Yeni Üyelik
49.
Bölüm

49. Bölüm | Maç Bileti

@deniz34

Halim’i salona postalarken Ela’yla mutfakta çay faslını ayarlamaya başlamıştık. O sırada Ela’ya dün olanları da anlatmıştım. Anlatmasam kesinlikle çatlardım. Ela benim en yakın arkadaşım diyebilirdim. Kız tavsiyeleri aldığım tek insandı.

“Can’la birkaç kere karşılaşmıştık, Halim’in de anlattıklarından tanıyorum gerçi ama Can böyle bir şey yapacak birisi değil Birce.” Dedi Ela hayretle.

“kızım ben yalan mı söylüyorum, yaptı işte. Şimdi de yarına rezervasyon yaptırmışsınız, ilk defa karşılaşıcaz ve ben ne yapacağımı bilmiyorum.” Dedim.

“yalan söylüyorsun demedim ama inanılır gibi değil. Can Altan ve senin dediğini yapmak… şaşırtıcı geliyor. Bunca yıldır atılan iftiralar dışında adamın bir kızla anıldığını duymadım. Sabah akşam spor kanalı izlediğimiz halde.” Dedi Ela.

“Ela, Halim’in haberi olmasın yeter. Can kadar onun da korumacı olduğunu biliyorum, Can yanında hafif bile kalır.”

“orası öyle, zaten söylemem merak etme.” Dedi güven verircesine. “yarın da akışa bırak. O selamlaşırsa selamlaş, konuşursa konuş. Sen bir şey yapmamışsın ki. Bırak süreci o yönetsin, sana da karar vermek düşsün. Sen kendi yaptıklarından sorumlusun güzelim.” Dedi saçlarımla oynarken.

“öyle değil mi,” dedim rahat bir nefes alırken. “çok gerildim ya.”

“gerilme boşuna, o nasıl hareket ederse ayak uydur.”

“tamam tamam, çayları götürelim yoksa Halim birazdan burayı basacak.” Dediğimde gülüştük.

Salona geçip hep birlikte çayımızı içip muhabbet ediyorduk. Bir yandan da Halim’in en sevdiği spor kanalı açık, arada oraya da göz atıyordu. Muhabbetimiz koyuydu ve eğlenceliydi. Bu ikiliyi gerçekten çok seviyordum.

Yatma saati geldiğinde onların da yorgunluğu olduğundan erkenden yukardaki odalardan birini ayarladım. Onlar yatmaya giderken ben de aşağıdaki dağınıklığı hızlı bir şekilde halledip yatağa girdim.

Sabah gözlerimi zil sesiyle açarken yerimden kalktım. Üzerime dolaptan bir kapşonlu alırken hızla aşağıya indim. Daha yüzümü bile yıkamamıştım ve kimin geldiğini merak ediyordum açıkçası.

Kapıyı açtığımda kimseyi göremezken yerde bir kutunun olduğunu görmemle olduğum yerde çöküp kutunun kapağını açtım. İçinden maç bileti çıkarken bir de not vardı. Bu yazının artık Can’a ait olduğunu biliyordum.

‘haftaya olan maç için. Her şeyi ayarladım.’ Yazıyordu.

Bir tane de mini protein bar olduğunu görünce gülümsedim. Sabah sabah canımın tatlı bir şeyler çektiğini fark etmemiştim bile.

“sabah sabah kim zile bastı?” diye arkamdan Halim’in sesini duymamla ayağa kalktım.

“haftaya maç var ya, onun bileti gelmiş.” Dedim notu saklarken. Saklamamın da bir anlamı yoktu gerçi, saklanacak ne yazıyordu ki.

“sabah sabah neden geliyor bu kargo yahu?” dedi söylenerek mutfağa giderken.

Bu kutunun sabah antrenmana gitmeden Can’ın bıraktığına adım gibi emindim. Eğer kendi gelmiyorsa mutlaka korumalarla ya da kargoyla yollardı her şeyi.

Saçlarımı geriye atıp kapıyı kapatırken yukarı, odama çıktım. Hemen üzerimi değiştirip odamı toparladıktan sonrasında tekrar aşağıya indim.

Mutfak masasında bilgisayarımdan hemen listeleri yollayıp hepsine açıklayıcı bir ses kaydı attıktan sonrasında Halim’in karşımda oturmuş beni izleyişinden rahatsız olmuştum. O yüzden de olabildiğince hızlı halletmeye çalışmıştım işimi.

“kahvaltıda bir şey ister misin?” diye sordum bilgisayarımı kapatırken.

“mıhlama güzel olurdu aslında.” Dedi.

“bir diyetisyene mıhlama güzel olurdu mu dedin sen?” dedim hayretle.

“evet, güzel olurdu. Sen de güzel yaparsın zaten hep, yap da yiyelim.”

Gözlerimi devirirken dolaptan kahvaltı için bütün malzemeleri çıkarttım. Onun da yerinde oturmasına izin vermeyip bazı şeyleri de ona kitledikten sonrasında bir elin nesi var iki elin sesi var misali hızlıca hazırlamıştık.

Masaya eksiksiz her şeyi yerleştirirken “hadi Ela’yı da çağır.” Dedim.

Bir şey demeden mutfaktan çıkarken ben de çayları ayarladım. Onlar da masadaki yerlerini bulduğunda direkt içim yanmış gibi bir bardak su içtim. Gerçekten içim yanmıştı bence. Daha Can’la şu maç meselesini konuşmam gerekirdi. Gitmemi gerektiren bir şey yoktu.

Halim ve Ela’nın da masaya gelmesiyle keyifli bir kahvaltı yapmıştık. Kahvaltıdan sonrasında Halim herkesi tek tek ararken biz de mutfağı toparlamıştık.

“biraz yürüyüşe çıkalım mı, iyi gelir.” Dedim Ela’ya. Hep evde tıkılı kalacak değildik.

“olur, hava almış oluruz.” Dedi gülümserken.

Birlikte salona geçerken oturmadan Halim’in Umut’la konuşmasını sonlandırmasını bekledik. Çok geçmeden telefonu kapatırken “ne oldu kızlar?” dedi.

“biz yürüyüşe çıkıcaz biraz, gelmek ister misin?” diye sordum.

“yok ya, siz takılın. Ben iyiyim böyle.” Dedi yerine iyice yerleşirken.

“herkes geliyor mu?” diye sordu Ela benim atladığım ama aklıma takılan şeyi sorarken.

“geliyorlar. Antrenmanları bitince duş alıp gelirlermiş hemen.”

“bugün akşam antrenmanları da vardı.” dedim aklıma gelenle aydınlanırken.

“evet, hadi siz gitmiyor muydunuz?” dedi Halim.

“ben yukarıdan kapşonlumu alacağım, sen de bir şey ister misin üzerine?” diye sordum.

“yok ya, benim üstüm iyi.” Dedi Ela.

Onu onaylayıp yukarı çıkarken üzerime önce kapşonlu ardından da kot ceketimi aldım. Biraz serindi hava sanki. Olmadı çıkartır Ela’ya verirdim, o giyinirdi.

Tekrar aşağıya indiğimde Ela ayakkabılarını giyinmiş beni bekliyordu. Hızlıca ben de ayakkabılarımı giyinirken evden çıktık.

Ufak ufak yürümeye başlarken güneşin hafif sıcaklığı aşırı derecede iyi geliyordu. Özlemiştim bu havaları da. Normalde sonbaharcıydım. Kapalı gökyüzünü her zaman tercih ederdim ama böyle havaları da karanlık günlerin ardından görmek iyi geliyordu.

Sitede çok ileri gitmeden, Ela’nın da dönmek istemesiyle eve doğru yürümeye başladık tekrardan. Korumaların hala burada olması beni şaşırtsa da bir şey demiyordum. Arada gittiklerini gördüğüm zamanlar da oluyordu ama tamamen uzakta bekliyorlardı. Rahatsız edici bir tarafları yoktu benim için. Tek rahatsız olduğum nokta bir adamın beni sürekli takip etmesiydi.

Birlikte eve girerken Halim’i bıraktığımız yerde bulmuştuk resmen.

“biz hazırlanmaya başlayalım mı, anca hazırlanırız.” Dedi Ela.

“olur, elbise mi giyeceksin?” diye sordum.

“evet, sen de elbise giyin.” Dedi.

“tamam.” Dedim ortama ayak uydurmak adına.

Odama girip siyah bir elbisemi çıkarttım. Can’la gittiğim zaman bunu da almıştım yanıma. Artık dolabımın hemen hemen tamamı buradaydı, geriye de birkaç parça bırakmıştım. Olur da oraya gittiğimde bir şey bulabilmek adına.

Üzerime giyindikten sonrasında makyajımı yaptım ağır ağır. Bunu seviyordum. Kısık sesli müzik eşliğinde benim için tam bir terapi aracıydı. Siyah el çantama da almam gerekenleri alırken saçlarımı salık bıraktım.

Saatin artık yaklaştığını görmemle elime parfüm şişemi aldım. Tam sıkacakken kapım tıklanmıştı.

“gel.” Dediğimde takım elbisesiyle içeri Halim girerken ellerini havaya kaldırdı.

“o elindeki parfümü yavaşça yerine bırak.” Dedi.

“parfümümü değiştirdim. Bu farklı.” Dediğimde rahatlamıştı.

“o sivrisinek ilacından kurtulduğuna sevindim.” Dedi gülümseyerek yanıma gelirken. “hazır olup olmadığına bakmaya geldim.”

“parfümümü de izninle sıkarsam hazırım.”

“çok güzel olmuşsun.” Dedi.

“teşekkür ederim, sen de çok yakışıklı olmuşsun.”

“Ela’nın zevki.” Dedi gözlerinin içi parlarken.

“ne zaman çıkacağız?”

“geç bile kaldık. Can yarım saat önce eve geldi düşün.”

“sen de her şeye hakimsin maşallah, Can’ın evini nereden biliyorsun?” dedim gülerken.

“abiler her şeyi bilir. Hadi aşağı gel.” Dedi odamdan çıkarken.

Parfümümü sıkarken aynada kendime son kez bakıp üzerimi düzelttim. Üzerime bir şey almayacaktım, hem arabayla gidip gelecektik hem de zaten kapalı alandaydık.

Çantamı ve topuklularımı da alıp aşağıya inerken kapı sonuna kadar açık, Halim birisiyle muhabbet ediyordu. Ela da topuklularını giyiyordu o sırada.

Hızla yanına gittiğimde bakışlar benim üzerime dönmüştü, Halim’in konuştuğu kişi de Can’dı. Umut’un arabası da o sırada bizim evin önünde dururken ufak bir korna çaldı. O da durup aşağı inerken burada toplanıyorduk adeta.

Topuklularımı ayağıma geçirirken kapıyı kilitledim. Herkes hazır gözüküyordu. Can elleri takım elbisesinin ceplerinde, Halim’le konuşmaya devam ediyordu.

Onların yanına yaklaştığımda Halim “hazır mısınız hanımlar?” dedi gülümseyerek Ela’nın elini tutarken. Gözü ondan başkasını görmediği kesindi.

“hazırız.” Dedik aynı anda.

“o zaman daha fazla üşümeden arabalara.” Dedi Halim.

Can’a gülümserken yanından geçecektim, Halim’in arabasına binmek için ama ismimi söylemesiyle durmuştum.

“Birce, sen benimle gel.” Dedi.

“neden?” dedim bir anlık dalgınlıkla.

“muhtemelen görüntüleneceğiz. Bir de boş haberlerle uğraşmayalım.”

“tamam.” Dedim bir şey demezken.

Onunla ilerlerken evimin önüne park ettiği arabasına bindik birlikte. Herkes sırayla siteden çıkarken yola çıkmıştık.

“çok güzel olmuşsun.” Dediğinde yoldaki bakışlarımı alıp ona çevirdim.

“teşekkür ederim, sen de çok yakışıklı olmuşsun.” Dedim.

Gülümserken “teşekkür ederim.” Dedi.

Bakışları birkaç saniyelik bana dönerken göz göze geldik. O sırada erkek parfümü burnuma dolarken aslında arabadaki o erkek parfümünün ona ait olduğunu bu sayede anlamıştım. Yeni duş almıştı ve saçları hafif nemliydi. Onu incelemeyi bırakırken tekrar yola çevirdim bakışlarımı. En son görüşmemizde olanlara rağmen çok rahattım yanında. Panik halim onu görünce geçmişti. Endişelenecek bir şey kalmamıştı resmen. Sadece varlığı bile beni rahatlatmaya yetmişti bu adamın.

 

 

 

Bölüm Sonu.

 

 

 

Loading...
0%