@deniz34
|
“antrenmanın var, ikna etmek uzun sürebilir. Kendini yorma.” Dedim. “birlikte açıklarsak bir şey olmaz. Olmadı çıkar geliriz, evlatlıktan reddedecek değil ya.” dedi Can. “reddetmez de küser.” “o zaman orada sana yalandan ya istifa et ya da gel derim, olmaz mı?” “istifa etmemi hepimizden çok istiyor, ekmeğine yağ süreriz.” “o zaman dürüst oluruz. Açıklarım her şeyi.” “ben de aynısını yapacağım zaten.” Dedim. “seninle ben farklıyız. Benim söylememle seninki farklı.” “kendine bu kadar güveniyorsan gel ama tek döneceğine eminim.” “ben de birlikte döneceğimize eminim.” Dedi saatine bakarken. “neyse orası bende, şimdi biraz takılır eve geçeriz. Onlar aramadan yola çıkarız, olur mu?” “o da fazla erken olmaz mı, belki fark etmeyecek.” Dedim. “bu adam maçları izlemiyor mu?” dedi. “izliyor.” Dedim. “o zaman mutlaka ekranda seni görmüştür.” “orası da doğru.” Dedim. “o zaman çıkarız.” “hadi inelim aşağıya.” Dedi. Bir şey demeden balkondan içeri geçerken balkonun kapısını kapattı. Birlikte asansöre binerken kolunu bana doğru uzattı. Yavaşça koluna girerken halinden memnun gözüküyordu. Asansörden indiğimizde direkt Şennur’la karşılaşırken onun da üzerini değiştirdiğini ve şık bir elbiseyle olduğunu gördüm. “Birce!” dedi gözlerinin içi parlarken “ne kadar güzel olmuşsun.” “teşekkür ederim, Can’ın seçimi.” Dedim Can’a bakarken. “bu kadar zevkli olduğunu bilmiyordum.” Dedi Şennur. “Birce’ye ne giyse yakışıyor, seçimler önemsiz.” Dedi Can. “gençler, önce bir dışardakilerle eğlenip sonra salona geçicez.” Dedi Bora yanımıza gelirken. “tamam.” Dediklerinde ne yapacağımı bilmediğimden sadece onlara ayak uyduruyordum. Etraf baya kalabalıktı. Onlar ilerlerken ben de onlarla hareket ediyordum. Bir odaya geldiğimizde buranın full dolu olduğunu görmemizle yan odaya geçtik. Burası daha boştu. Herkes balkonda diğerleriyle marş söylerken ben de camdan hepsini izliyordum. Baya eğleniyorlardı. Onları izlemek daha eğlenceliydi. Can yanıma gelirken “balkona gelsene.” Dedi. “buradan izlemek daha eğlenceli.” “kay bakalım.” dedi. Çift cam olduğundan diğer kısmı da açarken yanımda yerini alıp onları izlemeye başladık. Can arkadaşlarını görüp kahkaha atarken bana bakıp “Zeyd’e bakar mısın?” dedi. Hafif eğilirken yan balkondan kendinden geçercesine dans eden Zeyd’e kaydı gözlerim. Can belimden tutarken yan balkonu izlemeye devam ediyordum. Hiç bu kadar eğleneceğimi düşünmezdim. Topuklunun kaymasıyla Can belimi daha sıkı kavrarken “dikkat et.” Dedi. “yanımda sen varsın, gerek var mı?” dedim gülerken. “sen dikkat et yine de.” Dedi. Alkış tutarken fanların da kendilerinden geçercesine dans etmeleri de keyifliydi. Onların açtığı şarkılarla ben de ufak ufak dans ederken Can da bana eşlik ediyordu. Hayatımda hiç bu kadar keyif aldığım bir etkinlik görmemiştim. Tamamıyla stres atmalıktı. Bilseydim bu kadar eğlenildiğini kesinlikle hiçbirini kaçırmazdım. Polislerin dışarıdan müdahalesiyle grup dağılmaya başlarken birinin bizi uyarmasıyla biz de içeri girdik. Herkes odanın içinde yüzünden gülümseme eksik olmadan birbiriyle sohbet ediyordu. “bakıyorum çok eğleniyorsun.” Dedi Can. “eğer bilseydim daha önceleri de katılırdım. Ben maçtan çıkıp direkt eve giderdim.” Dedim. “eğer bugünü ben de görebilmiş olsaydım seni daha erken tanırdım.” “o pek mümkün olmazdı. Her şey zamanında güzel.” Dedim gülümseyerek. Birinin bizi yönlendirmesiyle bir aşağı kata geçerken buranın bar olduğunu fark etmiştim. Pek benlik ortam değildi. “alkol sevmediğinin farkındayım, yine de elinde bir tane al, dursun. Herkese açıklama yapmaktan iyidir.” Dedi Can. “yola çıkacağız, sen de içme.” Dedim. “içmeyeceğim.” Dedi güven verir bir tonda. Son ses müzikle herkes kendinden geçmiş bir şekilde eğlenirken alkol havada uçuyor desem yeriydi. Herkes su gibi içiyordu. Can’ın verdiği taktikle sadece bir kadeh alıp elimde tutuyordum. Kimse de neden içmiyorsun diye sormamıştı. Müziğin ritmiyle Umut’la dans ederken Can’ı da aramıza alıyorduk arada. Umut fazla alkolden kendinden geçmiş denilebilirdi. Ne kadar kaldığımızı bilmesem de Can’ın “hadi biz çıkalım artık.” Demesiyle etrafta saat aradım. Bulamadığımdan kolunu tutup kolundaki saati kontrol ettim. Gece yarısını fazlasıyla geçmiş hatta sabaha az kalmış denilebilirdi. Kendimi nasıl bu kadar kaptırdığımı anlamazken “çıkalım.” Dedim. Yavaş yavaş bedenlerin arasından sıyrılırken kendimizi dışarı attık. Dışarının bu kadar serin olduğunu yeni fark ediyordum. Otelin içi olsa da bar kısmı kesinlikle daha sıcaktı. Durmadan hareket eden bedenlerden kaynaklı olmalıydı. Birlikte yukarı çıkarken odadan eşyalarımızı alıp otelin önüne çıktık. Temiz havayı içime çeksem de üşüttüğü için kutunun içinden ceketimi çıkartıp giyindim hemen. Vale arabayı getirene kadar kardan adam olmama ramak kalmıştı. Can beni kendine çekerken “montum arabada kaldı.” Dedi. “sen de üşüyorsun zaten.” Dedim. “alışkınım ben, gel böyle.” Dedi beni kendine daha çok çekerken. Bedeni gerçekten de alev gibiydi. Vale çok da geçmeden arabayı getirirken Can kapımı açıp önce benim binmemi sağladı. Ardından kendi de geçerken ısıtıcıyı sonuna kadar açtı. “birazdan ısınırsın.” Dedi. “biliyorum, sıcak yerden çıkınca üşüdüm zaten.” Dedim. Bir şey demeden evin yolunu tutarken arkama yaslanıp yolu izlemeye başladım. Kendimi çok rahat hissediyordum. İçimdeki tek gerginlik yarın ailemden gelecek olan tepkiydi. Siteye giriş yaparken evimin önünde durdu. “yarın saat 11 gibi çıkalım mı, yoksa daha erken mi çıkmak istersin? Ben normalde baya erken çıkmaktan yanaydım ama uyuman daha iyi olur.” dedi. “olur, benim için fark etmez. Ben zaten telefonda alacağım tepkiden sonra gitme taraftarıyım.” Dedim. “öyle yapalım o zaman.” Dedi. “iyi geceler.” “Birce, biraz konuşabilir miyiz?” dedi. “ne hakkında?” dedim merakla. “kalbini kırmam.” Dedi. “haklı olduğun nokta vardı, korumayla olmam senin işini daha kolaylaştırırdı, ben zorlaştırmaya kalktım.” Dedim. “yine de öyle dememeliydim. Benim yüzümden yara almış bir kadının kalbini fazlasıyla kırdım.” “bugünkü gol çok güzeldi ama. Üstelik benim için atılan ilk goldü. Hayatımda aldığım en güzel hediyeydi.” Dedim gülümserken. “ailem dışında gol hediye ettiğim tek kişi de sensin.” Dedi. Gülümsemem genişlerken gözlerinin içine baktım. “bunu da hallettiğimize göre iyi geceler.” Dedim. “iyi geceler.” Dediğinde arabadan inmek için kapıyı açmıştım ama “Birce.” Dediğinde durup ona baktım tekrar. “imzalı formam kutunun içinde.” Dedi. “hangi ara koydun?” dedim şaşkınca. “yaptık bir şeyler.” Dedi göz kırparken. “beni şaşırtıyorsunuz.” Dedim kutuyu tek elimle tutmaya çalışırken. “güzel sürprizlere layık bir kadın olduğunuz içindir.” “iyi geceler.” Dedim adeta sırıtmaya başlarken. “iyi geceler.” Dediğinde kapısını kapatıp eve adımladım. Kapının önünde kutuyu yere koyarken içinden çıkarttığım çantamdan anahtarlarımı buldum. Kapıyı açıp içeri girdiğim sırada arabası hareket ederken beni beklediğini anlamıştım. İlk işim kırışmaması için formayı çıkarttım. Bunu çerçeveletecektim. Bugün gerçekten rüya gibi bir gün yaşamıştım ve ömrüm boyunca unutmak istemiyordum. Üzerimdeki elbiseyi çıkartıp güzel bir duş aldıktan sonrasında pijamalarımı da giyip yatağa girdim. Daha önce hayatımda hiç bu kadar eğlendiğimi, mutlu olduğumu hatırlamıyordum. Elbette mutlu olmuştum, eğlenmiştim ama bugünün yeri bende daima farklı olacaktı. Sabah gözlerimi telefon sesiyle açarken tahmin ettiğim üzere babam aramıştı. Olayı defalarca kez anlatmıştım. Yine de eve geri dönmemi istiyordu. Zaten gittiğim için şikayetçiydi ama bir de üzerine bir futbolcuyla fazla yakın görünce endişesi artmıştı. Bir de üzerine kapı zili çalarken aşağıya indim. Kapıyı açtığımda Can beni karşılarken elimle içeriye girmesini söyledim. “tamam baba, geleceğim ve sana gerçekten öyle olmadığını anlatacağım.” Dedim. “sen bir eve gel de, sonra konuşuruz.” Dedi babam. Vedalaşıp telefonu kapatırken Can’ın karşısında pijamalarımla durduğum aklıma geldi. “kusura bakma, uzun zamandır ikna etmeye çalışıyordum, üzerimi değiştirmeye fırsat bulamadım.” Dedim utanırken. “ben erken geldim aksine, sorun değil.” Dedi. “ben üzerimi değiştirip geliyorum, keyfine bak. Bir şey yemek veya içmek istersen de beni bekleme, mutfaktan istediğini alabilirsin.” Dedim. “tamam, sen rahat ol.” Dedi. Hızlıca yukarı çıkarken hemen üzerime yolda rahat edebileceğim tarzda şeyler çıkarttım. Kumaş pantolon, üzerime de lacivert gömlek giyindim. Altın takılarımı da takıp parfümümü sıktım. Saçlarımı da gelişi güzel taradım. Her zaman hazırda duran çantamı alıp aşağıya inerken Can salonda gözükmüyordu. Mutfağa girdiğimde kendine kahvaltı hazırlarken görmüştüm. Yanına gidip kendim için de buzdolabından birkaç şey çıkartacakken “ne yapıyorsun?” diye sordu. “ben de yiyecek bir şeyler çıkartıyorum.” Dedim. “ben sana hazırladım, kendim kahvaltı yaptım.” Dediğinde birkaç saniye dona kaldım. Alışkın değildim ki böyle bir şeye. “teşekkür ederim.” Dedim elimdekileri dolaba geri koyarken. “hadi ye de çıkalım hazırsan.” “hazırım.” Dedim. Mutfak masasına geçip otururken dolaptan iki bardak çıkartıp sürahiden su doldurdu. Birisini bana verirken diğerini de kendi yudumlamaya başladı. Bu adam her geçen gün beni böyle şaşırtmaya devam edecekse işim vardı.
Bölüm Sonu.
|
0% |