıtmıştım düğününü.” Dedi Ela.

“hiç de yapamam, gitmek dahi istemiyorum ama mecburum, annemler bilmiyor. Bazı şeylerden şüpheleniyorlar ama şu zamana kadar dile getirmediler.” Dedim.

Elime parfüm şişemi aldığım sırada odaya Halim girerken beni görmesiyle “dur!” diye bağırdı.

“defol Halim ya!” diye bağırdım ben de.

“ay ne oluyor be!” diye Ela da cırladıktan sonra bir sessizlik oldu.

“bu 3 litre parfüm sıkıyor hayatım, ne olacak.” Dedi Halim.

“az bile, bütün şişeyi sık Birce.” Dedi Ela bana destek verirken.

Halim şaşkınca ona bakarken yanağına bir öpücük kondurup “ama hayatım, nefes alamıyoruz. Herkes senin gibi güzel kokamıyor ki.” Dedi.

Ela dediklerine adeta erirken ben gözlerimi devirip parfümümü sıkmaya başladım. Halim Ela’ya bir öpücük kondurup odadan çıkarken “sinek savar buldum galiba.” Dediğimde Ela kahkaha attı.

Parfümümle alıp veremeyen Halim’in söylenmeleriyle düğün yerine ulaştığımızda arabayı otoparka bırakıp yürümeye başlarken ileride Kuzey’i gördüm. Bana göz kırptığını görmemle dururken “Halim, arabanın anahtarını versene, yüzüğüm düşmüş.” Dedim.

“parmağında ya.” Dedi Halim.

“başka yüzüğüm de vardı.” dedim.

“tamam, al.” Dedi anahtarı bana atarken. Havadan yakaladığım anahtarı alıp arabaya doğru ilerlerken onların düğün salonuna girdiklerini görmemle tekrar Kuzey’in olduğu tarafa baktım ama görememiştim. Şimdi nereye kaybolmuştu bu adam?

“beni mi arıyorsun?” diye arkamdan ses gelirken kalbim bir anda hızlandı.

“hayır, yüzüğümü.” Dedim.

“tam da benim az önce durduğum yerde düşürdün sanırım.” Dedi gülümserken.

“uzatma Kuzey, dün konuşmak istiyordun. Bir fırsat varken konuşalım.” Dedim.

“bir şeyler içmek ister misin? buradan da uzaklaşırız.”

“canım istemiyor, fazla vaktim de yok. Halim’e arabada yüzüğümü düşürdüm dedim.”

“tamam, gel benimle.” Dedi ilerlerken.

Onun arabasına binerken çok fazla ileri gitmeden sahilde durmuştuk.

“dışarısı soğuk ama istersen aşağıda da konuşabiliriz.” Dedi.

“burası iyi.” Dedim gözlerinin içine bakarken.

“o zaman direkt konuya girmek istiyorum, sakıncası var mı?”

“yok, hatta süper olur.” dedim.

“en son ne konuştuğumuzu hatırlıyor musun?”

“bayıldığım gün mü?”

“evet.”

“çok şey konuştuk. Dizlerimi soracaksan yine iyiler.” Dedim.

“sevindim, dizlerin kadar kalbinde açtığım yara da benim için önemli ama.”

“o gün sen bir şey yapmadın ki.” Dedim anlamayarak.

“pişman olmadığımı söyledim.” Dedi iç çekerken. Gözlerini kaçırdı. “bunu nasıl söyleyeceğim ya da açıklayacağım, konuya nereden gireceğim hakkında bir fikrim yok.”

“yardımcı olmamı ister misin?”

“çok isterim.” Dedi gülümserken.

“bitirdiğin için pişman mı oldun?” dedim.

“evet. Hem de o kadar çok ki, o günden sonra gözüme uyku girmedi. Beni affeder misin bilmiyorum ama o şekilde konuşmamalıydım.”

“dediklerinde haklıydın aslında.” Dedim. “inkar edeceğim tek bir kelime bile yok. O yüzden ben de sinirlendim, alttan almak yerine daha çok üzerine geldim.”

“Birce,” dedi yutkunurken. “birbirimizin gözü önünde büyüdük. Uzun zamandır tanışıyoruz. Sadece iki yetişkin olarak şu 1 aydan biraz fazladır süredir iletişimdeyiz. Çok fazla şey yaşadık. Birbirimizi tam anlamıyla tanımıyoruz.”

“haklısın.” Dedim. “birbirimizi tanımıyoruz, hatta ismin ve yaşından başka hiçbir şey bilmiyordum.” Diye itirafta bulundum.

“ben yaşını da bilmiyordum.” Dediğinde ikimiz de kıkırdadık. “dediklerim için, ayrılmak istediğim için özür dilerim.”

“biz ailelerimizin baskısına dur dedik aslında. Bir ayrılma olmadı.”

“doğru söylüyorsun.” Dedi düşünceli bir şekilde. “o zaman en baştan benimle başlamak ister misin?”

“bu bir evlenme teklifi mi?” dediğimde kahkaha attık.

“hayır, ona daha var.”

“bu sefer anlaşabilecek miyiz? Benim için hala aramızda bir sevgi bağı yok çünkü.” dedim.

“sana çok alıştığımı fark ettim. O yüzden artık toleransım yükseldi diyebilirim. Sevgi bağımız da daha sonraları oluşur zaten.” Dediğinde gülümsedim.





Bölüm Sonu.




Loading...
0%