Yeni Üyelik
42.
Bölüm

42. Bölüm | Kalp Atışı

@deniz34

Hazırladığı sandviçi afiyetle yedikten sonrasında kalkıp tabağımı makinaya yerleştirdim. Bulaşığım neredeyse çıkmıyor diyebilirdim. Tek başıma olduğumdan dolayı olsa gerek.

Birlikte evden çıkarken kapıyı iyice kilitledim.

“benim arabayla mı gidelim, seninkiyle mi?” diye sordum.

“benimkiyle gidelim, iki arkadaş da bize eşlik edecek. Arabayı takip etmeleri kolay olsun.” Dedi.

“tamam.” Dedim onun bahçesine geçip arabasına binerken. O da binip arabayı çalıştırdıktan sonrasında korumalarla ufak bir görüşme yapıp telefonu kapattı.

“beni şaşırtıyorsun.” Dediğinde bakışlarımı yoldan alıp ona çevirdim.

“sen de beni ama ben seni nasıl şaşırttım, merak ettim.” Dedim gülümserken.

“korumalara ses çıkartmadın.”

Omuz silktim. “önemli olan senin güvenliğin. Sana bir şey olmasını istemem.”

“senin güvenliğin de çok önemli Birce, bunun benim için ne kadar önemli olduğunu bilmeni istiyorum. Bundan sonrasında da korumalara itiraz etmeni istemiyorum. Zaten onları fark etmiyorsun bile.”

“tamam.” Dedim.

“ne?” dedi şaşırırken.

“tamam diyorum, gelsinler.” Dedim.

“gerçekten şaşırıyorum.” Dedi.

“bu arada 1 hafta boyunca sitenin etrafında gezen iki arkadaş mı bizimle geliyordu tam olarak?” dedim. Evden çıkmasam da onların orada olduğunu bir süre sonra fark etmiştim. Evi izliyorlardı.

Gülümserken “fark edeceğini bilmiyordum.” Dedi.

Ben de gülümserken iç çekip kendi camımdan dışarı baktım. “ben biraz dikkatliyimdir. Evden çıkmayacağımı söylediğim halde neden oradalardı peki?”

“ne yaptığını öğrenmek için. Bir ihtiyacın olursa da yanında olacaklardı ama gerek olmadı.”

“öğrenebildin mi bari?” dedim gülmeye başlarken.

“öğrendim.” Dedi o da benimle gülmeye başlarken.

Kendimi daha fazla tutamayıp kahkaha atarken o da benimle gülmeye başladı.

“eğer sana bir şeyi yapmayacağımı söylersem yapmam Can, bundan bir şüphen olmasın.”

“hala neden bana olayı anlatmadığını merak ediyorum.” Dedi.

“kimseyi endişelendirmek istemedim, zaten her şeyi hallettim, bir de koruma fikri aklıma yatan bir şey değildi. Bir adamın beni sürekli takip etmesi rahatsız edici geldi.”

“bunu bana baştan söyleseydin beraber çıkardık her zaman.”

“her zaman müsait olmuyorsun, olsan da dinlenmeye ihtiyacın oluyor.”

“bunu ben istedim Birce, o yüzden bunları sen düşünme, her şeyi bana bırak ben hallederim.”

“bundan sonra bir şey olacağını düşünmüyorum.” Dedim gözlerimi kaçırırken. “bu arada babam dönmeme izin vermezse de koruma bırakma lütfen, ben o mahallede güvendeyim.”

“birlikte döneceğiz, eğer istersen de bir gece kalırız.”

“bu kadar iddialı olman beni beklenti içine sokuyor, haberin olsun.”

“endişelenme.” Dediğinde gülümseyip arkama yaslandım ve yolun tadını çıkarttım. Bana çok da bir şey bırakmak istemiyordu. Ona güvenmeye de başlamıştım.

Uzun yolculukta tatlı sohbetlerimizle kısa sürmüş gibi gelirken evin önünde durmuştuk. Bir iç çekerken emniyet kemerini çözdük birlikte. Arabadan inerken o da benimle inmişti.

Tam onun yanına geçecekken arkamdan ismimin söylenmesiyle başımı çevirdim. Güney seslenmişti.

Hemen karşıya geçip yanıma gelirken “döndün mü?” dedi heyecanla.

“sayılmaz, geri döneceğim. Bizimkileri görmeye geldik.” Dedim.

Elindeki buket dikkatimi çekmeye başlamıştı ama sesimi çıkartmamıştım.

Can yanıma gelirken Güney daha fazla şaşırmıştı.

“Can Altan?” dedi şaşkınca. “dün maç izlerken görmüştüm ama senin olduğuna ihtimal vermemiştim.”

“bendim.” Dedim göz kırparken. Can elini belime yerleştirirken bana biraz daha yanaştı.

“Güney bu arada, arkadaşım.” Dedim Can’a Güney’i tanıtırken. Can elini uzatırken o da hızlıca elini sıktı.

“çok özür dilerim ama bu şansı bir daha yakalayamam, bir imzanızı alsam olur mu?” dedi Güney.

“olur, nereye?” dedi Can.

“ben evden formamı getirsem hemen, siz de o sırada dükkanda çay içseniz?”

“çok fazla vaktim yok, olanı da Birce’ye ayırmak istiyorum.” Dedi Can.

Bakışlarımı ona çevirirken o da bana bakmıştı hafif bir gülümsemeyle. Kalp atışım hızlanırken bir anda sıcak basmıştı.

“tamam, ben hemen geliyorum, şu çiçeği de bırakırım, yapıştı elime.” Dedi yüzünü buruştururken.

“çiçek kime?” dedim gülümserken.

“abime bu akşam kız istemeye gidiyoruz. Senin geleceğini bilseydim en güzelini sana yaptırırdım.” Dedi.

“hayırlı olsun.” Dedim gülümserken.

“sanmıyorum ama neyse, Can’ı çok beklettim, kusura bakmayın.” Dedi hızla giderken.

Sırtımı arabaya yaslarken Can da tam önüme geçip belimdeki elini çekmedi.

“bu onun kardeşi değil mi?” dedi.

Gözlerimi kırpıştırdım evet anlamında.

“ne hissediyorsun?”

“hiç. Mahalleden birinin evleneceğini duydum sadece. Pek etkilemedi ama belimdeki elini biraz daha çekmezsen ikimiz de bundan etkileneceğiz.” Dedim.

“neden?” dedi gülümseyip biraz daha yaklaşırken.

“herkes seni tanımaya başladı ve herkes bize bakıyor. Bil bakalım herkes kimi tanıyor?” dedim gülümserken.

“seni mi?” dedi benim gibi gülerken.

“evet ama eksik cevap, babamı da. Burada kalmamı istemiyorsan ellerini çekebilirsin.”

“eksik cevap veriyorsun sen de ama, kalp atışlarının hızlandığının da farkındayım.” dedi.

“Can.” Dedim uyarırcasına.

Gözlerimin içine bakarken keyif aldığını görebiliyordum.

“seni burada bırakmayacağım. Birlikte döneceğiz.”

“inşallah.” Dedim.

“getirdim.” Sesiyle birbirimizden uzaklaşırken çok yakın olduğumuzu o an anlamıştım.

Can kalemi açıp eline alırken formayı iyice gerdiler. İmza attıktan sonrasında kalemi Güney’e geri verirken tekrar elini belime attı. Resmen yapışık ikiz gibi beni bırakmaya niyeti yoktu. Etraftaki birkaç kişinin bizi çektiğini fark etsem de sesimi çıkartmamıştım. Artık alışmaya başlıyordum. Maçtan sonrasında da iyice alışmıştım.

“tamam mı?” dedi Can, Güney’e.

“bir de fotoğraf çekinsek olur mu?”

“olur, gel.” Dedi Can gülümserken.

“Birce, sana zahmet.” Dedi telefonunu bana uzatırken.

Elinden telefonu alacakken Can durdurdu. “hep birlikte çekinelim, sende de hatıra kalmış olur hem.” Dedi Can.

Ne yapmaya çalıştığını anlamasam da sessiz kaldım. Güney etrafa bakındıktan sonrasında mahalleden birisini durdururken birlikte fotoğraf çekindik. Çeken kişi de bir poz isteyince onunla da çekindik.

Can işin çığırından çıkacağını anladığında elimi tuttuğu gibi daha öncesinde gösterdiğim binaya doğru ilerledi. Bahçeye girip zile basarken elimi hala bırakmamıştı. Kalp atışlarım henüz düzene girmemişti ama bir o kadar da rahat hissediyordum kendimi onun yanında.

Kapının açılmasıyla birlikte yukarı çıkarken annem şaşkınca bizi kapıda bekliyordu.

“Birce?”

“nasılsın anne?” dedim gülümserken.

“iyiyim iyiyim de ay haber vermiyorsun ki geleceğini, dona kaldım resmen. Geçin içeri.” Dedi annem kapıdan çekilirken.

Ayakkabılarımızı çıkartıp içeri geçerken salona geçtik direkt.

“hoş geldin oğlum, nasılsın?” dedi annem.

“iyiyim, siz nasılsınız?” dedi Can samimiyetle gülümserken.

“ben de iyiyim. Durun ben size bir şeyler hazırlıyayım.” Dedi.

“anne, hiç gerek yok. Gel oturalım.” Dedim.

“olur mu öyle kızım, sen de kalk yardım et bana.”

“Müge teyze, gelin oturun. Biz yedik zaten.” Dedi Can.

“öyle mi?” dedi annem de koltuğa otururken.

Bir an sessizlik oldu. Ne konuşacağımızı da bilmiyordum ki. Can’ın gelmesi gerçekten her şeyi değiştirmiş gözüküyordu.

“Birce sizden çok bahsetti, çok güzel bir kız yetiştirmişsiniz.” Dedi Can. Bir an bakışlarım ona dönerken annemden ne zaman bahsettiğimi düşünmeye başladım.

“öyle mi?” dedi annem gülümserken. “biz arkadaş gibiyiz Birce’yle. Sen de pırlanta gibisin maşallah. Bütün maçlarını izliyoruz baba kızın sayesinde.” Dedi annem. Bu biraz sitem gibiydi ama ortamdaki tuhaf havayı dağıtmaya yetmişti.

“çok teşekkür ederim.” Dedi Can. “bu arada Birce de bizim diyetisyenimiz oldu, haberiniz vardır. Bir haftada her şeyi değiştirdi. Dün de onun sayesinde kazandık diyebiliriz.”

“haberimiz var da biz daha farklı şeyler de duyunca babası tabi biraz kızdı. Her kız babası gibi.” Dedi annem.

“ikimiz de o haberlerin farkındayız.” Dedi Can. “Birce bize kahve yapar mısın?”

Şaşkınca ona baktım. Neden şimdi beni yollamaya çalışıyordu anlayamamıştım.

“tabii, anne sen de içiyorsun değil mi?” dedim.

“içerim.”

“tamam.” Diyerek salondan çıkarken mutfağa geçtim.

Kahveyi yapmadan öncesinde evde kahve yanına çikolatalardan çıkartıp tabakladım. Dolapta bulduğum tatlıdan da birer dilim koydum. Sonrasında cezveyi çıkartıp kahveleri yaptım. Bu beni postalama çabasına bir anlamlandırma getirmek istiyordum ama getiremiyordum da.

Düşünceler içinde tepsiye yerleştirdiklerimle salona girdim. Annemle Can’ı kahkaha atarken beklemezken daha çok şaşırdım. Bu kadar kısa sürede nasıl bu kadar hızlı anlaşmışlardı anlayamamıştım. Ben bugün ne kadar çok şeyi anlamıyordum, Can sürekli beni şaşırtıyordu.

Kahveleri ve tatlıları servis ettikten sonrasında ben de oturup sadece kahvemi yudumlamaya başladım. Ben geldiğimde sessiz kalmaları da garibime gitmişti.

“babam dükkanda mı anne?” dedim merakla.

“evet, Can da oraya gitmek istiyormuş zaten. Bir görmek istemiş.” Dedi annem.

Öyle mi dercesine Can’a bakarken gözleriyle onay verdi. Babama kadar hangi ara konuşmuştun be adam?

“ee, bu gece burada kalın.” Dedi annem.

“Can’ın antrenmanları başlayacak tekrar. Gitmesi gerek.” Dedim.

“bir gece bari kalsaydınız, sonra sabah giderdiniz erkenden. Hem dinlenmiş olurdunuz. Can’a da buraları gezdirirdin.” Dedi annem hevesle.

“valla ben çok isterim.” Dedi Can.

Şaşkınca ona bakarken o benim aksime gülümsüyordu. Bu adam ne yapmaya çalışıyordu tam olarak?

 

 

 

Bölüm Sonu.

 

 

 

Loading...
0%