Yeni Üyelik
33.
Bölüm

33. Bölüm | Magazin

@deniz34

Evde gezecek bir yer kalmadığından soluğu salonda aldım. Hiç açmadığım televizyonu açarken kanalların nerede olduğunu keşfe çıkmıştım bu sefer. Her şeyi ilk defa deneyimliyordum. Bir magazin kanalında durdum. Canım sıkılmıştı. Dizlerimi kendime çekerken telefonumu elime alıp biraz sosyal medyada takılmak istemiştim ama telefonumda birkaç cevapsız arama vardı. Halim ve Ela aramıştı. Ela’ya geri dönüş yaptım hızlıca.

“efendim Ela?” dedim açar açmaz. Bu kadar aramaları şaşırtıcı gelmişti.

“nasılsın kuzum?” dedi.

“iyiyim, siz iyi misiniz? Beni birkaç kere aramışsınız ama duymadım.”

“biz de iyiyiz, çıkan haberleri görünce Halim onay almak istedi.”

“ne haberi?” dedim merakla.

“şu bir tane futbolcu mu ne varmış.” Dediğinde sözünü kestim.

“hangisi?”

“Can, Seyit, Bora, Hasan falan diyorlar işte. Hangisi hangisi bilmiyorum, fotoğraflarını verdiler de bakmadım o kadar.” Dedi.

“ne olmuş onlara?”

“antrenmana gitmişler, bir tane de kız varmış orada, spor sayfalarında çıkmış hatta, sana çok benzediğini söylüyor Halim, sen misin o diye saçmaladı.” Dedi.

“saçmalamamış da orada beni nasıl çektiler?” dedim.

“nasıl yani?”

“dediğin futbolcularla bu sabah birlikteydim. Hepsini tanıyorum.”

“o kız da sen misin o zaman?”

“benimdir, orada benden başkası yoktu.”

“senin orada ne işin var?”

“komşularım, Umut tanıştırdı.” Dedim.

“şaka yapıyorsun!” diye bağırdığında telefonu kulağımdan uzaklaştırdım.

“neden şaka yapayım? Umut tanıştırdı işte. Diyetisyene ihtiyaçları varmış ben de sabah o yüzden kulübe gittim işte.”

“ay bu süper haber.” Dedi sesinden mutluluk akarken.

“güzel bir şey evet de neden bu kadar heyecan yaptın?”

“o şerefsize bağlı kalacaksın diye aklım çıkıyordu. Daha ilk günden birileriyle tanışıp yakınlaşman beni mutlu etti.”

“sevmediğim insanlara takılı kalmam, biliyorsun. İnan bana burada ömrüm boyunca yaşamadığım mutluluğu buldum diyebilirim. Çok şükür her şey iyi gidiyor.”

“çok sevindim Birce’m.”

“en kısa zamanda sizi de beklerim ama bu ara biraz düzenimi oturtmaya çalışıyorum.”

“sen iyice alış da biz geliriz, zaten yakın.” Dedi iç çekerken. “tamam canım, Halim merak ettiğinden aradık, senin işin vardır. Biz sonra konuşuruz. Halim’e de anlatayım.”

“tamam canım, görüşürüz.” Dedim sesli bir öpücük gönderirken.

Ondan da gelen öpücük sesiyle telefonu kapattım. Yüzümde gülümseme oluşurken ekrandaki magazine baktım. Burada bizim hakkımızda bir şey yoktu. Kanalı değiştirip spor kanallarına geçtim. Önüme çıkan birkaç kanalda da bir şey çıkmazken son kez kanal değiştirdiğimde tribünden onları izlerken çekilmiş bir videomla karşılaştım. Sürekli birkaç saniyelik video dönüp duruyordu ekranda.

Birkaç adam kim olduğuma dair yorumlar yapıyordu. Pek umursamazca ekrana bakarken bir anda ekrana dün akşamdan video gelmesiyle şaşırdım. Restorandan birisi çekip atmıştı. Gizli çekildiği belliydi. Şaka gibiydi. Yüzüm çok net gözükmüyordu Allah’tan. Bir de annemlerin bunu görüp sen orada ne yapıyorsun, dön demelerine dayanamazdım.

Bir adamın “Seyit evli, adamın 2 çocuğu var. Bora’nın yıllardır süren bir ilişkisi var. Bu kadın tribündeki kadında belki Can’ın gizli sevgilisidir ya da yakın arkadaşları da var masada onun sevgilisidir.” Dedi.

Şaşkınca ekrana bakarken akıllarının sadece buna yorulması garibime gitmişti. “ama o zaman neden Can’la gelsin ki kız?” dedi diğeri.

“orası da var şimdi, bir şey diyemem orasına. “dediğinde ağzımdan bir “hah” çıktı.

“ama bakın video devamında da o arkadaşlarıyla gidiyor kız.” Dedi yeni görüntü ekrana gelirken. Umut’un arabasına binerken çekilmiş videomdu.

“e gelirken üzerinde mont yoktu, sonradan mont gelmiş.” Dedi diğeri gözlerini kısıp ekrana bakarken.

“ay siz şaka mısınız!” diye bağırdım evde.

“Can’ın montu yok. Beyler burada karmaşık bir şey var da inşallah Can’ın sevgilisidir. Belki dikkat çekmemek için böyle yapıyorlardır. Ama eğer sevgililerse eminim maçlarda ona iyi gelecek, Can’a motivasyon olacak.”

“diyetisyeniyim!” dedim kendi kendime.

Sinirden dayanamayıp televizyonu kapattım. Neydi şimdi bu? Çok sinir bozucuydu. İnsanların hayatlarını bu kadar kolay yargılama hakkını nereden buluyorlardı? Ayrıca belki ilişkisini gizli yaşamak istiyordu, neden ortaya döküyorlardı ki?

Evde delireceğimi hissederken montumu aldığım gibi dışarı attım kendimi. Biraz yürüyecektim. Sinirimin geçmeye ihtiyacı vardı.

“Birce!” sesiyle kafamı Can’ın evinin oraya çevirdim.

“efendim?” dedim kaşlarım çatılırken.

“ne yapıyorsun?” dedi Can.

“yürüyeceğim biraz.”

“benimle gelir misin?”

“nereye?”

“haberleri gördün mü?”

“gördüğüm için yürüyeceğim. İnsanların hayatları hakkında yorum yapmak bu kadar kolay mı gerçekten?”

“konu bizsek evet, şimdi açıklama yapılacak, kulübe gidiyorum. Sen de gelirsen aramızda bir şey olmadığını sen de onaylamış olursun diye düşündüm. Yoksa sen olmadan gol atamayacağıma kadar gitti olay.”

“bıraksana, yesin dursunlar birbirlerini. Eninde sonunda ortaya çıkacak zaten. Kulüp de bir açıklama yapması gerekiyorsa diyetisyen olduğumu söylesin, kapansın konu. Reklamın yapılır bu sayede de.”

“reklama ihtiyacım yok, bu işin sonu kötüye gitmeden bir açıklama yapılsın.” Dedi.

“kötüye neden gitsin?”

“gittiğin her yerden böyle videolar magazinlere düşer.”

“saçmalama.”

“benim değil senin reklamını yapmış oluruz. Eğer istersen ben de bir şey demem.”

“reklama ihtiyacım yok.” Dedim yanına giderken.

Kapımı açarken “buyrun.” Dedi.

Arabaya binerken emniyet kemerimi bağlayıp arkama yaslandım. O da direksiyona geçerken arabayı çalıştırdı.

“şapkan nerede?” diye sordu.

“evde.” Dedim.

“al bunu tak.” Dedi arkadan bir şapka alıp bana verirken.

“neden sürekli şapka takıyorum ve sen de takıyorsun?”

“sabah takma sebebin güneştendi, benimki tanınmamak için. Şimdi de göz sağlığımızı korumak için.”

“hiçbir şey anlamıyorum Can.” Dedim.

“zamanla anlarsın Birce.” Dediği sırada telefonum çaldı. Umut arıyordu.

“efendim Umut?” diyerek açtım telefonu.

“sakın evden çıkma Birce.” Dedi.

“neden?” dedim gerilirken.

“magazine denk gelmişsin, tek başına adım bile atma.”

“Can’la kulübe gidiyoruz.” Dedim.

“ben de geliyorum oraya, sakın Can’dan ayrılma.”

“Umut ne oluyor? İkiniz de delirmiş gibi davranıyorsunuz.”

“dediğimi yap Birce.” Diyerek telefona bakarken şaşkınca Can’a döndüm.

“altı üstü yalan haber, her zaman böyle mi oluyor?”

“evet.” Dediğinde ne ara geldiğimizi anlamadığım kulübe giriş yaptı. Dışardaki insan kalabalığına şaşırmıştım.

Otoparkta arabayı park ettikten sonrasında emniyet kemerlerimizi çıkarttık. Dışarıya çıkacakken “önümden yürümeye çalış.” Dedi.

Bir şey demeden arabadan inerken arkadan gelen seslerin karışıklığına anlam veremiyordum. İçeri girdiğimizde derin bir nefes alırken Can’a baktım.

“gel.” Diyerek yukarı kata çıkarken arkasından onu takip etmeye başladım.

Bir odanın önünde durup kapıyı tıkladıktan sonrasında verilen talimatla içeri girdik. Sabah gördüğüm antrenör vardı içerde.

“gelin çocuklar.” Dedi gözlüklerini çıkartırken.

Karşılıklı otururken başımdaki şapkayı çıkartıp kucağıma aldım.

“şimdi bir anda haber patladı gitti, görüntüler de çıktı, biliyorsunuzdur.” Dedi antrenör.

“biliyoruz da Birce bizim diyetisyenimiz. Umut’un da yakın arkadaşı. Aynı zamanda aynı sitede oturuyoruz.” Dedi Can.

“tamam, sorun yok. Bir bilgilendirme yapacağız şimdi. En azından şu hayranların biraz sakinleşir.” Dedi gülerken.

“yazılı açıklama mı yapılacak?” diye sordum.

“evet, maç öncesi de Can’la basın açıklamasında muhakkak sorulacak bir soru zaten. Orada da açıklama yapılır.” Dedi.

“bir sorun kalmaz o zaman değil mi?” dedim gergince.

“olmaz.” dedi gülümserken. “inanamayanlar olacaktır ama zaten sizin öyle yakınlığınız olmadıkça sorun yok.”

“o zaman siz halledene kadar biz burada mı kalalım?” diye sordu Can.

“geçen seferki gibi işte, biraz buralarda takılın. Açıklama yapılır, sonra gidersiniz.” Dedi.

“tamam o zaman. Geçen seferki gibi kurtulayım da bir şey istemiyorum.”

“bu sefer o kadar rahat kurtulamazsın ama haberin olsun. Sık sık görüşüyor olacaksınız. Yine de dikkatli olun.”

“tamam, hallederiz orasını.” Dedi Can ayağa kalkarken. Ben de onunla kalkarken “kolay gelsin.” Dedim.

“sağolun.” Derken odadan çıktık.

“ne yapacağız şimdi?” dedim yanında yürürken.

“sana buraları gezdirmemi ister misin yoksa oturalım mı?”

“oturamayacak kadar gerginim.”

“o zaman gezelim.” Dedi merdivenlerden inerken.

“Can, neden o kadar gerginsiniz?” dedim.

Birlikte yürürken bir iç çekti.

“geçenlerde de başka birisiyle böyle bir şey çıktı. O tamamen yalandı, benimle alakası olmayan biriydi. Yine da kadını rahat bırakmadılar. Biraz hırpalandı.” Dediğinde şaşkınca baktım.

“neden hırpalanıyor ki?”

“haberi kendisi yaymış, sonra benim tarafımdan da yalan olduğu bildirilince kadın hayranlar pek acımamış. Uzak olduğumuzdan çok uzun sürmedi, Umut da senin için o yüzden endişeleniyor.” Dedi.

“bundan sonrasında dikkatli oluruz. Yani mümkün olduğunca seninle aynı ortamda bulunmam. Zaten bulunulacak bir şey de yok. Yine de böyle bir şey yaşar mıyım?”

“markette su alırken bile dikkatli olmalısın. Özellikle bu ara yalnız kalmamaya dikkat et.”

“tamam.” Dedim.

Arka taraftan dışarı çıkarken sahaların olduğu yere yürüdük. Sabah antrenmanı da burada yapılmıştı. Etrafı incelerken “neye bakıyorsun?” diye sordum.

“nereden çekildiğini anlamaya çalışıyorum.” Dedi.

“şu taraftan.” Dedim elimle dış kapının gözüken kısmını gösterirken. Oradaki kalabalık buradan bile gözüküyordu. Seslerini net olmasa da duyabiliyordum. Bu kadarı biraz saçma geliyordu. Bir insanı bu kadar sevmek, özellikle milyonda bir ihtimalle sevme şansının olduğu bir insanı, çılgıncaydı. Hepsi rakipti.

 

 

 

Bölüm Sonu.

 

 

 

Loading...
0%