Warning: session_start(): open(/var/cpanel/php/sessions/ea-php73/sess_fcc219a78b7528dbdc5021fa3b9273df, O_RDWR) failed: No space left on device (28) in /home/kitappad/public_html/kitappad_yazilim/global_include/class.ayarlar.php on line 5

Warning: session_start(): Failed to read session data: files (path: /var/cpanel/php/sessions/ea-php73) in /home/kitappad/public_html/kitappad_yazilim/global_include/class.ayarlar.php on line 5
48. Bölüm | Ziyaret
Yeni Üyelik
48.
Bölüm

48. Bölüm | Ziyaret

@deniz34

“ay şaka!” diye bağırdı Şennur bir anda.

“çocuklar uyanacak.” Dedim şaşkınca.

“onlar uyanmaz kolay kolay, boş ver.” Dedi yerinden kalkıp çay bardağını doldururken.

“öyle işte.” Dedim.

“Can olduğuna eminsin sen onun değil mi? Bizim Can Altan.” Dedi.

“evet, eminim. Kanlı canlı karşımda öylece duruyordu işte.”

“Can’ın aşk hakkındaki düşüncelerini bilmesem aşık oldu diyeceğim.”

“aşık olsa herhalde öylece bırakıp gitmezdi.” Dedim bütün ciddiyetimle.

“aşık olmadığı kadınla da o kadar yakınlaşmaz. Can’a ters bunlar.”

“bence onun kafası benden de karışık. İlk defa onu böyle gördüm.”

“ben de ilk defa onun hakkında böyle bir şey duydum. Normalde ne istediğini bilen birisidir.”

“biliyorum. Az çok tanımaya başladım onu.”

İkimize de çay koyup tekrar çaprazıma otururken bir iç çektim.

“Can’ı sever miydin?” dediğinde duraksadım.

“hiç düşünmedim desem yeridir Şennur. O açıdan hiç bakmadım.”

“onun tek istediği onu o olduğu için seven bir kadın. Bundan da emin olmak istiyor. Gördüğüm kadarıyla sen de tam bu kalıba uygunsun.”

“onu o olduğu için mi seviyorum yoksa bunca yıldır takip ettiğim, hayranı olduğum takımda oyuncu olduğu için mi? Bilemiyorum.”

“bence sen bunu ayırt edecek kadar zeki bir kadınsın.”

“bir o kadar da aklı karışık.” Diye ekleme yaptım.

“bugün Seyit neden evde yok biliyor musun?” dedi.

“bilmem.” Dedim ona bakarken.

“son dakika kararıyla kendi aralarında toplanmaya karar vermişler. Sence bunda Can’ın etkisi de var mıdır?”

“bilmiyorum Şennur, hiçbir şey bilmiyorum.” Gözlerimi kapatırken kendime gelmeye çalıştım. “korkuyorum.” Diye mırıldandım.

“neyden korkuyorsun?”

“hayatımın sonuna kadar böyle sapık hayranlarla karşılaşacağım için. Bir daha rahat rahat market alışverişi bile yapamayacağım için. Buraya geldiğimden beri 3 kere markete gittim. İkisinde burnumdan geldi. Markete yanımda kimse olmadan girip özgürce istediğimi alıp istediğim kadar vakit geçirmeyi özledim.”

“Can’la birlikte olduğunda bunlar çok da başına gelmiyor değil mi?” dediğinde gözlerimi açtım.

“mucizevi bir şekilde hiç olmadı.” Dedim.

Gülmeye başlarken hayran hayran gülüşüne baktım. Gerçekten çok güzel kadındı.

“ben de Seyit’leyken olmazdı. Sonra yavaş yavaş bazı şeylere alışıyorsun. İnsanlar sana alışıyor. Nasıl yaklaşman gerektiğini anlıyorsun… garip bir süreç ama geçiyor. Her zaman böyle kalacak diye bir şey yok. Tabiki tamamen bitmiyor ama azalıyor. Belki de ben alıştığım için böyle konuşuyorum. Bilemedim şimdi.” Dedi.

“mutlaka geçer, insan alışır ama öyle bir şey ki hiç alışmak istemiyorum.”

“o neden?”

“bir gün tamamen bitecek zaten.” Dedim.

“orası belli olmaz.”

Başımı olumsuzca sallarken çayımı içtim. Kapının tıklatılmasıyla Şennur ayaklanırken “Seyit geldi sanırım.” Dedi.

O mutfaktan hemen çıkarken ben de telefonumu ve anahtarlarımı alıp toplandım. Saat zaten epey geç olmuştu.

“…kendini kaybetmiş.” Dediğini duymuştum Seyit’in. Yanlarına yaklaşırken “iyi akşamlar, nasılsın Seyit?” diye sordum.

“iyiyim, hatta baya keyfim yerinde, sen nasılsın?”

“ben de iyiyim, Allah bozmasın.” Dedim gülümserken.

“amin, gidiyor musun?”

“geç oldu, eve gideyim artık.” Dedim. “bu akşam çok iyi geldi, bana da beklerim canım.” Dedim Şennur’a sarılırken.

“geleceğim mutlaka ama otursaydın biraz daha.” Dedi sarılırken.

“teşekkür ederim, başka zamana.”

“peki, nasıl istersen.” Dedi gülümserken.

“iyi geceler.” Dedim ikisine birden. Onlar da karşılık verirken beni kapıdan uğurladılar.

Arabaya binip evin yolunu tutarken bahçeye arabayı park ettikten sonra ağır ağır eve girdim. Artık enerjim azalırken kendimi yatağa attım. Bir iç çekerken yatakta yuvarlanmaya başladım.

Gözlerimi saatin kaç olduğunu bilmeden açarken yine erkenden uyandığımı fark etmiştim. Yatakta bir süre sosyal medyada gezinirken çekilmiş birkaç fotoğrafımız daha önüme düştü. İkimiz de halimizden mutlu gözüküyorduk.

Telefonu kapatıp yatağın bir ucuna atarken tavanı izledim bir süre de. Sonra yataktan çıkıp üzerimi değiştirdim. Odayı topladıktan sonrasında son ses müzik açıp mutfağa indim. İlk önce herkesin diyet listesini yollayıp ayrıntılı ses kaydı attım. Can’a atarken biraz çekinsem de yine de ona da ses kaydı atmıştım.

Elimde telefon, hem şarkı söyleyip hem kahvaltı hazırlıyordum.

Masaya oturmuş, sandviçimi yerken keyfimi bölen zil sesiyle kimin aradığına baktım. Halim arıyordu.

“efendim?” diyerek telefonu anında yanıtladım.

“ne yapıyorsun, nasılsın, arayıp sorduğun yok.” Dedi sitemle.

“kahvaltı yapıyordum, siz ne yapıyorsunuz, Ela nasıl?” dedim hemen.

“biz iyiyiz, evdeyiz.”

“nasıl gidiyor?” dedim azar azar yerken.

“bizde durumlar güzel de senden haber ver. Ne oluyor orada anlamış değiliz. Can’la sevgili değiliz dedin, sevgili gibi çocukla geziyorsun ama. En son ailenle de tanıştırdığını duyunca senden haber gelmiyor bari arıyayım dedim.”

“iyi yaptın, o durumlar biraz karışık be yakışıklı. Uzun hikaye ama sevgili değiliz.” Dedim.

“yakında düğününü yaparsın, onda da yok dersin sen.”

“sensiz düğün mü olur, gerçekten uzun olmasa anlatırım. Telefonda olmaz şimdi.”

“o zaman biz oraya gelelim, hem sana da verecek haberlerim var benim.”

“güzel de ne olur, çok ihtiyacım var.”

“çok güzel haberler. Biz akşama orada oluruz muhtemelen.”

“tamam, bekliyorum. Konum atayım mı?”

“ben senden önce oraya kaç kere gittiğimden haberin yok tabi senin. Yanında gezdiğin Can Altan’la ben kankayım kanka.”

“Allah bozmasın o zaman, iyi olun da.” Dedim.

“amin, hadi görüşürüz.” Diyerek telefonu kapatırken müziğim kaldığı yerden çalmaya devam etmişti.

Kahvaltımdan sonra hemen mutfağa girişirken evde olan yemeklere ek onlar için de bir şeyler ayarlamaya başladım. Benimle ev yemeği de yerlerdi, orada bir sorun olmazdı ama şimdi evime ilk defa gelecekti ve bu evde onun sayesinde vardım. Her şey onun sayesinde oldu diyebilirdim.

Saatlerin mutfakta nasıl akıp gittiğine anlam veremezken akşam saatlerine yaklaştığımızı fark edince mutfaktaki işim de bitince yukarı çıkıp üzerime uygun bir şeyler ayarladıktan sonrasında güzel bir duş aldım.

Duşta bütün pozitif enerjimi toplarken ayarladığım kıyafetlerimi giyinip biraz makyaj yaptım. Makyaj kendimi iyi hissettiriyordu. Halim’ler de geleceğinden ekstra mutluydum. Uzun zaman olmasa da özlemiştim bir kere.

Zilin çalmasıyla parfümümü de sıkıp hemen aşağıya indim. Buraya geldiğimden beri farklı parfüm kullanıyordum, bakalım bu sefer parfümüme laf edebilecek miydi?

Mutlu mesut aşağı inerken koşup kapıyı açtım. İkisinin de yüzünde güller açarken “hoş geldiniz birtanelerim.” Dedim mutlulukla.

“hoş bulduk, canım.” Dedi Ela hemen sarılırken.

“gel bakalım cadı, görmeyeli yüzünü gören cennetlik olmuş.” Dedi Halim de sarılırken.

“aşk olsun, ben her zaman parıldıyordum.” Dedim yalancı bir alınganlıkla. “gelin içeri.” Dedim kapının önünden çekilirken.

“valla fotoğraflarda gördüğümüz kadarıyla öncekinden daha mutlusun. Resmen özüne dönmüş gibisin.” Dedi Ela.

“özüme döndüm zaten. Kendim olarak kendi hayatımı yaşıyorum.” Dedim mutlulukla.

“bu kadar mutlu olacağını bilseydim daha önceden bir şeyler ayarlamaya çalışırdım.” Dedi Halim salondaki koltuklara otururken.

“her şeyin zamanı var, bu kadar istekli gelmeseydim bu kadar mutlu da olamazdım.”

“orası da doğru.”

“hadi yemeğe geçelim, ellerimle yemek hazırladım size.” Dedim ortamdaki enerjiyi dağıtırken.

İkisi ellerini yıkayıp masaya gelene kadar ben de masada eksik bir şey var mı kontrol etmiştim, her şey tamamdı. Onların gelmesiyle de servise başlarken keyifle masaya oturdum.

“ee, anlatsana şu Can işini, ikiniz de beni baya şaşırtıyorsunuz.” Dedi Halim lokmasını yutarken.

“aslında pek anlatılacak bir şey yok.” Dediğimde gözlerini bana dikip bakmıştı. Külahıma anlat der gibi bakıyordu daha çok.

“tamam ama beklediğiniz gibi bir şey değil kesinlikle.” Dedim.

Olan biteni, dün olan hariç anlatırken ikisinde de her şey yerine oturmuş gibiydi. Kafalarında soru işaretlerinin kalmaması beni mutlu ederken yemeğimiz bittiği halde masada kalmaya devam edip mezelerden yiyorduk sürekli.

“Can sana karşı çok sıkı değil ama dimi, o korumacıdır biraz.” Dedi Halim.

“arkadaşını ne kadar da iyi tanıyorsun.” Dedim gülümserken. Cevabını almış gibi bana bakarken arkasına yaslandı.

“iyi yapıyor, yalandan da olsa herkes sevgili biliyor. Adam sevgilisi diye bilinen kişiyi rahat mı bırakacak?” dedi Halim.

“gören de onu her Allah’ın günü aldatıyorum sanacak.” Dedim sabır dilercesine.

“aldatmıyor da olsan o seni korumak ister. Yapısı o, onu öyle kabul edeceksin madem bu işe girdin.”

“kabul ettim zaten. Alıştım da dediklerine, yaptıklarına. Benim için sıkıntı kalmadı.”

“iyi o zaman. Can iyi çocuktur, kimseye benzemez, üzme onu.”

“üzmüyorum abicim, o da beni üzmüyor, geçinip gidiyoruz.”

“onun seni üzmediği doğrudur da senin onu üzmediğin biraz şüpheli geldi bana.”

Başımı tavana kaldırıp “Allah’ım neden bu güzel kulun beni boksör zannediyor?” dedim.

Ela gülmeye başlarken “tamam be, kes.” Dedi Halim. “yarın akşam rezervasyon yaptırdık bu arada, haberin olsun.”

“ne rezervasyonu, yemek yapardım ben size.”

“bizimkileri de çağıracağım, hep birlikte olmak istedim. Onlarla da uzun zamandır görüşmüyordum, özleştik.” Dedi Halim.

“iyi tamam.” Dedim sakince. Can’ın da orada olacak düşüncesi biraz gerilmeme sebep olmuştu. Dünden sonra nasıl karşılaşacağımız konusunda en ufak fikrim yoktu.

 

 

 

Bölüm Sonu.

 

 

 

Loading...
0%