@deniz34
|
“Güney bey, bebeklerimiz için künye modellerine de bakabilir miyiz?” dediğimde şaşırdı önce Güney. “tabii.” Dedi diğer standa giderken. “isim de yazacağız değil mi?” diye sordum kadına. “evet evet, olsun.” “onun için sizi biraz bekletmemiz gerekebilir.” Dedim. “hiç problem değil. Akşam eşim gelirken de alır ama benim bebek uyanmadan hemen gitmem gerek.” Dedi. “tabii, künyeyi seçelim, ismi de ayarlarız hemen.” Dedim. Kadın önündeki künye modellerini incelerken “bir tavsiyeniz var mı?” diye sordu. “bunda da kalın olmasından yanayım açıkçası. Bebekken olmasa da ilerleyen zamanlarda büyüdüğünde parkta, oyunda sürekli bir yerlere çarpacak. Kırılıp kaybetmesi daha kolay olur.” dedim. “ay haklısınız bak o konuda.” Dedi künyeleri incelemeye devam ederken. “şu model çok şık aslında. Gözüm kaldı.” Dedi birkaç künyeyi inceledikten sonra. “en güzel modellerden biridir. Ben de ileride çocuğuma bu modeli düşünüyordum.” Dediğimde gülümsedi. “inşallah o zamanlar da gelir.” Dedi. “inşallah.” Dedim. “istiyor musun peki evlilik falan?” “neden olmasın, deneyimlerimi, heyecanımı paylaşacağım bir hayat arkadaşı isterim ama şimdi değil.” Dedim. “aaa, neden?” dedi üzülür gibi. “henüz etrafımdaki kimseyle böyle bir iletişimde bulunabileceğimi düşünmüyorum. Biri karşıma çıkarsa belki.” Dedim gülümseyerek. “şimdi kızınızın adını nasıl yazmamızı istersiniz?” dedim kağıt kalem çıkartırken. Konuyu da böyle hızlı değiştirebilme yeteneğine sahiptim işte. “ay bilmem ki, normalde nasıl olur?” diye sordu. “italik yazmak daha zarif duruyor bence. Bakın şöyle.” Diyerek bir örnek çıkarttım. “aaa, evet. Bundan olsun o zaman.” Dedi. “kızınızın adını da siz yazabilir misiniz, bir harf hatamız olmasın.” Dediğimde kalemi alıp hemen adını yazdı kızının. Kağıt ve künyeyi arka tarafa ayırırken ayağa kalktım. “başka bakmak istediğiniz bir şey var mıydı?” diye sordum. “yok teşekkür ederim.” Dedi kadın da ayağa kalkarken. “ben teşekkür ederim, Cevahir bey, hanımefendiye yardımcı olabilir misiniz lütfen?” dediğimde Cevahir kasadan “tabii, buyrun lütfen.” Dedi. Onlar kasada ödeme işlerini hallederken ben de stantta kalan dağınık yerleri düzelttim hızlıca. Diğer müşterilerin ne zaman Kadın dükkandan “tekrar teşekkür ederim, kendinize iyi bakın.” Diyerek çıktı. Arkasından ben de aynı şeyleri tekrarlarken gözden kaybolmasıyla yanımdan yükselen sesle yerimde sıçradım. “sen ne yaptın!” diye bağırmıştı Güney. “ne yaptım?” dedim hatalı bir şey mi yaptığımı düşünürken. “harbiden Birce, sen ne yaptın?” dedi aynı tepkiyle Cevahir. “ne oluyor, ne bağırıyorsunuz?” diyerek Kuzey de gelirken iyice tırsmaya başladım. Ben ne yapmıştım? “Cevahir gelen kadına incecik kolyelerden gösterdi, Birce olaya bir el attı, kadın sadece kolye değil kolye ucu, üstüne kızına da künye yaptırdı.” Dedi Güney. “ve eminim bu hafta büyük bir yoğunluk yaşanacak.” Dedi Cevahir. Hala olayı anlamlandıramıyordum. “şimdi birisi bana ne yaptığımı söyleyebilir mi?” dedim. “sen bize full paket gün arkadaşları ve akraba müşterisi hediye ettin, bir şey yapmadın.” Dedi Güney kollarımdan tutarken. Ne demek istediğini yavaş yavaş anlamaya başlarken “sadece görevimi yaptım.” Dedim. “kadına bakarak bebeği olduğunu anlayarak mı? Bebek üzerinden ne kadar kazandığımızı biliyor musun sen?” “Güney, Birce'yi bırak, sana müşteri getirene böyle mi davranıyorsun, azıcık bir şeyler öğrenin siz de.” Dedi Kuzey. “valla Birce bizimle olduğu sürece sırtımız yere gelmez.” Dedi Cevahir. “Birce'ye güzel bir yemek ısmarlayın o zaman, ben odamdayım.” Diyerek arkaya yeniden dönecekken sokağın karşısından gelen seslerle bakışlarımız oraya döndü. Ferhat’ın bağırması bütün sokağı kaplayacak cinstendi. Karşısında abisi, ablamın nişanlısı, Murat abi de vardı. Arabadan son olarak ablam da inerken olayı kavramak için dışarı çıktım. Duyduklarım soluğu orada almama yeterken arkamdan da Kuzey ve Güney de gelmişti. Ne demişti o? “Birce elin adamlarının kucaklarında gezerken sorun yok ama ben sizi uyardım diye mi sorun var?” “sen ne dediğini zannediyorsun!” diyerek Ferhat’ı omuzlarından iterken “kapa çeneni Ferhat.” Dedi Murat abi. “heh, geldi işte, kendi yüzü de burada. Bak kucağında gezdiği adamlar da burada.” Dedi Kuzey’e bakarken. “Güney, sen Birce'yi dükkana götür abim.” Dedi Kuzey. “hiçbir yere gitmiyorum! Bu hadsize haddini bildirmek gerek.” Dedim sinirle. “abim, sen git, bırak bu boşboğazı, biz seni tanıyoruz.” Dedi Murat abi mahcupça. “senin bu kardeşin var ya abi, adam bile değil. Adam olsaydı da elin adamından yardım isterken arabada oturmak yerine yanıma gelirdi.” Dedim. “ilk gördüğün adamın kucağından seni indiremedim ben Birce hanım!” dedi Ferhat. Kuzey bir anda Ferhat’ı iterken daha fazla bir şey yapamadan Güney tarafından tutulmuştu. Yapmaya da niyeti yok gibiydi gerçi. Tek seferde Ferhat kaldırımı boylamıştı. “karşında bir kadın varken ve onun namusu hakkında konuşacaksan ki böyle bir hakkın yok, önce kendine bakacaksın. Tartarak konuşacaksın.” Dedi Kuzey. Sinirlerine sahip olmaya çalışıyor gibiydi. Hiçbir şekilde sesini yükseltmiyordu ama dedikleri Ferhat’a ok gibi saplanıyor gözüküyordu. “ablacım gel sen.” Dedi ablam beni çekiştirirken. “abla annem her şeyi biliyor.” Dedim. “biliyorum, bana da anlattı ama bir sorun çıksın istemedim. Olan oldu, Ferhat’a da kimse inanmadı zaten. Sadece olayı büyütmeye çalışıyor.” Dedi ablam. “Murat abi biliyor mu?” dedim. “onun da her şeyden haberi var ablam, hadi gel sen bir dükkanda soluklan, gerisini erkekler kendi aralarında halletsin. Bu artık senin meselen değil.” Dedi ablam. “bana iftira atıyor resmen.” Dedim gözlerim dolarken. “biliyorum.” Dedi ablam telkin verircesine. Beni dükkana soktuğunda Cevahir elinde suyla gelirken bir bardak bana uzattı. “iyi misin?” diye sordu. Elindeki suyu tek seferde içerken içim yanıyordu. “iyiyim.” Dedim. “Cevahir, biz buradayız zaten, sen de git de Kuzey bir şey yapmasın ne olur, bir de onu adamdan sayarlar şikayetçi olursa.” Dedim. “tamam, sen orasını düşünme, Kuzey halleder.” Dedi dükkandan çıkarken. “sen bana neden anlatmıyorsun?” dedi ablam kaşları çatık. “annem bir sorun çıkmasın diye anlattırmadı abla, yoksa ben sana anlatırım her şeyi biliyorsun. Enişteme desem eniştem de aynı şeyi yapar ki yaptı zaten.” Dedim. “e be ablacım beni arasana başına madem böyle bir şey geldi.” “Kuzey oradan geçiyordu tesadüfen, beni de görünce konuştuk biraz. Gerçekten hareket edemiyordum. Kımıldasam her şeyi orada bırakır eve geçerdim zaten ama imkan yoktu. İlk baş onun da yardım etmesini istemedim, tanımadığım etmediğim adam ama sonra mecbur kaldım. Ferhat ölse beni arabasına sürüklemezdi bile.” “orası doğru.” Dedi ablam düşünceli şekilde. “eniştem bana kızdı mı?” dedim. “sana neden kızsın ablacım, o onun kardeşinin hatası. Onların ikisinin arasındaki mesele. Bırakalım onlar halletsin. Burada konu sen değilsin zaten.” “nasıl ben değilim abla ya, rezil oldum bütün mahalleye.” Dedim elimi alnıma götürürken. “rezil olması gereken bir kişi varsa o da Ferhat, ikimiz de biliyoruz ki onu burada tanımayan yok.” Sessiz kalmıştım. Orası öyleydi. Ferhat her zaman böyle bir adamdı. Herkes bir anda dükkana girerken bakışlarımı onlara çevirdim. Eniştem de gelmişti. “Birce, kusura bakma. Böyle olsun istemezdim. Seni de herkesi de zor durumda bıraktı.” Dedi Murat abi. “öyle oldu biraz enişte, sadece benden uzak olsun başka da bir şey istemiyorum artık.” Dedim. “uygun bir dille konuştuk. Bundan sonra yanına yaklaşacağını düşünmüyorum.” “inşallah.” Dedim iç çekerken. “Bengü biz de çıkalım istersen. Randevuya az kaldı.” “olur, ablacım sen de içini rahat tut, eve gelince konuşuruz.” Dedi ablam. “tamam.” Dedim gülümsemeye çalışırken. Onlar dışarı çıktıktan sonrasında Kuzey karşımda durup “bir daha sana yaklaşmaya kalkarsa, bir şey derse haberim olsun.” Dedi. “sanmıyorum. Eniştem de ablam da herkesten önce müdahale edecektir zaten. Teşekkür ederim ama bundan sonrasını biz hallederiz.” “yine de aklında bulunsun.” Dedi arka tarafa geçerken. İçeri yine her zaman burada gördüğüm adam girerken “abi, hoş geldin.” Dedi Cevahir. Cihangir abi olduğunu anlamıştım bu sefer bu kişinin. “hoşbuldum da ne oldu böyle?” dedi. “bir şey olmadı ya, dengesiz Ferhat yine dengesizlik yaptı abim de hesabını kesti.” Dedi Güney. “ellerine sağlık. Birce, nasılsın?” dedi gülümserken Cihangir abi. “iyiyim Cihangir abi, sen nasılsın?” diye sordum. “sana beni anlattılar herhalde, doğruyu söyleyin, kötü bir şey anlatmadınız kıza değil mi?” dedi ortamdaki gerginliği dağıtırken. Ya da çabalarken demem daha doğru olurdu. “yok abi, herkes senden övgüyle bahsetti.” Dedim. “gözlerimi yaşarttınız.” Dedi Cihangir abi. “biz senden hiç kötü bahseder miyiz abi ya, ayıpsın, yengem nasıl oldu?” diye sordu Cevahir. “iyi ya çok şükür. Şimdi de kız başladı öksürmeye, bakalım nasıl geçecek, hayırlısı.” “hayırlısı.” Dedik hep bir ağızdan. Bölüm Sonu. . |
0% |