Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm | Talip

@deniz34

Kahvaltının ardından camdan baktığımda kuyumcuyu yeni açıyorlardı. Şimdi gitmek için iyi bir fırsattı. En azından vakit kaybetmeden bugün başlardım. Her zaman siyah beyaz giyindikleri için bugün rahat olması adına üzerime beyaz polo tişört ve altıma da siyah kumaş pantolon giyindim. Saçlarımı da salık bırakmak yerine toparladım, at kuyruğu yaptım. Her zamanki gibi hafif bir makyaj ve parfümümü de sıktıktan sonra telefonumu ve çantamı da alarak aşağıya indim.

“anne ben çıkıyorum!” diye seslendim.

Annem elini havluya kurulayarak kapıdan bana bakarken “nereye bu halde?” dedi.

“çalışmaya gideceğim.”

“baban evde dinlen dedi Birce, otur işte.” Dedi annem.

“sabah babamla konuştum, Kuzey’lerle çalışacağım bir süre.” Dedim.

“şaka yapıyorsun.” Dedi annem şaşkınca.

“neden, çalışamaz mıyım?” dedim beyaz sporlarımı giydikten sonra.

“onu mu diyorum ben, onlar kendileri dışında birini almadılar dükkana, saçmalama.” Dedi annem.

“dün konuştum, deneyeceğiz bir süre.” Dedim.

“iyi tamam, git.” Dedi umursamazca.

“görüşürüz.” Diyerek kapıyı çektim hızlıca. Merdivenlerden resmen koşar adım inerken apartmandan dışarı attım kendimi.

Soluğu kuyumcuda atarken besmeleyle içeri girdim. Dün arabadan inerken yanımıza gelen çocuk vardı.

“Günaydın, henüz açılmadık.” Dedi gülümseyerek.

“günaydın, ben de bir şey almayacağım zaten, Kuzey… bey yok mu?” dedim. Benden büyük olup olmadığını bilmiyordum ve en mantıklısı da bey demekti. Birlikte çalışacaktık ne de olsa.

“burdayım.” Dedi arkamdan bir ses gelirken. “Günaydın.”

“günaydın, dün seninle yani sizinle konuşmuştuk.” Dedim.

“evet de ben de sana dinlenmen gerektiğini söylemiştim.”

“hiç gerek yok, turp gibiyim, babamdan da zor izin aldım zaten. Bugün başlarsam müthiş olur.” dedim.

“olmaz, bugün çalıştığını söylersin, şimdilik eve git.” Dedi.

“olmaz, yalan söyleyemem iş konusunda. Bu zamana kadar hiç söylemedim, babam da iyi bilir, öğrenirse hiç iyi şeyler olmaz.” Dedim.

“ben de seni bugün çalıştırmak istemiyorum.” dedi yanıma yaklaşırken.

“sanırım işe gireceksin.” Dedi çocuk konuşmamızı bölerken. “bu bizim için bir ilk olacak ve bugün gerçekten çok yoğunuz, bence çalışmasında hiçbir sakınca yok abi.”

“Güney, sen bir sus abicim, büyükler konuşurken araya girilmez.” Dedi Kuzey.

“valla benim ondan büyük olduğum kesin ve sen de sırf arka tarafta duruyorsun. Bugün Cihangir abi de yok. Cevahir’le ölümüz çıkmadan başlasın işte, neyin inadı bu?” dedi Güney.

“bugün ben de yardım edeceğim. Şimdi sen doğruca eve gidiyorsun.” Dedi Kuzey.

“bence benim yardım etmem daha doğru, sonuçta bugün işe başlamış sayılıyorum. Bugün başladım başladım bir daha yardım edecek kimseyi bulamazsınız, benden söylemesi. Güney bey ne yapıyoruz şimdi?” dedim çantamı çıkartırken. Emrivaki yapıyordum çünkü gerçekten bugün çalışmazsam babam yarına fikrini değiştirebilirdi.

“önce ismini öğreneyim.” Dedi gülümserken.

“Birce, 25 yaşındayım.” Dedim elimi uzatırken.

“ben de Güney, sadece Güney diyebilirsin, 26 yaşındayım.”

“nasıl istersen.” Dedim hemen kanım kaynarken. Gerçekten iyi anlaşacağımızı hissediyordum şimdiden.

“Birce önce bu takıları vitrine dizmekle başlayacağız ama parlamaları için bezle siliyoruz. 1 saate kadar bitirmemiz gerekiyor çünkü düğün alışverişi için gelecek bir grubumuz var. Baya kalabalıklar. O zaman da ne yapman gerektiğini sana anlatacağım. Hatta gel başlayalım birlikte, ben sana da anlatayım o ara.” Diyerek bir bez de bana verip ön cama doğru çekti beni. Gösterdiği şekilde işi yaparken yapmam gerekenler konusunda da bana bilgi vermeyi ihmal etmiyordu.

Bizim iş yerinden epey farklıydı. Benim yaptığım hiçbir işe de benzemiyordu doğrusu. İlk baş yavaştım ama zamanla öğreneceğim kesindi. Güney de yardımcı olacağını söylemişti zaten. Fazla cana yakındı, Kuzey de cana yakındı ama biraz da olsa aramızda bir mesafe vardı. Güney’le daha dakikasında kardeş gibi olmuştuk.

Zamanın nasıl geçtiğini anlamazken vitrini bitirmiş, içerdeki stantlardaki altınlara da biraz el atmıştık. O sırada da zaten bahsettiği kalabalık grup gelmişti alışveriş için. Kuzey’i de o zamana kadar görmemiştim hiç. Kuzey grubun gelmesiyle arka tarafa giden kapıdan çıkmış, güler yüzüyle grubu karşılamıştı hemen. Ben de resmen sudan çıkmış balığa dönmüştüm. Ne yapacağım konusunda Güney’in anlattıkları dışında pek bir bilgim yoktu. Gelen kadınlar ve erkekler bir curcuna yaratırken öylece ortada kalmıştım.

Kuzey’in “Birce, ne içerler sor.” Diye fısıldamasıyla kendime gelirken hemen koltuklara oturmuş kadınlara ne içmek istediklerini sordum. Herkesten toplu bir çay isteği olması beni rahatlatırken arka kapıdan girip içerde Güney’in gösterdiği mutfaktan kimin demlediğini bilmediğim çayı bardaklara doldurup tepsiye aldım. Yanına küp şekerliği koyarken tepsiyle geri döndüm.
Herkese çay ikramı yaptıktan sonrasında boş tepsiyi mutfağa bırakıp geri döndüm. Bir kadın yanıma yanaşırken “sen yeni mi başladın?” diye sordu hemen. Resmen beni ceylan gibi gözüne kestirmişti.

“evet, daha yeni başladım.” dedim gülümseyerek.

“Güney’lerin nesi oluyorsun bakayım, maşallah.” Dedi.

“komşusuyum, akraba değiliz.”

“aa, öyle mi, ben de akraba sanmıştım sizi. Bekar mısın sen?”

“bekarım.” Dedim iç çekerken. Konu başka noktalara kayıyordu. İçimden çığlıklar atmak vardı ama atamazdım.

“benim de bir tane oğlum var, birazdan buraya gelecek. Bak bakalım beğenecek misin.”

“anlamadım.” Dedim. Mağazadan kıyafet mi beğeniyordum?

“anlarsın anlarsın,” dedi başını sallayıp sırıtırken. “eğer beğenirseniz ayarlıyalım sizi birbirinize. Maşallah çok yakışırsınız.”

“abla beğendiğin bir şey var mı?” diye Güney’in yanımıza gelmesiyle derin bir nefes aldım.

“var var, olmaz olur mu.” Dedi kadın imalı imalı.

Güney bana bakarken “Birce size göstersin ama Birce benimle bir saniye gelebilir misin?” dedi.

“tabii. Hemen geliyorum.” Diyerek onunla arka tarafa geçtim.

“iyi misin?” diye sormasıyla şaşırdım.

“iyiyim, neden?” dedim.

“abimin dediğini yapıp dinlense miydin acaba? Betin benzin atmış.” Dedi.

“o kadınla ben ilgilenmesem olur mu?” dedim.

“neden? Bir şey mi dedi sana?”

“birazdan oğlu gelecekmiş, beni oğluna istiyor.” Dediğimde gülümsedi.

“buna alışsan iyi olur sanırım, gül ve geç, nazik bir dille reddet. Sabahtan akşama kadar bize de böyle çok teklifler geliyor. Eğer gerçekten beğenirsen de değerlendir tabii.”

“yok ben almıyayım Güney, alışana kadar da o kadınla sen ilgilen yoksa benim tansiyonum oynayacak.” Dedim.

“tamam hallederim.” Dedi gülümserken.

“ben yardımcı olmaya çalışıyorum ama yakından görmek isterlerse çıkartabilir miyim?” diye sordum.

“tabiki, bunlar zaten güvenilir müşterimiz. Devamlı gelirler, bir çekincen olmasın. Sen yine de dikkatli ol yeter.”

“tamam, olurum.” Dedim.

Birlikte tekrar dükkana dönerken ben de diğer standa geçtim. Kadınların camın altındaki beğendiklerini gösterip yardımcı olmaya çalışırken bir yandan da ayırttırdıklarını alıp kasaya götürüyordum.

Birkaç saatin ardından ek olarak gelenler olurken beynimin durma noktasını geldiğini hissetmeye başladım. Ben hiç bu kadar zorlanacağımı düşünmezdim. Üstüne bir de kadının göz hapsine mahkum edilmiştim. Bir ara yaklaşıp oğlunun geldiğini söylemişti. Gösterdiği çocukla alakam olmazdı. Tipim değildi, benim yanımda fazladan 30 yaş büyük duruyordu.

Güney yanıma gelirken “birazdan gidecekler, sonra birlikte mola veririz, biraz daha dayan.” Dediğinde sadece başımla onaylamış, karşımdaki kadının beğendiği bilekliği kasaya götürüp ayırmıştım.

Güney’in dediği gibi de olmuş, artık ödemeleri yaparak gitmişlerdi. Ödemelerin hepsini Kuzey hesaplarken biz de arka tarafta mutfağa geçtik.

Kendimi mutfaktaki masaya zor atarken ayaklarımın ağrıdığını hissetmeye başlamıştım. Oturmak için yerlerimiz vardı ama oturmaya fırsatımız yoktu ki.

“sen alışık olmadığın için böyle oldun, zamanla alışırsın.” Dedi Güney.

“inşallah, ama beni yoran şey o kadındı. Yoksa o kadar da yorulacağımı düşünmüyorum. Enerjimi emdi resmen.”

Güney kahkaha atarken “bir nas felak okurum ben sana, geçer.” Dedi.

“gerçekten mi?” dedim mutlulukla. Buna gerçekten ihtiyacım vardı çünkü.

“önce bir çay içelim, karnın acıktı mı?” diye sordu.

“şu an bedenimde hiçbir şey hissetmiyorum Güney, susamış bile olabilirim ama haberim yok.” Dedim.
Kahkaha atarken benimle eğlendiğini anlamıştım.

“uzun zamandır bu kadar eğlenerek satış yapmamıştım ama. Seni izlemek keyifliydi.” Dedi.

“tabi canım, ben de diyordum zaten son can çekişlerimde beni Güney izlese diye.”

“isabet olmuş.” Dedi çayı önüme bırakırken. “telefon numaranı alayım bu arada, ne olur ne olmaz.” Dedi telefonunu bana uzatırken.

Hızlıca telefonumu yazıp geri uzattım. Beni kaydederken ben de çayımı yudumladım.

“ne yapıyorsunuz?” diyerek Kuzey mutfağa girerken şaşkınca ona baktım. Dükkan başıboş kalmış olamazdı sanırım.

“abi dükkan?” dedi Güney aklımdakileri okumuş gibi.

“Cevahir geldi, siz biraz dinlenin, o bakar.” Dedi.

“sana da çay koyayım.” Dedi Güney ayağa kalkarken.

“ben alırım, sen otur.”

Kuzey kendine de çay alıp masaya otururken kimse konuşmuyordu. Neydi bu böyle?

“alıştın mı?” diye soru yönelttiğinde bakışlarımı Kuzey’e çevirdim.

“alıştım. Sadece müşterilerin farklı istekleri yorucu.” Dedim.

“farklı istek?” dedi şaşırmış bir şekilde.

“talibi çıkmış, onu diyor.” Dedi Güney sırıtarak.

“kim?”

“hani var ya sürekli buraya gelen bir anneyle oğlu.” Dedi Güney.

Kuzey’in bakışları bana dönerken “bir daha rahatsız olursan bana söylersin. Sen ilgilenmek zorunda değilsin.” Dedi.
“söylerim.” Dedim. En azından beni böyle zorunlu tutmamaları iyiydi.


Bölüm Sonu.


.


Loading...
0%