Yeni Üyelik
26.
Bölüm

26. Bölüm | Bağımsızlık Çığlığı

@deniz34

“saçmalama, korkak gibi seni kaçıracak değilim.” Dediğinde bir sessizlik oldu aramızda.

“bunun korkaklıkla bir alakası yok Kuzey, bize birbirimizi tanımak konusunda imkan tanımıyorlar, ipleri ellerine alıp bizi kukla yapmak istiyorlar. İkimiz de birbirimizi tanımadan evlenmek istemediğimize göre en mantıklısı kaçmak.” Dedim.

“onun yerine direkt evlenelim Birce, arada pek de bir fark yok.”

“çok büyük fark var, nasıl yok? Zaten ciddi düşünmüyor muyuz, birbirimizi iyice tanıdıktan sonra evlenicez zaten.”

“beni seviyor musun?” dedi.

“tam anlamıyla değil.”

“o zaman evleneceğimizin de bir garantisi yok.” Dediğinde şoka girmiştim.

“sen beni sadece tanımak istiyorsun anladığım kadarıyla, sana göre uygunsam da evlenmek.”

“pazardan meyve seçmiyoruz, ben bunu demedim.”

“bence tam olarak bunu diyorsun Kuzey, ben böyle bir şey için ailemi karşıma almayacağım.” Dedim sinirlenirken. Ben onun için ailemle tartışıyordum, onun bana dedikleri… Çok saçmaydı.

“bitirelim mi diyorsun?” dedi.

“çözümlerime karşılık senin de çözümle gelmeni istiyorum. Bir ilişkide aşk biter ama sevgi ve saygı daima kalır. Sende bazı şeyler eksik Kuzey.” Dedim.

“ben sana çözüm sunuyorum zaten.” Dedi.

“evlenmek ya da ayrılmak çözümün öyle mi?” dedim.

“evet, başka ne yapabiliriz? Görüşelim diyorum babam izin vermez diyorsun, aileni karşına almak istemiyorsun, benden seni korkakça kaçırmamı istiyorsun, beni tam anlamıyla sevmeden üstelik.” Dediğinde nefesim kesildi. Bu böyle olmazdı. Bu adamla ben bir yere gidemezdim.

“sen bana sırılsıklam aşık mısın Kuzey? Görüşelim ama evlenmeyeceğimiz garanti değil zaten diyorsun. Aşık olmanın sonucunu evlilik sanıyorsun. Ben neden ailemi evlenmeyeceğim biri için üzeyim ki? Senin bana aşık olmanın da garantisi yokken üstelik. Kusura bakma ama asıl senin yaptığın korkaklık. Kaçmak cesaret ister.” Dedim. Sinirden elim ayağım titriyordu.

“ben kalıp savaşmak istiyorum. Asıl cesaret budur.” Dedi kendinden emin bir şekilde.

“kalıp savaşma anlayışın bizi birkaç ay içinde iki yabancı olarak evlendirip aynı eve sokmaları. Üzerine de istedikleri her şeyi tek tek yapmamızı istemeleri. Bu da yetmezmiş gibi hala şu an olduğu gibi anlaşamazsak da iki ev arkadaşından hallice olacağımız gerçeği. Ben ev arkadaşı aramıyorum Kuzey, yol arkadaşı arıyorum. Elimden sıkıca tutacak cesarette birini.” Dedim.

“o zaman burada bitirelim, çok da istekli değilsin anladığım kadarıyla.”

“olur.” dedim. “cesaretimle senin korkaklığının gölgesinde kalamam.”

Telefonu anında kapatırken uzun süre duvarla bakıştım. Ne yapacağım konusunda en ufak bir fikrim yoktu ama gitmek istiyordum. Onu bir kere daha görmek istemiyordum. Burada kalmaya da bir dakika daha tahammülüm yoktu. Yapamazdım. Her şeyim alt üst olmuştu. Üzerime yıkılan bir yükün altında ezilmiştim. Yorulmuştum.

Oturduğum yerden kalkıp odadan çıkarken yukarı kata çıktım. Odamın önüne geldiğimde birkaç kere kapıyı tıkladım. Saniyeler içinde Ela kapıyı açarken elimi tuttu.

“ne oldu Birce, yüzün bembeyaz olmuş.” Dediğinde Halim de kapıda gözüktü.

“gelebilir miyim?” diye sordum.

“tabiki.” Dedi beni içeri alıp kapıyı kapatırken.

Olduğum yere çökerken ağlamaya başladım. Var gücümle vücudumdaki bütün su stoğunu tüketmek istercesine ağlıyordum. İkisi de yanıma gelip beni kaldırmaya çalışırlarken ne olduğunu sorup duruyorlardı. Halim beni kucaklayıp yatağa bırakırken onu durdurmaya yetecek halim bile yoktu. Dermanım da.

İçim rahatladığında, en azından biraz olsun kendimi iyi hissettiğimde telefonda yaptığımız konuşmayı tek tek anlatmaya başladım bunca yıllık destekçilerime. En başından, eksiksiz.

Halim şaşırırken “nasıl bu herifin şerefsiz olduğunu anlamam? Bir de seninle dans edişini izledim ben ya.” Dedi.

“senin dediğin gibi resmen seninle oynamaya çalışmış, sen istemeyince de bütün her şeyi senin üzerine yıkmış.” Dedi Ela.

“ben hakettim bunu. İki sözüne kanmayacaktım.” Dedim gözyaşlarımı silerken.

“yapma Allah aşkına Birce, benim seçemediğim şerefsizi sen nasıl seçecektin? Erkek olarak ben bile anlamadım, seni sever sanıyordum.” Dedi Halim.

“ben de öyle düşünüyordum ama elimden tutmaya cesareti bile yok.” Dedim.

“kaçma işi olmazdı ama en azından bir çözüm bulabilirdi. Beni bile kaçmaya ikna ettin, seni güya sevecek adamı edemedin, öyle mi? Ela bana deseydi hadi gel, dünyaları sererdim önüne.” Dedi Halim.

“çünkü gerçekten sevenler öyle yapar. Ayrıca kaçmak derken öyle eski usul kaçmayı kastedmiyordum ki. Sadece buradan uzaklaşıp daha rahat kafayla birbirimizi tanıyabileceğimiz bir yere gitmekten bahsediyordum.” Dedim.

“aynen öyle, ben senin kaçmaktan ne demek istediğini gayet iyi anlamıştım zaten. Bu kadar erken de anladığın için çok şanslısın Birce, nikahtan sonra anlasaydın ne olacaktı? Her şey daha da zorlaşacaktı.” Dedi Ela.

“yok ben duramıyorum, bu herifin ağzını gözünü dağıtmam gerek.” Dedi Halim odanın içinde tur atarken.

“hayır Halim, değmez ona. Bundan sonra nefesini bile boşa harcama.” Dedim.

“aynen öyle Halim, değmeyecek bir adam için yapılmaz.” Dedi Ela.

“ben gideceğim zaten.” Dedim burnumu çekerken.

“nereye?” diye sordu Halim.

“eğer sen de bilmek istersen şu emlakçı mıydı müteahhit miydi, o arkadaşını arayıp bana göre bir yer bulabilir mi sormanı rica edeceğim. Ama bu gece acil olmalı.” Dedim.

“saçmalama Birce.” Dedi Halim.

“eğer o bulmazsa ben her halükarda gidecek bir yer bulurum.” Bu benim ilk bağımsızlık çığlıklarımdı.

“annene babana ne diyeceğiz?”

“ben onlarla konuşacağım, halledecek misin?” diye sordum.

“en azından bildiğim bir yerde olursun ama çok ani karar veriyorsun, haberin olsun.”

“vermiyorum, bunu 2 hafta önce ablamın benimle öyle konuşmasından sonra yapmam gerekirdi zaten.”

“umarım pişman olmazsın Birce.” Dedi telefonu kulağına götürürken.

“alo kardeşim, ne yapıyorsun?” dedi konuşmaya girerken. Samimi arkadaşlardı, ben de birkaç kere karşılaşmışlığım vardı. Samimi bir insandı, Halim gibi candandı da.

Halim bir süre konuştuktan sonrasında dediklerinden bir şey anlamadığım için sabırla bekliyordum. Birkaç yer konusunda tartışıyorlardı.

“tamam orasını o zaman sen şey yaparsın biz aramızda da hallederiz, ne zaman anahtarı alabiliriz?” diye sordu Halim.

“ama bize bugün lazım.” Dedi ardından da. “bırak makarayı oğlum, iş ciddi, kızı sokağa mı atayım?” Bir süre daha dinledikten sonra “eyvallah, sen mi alacaksın?” diye sordu. “tamam kardeşim, tamam. Hadi görüşürüz.” Diyerek telefonu kapatırken umutla baktım.

“hallettim ama birkaç sıkıntısı var.”

“ne gibi?”

“biraz aylık kirası yüksek, içinde eşya var ama bu işine yarar tahminen ve komşuların rahatsız edilmekten asla hoşlanmayacak kişiler.”

“komşuları ne yapayım Halim, banane milletten.” Dedim.

“bundan önceki herkes o komşular yüzünden taşınmış.” Dedi.

“neden?”

“bazen parti falan oluyormuş, özellikle senin olacağın yan tarafındaki evde, yüksek ses, gürültü ama sen de katılmak istersen izin veriyorlarmış.”

“ben nerede yaşayacağım da yanımdaki ev de beni ilgilendiriyor?”

“bana sunduğu evlerden en güvenli olanı burası. Dediklerine göre ben sana güveniyorum, çok umursayacağın şeyler değil zaten. Dublexlerden oluşan bir site.” Dedi.

“ben sana villa tut demedim, kafamı sokacağım bir yer istedim.”

“bilmediğin yerde güvenliğin ne olacak hanımefendi? Burada kapın açık uyusan kedi bile girmez. Sen orasını düşünme, hazırlan, seni almaya gelecek zaten.”

“ne zaman gelecek?” dedim.

“2 saate orada olurum dedi, seni eve bırakıp anahtarlarını verecek. Umut’u tanıyorsun zaten. Sana yardımcı olacak.”

“kira ne kadar?”

“kimse durmadığı için indirim yaptı, ben halledeceğim gerisini de.”

“saçmalama, bende bir ton para var, harcamaya yer de bulamıyorum.” Dedim.

“olabilir, o para senin güvencen. Çocukluğundan beri çalıştığın para o.”

“bugün içindi o para Halim, o yüzden şimdi harcamanın tam zamanı.”

“itiraz istemiyorum yoksa ben de yanına yerleşirim.”

“hayatta olmaz, evimin önünden bile geçme.”

“benden bu kadar nefret ettiğini bilmiyordum.”

“konu sen değilsin, birisi olur ya denk gelir, nerede olduğumu falan öğrenir, istemiyorum.” dedim.

“saçmalama, kim neden gelsin? Arada sırada geliriz biz de. Zaten bize de yakın, 1 saat mesafede.”

“iyi tamam ama çok dikkatli olacaksın.” Dedim.

“söz.” Dediğinde ayağa kalktım. Saçlarımı sıkıca toplarken gerilen yüzüme aldırmadan dolabımın üzerindeki bavulumu indirdim.

Dolapta ne kadar kıyafetim varsa hepsini bavula dizerken almam gereken her şeyi de ufak bavula dizmiştim. Bakım malzemelerimden makyaja kadar her şeyim tamam olduğunda kısa süre kalmasına rağmen hızlıca duşa girip üzerimi değiştirdim. Bir de gittiğim yerde onlarla uğraşmak yerine direkt uyurdum muhtemelen.

Banyodan çıktığımda hazırdım. Zaten Halim bavullarımı hemen aşağıya indirmişti. Umut gelmiş, Ela da beni bekliyordu.

Ben de aşağıya indiğimde “annenlere ne söyleyeceğiz?” diye sordu Ela.

“yarın ben annemi arayıp her şeyi anlatacağım, dert etme.” Dedim.

“tamam ama erken ara, bize sorgu sual bırakma, dün akşamdan sonra korktum.”

“bir şey demezler sana da Halim için aynı şeyi söyleyemem. Abim gibi görüyorlar onu ki öyle de.”

“biliyorum, sağ salim git, gider gitmez de haber ver. Biz de birkaç güne buradan ayrılırız. Sana da uğrarız belki.” Dedi.

“tamam ama zorunda hissetmenize gerek yok.”

“tamam canım.” Dedi sıkıca sarılırken.

Arabaya yaslanmış Umut ve Halim konuşmalarını sonlandırırken “hazır mısın?” diye sordu Halim.

“hazırım.” Dedim derin bir nefes alırken.

Alnıma bir öpücük kondurup “bir daha ağlamak yok, beni izin verdiğime de pişman etme, telefonlarıma cevap ver.” Dedi.

“tamam.” Dedim.

“nasılsın Umut?” dedim gülümsemeye çalışırken.

“olanları duyunca üzüldüm baya, asıl sen nasılsın?”

“sayende rahatlamış hissediyorum.” Dedim.

“iyi o zaman, ev sahibin de benim zaten, sık sık görüşürüz.” Dedi göz kırparken.

“olur, bana uyar.” Dedim.

“hadi gel bakalım, seni götüreyim.” Dedi sırtıma dokunup arabanın kapısını benim için açarken. Gerçekten nazik ve kibar bir çocuktu.

Onun da arabaya binmesiyle Halim ve Ela’ya el sallayıp gülümsedim. Hareket eden arabayla arkama yaslanırken “yolumuz uzun mu?” diye sordum.

“birazcık, sen istersen uyuyabilirsin.” Dedi.

“arabada uyuyamam.” Dedim.

“müzik açabilir miyim o zaman?”

“tabii.”

Telefonundan bir şeyler yaparken müzik sesi arabayı doldurmuştu.


Bölüm Sonu.


Loading...
0%