@deniz34
|
Ara bittiği için koştur koştur lobiye döndük. Maç başlamıştı ama hala aynı devam ediyordu. Artık yorulmaya başladığım için sadece izlerken gelen gol pozisyonuyla Can’ın adını sayıklamaya başladım desem yeriydi. Top ondaydı ve görüş açıktı. Beklediğim gibi gol atarken heyecandan olduğum yerde zıplayıp Şennur’a sarıldım sıkıca. Umut gol diye bağırırken biraz sakinleşince onunla da sarıldık. Bütün tribünlerde resmen kıyamet kopuyordu. Şu an berabereydik. Bir sayı daha atsak çok güzel sonuçlanacaktı. Heyecandan saçlarımı sol omzumda toparlayıp sahada koşup bizim olduğumuz yere gelen Can’a takıldı gözlerim. Tribündekilerle sevincini yaşarken çok mutlu gözüküyordu. Tekrar oyuna döndüğünde o mutluluğundan eser kalmamış, tamamıyla ciddi bir şekilde oynuyordu. Maç bittiğinde son sayıyı da Hasan atmıştı. Hep birlikte lobiden çıkıp aşağıya inerken kalbim fazla mutluluktan hızlı hızlı atıyordu. İçim içime sığmıyordu desem yeriydi. Şennur ve Umut önde sahaya çıkan merdivenlerden çıkarken ben arkada onları takip ediyordum. Herkesin ailesi, eşi, sevgilisi de bizimle geliyordu. Sahaya çıktığımızda yüzlerce insanın önünde durmak ilk baş rahatsız etse de sonra umursamadım. Herkes birbirini bulurken Seyit ve Can bize doğru gelmeye başladı. Seyit direkt Şennur’a sarılırken Umut da Can’a yapışıp sarıldı. Geri çekilirken “helal kardeşim. O ne güzel goldü?” dedi. “sağol kardeşim.” Dedi Can da gülümserken. Umut Bora’nın yanına doğru ilerlerken Can önümde durup “özür dilerim.” Dedi. Dudaklarımda bir gülümseme olurken “yani, ilk yarıda kalp krizinden gidecektik ama geçerli bir özür oldu.” Dedim. Kollarını belime sarıp başını omzuma gömerken ben de parmak ucumda yükselip boynuna sarıldım. Çok fazla sürmeden ayrılırken elini belimden hiç ayırmıyordu. Seyit yanımıza gelirken mutlulukla “tebrik ederim.” Dedim. “o başarı bizimkilere ait, ben gol atamadım.” Dedi. “hepinizin başarısı o, birlikte başardınız.” “sor bakalım o golü kimin için atmış?” dedi Seyit, Can’a bakıp gülerken. “yalan yok, senin içindi. Kafama koymuştum.” Dedi Can. Ne diyeceğimi bilemezken sadece gülümsedim. “tanıştıktan sonraki ilk golleri bir adet edinip hediye ediyorlar.” Dedi Şennur, Seyit’e bakarken. “teşekkür ederim.” Dedim Can’a bakarken ben de. “affedildiysem ne mutlu bana.” Dedi. Diğer oyuncular toplanmaya başladığında Can belimdeki elini yavaşça çekerken saçlarıma da bir öpücük kondurdu. Sebebini anlayamasam da mutluluktan diye düşündüm. Yavaş yavaş sahadan çıkmaya başlarken onlar da tribündekilere doğru ilerliyorlardı. Tekrar lobiye gitmek yerine otoparka geçerken “buradan otele geçilecek.” Dedi Umut. “benimle gelmek ister misin?” dedi Şennur. “bana fark etmez.” Dedim gülümserken. “hadi siz kız kıza gidin, ben arkanızdayım.” Dedi Umut. Şennur’un arabasına binerken hemen rujunu tazeledi. Güzeldi, bakımlıydı ve bunun farkındaydı. Çok da güzel yönetiyordu. Arabayı sürmeye başladığında arkama yaslanıp yolun bitmesini bekledim ama Şennur’un susmaya niyeti yok gibiydi. “Can’la bir sorun mu yaşadınız?” dedi yola odaklı bir şekilde. “hayır, neden sordun?” diye sordum. “direkt sarılmak yerine konuştunuz da biraz, dikkatimi çekti. Bir sorun mu var merak ettim.” Dedi. “biz fazla yakın değiliz, biliyorsun.” “senin için atılmış golde ne hissettin?” “yani normalde bilmediğim için başta normal bir goldü.” Dedim. “öğrendikten sonrasında ne hissettin?” “tuhaf bir duygu, hoşuma gitti.” Dedim. “Can’la gerçekten bir ilişki yaşamak istemez misin?” “hiç düşünmedim bu konuyu.” Dedim bir süre sessiz kalırken. Cevabını ben de bilmiyordum. “yanlış anlama, başına gelenleri duydum. Kesinlikle kararlarına karışmak istemem. Sadece merak.” “sıkıntı yok, artık insanların niyetlerini az çok anlayabiliyorum. Senin iyi niyetinin, kalbinin de farkındayım. Onca şeyin üzerine hepiniz bana ilaç gibi geldiniz.” “sen de bize iyi geldin, taze bir nefes oldun.” “teşekkür ederim.” Dedim. “sorumun cevabı sende yoksa yoktur. Aklını karıştırmak istemem, tavsiye istersen de akışına bırakmanı tavsiye ediyorum.” Diyerek sorusunun üzerini kapatmadığını hatırlattı bana tekrar. “muhtemelen öyle olur. Artık ilişkiler üzerinde düşünmek istemiyorum. Dolambaçlı yollar çok yordu. Her şeyi direkt yaşamak istiyorum. Seviyorsa seviyorum, istiyorsa istiyorum.” “netlik istiyorsun yani.” Dedi. “evet.” “o zaman hiç işinize karışmıyorum. Can ne isterse onu söyleyen birisi zaten. Zorlanmazsın. Neyse onu söyler.” “güzel o zaman. İyi anlaşırız.” Dedim. Otelin önünde dururken arabayı valeye teslim etti. Birlikte giriş yaparken bekleme alanına geçtik. Kendine bir kahve söylerken ben bir şey istemedim. “istersen Can’ın odasına çıkabilirsin. Ben birazdan Seyit’in odasına çıkacağım.” Dedi. “yok, ben burada iyiyim.” Dedim gülümserken. “Can’dan çekiniyorsan bir şey demez. Zaten onlar da birazdan gelir.” “teşekkür ederim.” Dedim diyecek bir şey bulamazken. Kahvesini içtikten sonrasında “ben çıkıyorum. Eğer sen de çıkmaya karar verirsen resepsiyona Can’ın ismini söylemen yeterli.” Dedi. “görüşürüz.” Dedim. “görüşürüz.” Bir süre tek başıma otururken Umut da etrafta gözükmüyordu. Burada güvende olduğumu düşünüyordum en azından. Zaten futbolcular da geleceği için gerekli bütün önlemlerin alınmış olması gerekirdi. Şennur’un dediği gibi hesabımı açarken bir anda takipçi sayım yükselmişti. Ardından Şennur’un sayfasına girdiğimde tek tek storylerini izlemeye başladım. O kadar çok paylaşmıştı ki. Her anını paylaşıyor diyebilirdim. Ne olursa olsun ben o kadar paylaşım yapamazdım. Beni etiketlediği storye geldiğimde şaşkınca izledim. Can’ın gol attığı sırada çekmişti. Can diye bağırışım, Şennur çekmeye devam ederken sarılışım, sevinçten zıplayıp gol diye bağırmam sonra da gidip Umut’a sarılmam… Hayretle bakarken “bana bu kadar sarılmadın.” Sesi kulaklarıma ulaştığında başımı kaldırıp benimle story izleyen Can’a baktım. Ne yapacağımı bilemez halde kalakaldım. “ben gol olunca sevindiğim için…” dedim saçmalamaya başlarken. Türkçe’yi unutmuş olabilir miydim? “şu storyleri bir de ben izlesem iyi olacak. Yoksa sevindiğini anlayamıyorum bile.” Dedi. “hayır, ben çok sevindim. Neden öyle düşünüyorsun?” Dedim. “biraz fazla soğukkanlı geldin.” Dedi göz kırparken. “bu arada onu kendi storyne de ekle mutlaka.” “neden?” “takipçilerin sevinsin, madem hesabını açtın, onlara da jestler yapman gerekir.” “sen ne zamandır buradasın?” “Şennur’un gittiğini görecek kadar.” Dedi hesaplar gibi göz kırparken. “hadi burada bekleme, odaya çıkalım.” “rahatsız olmanı istemem, Umut da gelmedi ama birazdan gelir, birlikte bekleriz.” Dedim. “onun görevi var, hadi gel.” “ne görevi?” dedim ayağa kalkarken. “sürpriz.” Dedi gülümseyerek resepsiyona ilerlerken. Anahtarı alıp yukarı çıkarken sessizdik. Odaya girdiğimizde buranın yeterince geniş olduğunu fark etmiştim. Bir koltuk ve televizyona da sahipti. “ben duşa gireceğim, sen keyfine bak.” Dedi. “tamam.” Dedim koltuğa otururken. Dışarıdan gelen seslerle merakla kalkıp balkon olduğunu gördüğüm yere çıktım. Birçok hayran buradaydı. Marşlar söylüyorlardı. Hiç bu kadar fanatik olmamıştım ama eğlenceli gözüküyordu. Kapının çalmasıyla balkondan çıkarken kapıya baktım. Umut elindeki bir kutuyu bana uzattı. “ne bu?” dedim. “senin içinmiş.” Dedi sadece. “gelsene.” Dedim. “bence Can çıkana kadar hazırlan, sonra etkinlik başlayacak.” Dedi. “tamam.” Dedim şaşkınca. O da üzerini değiştirmişti. Kutuyu açtığımda içinden siyah bir elbise çıkmıştı. Altına siyah topuklular ve siyah bir çanta vardı. Şaşkınca bakarken ne olduğunu anlamaya çalıştım. Benim içindi kutu. Çok fazla uzatmadan hızlıca üzerimi değiştirdim. Can her an çıkabilirdi ve beni çıplak görmesi en son isteyeceğim şey olabilirdi. Elbise üzerime otururken içinde gayet rahattım. Marka olan topukluları da ayağıma geçirdim. Kendi takılarımla da uyumlu olduğundan takılarımı çıkartmadım. Kendi çantama attığım minik makyaj çantamı çıkartıp ufak bir makyaj güncellemesi yaptım. Çıkarttıklarımı toparlayıp kutunun içine koyarken Can’ın da beyaz gömlek, siyah kumaş pantolonla çıkmasıyla gözlerimi üzerinden alıp gözlerine çevirdim. “sürpriz bu muydu?” dedim. “evet, çok yakışmış.” Dedi. “teşekkür ederim. Az daha giyinmeyecektim. Keşke giyinmem gerektiğini de söyleseydin.” “o zaman sürprizi kalmazdı.” Omuzumu silktim. “aşağıda büyük bir kalabalık var.” Dedim. “biliyorum, kutlama yapıyorlar.” “her zaman böyle mi oluyor?” “kazandıkça evet.” Bir şey demeden tekrar balkona çıkıp aşağıda olanlara baktım. Daha da kalabalık olmaya başlamıştı. “bu gece burada mı kalacaksınız?” diye sordum yanıma gelen Can’a. “sabaha kadar eğlence olur büyük ihtimalle. Sonra herkes odasına çıkıp dinlenir, öğlene doğru da eve geçilir.” “anladım. Ben erken döneceğim büyük ihtimalle, haberin olsun.” “sana da bir oda ayarlarım, gitmene gerek yok. Sabah birlikte döneriz.” “teşekkür ederim ama gitsem iyi olacak.” “neden kalmak istemiyorsun?” “normalde böyle şeyleri severim ama yarın sabah erkenden bir telefon alacağımın iddiasına girerim. Tekrar eve dönmem gerekebilir, yani ailemin yanına. En hızlı nasıl çözüm üretirsem o kadar iyi.” “neye çözüm?” “geçenki haberleri görmediler ama babam maçları yakından takip eder. Orada göreceklerine eminim. Bir de storyler var tabii.” “tek başına gitmeyeceksin değil mi?” “tek başıma gideceğim. Orada beni herkes tanır, birisi bir şey yapmaz zaten.” “ne diyeceksin peki?” “diyetisyenin olduğumu.” “ikna olmazlarsa?” “bir süre orada kalırım, sizinle zaten listeleri her gün paylaştığımı, gerçekten çalıştığımı görünce de tekrar konuşur dönerim.” “ne kadar süre?” “bilmiyorum, neden bu kadar çok soru soruyorsun?” diye sordum. Terslememiştim. Sadece merak etmiştim. “merak ettiğimden. Peki o adam da orada olacak mı?” Sessiz kaldım. Kuzey’den bahsediyordu. “muhtemelen.” Dedim yutkunurken. “o zaman birlikte gideriz, benim de olmam işleri hızlandırır.” Dedi gözlerimin içine bakarken.
Bölüm Sonu.
|
0% |